19 Mayıs 2022 Perşembe

Saçmalayan İnsanlık

 


Yüce Allah’ın Kur’an’da belirttiğine göre yeryüzünde ‘doğru yolda’ olanlar çok çok ‘az’ bir kısım.. Örneklere bakalım.. Fatır 45 ‘’Eğer Allah, insanları, kazandıkları yüzünden hesaba çekseydi, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar ertelemektedir. Allah, kullarını iyice görmektedir.’’ Sebe 13 ‘’. Ey Dâvûd ailesi, şükür olarak iş yapın! Kullarım içinden şükredenler o kadar az ki!‘’ En’am 116 ‘’Yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Sadece zanna uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar.’’.. Yüce Allah’ın Kur’an’da belirttiği gibi, yeryüzündeki insanların çoğunluğunun ‘yanlış yolda’ olduklarını ve ‘saçmaladıklarını’ bilmek kişiye ne gibi bir yarar sağlar? Kişi çoğunluğun itibar ettiği öğelere karşı ‘tedbirli’ yaklaşmayı öğrenir, örneğin ‘Moda’, ‘Trend’, ‘Akım’, ‘Envai çeşit yenilik adı altında servis edilen şeytani kavramlar’, ‘eski güzel ahlak ve kültür kavramlarını yok etmek için dizayn edilmiş şeytani ‘yeni’ hoşgörü ve ‘yeni’ ahlak kuralları’ ve ‘popüler kültür’.. ‘Popüler’ demek ‘çoğunluğun’ rağbet ettiği demek (En’am 116) ve Yüce Allah’ın dediğine göre çoğunluk ‘saçmalıyor’! Zaten kültürün ‘popüleri olmaz’ gerçek ‘kültür’ rafine bir kavramdır, herkes rağbet etmez, yani ‘popüler kültür’ kavramı ‘cehaleti’ yüceltmek ve illüzyon amacıyla üretilmiş kavramdır.. Kişi tüm bu kavramlara karşı ‘mesafeli’ olmalıdır.. İnsanların ‘çoğunluğunun’ yanlış yolda olması durumunu vedik astrolojide toplum hayatını düzenleyen iki gezegene bakarak anlayabiliriz Rahu ve Ketu.. Bunlar Ay düğümleridir ve Ay ‘toplumu’ simgeler. Toplumdaki bütün gelişmeler,ilerlemeler ancak Güneş-Ay tutulmaları ile mümkün olurlar Rahu ve Ketu tutulmaları oluşturan gezegenlerdir.. Sorun ise Rahu-Ketu gezegenleri vedik astrolojide ‘kötücül’ gezegenlerdir, her tutulmadan sonra teknoloji ve toplum yaşamının ilerlemesine rağmen ahlak ve inanç kavramları yozlaşır.. Yani her tutulmadan sonra dünya biraz daha ‘yozlaşıyor’, insanlar biraz daha fazla ‘saçmalıyor’.. Dünya üzerinde yozlaşmış ve ‘saçmalayan’ insan ırkının onayladığı bir çok ‘kavrama’, ‘olguya’ şüpheyle bakmak gerekiyor..

.

.

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

17 Mayıs 2022 Salı

Kur'an ve Sümer Tabletleri

 

Bu yazımı kafasında Kur'an'a karşı şüphe olanlar için yazıyorum. Özellikle şunu çok duyuyorum, Sümer tabletlerinde Kur'an'da bulunan aynı bilgiler yazıyor, keza Hint eski çağ metinleri olan Vedalar'da da aynı bilgiler var, başka kültürlerde çıkan eski belgelerde de Kuran'ın içerdiği bilgiler var.. Bu nedenle Kur'an'a karşı şüpheye düşüyor insanlar.. Ama farketmedikleri nokta, bu mükemmel bir şey! Sümer tabletlerinde ya da Vedalar'da Kur'an ile aynı bilgilerin bulunması Kur'an'ı tamamen doğrular! Çünkü Yüce Allah Kur'an'da diyor ki ; Fatır 24 '' Şu bir gerçek ki, biz seni hak ile bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içinden bir uyarıcı gelip geçmemiş olsun.'' .. Yani Yüce Allah'ın yasalarının gitmediği tek bir kavim bile yok! Ve insanlığın başlangıcından itibaren hep aynı din olan 'İslam' tebliğ edilmiştir. Al-i İmran 67.ayet '' İbrahim ne Yahudi idi ne de Hristiyan;o tektanrıcı bir müslümandı. Hiç bir zaman ortak koşanlardan olmadı.''.. Örneğin İbrahim peygamber ve onun soyundan olan tüm peygamberler 'Müslümanlardır', başlangıçta Adem atamız ve ondan sonra gelen peygamberler de öyle..Ve insanlığın en başından itibaren hep 'Müslümanlık' yani 'Teslimiyet' tebliğ edilmiştir keza Yüce Allah'ın yasaları değişkenlik göstermez. Şura13 ''Daha önce Nuh'a buyurduğu dini size yasa olarak belirledik. Sana vahyettiğimiz gibi İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya da öğütledik: "Bu dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin." Fakat kendilerini çağırdığın şey, ortak koşanlara ağır gelmektedir. ALLAH dileyeni kendine seçer ve kendisine yöneleni doğruya ulaştırır.'' Fetih 23 '' Öteden beri uygulanan ALLAH'ın sünneti (sistemi) budur. ALLAH'ın sünnetinde bir değişme bulamazsın.''.. Ahzab 62 ''Öncekilere uygulanmış ALLAH'ın sünneti (yasasıdır). ALLAH'ın sünnetinde herhangi bir değişme bulamazsın.'' İsra 77 ''Senden önce gönderdiğimiz tüm elçiler için öngördüğümüz sistem (sünnet) budur. Sistemimizde herhangi bir değişiklik göremezsin.'' Yani Kur'an'da bulunan bir bilgi eski, kadim bir medeniyetin kalıntılarında da bulunuyorsa bu muhteşem bir şey! Allah'ın sünneti hiç değişmedi ve kıyamete kadar da böyle gidecek! Her kavme bir uyarıcı geldiğine göre dünya üzerine binlerce peygamber gelmiştir. Bu peygamberlerin tebliğlerinden dolayı bu eski medeniyetlerde bulunan bilgilerin direk Kur'an'la uyuşması sadece Yüce Allah'ın büyüklüğünü ve yasasının 'azametini' gösterir.. Düşünmek lazım.. Bir de Kur'an'ı okuyup 'anlamak' lazım..

