13 Temmuz 2022 Çarşamba

En Üstün Özellik

 

Yunus 100 ‘’Allah'ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanların üzerine bırakır.’’ Bu ayette Yüce Allah iman etmek ile akletmek kavramlarını bir tutuyor ve insanın ‘akletmemesini’ büyük bir suç olarak görüyor.. Düşünmek, akletmek insana verilmiş en üstün özelliklerden biridir.. Beynimiz tüm evrenin bilgisini kaydedebilecek kadar yüksek kapasitededir.. Kişi eğer akletmiyorsa, düşünmüyorsa teknik olarak ‘yaşamıyor’ demektir..Maalesef günümüz insanlığının çoğu aklını kiraya vermiş durumda, herhangi bir konuda başkaları ne düşünmüşse doğru/yanlış sorgulamadan benimsemeyi seçiyor, başkalarının kendi yerine düşünmesini yadırgamıyor, akletmiyor, düşünmüyor..Ama Yüce Allah Kur’an’da yüzlerce ayette belirterek akletmeyi, düşünmeyi üzerimize farz kılmadı mı? Sahip olduğumuz beyin müthiş bir makinedir, ama insanların çoğu onu kullanmaktan çekiniyor ki bu da bir imtihan.. İnsanların çoğunluğu genel-geçer bilgileri kabul etmiştir, sorgulamaz ve bunları aynen benimseyerek yaşar.. Birey bir toplumun içine doğduğunda ‘aklını kullanmadığı takdirde’ o da doğru/yanlış her şeyi aynı çoğunluk gibi benimseyecektir(En’am 116). Avrupa’da 6 kişiyle bir deney yapılmış, 5 kişi deneyin parçası ve deneyden habersiz 1 kişi. 5 kişiye denilmiş ki size söylenen ‘yanlış’ bilgileri ‘doğru’ gibi onaylayın ve diğer deneğin ne yapacağına bakalım. 6 kişi oturmuşlar diğer 5 kişi yanlış olan bilgileri ‘doğru’ olarak onaylıyorlarmış altıncı kişi(denek) bu söylenenlerin yanlış olduğunu biliyormuş başta itiraz etmiş ama sonra diğer 5 kişi bu yanlış bilgilerin ‘doğru’ olduğuna ısrar edince bir süre sonra altıncı kişi de yanlış bilgilere ‘doğru’ demeye başlamış..Bu, insanın kendini çoğunluğa adayıp ‘düşünce’ tembelliğine geçmesinin bilimsel kanıtıdır ki Yüce Allah bu davranışı Kur’an’ın her yerinde kınıyor..(Bakara 170, Lokman 21,Maide 104 ).. Bir vedik doğum haritasının ‘tahtı’ kişinin Yükselenidir, çünkü burada kişinin ‘aklı’ vardır, yani akıl = taht.. Yüce Allah insana ‘taht’(akıl) bağışlamış, insan bu ‘tahtı’(akıl) başkalarına kiralıyor.. Akletmek lazım.. Ne demiş Sokrates ‘’Sorgulanmayan bir hayat yaşamaya değmez!’’..

.

.

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

16 Haziran 2022 Perşembe

Ne Yersen Osun
Binlerce yıllık Vedalar’ı yazan bilgeler ‘İnsan yediğine dönüşür’ derler.. Biz ne ile besleniyorsak ona dönüşürüz, zihnimiz, duygularımız yediğimizin şeklini alır.. Peki nasıl oluyor bu durum? Vedik astrolojide Ay kişinin beslenmesini, kişinin yediği yiyecekleri, kişinin zihnini ve kişinin duygularını yönetir. Yani kişinin yediği yiyecekler (Ay) ve duyguları (Ay) aynı şey! Çünkü ikisi de aynı gezegenin kontrolü altında.. Onun için duygusal(Ay) boşluk yaşayanlar çok fazla yemek yemeye(Ay) eğilimli olurlar, onlarda eksik olan duyguyu(Ay), yiyecek(Ay) ile doldurmaya çalışırlar çünkü bilinçaltımız için ikisi de aynı şey, zihnimiz yediğimiz yiyeceklerle, duygularımızı birbirinden ayırt etmiyor.. Yani şöyle söyleyeyim, ne yerseniz yiyin(Ay), vücudumuz onu anında duyguya(Ay) çeviriyor.. O zaman beslenme konusunun hayati önemini kavrayabiliyor musunuz? Hangi gıdayı tüketiyorsanız, zihniniz ve duygularınız ona göre şekillenecektir, ona dönüşecektir.. Peki ya tükettikleriniz çok kötü şeylerse? Birçok zararlı kimyasal içeren şeyler ya da şeytani sıvılar(kara içecek) bunların zihninize ‘duygu’ olarak yansımasının ne kadar feci ve sarsıcı olacağını tahmin edebiliyor musunuz? Milyonlarca insan depresyondan kırılıyor nedeni ne acaba?. Bir de ‘canlı su’ meselesi var ki ona hiç girmeyeyim.. Su elementi de Ay’ın kontrolündedir, yani zihniniz(Ay), duygularınız(Ay), yiyecekleriniz(Ay) ve içeceklerinizin(Ay) hepsi aynı şey! Hepsi Ay tarafından yönetiliyor.. İlgilenenler Youtube’da ‘Suyun Sırrı’ adlı videomdan ‘canlı-ölü su’ nedir izleyebilirler.. Kısaca siz ne yer ne içerseniz O’sunuz.. Doğal şeyler(müdahale edilmemiş şeyler) tüketin ki, zihniniz güzel duygular üretsin, her daim ruh haliniz iyi olsun, zira yiyecek, içecek ile duygu aynı şey.. Siz vücudunuza bir yiyecek ve içecek verdiğinizde vücudunuza ‘’Benim için bir duygu üret!’’ emrini vermiş oluyorsunuz.. Vücudunuz da aldığı besine göre ‘duyguyu’ üretiyor.. Yediklerimize ve içtiklerimize dönüşüyoruz bu kaçınılmaz, duygularımız ve zihnimiz vücudumuza besin olarak ne girerse ona göre şekilleniyor.. ‘Kirli’ olanı bırakın…Bakara 172 ‘’Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin.’’ . . © Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

4 Haziran 2022 Cumartesi

Devrilmiş Ağaç

 


Yüce Allah’ın ayetleri her an yaşıyor, hayatın her alanındalar, her birisi bir ‘arketiptir’.. ‘İLLA’ kitabımı okuyanlar bilirler konulardan birinde ayetlerin sürekli yeryüzünde döngü halinde olduklarına dair bir çok örnek vermiştim.. İbrahim 26 ‘’Kötü bir söz de, yerden koparılmış köksüz kötü bir ağaç gibidir.’’ Şimdi bu ayetin yeryüzündeki muhteşem bir yansımasına bakalım.. Çok uzaklara büyük okyanusun ortalarına gidelim, Solomon Adalarına.. Solomon Adaları, büyük okyanusun ortasında 900 den fazla küçük adacığın oluşturduğu bir ada ülkesi.. Burada ilkel yaşam koşullarında yaşayan(kim daha ilkel tartışılır) yerli kabileler bulunuyor.. Çok kalın gövdeli büyük ağaçları kesmek için (dünya üzerinde bir ağaca zarar vermek kadar korkunç olan pek az şey vardır, ağaçlar çok değerli varlıklardır, onlara saygı duyulmalıdır ve kıllarına bile zarar verilmemelidir, bunun hakkında yazım var onu okuyun) büyük testereleri, modern elektronik aletleri olmadığı için ağaçları başka bir yöntemle deviriyorlar.. Üfleyerek!.. Evet yanlış duymadınız eni 2-3 metre kalınlığa ulaşmış ağaçları sadece ‘üfleyerek’ deviriyorlar.. Peki nasıl yapıyorlar bunu? Kabile üyeleri kocaman heybetli bir ağacın önüne geçerek kolkola giriyorlar ve ağaca hep bir ağızdan ‘kötü ve incitici sözler’ fısıldamaya başlıyorlar.. Bunu yapmalarının amacı ise ağacın bir ruhu olduğuna (ki var) inanıyorlar ve ruhun bu kötü, incitici sözlerden gücenip ağacı terketmesini bekliyorlar.. Ve şaşırtıcı olan şey, bir süre daha bu işlemi tekrarladıktan sonra ağaç kurumaya başlıyor.. Düzenli şekilde yapılan bu işlemden sonra kuruyan 2-5 tonluk ağaca doğru yerliler bir kuvvetli şekilde üflüyorlar ve bu heybetli ağaç devriliyor.. İbrahim 26 ‘’Kötü bir söz de, yerden koparılmış köksüz kötü bir ağaç gibidir.’’ Şimdi ayeti görüyor musunuz? ‘İnsanın’ da o masum ağaçtan farkı yok, insanın düzenli maruz kaldığı, kırıcı, incitici, kaba, küfürlü sözcükler tıpkı o heybetli ağaç gibi yıkılmasına sebep olur.. Üstelik insanın 2-5 tonluk bir ağırlığı da yok.. Ayetler her an yaşamaktalar ama farkedenler az.. Yusuf 105 ‘’Göklerde ve yerde nice deliller var ki yanlarından dikkatsizce geçerler.’’

.

.