Şuara suresi 192-196 ''Kesin olan şu ki, o âlemlerin Rabbi'nden indirilmiştir. Onu senin kalbine Ruh’ül Emin indirdi, uyarıcılardan olasın diye. Açık-seçik Arapça bir dille. O, elbette ki öncekilerin kitaplarında da var.''

Mü'minun 68 ''Onlar, yine de o sözü (Kur'an'ı) gereği gibi düşünmediler mi, yoksa onlara, geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?''

Fussilet 43 ''Sana söylenen şeyler, senden önceki elçilere söylenenden başkası değildir. Şüphesiz, Rabbin, hem elbette mağfiret sahibidir, hem de acı bir azab sahibidir.''

 © Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

14 Mayıs 2022 Cumartesi

Gerçek Zenginlikten Haberin Var mı?

 


Zengin olmak kişinin tekelinde mi sizce? Para kişiyi zengin bir şekilde yaşatabilir mi? Çok fazla mal, mülk sahibi olması kişinin zengin olduğunu gösterir mi? Ben söyleyeyim, hayır göstermez ve bunu söylerken spiritüel değil ‘fiziksel’ bir mânâdan bahsediyorum. Dünya üzerinde herkes çabaladığı takdirde para kazanabilir, hatta çok çabalarsa zengin olabilir, işte Yüce Allah’ın şerhi tam burada başlıyor.. Yüce Allah herkese para kazanma imkanı vermiş ama kazanılan parayı ‘harcama’ imkanını ‘pek az’ insana veriyor.. Kişi ben ‘zenginim’ diyor ama kişinin içinde Allah tarafından konulmuş bir ‘mühür’ var ve devasa bir zenginliğe sahip olmasına rağmen o parayı harcayamıyor, adeta kuruşları sayıyor, bu çok fazla gördüğüm bir örnektir.. Kişi dünya kadar ‘zengin’ ama konu sevdiği, istediği bir şeyi almaya gelince içerisindeki ‘set’ çalışmaya başlıyor, kişi o kadar malın, mülkün içinde o sevdiği şeyi almaktan imtina ediyor, sırası geliyor hasta oluyor, ‘kendi sağlığı’ için hastaneye para vermekten imtina ediyor.. Ama bu insan ‘zengindi’? Bu insanın evleri,arabaları, büyük miktar bir parası vardı? Hmm demek ki dışarıdan görünen ‘zenginlik’ aslında zenginlik değil.. Demek ki herkes para kazanabilirmiş ama herkes o parayı harcama ‘iznine’ sahip değilmiş.. Bir başka gördüğüm örnek kişi çok zengin ama yediği yiyecekler çok zararlı, yaşam tarzı düzensiz ve yıpratıcı, kişi çok zengin ama dar gelirli birinin mutluluk duyduğu kavramların yanına bile yaklaşamıyor.. Çünkü sahip olduğu zenginliğin ona ‘sağlıklı, mutlu, bilinçli’ bir yaşam getirmesine Yüce Allah tarafından izin yok.. Bir başka ‘zengin’ türü sahip olduğu zenginliği kendi ruhunu ‘zincirleyen’ zararlı bağımlılıkları (israf,kumar,alkol,madde bağımlılıkları) sürdürmek için kullanıyor, şimdi bu kişi o kadar paraya rağmen zengin mi? Çok para kazanmayı ‘zenginlik’ olarak gösteren ‘dünya sisteminin’ sakladığı şey, herkesin zengin olabileceği ama pek az kimsenin o zenginliği ‘harcamak’ için Yüce Allah’tan izin alabileceği, çok az kişinin bu zenginliği ‘doğru yolda kullanmak’ için ‘izni’ olduğu gerçeğidir.. Zengin olursun ama o paradan ‘fayda’ görebilir misin, o ‘izne’ tabii işte..