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

26 Mayıs 2022 Perşembe

Düşünce

 

Her ‘düşünce’ bir tohumdur, elbet yeşerip meyve verecektir.. Ne düşündüğünüze dikkat edin! Rumi diyor ki ’’Önce düşünce vardır. Sonra bu düşünce eyleme dönüşür. Dünyanın kuruluşunu ezelden beri böyle bil. Meyveler, önce düşüncede tohum halindedir. Sonra meyve olarak ortaya çıkarlar. Sen bir işe girişip bir meyve fidanı dikince, sonunda meyvenin meydana gelmesi yolunda ilk harfi okudun, yani ilk adımı attın. Her düşünce, sonuca götüren bir araçtır. Işık gök gürültüsünden, düşünce de eylemden önce gelir. İkbal'in söyleyişiyle, “Bak tefekkür işe yol gösterir. Şimşek çakar, arkasından gök gürler." Her saniye zihninizde ‘tohumlar’ saçıyorsunuz, bunların hepsi olgunlaştıkça bir bir ‘meyve’ verecekler.. O zaman bu ‘ağır’ mesuliyetinizin farkında mısınız? Tohumu eken biziz, tohumu seçen yine biz.. O zaman ‘iyi’ tohumları seçmeliyiz.. Rumi diyor ki ‘’İyi şeylerden başka bir şey düşünme! Çünkü düşünce, suret dokumasının ipliğidir. Güzelleşen ve iyi olan düşünceden doğan her suret, güzeldir. Bir adam belada safa görürse, bela tatlılaşır. Hasta, iyileştiğini görünce ilaç, kendine hoş gelir. Kötüye yormak ve kuruntu yapmak insanı derdi yokken bile hasta eder. Onun için olaylara iyi bak. Sen kötü düşünceyi zehirli tırnak bil. Bu tırnak derinleştikçe can yüzünü tırmalar.’’ İyi düşüncenin sonucu iyi, kötü düşüncenin sonucu ‘kötüdür’.. Düşünceleriniz ruh halinizin genel sonucudur, eğer ruhunuzun seviyesini (frekans) her daim yüksek tutabilirseniz, zihininiz vasıtasıyla saçacağınız tohumlar da ‘iyi tohumlar’ olur.. Peki ruh nasıl yüksek seviyede (yüksek frekansta) tutulur? Beslenerek.. Ama fiziksel bir beslenmeden bahsetmiyorum (yine de sağlıklı şeyler tüketin, ‘sağlam kafa sağlam vücutta bulunur’), farklı bir beslenme bu.. Muhyiddin Arabi diyor ki ’’İnsan, diğer canlılar gibi sadece topraktan beslenen bir canlı olmamalıdır. ’İnsan’ dediğin ‘gökten’ beslenmesini bilendir..’’ Peki ‘gökten’ nasıl beslenilir? ‘Göğün Sahibine’ yönelerek, iyi işler yapmak, arınmak, doğru namaz ve sürekli Rahman ile iletişim(dua-zikir) halinde olarak.. Ruhun/zihnin düzenli olarak güzel düşünce ‘tohumları’ saçması için ‘gök gıdası’ bu şekilde elde edilir..

.

.

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan


21 Mayıs 2022 Cumartesi

Oyun


3 boyutlu bir bilgisayar programının, bir ‘oyunun’ (Ankebut 64) içindeyiz ve oyunun sahibi ise Yüce Allah.. Biz bir ‘hiç’iz.. Rumi diyor ki '' Dünya bir hiçtir, biz de hiçleriz. Dünya da, biz de hayalden, rüyadan ibaretiz! İş böyleyken, dünya malı için çırpınır dururuz! Uyuyan kişi uykuda olduğunu bilseydi, rüya gördüğünü anlasaydı, hiç üzülür müydü?’’ Bu ‘bilgisayar oyununda’ kişinin alt etmesi gereken tek düşman ‘kendisi’.. Çünkü baş düşman Şeytan’ın biz ona ‘izin’ vermeden bizi etkileme gücü yok(Nahl 99).. Bu bilgisayar oyununda tek düşman, tek rakip yine kendimiziz, kendi yaptıklarımız bu ‘oyundan’ başarılı ya da başarısız olarak çıkabileceğimizi belirleyecek.. Rumi diyor ki ‘’Şeytan; dünya hırsı, para sevgisi, yüksek mevki arzusu, hiddet ve şehvet yemlerini saçar durur. Yemler meydandadır fakat bu yemlerin başımıza getireceği felaketler gizlidir; o görünmez.’’.. Şeytan’ın görevi insanı saptırmak ama bunları ‘kabul ederek’ ona ‘izin veren’ kim? İnsanın ta kendisi.. En büyük düşman kendi içimizde.. Biz bu dünya kavramlarına itibar ettikçe, ‘oyun’ içinde daha başarısız hale geliyor, daha ‘körleşiyoruz’.. Rumi diyor ki ‘’Dünya malına aşırı düşkünlük, maddeye karşı duyulan tamah seni kör eder. Hakk yolunda yürümenin şartı mizacın değişmesidir. Yani, insanda bulunan hayvanlık tabiatının insanlık tabiatına çevrilmesidir. Sen kendi kendini kontrol eder de,manen arınır temiz olursan ey Hakk yolcusu, işte o zaman iyiliklere, lütuflara nail olursun.’’ Kişi kendi nefsi üzerinde egemen olamayıp ‘bilgisayar oyunundaki’ sahte öğelere ne kadar kapılırsa o kadar ‘ruhu’ geriye gider, herşeyin dış görüşüne önem verir, mânâsına önem vermez.. Rumi diyor ki ‘’Surette, şekilde ileri olanlar mânâda geri bulunanlardır..’’Bu sahte ‘Bilgisayar oyununu’(Sekar) ‘sevenler’ sürekli onun içinde kalacaklardır(Zuhruf 74).. Tek düşman kendimiziz, ‘Sekar’dan(bilgisayar oyunu) çıkmak için kendi üzerimizde ‘egemen’ olmalıyız. Bilge Lao Tzu diyor ki ‘’İnsanları bilen akıllıdır, kendini bilen ise bilgedir. Başkasını yenen güçlüdür, kendini yenen ise ‘egemen’..’’Peki gezegenler bu ‘oyunun’ neresinde? Onlar ‘oyunu’ çalıştıran ‘bilgisayarın’ ta kendisi..


© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

19 Mayıs 2022 Perşembe

Saçmalayan İnsanlık

 


Yüce Allah’ın Kur’an’da belirttiğine göre yeryüzünde ‘doğru yolda’ olanlar çok çok ‘az’ bir kısım.. Örneklere bakalım.. Fatır 45 ‘’Eğer Allah, insanları, kazandıkları yüzünden hesaba çekseydi, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar ertelemektedir. Allah, kullarını iyice görmektedir.’’ Sebe 13 ‘’. Ey Dâvûd ailesi, şükür olarak iş yapın! Kullarım içinden şükredenler o kadar az ki!‘’ En’am 116 ‘’Yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Sadece zanna uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar.’’.. Yüce Allah’ın Kur’an’da belirttiği gibi, yeryüzündeki insanların çoğunluğunun ‘yanlış yolda’ olduklarını ve ‘saçmaladıklarını’ bilmek kişiye ne gibi bir yarar sağlar? Kişi çoğunluğun itibar ettiği öğelere karşı ‘tedbirli’ yaklaşmayı öğrenir, örneğin ‘Moda’, ‘Trend’, ‘Akım’, ‘Envai çeşit yenilik adı altında servis edilen şeytani kavramlar’, ‘eski güzel ahlak ve kültür kavramlarını yok etmek için dizayn edilmiş şeytani ‘yeni’ hoşgörü ve ‘yeni’ ahlak kuralları’ ve ‘popüler kültür’.. ‘Popüler’ demek ‘çoğunluğun’ rağbet ettiği demek (En’am 116) ve Yüce Allah’ın dediğine göre çoğunluk ‘saçmalıyor’! Zaten kültürün ‘popüleri olmaz’ gerçek ‘kültür’ rafine bir kavramdır, herkes rağbet etmez, yani ‘popüler kültür’ kavramı ‘cehaleti’ yüceltmek ve illüzyon amacıyla üretilmiş kavramdır.. Kişi tüm bu kavramlara karşı ‘mesafeli’ olmalıdır.. İnsanların ‘çoğunluğunun’ yanlış yolda olması durumunu vedik astrolojide toplum hayatını düzenleyen iki gezegene bakarak anlayabiliriz Rahu ve Ketu.. Bunlar Ay düğümleridir ve Ay ‘toplumu’ simgeler. Toplumdaki bütün gelişmeler,ilerlemeler ancak Güneş-Ay tutulmaları ile mümkün olurlar Rahu ve Ketu tutulmaları oluşturan gezegenlerdir.. Sorun ise Rahu-Ketu gezegenleri vedik astrolojide ‘kötücül’ gezegenlerdir, her tutulmadan sonra teknoloji ve toplum yaşamının ilerlemesine rağmen ahlak ve inanç kavramları yozlaşır.. Yani her tutulmadan sonra dünya biraz daha ‘yozlaşıyor’, insanlar biraz daha fazla ‘saçmalıyor’.. Dünya üzerinde yozlaşmış ve ‘saçmalayan’ insan ırkının onayladığı bir çok ‘kavrama’, ‘olguya’ şüpheyle bakmak gerekiyor..

.

.

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

17 Mayıs 2022 Salı

Kur'an ve Sümer Tabletleri

 

Bu yazımı kafasında Kur'an'a karşı şüphe olanlar için yazıyorum. Özellikle şunu çok duyuyorum, Sümer tabletlerinde Kur'an'da bulunan aynı bilgiler yazıyor, keza Hint eski çağ metinleri olan Vedalar'da da aynı bilgiler var, başka kültürlerde çıkan eski belgelerde de Kuran'ın içerdiği bilgiler var.. Bu nedenle Kur'an'a karşı şüpheye düşüyor insanlar.. Ama farketmedikleri nokta, bu mükemmel bir şey! Sümer tabletlerinde ya da Vedalar'da Kur'an ile aynı bilgilerin bulunması Kur'an'ı tamamen doğrular! Çünkü Yüce Allah Kur'an'da diyor ki ; Fatır 24 '' Şu bir gerçek ki, biz seni hak ile bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içinden bir uyarıcı gelip geçmemiş olsun.'' .. Yani Yüce Allah'ın yasalarının gitmediği tek bir kavim bile yok! Ve insanlığın başlangıcından itibaren hep aynı din olan 'İslam' tebliğ edilmiştir. Al-i İmran 67.ayet '' İbrahim ne Yahudi idi ne de Hristiyan;o tektanrıcı bir müslümandı. Hiç bir zaman ortak koşanlardan olmadı.''.. Örneğin İbrahim peygamber ve onun soyundan olan tüm peygamberler 'Müslümanlardır', başlangıçta Adem atamız ve ondan sonra gelen peygamberler de öyle..Ve insanlığın en başından itibaren hep 'Müslümanlık' yani 'Teslimiyet' tebliğ edilmiştir keza Yüce Allah'ın yasaları değişkenlik göstermez. Şura13 ''Daha önce Nuh'a buyurduğu dini size yasa olarak belirledik. Sana vahyettiğimiz gibi İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya da öğütledik: "Bu dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin." Fakat kendilerini çağırdığın şey, ortak koşanlara ağır gelmektedir. ALLAH dileyeni kendine seçer ve kendisine yöneleni doğruya ulaştırır.'' Fetih 23 '' Öteden beri uygulanan ALLAH'ın sünneti (sistemi) budur. ALLAH'ın sünnetinde bir değişme bulamazsın.''.. Ahzab 62 ''Öncekilere uygulanmış ALLAH'ın sünneti (yasasıdır). ALLAH'ın sünnetinde herhangi bir değişme bulamazsın.'' İsra 77 ''Senden önce gönderdiğimiz tüm elçiler için öngördüğümüz sistem (sünnet) budur. Sistemimizde herhangi bir değişiklik göremezsin.'' Yani Kur'an'da bulunan bir bilgi eski, kadim bir medeniyetin kalıntılarında da bulunuyorsa bu muhteşem bir şey! Allah'ın sünneti hiç değişmedi ve kıyamete kadar da böyle gidecek! Her kavme bir uyarıcı geldiğine göre dünya üzerine binlerce peygamber gelmiştir. Bu peygamberlerin tebliğlerinden dolayı bu eski medeniyetlerde bulunan bilgilerin direk Kur'an'la uyuşması sadece Yüce Allah'ın büyüklüğünü ve yasasının 'azametini' gösterir.. Düşünmek lazım.. Bir de Kur'an'ı okuyup 'anlamak' lazım..

Şuara suresi 192-196 ''Kesin olan şu ki, o âlemlerin Rabbi'nden indirilmiştir. Onu senin kalbine Ruh’ül Emin indirdi, uyarıcılardan olasın diye. Açık-seçik Arapça bir dille. O, elbette ki öncekilerin kitaplarında da var.''

Mü'minun 68 ''Onlar, yine de o sözü (Kur'an'ı) gereği gibi düşünmediler mi, yoksa onlara, geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?''

Fussilet 43 ''Sana söylenen şeyler, senden önceki elçilere söylenenden başkası değildir. Şüphesiz, Rabbin, hem elbette mağfiret sahibidir, hem de acı bir azab sahibidir.''

 © Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

14 Mayıs 2022 Cumartesi

Gerçek Zenginlikten Haberin Var mı?

 