.

.

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

12 Mayıs 2022 Perşembe

Verebilmek Asalettir!

 


Yüce Allah Kur’an’da cimriliği bir çok kere lanetlemiştir, cimrilik insan özelliklerinin en ‘kötülerindendir’. Muhammed 38 ‘’ Sizler, ALLAH yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz, ancak bir kısmınız cimrilik etmektedir. Kim cimrilik ederse kendisine karşı cimrilik etmiş olur. ALLAH zengindir, siz ise yoksulsunuz.’’. Teğabun 16 ‘’O halde, gücünüz ölçüsünde Allah'tan sakının, dinleyin, itaat edin. Ve kendi yararınız için infakta bulunun. Nefsinin cimrilik ve doymazlığından korunanlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.’’ Leyl 8-9-10 ‘’Ama kim cimriliğe sapar ve kendisini tüm ihtiyaçların üstünde görür,ve iyiyi, güzeli yalanlarsa, onu zora yöneltiriz.’’ Tevbe 35 ‘’Gün gelir o biriktirdikleri altınlar ve paralar cehennem ateşinde ısıtılarak onlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanır:Kendiniz için biriktirdiğiniz işte budur. Biriktirdiğinizi tadın.".. İşte böyle.. Bakara 195’’ ALLAH yolunda harcayın, kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın! İyilik edin. ALLAH iyilik edenleri sever.’’ Rumi’yi dinleyelim ‘’Yoksul, nasıl ihsana ve ihsan sahibine âşıksa ihsan sahibi de yoksula âşıktır. Yoksulun sabrı çoksa ihsan sahibi onun kapısına gelir. İhsan sahibinin sabrı fazlaysa yoksul, onun kapısına varır. Fakat yoksulun sabrı, kemalidir, ihsan sahibinin sabrı ise onun noksanıdır.Cömertlik, yoksul gibi, yoksullara muhtaçtır. Cilalı ve tozsuz ayna arayan güzeller gibi cömertlik de yoksul ve zayıf kişileri arar. Güzellerin yüzü ayna ile güzelleşir. Onlar aynaya bakıp bezenirler. İhsan ve keremin yüzü de yoksula bakmakla görünür. Bundan dolayı Hak “Vedduhâ” sûresinde “ Ey Muhammed, yoksula bağırma” buyurdu. Mademki yoksul, cömertliğin aynasıdır, iyi bil ki ağızdan çıkan nefes aynayı buğulandırır. Tanrı’nın bir çeşit cömertliği, yoksulları meydana çıkarır, bir başka cömertliği de onlara bol bol ihsanda bulunur. Şu halde yoksullar, Tanrı cömertliği aynalarıdır. Hak ile Hak olan ve varlıktan tamamı ile geçen hakikî yoksullarsa mutlak nur olmuşlardır. Bu iki çeşit yoksuldan başkaları (yani varlığı olmayanlarla varlıktan geçenlerden başkaları) esasen ölüdür. Bu çeşit adam bu kapıda değildir, perdedeki, nakıştan, suretten ibarettir.’’


© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

8 Mayıs 2022 Pazar

Bazı Şeyler 'Bir' Olmaz

 


Bazı şeyler ‘bir’ olmaz.. Zümer 9 ‘’Böyle birisi; gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, ahiretten korkan, Rabbinin rahmetini uman biri gibi midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak Ulül Elbab düşünüp ibret alır." En’am 122 ‘’Bir ölüyken dirilltiğimiz, insanlar arasında yürüyebileceği bir ışık verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalmış, bir türlü ondan çıkamayan kimse gibi olur mu? İşte böyle! Küfre sapanlara, yapmakta oldukları süslü-püslü gösterilmiştir.’’ Nahl 75 ‘’ALLAH, hiçbir şeye gücü yetmeyen, sahiplenilmiş bir köle ile kendi tarafımızdan güzelce rızıklandırdığımız, o rızıktan gizli ve açık yardım için harcayan kişiyi örnek olarak verir. Bu ikisi hiç bir olur mu? Bütün hamdlar ALLAH'adır, ancak çokları bilmezler.’’ Nahl 76.ayet ‘ALLAH şu iki adamı da örnek verir: Birisi bir şey yapacak yeteneğe sahip olmayıp tümüyle efendisine/sahibine bağımlıdır, onu ne işe koşsa bir şey beceremez.İşte böyle bir kişi ile dosdoğru yol üzerinde bulunup adaleti uygulayan kişi hiç bir olur mu?’’ Secde 18’’Hiç, bir mümin, bir sapık gibi olur mu? Hayır, eşit olmazlar!’’ Zümer 29 ‘’ALLAH, çelişen ortaklara sahip bir adam ile bir tek kişiye bağlı olan adamın örneğini verir. Örnek olarak bu ikisi eşit olur mu? Hamd, yalnız Allah'adır! Ama onların çokları bilmiyorlar.’’ Al-i İmran 162 ‘’ALLAH'ın rızasını gözeten bir kimse ALLAH'ın öfkesine uğrayan gibi olur mu? Onun yeri cehennemdir; o ne kötü bir sonuçtur!’’ R’ad 16 ’’De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kim?" De ki: "ALLAH" De ki: "O'ndan başka, kendilerine dahi yarar ve zarar veremiyen kimseleri evliyalar mı edindiniz?" De ki: "Hiç körle gören bir olur mu, yahut hiç karanlıkla ışık bir olur mu?" Yoksa ALLAH'ın yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da yaratmalarını birbiriyle mi karıştırdılar? De ki: "ALLAH her şeyin yaratıcısıdır, O Tektir, Egemendir." Muhammed 14 ’’Rabbinden bir delil üzerinde bulunan, işlediği kötülükler kendisine güzel gözüken gibi olur mu? Onlar arzularına uymaktadırlar.’’ Nahl 17 ‘’ Yaratan, yaratamayan gibi olur mu? Düşünmez misiniz?’’ Zuhruf 44 ‘’Bu Kur’an sana ve toplumuna bir mesajdır. Bundan sorumlu tutulacaksınız.’’

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

7 Mayıs 2022 Cumartesi

Oku Çek!

 

Rumi diyor ki ‘’Ey genç, günah yükü olmayan kişi şeyhtir. Yay gibi, Hakk onu eline almıştır. Ondan gelen her şeyi kabul etmiştir. Bir kimsede beşeriyet sıfatlarından bir tek kıl bile kalsa, o kişi arşa, göklere mensup değildir. Yani Allah’ın has kullarından değildir’’.. Rumi burada derin bir semboloji vermiş ve vedik astrolojiyi bilenler(derin şekilde bilenler) için anlaşılması kolay, ‘diğer insanlar’ için ise zor(Zümer 9).. Şimdi Rumi’nin verdiği bu ‘sembolojiyi’ açıklayayım.. İnsanın hayat yolculuğu 12 burçtan ibarettir, insan Koç’ta doğar, Balık’ta ölür.. İnsanın yaptığı bu 12 ‘arazilik’ yürüyüşte 10. Burç olan Oğlak’tan itibaren ‘cennet’ katları yani üst katlar başlar.. Cennet katlarından önceki son burç Yay burcudur, bu burcun simgesinin altı ‘at’ (hayvan), üstü ‘insan’ olan biri olması bu burcun ‘sırrıdır’.. Bu yarı insan, yarı hayvan yaratık elinde bir ‘ok’ tutar.. Bu ‘ok’ mantra(Sanskritçe de ‘dua’ demektir) yani ‘dualardır’, ‘zikirlerdir’, ’namazdır’ (doğru namaz). 10. Burca yani ilk cennet katına erişmek kişi bu ‘oku’ (çift anlam: diğer anlamı için Alak 1 ) sonuna kadar çekmeli, güçlü bir şekilde cennet katına fırlatlamalıdır. Dikkat ederseniz oku fırlatan kısım yaratığın ‘insan’ olan kısmı, yani düşünen, inancı olan, ahlakı olan, değerleri olan, aklını kullanan (Mü’minun 80) kısmı.. Ancak yaratığın ‘insan’ olan kısmı üst katlar için ‘Oku’(dua, zikir, namaz) gerip cennet katlarına ulaşmak için atabiliyor.. Sembolün alt kısmı olan hayvan kısmı ise sadece yemeyi, içmeyi, cinselliği dünya nimetlerine düşkünlüğü ve insanı ‘hayvanlaştıran’ bütün vasıfları içeriyor.. Peki hayvan olarak sembolde neden ‘at’ tercih edilmiş? Çünkü atın en önemli özelliği ‘arkaya doğru tepmesidir’.. Yani Yüce Allah her bir insana diyor ki yukarı katlara gelmek için ‘insan’ olmalısın yani ‘aklını kullanmalısın’, inanca, ahlaka, insani değerlere sahip olmalısın o zaman üst katlara ulaşmak için ‘oku’ gerip atabilirsin.. Ama sadece yeme, içme, cinsellik, dünya malı, dünya nimetlerine düşkün olup, inancı, ahlakı, insani değerleri yok sayıp, aklını kullanmazsan ‘bu kapıdan’ yani üst katların kapısından geri tepilirsin! (alt kısım at).


.

.

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan


5 Mayıs 2022 Perşembe

Kir

 


Tekvir suresi 29. Ayet ‘’Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz!’’ .. Bu ayetin ‘derin’ bir mânâ var.. Eğer Yüce Allah dilemiyorsa biz herhangi bir şeyi ‘dileyemiyoruz’ yani gönlümüze düşen dilekler, istekler bile Yüce Allah’ın ‘filtresinden’ geçiyor.. Peki bunu bilmek ne işe yarar? Diyelim ki biri çok kötü bir şey yapmak istiyor, çok kötü bir emeli var, örneğin intikam almak, birine zarar vermek, iftira atmak, hırsızlık yapmak, dedikodu yapmak vb. örnekleri çoğaltabiliriz, ayetle sabit olduğu gibi kişinin gönlüne düşen bu ‘emel’ öncelikle Yüce Allah’ın filtresinden geçip kişinin gönlüne düşüyor.. Eğer Yüce Allah bu kötü isteğin kişinin ‘gönlüne’ düşmesine izin verdiyse işte o zaman problem büyük.. Bu ‘kötü’ isteğin kişinin gönlüne düşmesine izin verilmesi bu kişinin yanlış yolda ve bolca ‘günah işleyen’ biri olduğunu gösteriyor, bu isteğin kişinin gönlüne gelmesinin sebebi kendidir..(Şura 30. ayet ‘’Size dokunan her bir kötülük, ellerinizin kazandıklarındandır. O, bir çoğunu da affeder.).. Çünkü ayetle de sabit olduğu gibi Yüce Allah kuluna zulmetmez (Yunus 44).. Yani kişi, kendi gönlüne gelen isteklere bakarak kendinin doğru yolda mı yoksa yanlış yolda mı olduğunu çok kolay şekilde anlayabilir.. Tasavvufta ‘kalbin kirlenmesi’ kavramı vardır.. Kötü düşünceler, kötü istekler kişinin ‘kalbini’ kirletir.. Kötü dilekler, kötü istekler ‘kirdir’, kir ancak ‘kirli’ olan yere girer.. Yani gönlünüze kötü istekler geliyorsa ya da daha kötüsü bu ‘kötü istekleri’ gerçekleştirebiliyorsanız başınız büyük belada.. Unutmayın bu istekler gönlünüze düşmeden önce ‘filtreden’ geçtiler.. Yani işin özü önceden oluşturduğunuz ‘günah’ katmanları yoksa gönlünüze ‘kötü istekler ve ‘bunları gerçekleştirme’ hissi de düşmüyor.. Önceden birçok günah katmanı oluşturduysanız da Yüce Allah yenilerini gerçekleştirmenize izin veriyor ki bunları cezalandırsın.. Maide 49  ‘’Dikkat et de Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni uzaklaştırıp fitneye düşürmesinler. Eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah onları bazı günahları yüzünden belaya çarptırmak istiyor. Zaten insanların birçokları doğru yoldan iyice sapmış bulunuyorlar.’’



© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

28 Nisan 2022 Perşembe

Süper Kahramanlar
Neden süper kahramanlar var? Her saniye film ya da dizi olarak bir yenisi üretiliyor,hatta 1930 lardan günümüze ulaşmış olanları bile var.. Süper kahramanların bir çok ismi var, ‘Bilmem ne adam’, ‘Bilmem ne kadın’, ’Çeşitli hayvan isimlerine sahip adam ve kadınlar’, ‘Bilmem ne madeninden adam’, isimleri bilerek söylemiyorum, zaten hepsini tanıyorsunuz, yıllardır hemen hemen her gün zihninize empoze ediliyorlar.. Bunların hepsi milyonlarca dolarlık yatırımlar ve keyif olsun diye yapılmıyorlar, hepsine çok ciddi paralar harcanıyor, dünya çapında çok büyük reklamlar yapılıyor.. Peki ne bu süper kahraman merakı Holywood ve Dünya sinemasında? Düşünün, bu ‘süper kahramanların’, hiçbiri ‘normal insan’ değiller, bu kişiler ‘normal insan’ iken, hepsine çeşitli özellikler ‘eklenmiş’, ‘yüklenmiş’, ‘mutasyona uğraşmışlar’ izleyene ‘keşke bende böyle olabilsem!’ hissini veriyorlar..İzleyene, kendinin yani insan özelliklerinin yetersiz olduğunu hissettiriyorlar, hele bu izleyen bir çocuksa..(Bütün çocukların ellerinde bunların oyuncakları var,bunların çizgi filmleriyle büyütülüyorlar..) Anlaşılan birileri için ‘normal insan özellikleri’ yeterli değil… ya da… ‘normal insan özelliklerinin’ yeterli olmadığına insanlığı inandırmak istiyorlar.. Peki ne için? İleride insanın yapısını değiştirmek, DNA’sını bozmak, Yüce Allah’tan gelen ‘Hak’ olan insan vücudunun yapısını istedikleri gibi değiştirip ‘kendi çıkarları’ doğrultusunda manipüle etmek için.. Bakara suresi 204-205 ayetler ‘’İnsanlardan öylesi vardır ki, onun dünya hayatına ilişkin sözü senin hoşuna gider ve o, kalbindekine Allah'ı tanık tutar. Oysaki o, düşmanların en yamanıdır. Yanından ayrıldığında yeryüzünde fesat çıkarmak, ekini ve nesli yok etmek için işe koyulur. Oysaki Allah, fesadı sevmez.’’..Devam edelim.. Tabii insanlar, insan vücuduna yapılacak böyle radikal değişikliklerden çok korkacaklardır ve çekineceklerdir, bu nedenle yıllar boyunca ‘süper kahraman’ dizileri, filmleri çekildi, çekiliyor ve görünüşe göre daha da fazla çekilecek.. Bu uygulamalardan çekinen insanlara ‘‘Bak,bu uygulama ile sende ‘bilmem ne adam’ gibi olacaksın!’’, ya da ‘’Vücuduna bu eklemeyi yaparsak sende ‘bilmem ne kadın’ gibi olacaksın!’’ vb. gibi telkinler devreye girecek.. Çünkü son 90 yıldır insanlara ‘süper kahraman’ dizileri ve filmleri ile bu zaten empoze ediliyor, insanlar bu duruma çok alıştılar, bu onların ‘korkmadan, çekinmeden’ bu değişikliklere ‘evet’ demelerini sağlayacak.. Süper kahraman dizilerinin, filmlerinin bu yapımları çekenler için faydaları nelerdir?

1- Bu filmleri ve dizileri izleyen kişide yetersizlik hissi oluşuyor, insan vücudunun yeteri kadar özelliğe sahip olmadığı kişinin bilinçaltına işleniyor.

2- İzleyen kişi, insan vücuduna dışardan yapılan müdahalelere karşı (mutasyon, biyonik organ, çip ya da herhangi bir tıbbı müdahale) sempati beslemeye başlıyor..

3- İzleyen eğer bir çocuksa, küçüklüğünden itibaren ‘normal insan özelliklerinin’ yeterli olmadığı konusu çocuğun karakterine kadar işliyor.

4- Bu diziler ve filmler Yüce Allah’ın yarattığı insanın, doğanın, sistemin ‘yeteri kadar’ iyi olmadığı algısını izleyen kişilerin bilinçaltına işliyor..

Bu filmleri yapan kişiler için oldukça kârlı sonuçlar değil mi? ..

Peki bunları okuyan sen, hala gözünü açmadın mı?

Umarım çok geç olmadan tüm insanlık gözünü açar.. Beled suresi 12-13 ayetler ‘’Zor yolun ne olduğunu bilir misin? Köleleri özgürlüklerine kavuşturmaktır…’’

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

25 Nisan 2022 Pazartesi

Derecen Ne?
Aynı askerlik mesleğindeki gibi Yüce Allah’ın önünde hepimizin dereceleri var, hepimizin rütbeleri var.. Yüce Allah’ın önünde kimi insanın derecesi düşük, kimisinin derecesi yüksek.. Ama şuna emin olun ki tanıdığınız bildiğiniz her insanoğlunun Yüce Allah önünde bir derecesi, bir rütbesi kesinlikle var.. Yüce Allah bu duruma özellikle şu ayetlerde değiniyor; En'am 132.ayet ''Yaptıklarına karşılık olarak her biri için dereceler vardır. Rabbin, onların yaptıklarından habersiz değil.'' ve Mü’min suresi 15. Ayet ‘’O Refî'dir, dereceleri yükseltendir; arşın sahibidir. Buluşma günü hakkında uyarmak için emrinden olan Rûh'u kullarından dilediğine indirir.’’ Nedir bu Ruh? İsra 13 ‘’Herkesin kuşunu boynuna bağladık’’ derken Yüce Allah bu ‘Ruh’tan bahsediyordu, yani ilahi rehberimiz, içimizdeki vesveseye karşı uyaran, göğsümüzü sağlamlaştıran, Yüce Allah’tan gelen ‘saf’ rehber, ölünce boynumuzdan bizi yukarı katlara taşıyacak olan.. Şimdi konumuza geri dönelim.. Kesinlikle herkesin Yüce Allah’ın önünde bir rütbesi yani derecesi var dedik, peki bunu bilmek ne işimize yarayacak? İlk olarak din gününde herkes kendi rütbesine yani derecesine göre yargılanıp ya üst cennet boyutlarına katılmaya hak kazanacak ya da rütbesi yani derecesi yetmiyorsa ceza olarak tekrar Sekar’a (dünya boyutu) geri gönderilip 50.000 yıllık döngüye (Mearic 4. Ayet) tekrardan başlayacak.. Peki dereceleri ne yükseltir? Yüce Allah’ın tekliğine şehadet etmek, Yüce Allah ile aramıza canlı-cansız hiçbir varlığı sokmamak(Bakara 163), teslim olup salih ameller işlemek(R’ad 29), Yüce Allah’ın üzerimize farz kıldığı ibadetleri doğru şekilde yapmak(Nisa 103,Bakara 183), özellikle ‘doğru namaz’ kılmak ki insanların çoğu bundan haberdar değil, takva sahibi olmak (A’raf 26) yani günahtan kaçınıp Yüce Allah’ın emir ve yasaklarına uymak.. Dindeki pratikleri kavrayabiliyor musunuz? Derece demek bizim ‘frekansımız’ demek.. Oruç tutuyoruz frekansımız yükseliyor, namaz kılıyoruz(doğru namaz) frekansımız yükseliyor, zekat veriyor,hayır işler yapıyoruz frekansımız yükseliyor.. Ta ki din gününde frekansımız cennet boyutunda yaşamaya yetene kadar, o ‘rütbeye’ erişene kadar.. Tüm ibadetler bizim için,arınmamız ve derecemizin artması için, Yüce Allah’ın bunlardan hiçbirine ihtiyacı yok.. . . © Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

22 Nisan 2022 Cuma

Çift-Düşün
‘Çift-düşün’, zihin ‘kandırma’ tekniğinin ismidir bu. İlk olarak Orwell’in ‘1984’ romanında bu teknikten bahsedilir.. Bir konuda yargı ‘tektir’, bir şey iyiyse iyidir, kötüyse kötüdür,ama ‘çift-düşün’ zihni kandırma tekniğinde, kötü bir şeyin yanına ‘iyi’ bir özellik konularak o kötü ‘şeyin’ kişinin zihninden ‘onay’ alması sağlanır. Örneğin ‘’Bu yiyecek çok zararlı! (Yenilmemeli) ama tadı çok lezzetli!‘’.Kişi ‘tamamen’ kötü olan bir yiyeceği ‘‘ama tadı güzel’’ diyerek çift-düşün yapmış oldu ve zihnini kandırdı. ‘’Bu insan çok kötü karakter özelliklerine sahip! (Hemen ilişki kesilmeli) ama işini biliyor!’’ Kişi ‘çift-düşün’ ile kendini tekrar kandırmış oldu.Reklamcılar da bunu çok sık yapar ‘’Bu ürün çok pahalı’’ dersiniz, reklamcılar ‘’Ama siz buna değersiniz!’’ derler.. Çift-düşün sizin zihninizi kontrol altına almak için her an çevrenizde.. Bir konuda yargı olumsuzsa bu yargıdan sonra başka yargı aranmaz, olumsuzun ardından gelen ikinci yargı ancak zihninizi kandırmak içindir.. ‘1984’ kitabında bir diğer konu ‘kısaltmalardır’.Sistem özellikle bu yüzyıldan itibaren insan neslinin ‘düşünmeyi bırakmasını’ istemektedir.İnsanların düşünmeyi bırakması için de bunu öncelikle konuşulan dilin içine sokulması lazımdır.Şu an bütün dünyada herşey için ‘kısaltmalar’ kullanılıyor ve bu kısaltmalar insan beyni üzerinde ‘düşünmemeyi ‘ tetiklemesinden dolayı oldukça revaçta ve daha da artacaklar.Örnek vermem gerekirse ‘E. Ç.’ dediğimde bunun benim ismim olduğunu anlarsınız ve düşünmeden anlamını kavrayıp geçersiniz ama ‘Erdem Çalışkan’ dediğimde beyniniz ‘düşünmeye başlar’, yazılarımı, kişiliğimi, benim hakkımda bildiklerinize doğru yönlendirir beyniniz sizi. ‘ABD’ dediğimde bunun anlamını tam olarak kavrarsınız ve düşünmeden kabul edersiniz ama ‘Amerika Birleşik Devletleri’ dediğimde beyniniz düşünmeye başlar,oranın nasıl bir yer olduğu,zihninizdeki imajını,hepsini düşünürsünüz ve reaksiyon verirsiniz. Size bir şeyin kısaltması söylendiğinde ne beyniniz düşünür ne duyularınız harekete geçer,hiçbir tepki vermezsiniz,üstelik anlamını da kavramış olursunuz.Kısaltmalar sizin tepki vermeden,düşünmeden kabul etmeniz için tasarlanmıştır.

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

19 Nisan 2022 Salı

Sevilen Kim?
Aşk.. İnsanın Yüce Allah’a bağlandığı en güçlü hal..Bu sadece Allah aşkı değil, kişinin insanlara, hayvanlara,doğaya,dünya nimetlerine karşı hissetiği her aşk aslında Allah’a olan aşktır..Nasıl mı? Anlatayım..Biz birini niye severiz, niye ona aşık oluruz?Aslında bizim herhangi bir insana duyduğumuz aşk ya da sevgi Allah’adır,çünkü bu kimseleri sevmemiz ya da aşık olmamız Allah’ın nurunun onlara yansıması nedeniyledir..Biz birini ya da bir şeyi severken aslında Yüce Allah’ı seviyoruz,O, onların yaratıcısı ve sevdiğimiz insanlara ‘sevilme’ vasfı veren tek öğe Yüce Allah’ın onların üstüne düşen ‘nurudur’ (Vedud)..Rumi diyor ki ‘’Ananla,babanla iyiydin, Allah’tan başkaları sana vefakârsa hani o ünsiyet?Hak’tan gayrı birisiyle gerçek dostluk olsaydı,dadınla,lalanla ünsiyetin ne oldu?Sütle, memeyle olan ünsiyetin kalmadı.O ünsiyet,onların duvarına varan güneş ışığından ibarettir.O akis güneşe gitti.Yiğidim,o ışık nereye düşerse sen ona âşık oluyorsun.Her vara sirayet eden aşk,Allah vasfından meydana gelir,o şeyin yaldızından,o şeyin zahirî güzelliğinden değil. Maddelerdeki o hoşluk, o güzellik sahtedir onlardan el çek.’Sahtenin’ üstündeki altın,sonunda madenine geri gider.Sen direk madene git. Duvardaki ışık güneşe varır.Sen de sana lâyık olan o güneşe git.’’Yani ‘Güneş’in’ ışığı ‘duvara’ vuruyor ve bu biz ışığı ‘duvardan’ biliyoruz ama ‘duvarın’ kendi ışığı yok ki.. Dünya üzerindeki her bir insan,her bir hayvan,doğanın her bir parçası ‘duvardır’,onların sevilme vasfıysa ‘O Yücelik Güneş’inden’ (Yüce Allah) üzerlerine düşen ışıktır..‘Işık’ duvarın üstüne vurmazsa, ‘duvarın’ (insanlar,hayvanlar,doğa) sevilebilecek bir tarafı yoktur..Yani birine aşıksanız,ya da anne,babanızı seviyorsanız, hayvanı,ağacı,dağı,kuşu,böceği seviyorsanız siz aslında Yüce Allah’ın onların üstüne düşen nurunu seviyorsunuz,yani direk olarak Yüce Allah’ı seviyorsunuz..Rumi bitirsin ’’Dünyaya âşık olan kişi,üstüne güneş vurmuş bir duvara âşık olur.Bu parlaklığın,bu ışığın duvardan olmayıp güneşten olduğunu anlamak için hiç zihnini yormamış ve gönlünü tamamıyla duvara vermiş olan kişiye benzer; güneşin ışığı, güneşe geri dönünce ebediyen mahrum kalır.’’ . . 

 © Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

7 Nisan 2022 Perşembe

Güzel Söz Söyle
Vedik astrolojide Merkür konuşma karakasıdır(karaka-temsilci demektir). Kişinin konuşma üslubu, konuşmasının tarzı, konuşmasının içeriği vedik haritasındaki Merkür’ün kontrolü altındadır. Merkür haritada kötücül gezegenlerle(Mars,Satürn,Rahu,Ketu) kavuşmuşsa ya da kötücül gezegenlerden açı almışsa kişinin konuşma üslubu da ‘kötü’ olacaktır. Kişi kaba,küfürlü kelimeleri çok sık tercih edecektir, aynı zamanda konuşmasında gözle görülür bir agresiflik olacaktır, konuşma tarzı genel olarak ‘bozuk’ ve ‘nahoş’ olacaktır.. Peki Merkür vedik doğum haritasında başka hangi konuları kontrol eder? Para ve kariyer... Demek ki parayla olan ilişkimiz ve kariyerimiz direkt olarak nasıl ‘konuştuğumuza’ bağlı çünkü bu 3 konu da aynı gezegen tarafından yönetiliyor.. O zaman kişi kariyer hayatında, para kazanırken konuşma üslubunda ‘güzele doğru’ yapacağı ufak bir değişimle bu alanda devrim yapabilir, bu sayede hem gelirini arttırabilir hem de kariyerini iyileştirebilir. Nasıl konuştuğumuz = Kariyerimiz = Kazandığımız para.. Nasıl konuştuğumuz çok önemlidir.. Günümüzde insanların doğru, güzel konuşmaya verdikleri önem gittikçe azalıyor, insanların çoğu kaba ve küfürlü sözcükler kullanıyor..Kötü haber ise bu insanlar böyle devam ettikçe Merkür gezegenlerine zarar verdikleri hem kariyerlerine hem de para akışlarına zarar veriyorlar.. Yüce Allah’ın Kuran’da belirttiği gibi İbrahim 26. Ayet ‘’Kötü bir söz, yerden koparılmış köksüz kötü bir ağaç gibidir’’. Adı üstünde ‘kötü söz’, kötü olan neyden hayır gelir ki kötü sözcüklerden, kötü kelimelerden hayır gelsin.. Daha önce de söylediğim gibi bir kişinin çok fazla kaba ve küfürlü sözcükler kullanması kişinin çok fazla ‘yalan söylemeye’ meyilli olduğunu gösterir.. Çünkü içteki ‘kalp’ kirlenmiştir ve bu nedenle dışa çıkan netice ‘kötüdür’.. Günümüzde gençlik küfürlü kelimeleri su gibi kullanıyor, keza yetişkinlerin çoğu da onlara uymuş durumda ve böylece toplumun ‘kalbi’ kirleniyor..Durup düşünülmeli.. Bilge Yusuf Has Hacib şöyle diyor ‘’Kötü söz yanan ateş gibidir; onu ağızdan çıkarmamalısın, sonra kendin yanarsın. Dilin söylediği iyi söz ise akarsu gibidir; nereye akarsa orada çiçekler açar.’’ . .

 © Kadim Astroloji Analisti-Erdem Çalışkan