Zengin olmak kişinin tekelinde mi sizce? Para kişiyi zengin bir şekilde yaşatabilir mi? Çok fazla mal, mülk sahibi olması kişinin zengin olduğunu gösterir mi? Ben söyleyeyim, hayır göstermez ve bunu söylerken spiritüel değil ‘fiziksel’ bir mânâdan bahsediyorum. Dünya üzerinde herkes çabaladığı takdirde para kazanabilir, hatta çok çabalarsa zengin olabilir, işte Yüce Allah’ın şerhi tam burada başlıyor.. Yüce Allah herkese para kazanma imkanı vermiş ama kazanılan parayı ‘harcama’ imkanını ‘pek az’ insana veriyor.. Kişi ben ‘zenginim’ diyor ama kişinin içinde Allah tarafından konulmuş bir ‘mühür’ var ve devasa bir zenginliğe sahip olmasına rağmen o parayı harcayamıyor, adeta kuruşları sayıyor, bu çok fazla gördüğüm bir örnektir.. Kişi dünya kadar ‘zengin’ ama konu sevdiği, istediği bir şeyi almaya gelince içerisindeki ‘set’ çalışmaya başlıyor, kişi o kadar malın, mülkün içinde o sevdiği şeyi almaktan imtina ediyor, sırası geliyor hasta oluyor, ‘kendi sağlığı’ için hastaneye para vermekten imtina ediyor.. Ama bu insan ‘zengindi’? Bu insanın evleri,arabaları, büyük miktar bir parası vardı? Hmm demek ki dışarıdan görünen ‘zenginlik’ aslında zenginlik değil.. Demek ki herkes para kazanabilirmiş ama herkes o parayı harcama ‘iznine’ sahip değilmiş.. Bir başka gördüğüm örnek kişi çok zengin ama yediği yiyecekler çok zararlı, yaşam tarzı düzensiz ve yıpratıcı, kişi çok zengin ama dar gelirli birinin mutluluk duyduğu kavramların yanına bile yaklaşamıyor.. Çünkü sahip olduğu zenginliğin ona ‘sağlıklı, mutlu, bilinçli’ bir yaşam getirmesine Yüce Allah tarafından izin yok.. Bir başka ‘zengin’ türü sahip olduğu zenginliği kendi ruhunu ‘zincirleyen’ zararlı bağımlılıkları (israf,kumar,alkol,madde bağımlılıkları) sürdürmek için kullanıyor, şimdi bu kişi o kadar paraya rağmen zengin mi? Çok para kazanmayı ‘zenginlik’ olarak gösteren ‘dünya sisteminin’ sakladığı şey, herkesin zengin olabileceği ama pek az kimsenin o zenginliği ‘harcamak’ için Yüce Allah’tan izin alabileceği, çok az kişinin bu zenginliği ‘doğru yolda kullanmak’ için ‘izni’ olduğu gerçeğidir.. Zengin olursun ama o paradan ‘fayda’ görebilir misin, o ‘izne’ tabii işte..

.

.

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

12 Mayıs 2022 Perşembe

Verebilmek Asalettir!

 


Yüce Allah Kur’an’da cimriliği bir çok kere lanetlemiştir, cimrilik insan özelliklerinin en ‘kötülerindendir’. Muhammed 38 ‘’ Sizler, ALLAH yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz, ancak bir kısmınız cimrilik etmektedir. Kim cimrilik ederse kendisine karşı cimrilik etmiş olur. ALLAH zengindir, siz ise yoksulsunuz.’’. Teğabun 16 ‘’O halde, gücünüz ölçüsünde Allah'tan sakının, dinleyin, itaat edin. Ve kendi yararınız için infakta bulunun. Nefsinin cimrilik ve doymazlığından korunanlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.’’ Leyl 8-9-10 ‘’Ama kim cimriliğe sapar ve kendisini tüm ihtiyaçların üstünde görür,ve iyiyi, güzeli yalanlarsa, onu zora yöneltiriz.’’ Tevbe 35 ‘’Gün gelir o biriktirdikleri altınlar ve paralar cehennem ateşinde ısıtılarak onlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanır:Kendiniz için biriktirdiğiniz işte budur. Biriktirdiğinizi tadın.".. İşte böyle.. Bakara 195’’ ALLAH yolunda harcayın, kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın! İyilik edin. ALLAH iyilik edenleri sever.’’ Rumi’yi dinleyelim ‘’Yoksul, nasıl ihsana ve ihsan sahibine âşıksa ihsan sahibi de yoksula âşıktır. Yoksulun sabrı çoksa ihsan sahibi onun kapısına gelir. İhsan sahibinin sabrı fazlaysa yoksul, onun kapısına varır. Fakat yoksulun sabrı, kemalidir, ihsan sahibinin sabrı ise onun noksanıdır.Cömertlik, yoksul gibi, yoksullara muhtaçtır. Cilalı ve tozsuz ayna arayan güzeller gibi cömertlik de yoksul ve zayıf kişileri arar. Güzellerin yüzü ayna ile güzelleşir. Onlar aynaya bakıp bezenirler. İhsan ve keremin yüzü de yoksula bakmakla görünür. Bundan dolayı Hak “Vedduhâ” sûresinde “ Ey Muhammed, yoksula bağırma” buyurdu. Mademki yoksul, cömertliğin aynasıdır, iyi bil ki ağızdan çıkan nefes aynayı buğulandırır. Tanrı’nın bir çeşit cömertliği, yoksulları meydana çıkarır, bir başka cömertliği de onlara bol bol ihsanda bulunur. Şu halde yoksullar, Tanrı cömertliği aynalarıdır. Hak ile Hak olan ve varlıktan tamamı ile geçen hakikî yoksullarsa mutlak nur olmuşlardır. Bu iki çeşit yoksuldan başkaları (yani varlığı olmayanlarla varlıktan geçenlerden başkaları) esasen ölüdür. Bu çeşit adam bu kapıda değildir, perdedeki, nakıştan, suretten ibarettir.’’


© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

8 Mayıs 2022 Pazar

Bazı Şeyler 'Bir' Olmaz

 


Bazı şeyler ‘bir’ olmaz.. Zümer 9 ‘’Böyle birisi; gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, ahiretten korkan, Rabbinin rahmetini uman biri gibi midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak Ulül Elbab düşünüp ibret alır." En’am 122 ‘’Bir ölüyken dirilltiğimiz, insanlar arasında yürüyebileceği bir ışık verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalmış, bir türlü ondan çıkamayan kimse gibi olur mu? İşte böyle! Küfre sapanlara, yapmakta oldukları süslü-püslü gösterilmiştir.’’ Nahl 75 ‘’ALLAH, hiçbir şeye gücü yetmeyen, sahiplenilmiş bir köle ile kendi tarafımızdan güzelce rızıklandırdığımız, o rızıktan gizli ve açık yardım için harcayan kişiyi örnek olarak verir. Bu ikisi hiç bir olur mu? Bütün hamdlar ALLAH'adır, ancak çokları bilmezler.’’ Nahl 76.ayet ‘ALLAH şu iki adamı da örnek verir: Birisi bir şey yapacak yeteneğe sahip olmayıp tümüyle efendisine/sahibine bağımlıdır, onu ne işe koşsa bir şey beceremez.İşte böyle bir kişi ile dosdoğru yol üzerinde bulunup adaleti uygulayan kişi hiç bir olur mu?’’ Secde 18’’Hiç, bir mümin, bir sapık gibi olur mu? Hayır, eşit olmazlar!’’ Zümer 29 ‘’ALLAH, çelişen ortaklara sahip bir adam ile bir tek kişiye bağlı olan adamın örneğini verir. Örnek olarak bu ikisi eşit olur mu? Hamd, yalnız Allah'adır! Ama onların çokları bilmiyorlar.’’ Al-i İmran 162 ‘’ALLAH'ın rızasını gözeten bir kimse ALLAH'ın öfkesine uğrayan gibi olur mu? Onun yeri cehennemdir; o ne kötü bir sonuçtur!’’ R’ad 16 ’’De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kim?" De ki: "ALLAH" De ki: "O'ndan başka, kendilerine dahi yarar ve zarar veremiyen kimseleri evliyalar mı edindiniz?" De ki: "Hiç körle gören bir olur mu, yahut hiç karanlıkla ışık bir olur mu?" Yoksa ALLAH'ın yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da yaratmalarını birbiriyle mi karıştırdılar? De ki: "ALLAH her şeyin yaratıcısıdır, O Tektir, Egemendir." Muhammed 14 ’’Rabbinden bir delil üzerinde bulunan, işlediği kötülükler kendisine güzel gözüken gibi olur mu? Onlar arzularına uymaktadırlar.’’ Nahl 17 ‘’ Yaratan, yaratamayan gibi olur mu? Düşünmez misiniz?’’ Zuhruf 44 ‘’Bu Kur’an sana ve toplumuna bir mesajdır. Bundan sorumlu tutulacaksınız.’’

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

7 Mayıs 2022 Cumartesi

Oku Çek!

 

Rumi diyor ki ‘’Ey genç, günah yükü olmayan kişi şeyhtir. Yay gibi, Hakk onu eline almıştır. Ondan gelen her şeyi kabul etmiştir. Bir kimsede beşeriyet sıfatlarından bir tek kıl bile kalsa, o kişi arşa, göklere mensup değildir. Yani Allah’ın has kullarından değildir’’.. Rumi burada derin bir semboloji vermiş ve vedik astrolojiyi bilenler(derin şekilde bilenler) için anlaşılması kolay, ‘diğer insanlar’ için ise zor(Zümer 9).. Şimdi Rumi’nin verdiği bu ‘sembolojiyi’ açıklayayım.. İnsanın hayat yolculuğu 12 burçtan ibarettir, insan Koç’ta doğar, Balık’ta ölür.. İnsanın yaptığı bu 12 ‘arazilik’ yürüyüşte 10. Burç olan Oğlak’tan itibaren ‘cennet’ katları yani üst katlar başlar.. Cennet katlarından önceki son burç Yay burcudur, bu burcun simgesinin altı ‘at’ (hayvan), üstü ‘insan’ olan biri olması bu burcun ‘sırrıdır’.. Bu yarı insan, yarı hayvan yaratık elinde bir ‘ok’ tutar.. Bu ‘ok’ mantra(Sanskritçe de ‘dua’ demektir) yani ‘dualardır’, ‘zikirlerdir’, ’namazdır’ (doğru namaz). 10. Burca yani ilk cennet katına erişmek kişi bu ‘oku’ (çift anlam: diğer anlamı için Alak 1 ) sonuna kadar çekmeli, güçlü bir şekilde cennet katına fırlatlamalıdır. Dikkat ederseniz oku fırlatan kısım yaratığın ‘insan’ olan kısmı, yani düşünen, inancı olan, ahlakı olan, değerleri olan, aklını kullanan (Mü’minun 80) kısmı.. Ancak yaratığın ‘insan’ olan kısmı üst katlar için ‘Oku’(dua, zikir, namaz) gerip cennet katlarına ulaşmak için atabiliyor.. Sembolün alt kısmı olan hayvan kısmı ise sadece yemeyi, içmeyi, cinselliği dünya nimetlerine düşkünlüğü ve insanı ‘hayvanlaştıran’ bütün vasıfları içeriyor.. Peki hayvan olarak sembolde neden ‘at’ tercih edilmiş? Çünkü atın en önemli özelliği ‘arkaya doğru tepmesidir’.. Yani Yüce Allah her bir insana diyor ki yukarı katlara gelmek için ‘insan’ olmalısın yani ‘aklını kullanmalısın’, inanca, ahlaka, insani değerlere sahip olmalısın o zaman üst katlara ulaşmak için ‘oku’ gerip atabilirsin.. Ama sadece yeme, içme, cinsellik, dünya malı, dünya nimetlerine düşkün olup, inancı, ahlakı, insani değerleri yok sayıp, aklını kullanmazsan ‘bu kapıdan’ yani üst katların kapısından geri tepilirsin! (alt kısım at).


.

.

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan


5 Mayıs 2022 Perşembe

Kir

 


Tekvir suresi 29. Ayet ‘’Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz!’’ .. Bu ayetin ‘derin’ bir mânâ var.. Eğer Yüce Allah dilemiyorsa biz herhangi bir şeyi ‘dileyemiyoruz’ yani gönlümüze düşen dilekler, istekler bile Yüce Allah’ın ‘filtresinden’ geçiyor.. Peki bunu bilmek ne işe yarar? Diyelim ki biri çok kötü bir şey yapmak istiyor, çok kötü bir emeli var, örneğin intikam almak, birine zarar vermek, iftira atmak, hırsızlık yapmak, dedikodu yapmak vb. örnekleri çoğaltabiliriz, ayetle sabit olduğu gibi kişinin gönlüne düşen bu ‘emel’ öncelikle Yüce Allah’ın filtresinden geçip kişinin gönlüne düşüyor.. Eğer Yüce Allah bu kötü isteğin kişinin ‘gönlüne’ düşmesine izin verdiyse işte o zaman problem büyük.. Bu ‘kötü’ isteğin kişinin gönlüne düşmesine izin verilmesi bu kişinin yanlış yolda ve bolca ‘günah işleyen’ biri olduğunu gösteriyor, bu isteğin kişinin gönlüne gelmesinin sebebi kendidir..(Şura 30. ayet ‘’Size dokunan her bir kötülük, ellerinizin kazandıklarındandır. O, bir çoğunu da affeder.).. Çünkü ayetle de sabit olduğu gibi Yüce Allah kuluna zulmetmez (Yunus 44).. Yani kişi, kendi gönlüne gelen isteklere bakarak kendinin doğru yolda mı yoksa yanlış yolda mı olduğunu çok kolay şekilde anlayabilir.. Tasavvufta ‘kalbin kirlenmesi’ kavramı vardır.. Kötü düşünceler, kötü istekler kişinin ‘kalbini’ kirletir.. Kötü dilekler, kötü istekler ‘kirdir’, kir ancak ‘kirli’ olan yere girer.. Yani gönlünüze kötü istekler geliyorsa ya da daha kötüsü bu ‘kötü istekleri’ gerçekleştirebiliyorsanız başınız büyük belada.. Unutmayın bu istekler gönlünüze düşmeden önce ‘filtreden’ geçtiler.. Yani işin özü önceden oluşturduğunuz ‘günah’ katmanları yoksa gönlünüze ‘kötü istekler ve ‘bunları gerçekleştirme’ hissi de düşmüyor.. Önceden birçok günah katmanı oluşturduysanız da Yüce Allah yenilerini gerçekleştirmenize izin veriyor ki bunları cezalandırsın.. Maide 49  ‘’Dikkat et de Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni uzaklaştırıp fitneye düşürmesinler. Eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah onları bazı günahları yüzünden belaya çarptırmak istiyor. Zaten insanların birçokları doğru yoldan iyice sapmış bulunuyorlar.’’



© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan