28 Mart 2021 Pazar

Eylemsizlik Yasası
Newton’un Eylemsizlik yasası..Canlılar hareket edebilmek için kaslarının kasılıp gevşemesine ihtiyaç duyarlar.Hareket yeteneğinin kaynağı canlılar için bu kas sistemlerinden gelir.Peki cansız varlıklarda bu olay nasıl gelişiyor ? Cansız varlıklar hareket etmek için dışarıdan bir kuvvete ihtiyaç duyarlar,yani Newton’un söylediği şekilde ‘Doğadaki nesneler dışarıdan bir kuvvet uygulanmadıkça düzgün doğrusal hareketini ya da durağanlığını korur’ işte buna ‘eylemsizlik ilkesi’ denir.Bu ilkenin en dikkat çekici vurgusu ‘düzgün doğrusal’ tanımlamasındadır,örneğin bir at arabası dünya üzerinde sürtünme olmasa(Sürtünme Kanunu),ata bile gerek duymadan ona verilen ilk hareket ile durmadan sonsuza kadar gidebilir.Gök cisimleri de bu ilkeyle hareket ederler.Yani gezegenler yaratılışlarında onlara dışarıdan uygulanan ‘ilk kuvvet’ ile gereken gücü almışlardır ve onları döndüren işte dışarından verilen bu ‘ilk’ kuvvettir.’Allah göğe yöneldi, o gaz bulutu halinde idi. Böylece Göğe ve Arz'a dedi ki: "İsteyerek veya istemeyerek gelin!" İkisi de: "İsteyerek(itaat ederek) geldik" dediler.Böylece onları, 'iki gün'de,'yedi Gök' olarak tamamladı ve her bir Göğe, emrini vahyetti. Biz, 'Dünya Göğü'nü de, lambalarla (yıldızlarla) donattık ve muhafaza ettik. İşte bu, Aziz(üstün-şerefli) ve Âlim olan Allah'ın takdiridir. FUSSİLET 11-12.’ O, geceyi, gündüzü, güneşi, ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.’Enbiya 33.Bu demek oluyor ki dışarıdan gezegenlere durmaları için gelecek tek bir kuvvet sonucunda bu döngü sonlanacaktır. ‘O dehşet günü gökleri yazılı kâğıt tomarlarını dürer gibi düreriz. Yaratmaya başlamadan önceki hale döndürürüz. Sözümüz sözdür; biz bunu mutlaka yaparız.’(ENBİYA/104).Yüce Allah kıyamet gününün tasvirini Kuran’da şöyle yapmaktadır ‘Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı,Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı,Ve insan: "Ona ne oluyor?" dediği zaman.O gün yer,Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatacaktır. (ZİLZAL/1-5)Sûr'a bir tek üfleme üflendiği, Arz ve dağlar yerlerinden kaldırılıp şiddetle birbirine çarpılarak darmadağın olduğu zaman,İşte o gün olacak olur. O gün gök yarılmış, sarkmıştır.’Hakka/13-16 . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

27 Mart 2021 Cumartesi

Aşk
İlahi sistemin en güçlü ilmi Vedik Astroloji’de 3 çeşit aşk vardır.Birinci aşk tipini Venüs kontrol eder..Venüs beğeniyi,hoşlantıyı ve cinsel çekimi gösterir,bu aşkın yüzeysel halidir.İkinci aşk tipi Ay tarafından kontrol edilir,bu bir insanın başka bir insana duyduğu ‘gerçek’ aşktır. Üçüncüsü ise Jüpiter tarafından kontrol edilir,bu ise aşkın en üst modu olan ‘İlahi Aşk’ tır,bütün güzel aşkların varacağı nokta burasıdır.Bir insan başka bir insana aşık olduğunda İlahi enerjiler bedeninde canlanmaya başlar yani Venüs fazını geçip Ay fazına girmiştir.Buradan sonra iki insanın birbirlerine olan aşkları Jüpitere dönüşür,buradan sonra artık dualite yok olmuştur,iki kişi ‘birlik’ bilincinde yok olmuşlardır,artık dualite yoktur ve İlahi enerjiler artık ‘bir’ olmuş bu iki insana ardına kadar açılır..Ancak Dervişler-Aydınlanmışlar bu aşamaları atlayıp başka birine ihtiyaçları olmadan direk Jüpiter fazına geçebilirler,işte o dervişlerden biri Mevlana; ‘Ey sevgili; heyben acıyla dolar da nefes alamazsan gel. Huzur bulacağın kıyılarım senindir. Umutların solar kurur da su bulamazsan beraber sulayalım, gözyaşlarım senindir. Kanadın kırılır da maviye uçamazsan, ne güne duruyor al, kanatlarım senindir. Çaresiz çilelere bir umut bulamazsan, kendime ettiğim dualarım senindir.Misafirsin bu hanede ey gönül, umduğunla değil bulduğunla gül, hane sahibi ne derse o olur, ne kimseye sitem eyle, ne üzül. Aşk nasip işidir hesap işi değil! Aşk adayıştır arayış değil! Sen adanmışsan ve yanmışsan bu uğurda aşk seni bulmaya gelir.Dediler ki: gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: gönle giren gözden ırak olsa ne olur. Beni çok özle, bir daha bu kadar sevmeyecekler seni. Aşksız olma ki ölü olmayasın. Aşkta öl ki diri kalasın. Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan Ay gibi belli olur.Aşkın hikâyesini, durmaksızın feryâd eden bülbüle değil,sessiz sedasız can veren pervanelere sor. Bir gönülde aşk ve sevgi ateşi yoksa o kişi karanlıklarda, Allah’ın nurundan habersizdir. Sana kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok, sen zaten bunlara sahipsin. O yüzden sana bir ayna getirdim. Kendine bak beni hatırla.’ . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

21 Mart 2021 Pazar

Nefs ve Rahu
Nefs dediğimiz olgu Rahu tarafından kontrol edilir.Rahu insanı yanlışa düşürmekten,insanı yanlış yola saptırmaktan sorumludur.Nefsimizi göremeyiz tıpkı Rahu gibi,çünkü Rahu bedensiz bir gezegendir yani matematiksel bir noktadır bu da Rahunun sadece zihin (vesvese) bazında insana etki etmesi demektir.Mevlana der ki ‘Nefsin ejderhadır.Öldü sanma, uykuya dalar o.Dertten eline fırsat düşmediği için uyur.Derdin bitince çıkar hemen. Hüner,dertsizken de nefsi uykuda tutmadadır’.Mevlananın Ejderha tanımı,Hint Vedalarında Rahu’ya verilen isimdir(Diğeri ismi Yılan). Rahu(Nefs) tatmin olmaz,sürekli ister,sahip oldukça daha fazla ister ve yine tatmin olmaz..İnsanın boşluğunu kullanır ve kontrol altına alır ‘Boş kafa,şeytanın çalışma alanıdır’ sözündeki gibi..Rahu şeytanın ta kendisidir.Abartıyı sever,lüksü sever,israfı sever,ahlakın dışına çıkmayı sever,zararlı bağımlılıkları sever,suç işlemeyi sever ve bunlara yeltendiğinizde sizi daha da bunlara meyilli eder ve içinden çıkamamanızı sağlar.Üstad Buddha ‘Bir kişinin kendi kendini yenerek kazandığı zafer,bir başkasının savaşta bin kişiyi yenerek kazandığı zaferden daha iyidir’ der..Burada insanın nefsinin onun en büyük düşmanı olduğunu vurgular.Kutsal kitabımız Kuran’da Yusuf suresi 53. Ayette ‘ Yine de ben nefsimi temize çıkarmıyorum.Çünkü nefis,Rabbimin acıyıp koruması dışında,daima kötülüğü emreder,şüphesiz rabbim çok bağışlayan,pek esirgeyendir."der.Nefs bizim dünyadaki sınav araçlarımızın en büyüğüdür,sürekli bizi yoldan çıkarmaya çalışır ama buna biz meyil etmezsek hiçbir şey yapamaz.Ama bir kere bir yanlışa meyil ettik mi Rahu(Şeytan) düzinelerce vesveseyle saldırıp aklımızı ‘tutulmaya’ uğratır,yani bu ancak kişi meyil ettiğinde olur.Peki çare nedir?Hiçbir şekilde yanlış bir şeye meyil etmezsek,vesvese de gelemez..Yüce Kitabımız Kuran şunu tavsiye eder ‘Şeytandan sana bir vesvese gelirse,hemen Allah’a sığın.Muhakkak ki O; işitendir,bilendir.’Araf/200.Kuran Şeytandan gelen vesveselere karşı Nahl 98. Ayette ‘Euzu billahi mineşşeytanirracim’ yani ‘Kovulmuş Şeytanın şerrinden sana sığınırım’ dememizi emreder.Deneyin,bu sözle zayıf bir anınızda gelen vesvese kesinlikle yok olacaktır. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

11 Mart 2021 Perşembe

Anlam
Tarih boyunca kurulmuş en güçlü hanedanlıklardan biri olan ve Çin üzerinde hüküm sürmüş Zhou Hanedanlığının en bilge adamı Zhuangzi (Milattan önce 369) arkadaşı Chuang Tzu’ya(Aslında Kendi) bir anektod anlatıyor’’Bir keresinde rüyamda bir kelebek olduğumu gördüm, farkında olduğum tek şey bir kelebek olarak yaşadığım inanılmaz mutluluktu ve insan halimin farkında değildim.Sonrasında uyandım ve tekrar ‘kendim’ olmuştum.Şimdi halen şunu düşünüyorum,ben bir insanım ve kelebek olduğumu rüyamda mı gördüm yoksa şu an ben bir kelebeğim de insan olduğum rüyasını mı görüyorum ? ..Tabi bunları söze aktarmakla sana bunları anlatmayı ne kadar başarabilirim bilmiyorum.Balık tuzakları balıkları yakalamak için vardır,bir kere balığı yakaladın mı artık tuzakla ilgilenmezsin.Aynı şekilde kelimeler de ‘anlam’ yüzünden varolurlar,bir kere kelimenin anlamını kavradın mı kelimeyi unutabilirsin. Eğer ‘anlamı’ kelimelerin fiziksel varlıklarının içinde arıyorsan kelimelerin hiçbir anlamı olmadığını bilmelisin.Bazı zamanlar kelimeler herşeyin anlamı gibi görünecekler, bazı zaman da hiçbirşey ifade etmeyeceklerdir.’Gerçek’ kelimeleri aşar..’’ . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

6 Mart 2021 Cumartesi

Menon Paradoksu

Antik Yunan’da ünlü paradoks vardır ‘Menon Paradoksu’. “Araştıracağımız veya öğreneceğimiz şey ya bildiğimiz bir şeydir ya da bilmediğimiz bir şeydir. Eğer bildiğimiz bir şeyse onu araştırmaya veya öğrenmeye gerek yoktur çünkü zaten onu biliyoruz. Eğer araştıracağımız veya öğreneceğimiz şey bilmediğimiz bir şeyse bu durumda araştırmayla öğrendiğimiz yeni bir şeyin, başlangıçta aradığımız şey olduğunu nerden bileceğiz?”. Platon ise Menon paradoksunu şöyle çözümler; ‘’Bilinmeyen bir şey araştırılabilir ve öğrenilebilir, çünkü hiç matematik bilmeyen bir birine sorular sorar ve onu istediğimiz yöne yönlendirirsek daha önce hiç bilmediği bir problemi çözdürebiliriz. Şu halde bilmediğimizi sandığımız bilgiler aslında bizde doğuştan vardır fakat onu doğurabilecek doğru yöntemi yani diyalog-yönlendirme yöntemini uygulamak gerekir.’’ Platon insan zihnindeki doğuştan gelen bilgilerin kökenini ise şöyle açıklar ‘’Ruh ölümsüzdür ve defalarca dünyaya gelmiştir, daha önce yeryüzünde bulunmakla dünyadaki şeyleri, ölmüş olmakla da öbür dünyadaki şeyleri görmüş ve bilmiştir. Şu halde öğrenmek, daha önce bilinen bir şeyi hatırlamaktan başka bir şey değildir.’’ Yani Öğrenmek=Hatırlama.. Platon belirli bir noktaya kadar haklıdır, Kur’an ise bu tartışmaya son noktayı koyar. Bakara 30 ‘‘Hatırla ki Rabbin meleklere: ‘’Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım’’ dedi. Onlar: ‘’Biz övgüyle seni tesbih ve takdis ederken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek birini mi halife kılıyorsun? dediler’’. Bu itiraz üzerine Yüce Allah, Bakara 31 ‘de şöyle söylüyor ‘‘Ve Allah, Adem’e isimlerinin hepsini (evrenin tüm bilgisi) öğretti. Sonra onları meleklere arz ederek dedi ki: “Haydi sadıklardan iseniz bunları isimleri ile bana söyleyin’’.Yani insan yaratıldığında Allah’ın tüm isimleriyle kuşatmış olduğu ‘evrenin bilgisi’ insana bizzat Yüce Allah tarafından verilmişti. Platon haklıydı evrendeki tüm bilgiler insanın zihninde kodlanmış halde bulunmaktadır, öğrenilemez, sadece hatırlanır. Çok enteresan bir bilgi olarak ‘İnsan’ kelimesinin anlamı ‘Unutan’dır. Meleklerin bile bilmediği evrenin bilgisi ‘Unutan’(İnsan) tarafından hatırlanmayı bekliyor.

 .

 .

© Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

2 Mart 2021 Salı

Neden Abdest Var?
Neden abdest var ? Namaz abdesti,boy abdesti ..Sadece bizim dinimizde ‘abdest’ yok,Hristiyanlıkta,Yahudilikte,Budizmde ,Hinduism’de hepsinde ‘Abdest’ alma mevcut.İbadetler öncesi ya da gündelik hayatın bereketli geçmesi için abdest almak birçok dinde tavsiye edilen bir durumdur.Ama neden ? Çünkü durum çok basittir.Temiz bir su damlasını ya da canlı bir su damlasının bir kabın içindeki ölü yada enerjisi düşük suya atarsanız o kabın içinde mevcut olan su’da canlılaşmaya ve enerjisini temizlemeye başlar ve tamamen enerji dolar.Bu değişimi sadece bir damla ‘temiz su ya da canlı su ‘ yapar.Vücudumuzun duş sırasında 1 buçuk litreden fazla suyu derimiz vasıtasıyla emdiği bilimsel kanıtlanmış bir gerçek.Vücudumuzun %80’i su ve gün içinde bir çok yıpratıcı enerjiye maruz kalıyoruz,auramız kirleniyor,belki kötü şeyler söylüyoruz,kötü şeyler duyuyoruz,kötü şeyler izliyoruz,içimizdeki ‘Su’ bunların hepsinden etkileniyor,kirleniyor,kötü enerjileri içinde barındırmaya başlıyor ve zararlı hale dönüşüyor (Bunun nasıl gerçekleştiğini ‘Suyun Sırrı’ adlı Youtube Kanalımdaki Videomda anlattım,neden bahsettiğimi bilmeyenler önce o videomu izleyip sonra bu yazıyı okusunlar).Tabiki %80 imiz sudan oluştuğu bu bizim ruh halimizi kötü yönde etkiliyor.İşte o anda en basitinden dışarıdaki temiz ve kötü enerji değmemiş suyla alacağımız bir namaz abdesti,derimiz altından emilerek direk vücudumuzda gün için yıpranmış suyla buluşuyor ve yeni gelen su içerde yıpranmış suyu yenilemeye,temizlemeye ve içindeki kötü enerjileri dışa atmaya başlıyor,tamamen onu yeniye,dönüştürüyor.Namaz abdestinde neden eller ve ayaklar yıkanır?Modern Tıp ve geleneksel Çin tıbbı,vücudumuzdaki bütün organların ulaşım noktalarının ellerimizde yani avuçlarımızda ve ayaklarımızın tabanındaki bölgede olduğunu söyler.Yani abdest sırasında bu bölgeleri yıkıyoruz ki yeni gelen temiz,enerjisi iyi su,vücudun heryerine,her organında ki suya ulaşsın onu yenilesin ve dönüştürsün diye.Çok yerde duymuşsunuzdur,bir damla ‘zem zem suyu’ normal suya atıldığında hepsini zemzem suyuna dönüştürür diye..Yani gün içinde ‘abdest’ almak,bir nevi yenilenmektir, temizlenmektir.Biz ‘Su’ dan ibaretiz unutmayın.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

14 Şubat 2021 Pazar

Öğrenilmiş Çaresizlik
Amerika'da köleliğin yaygın olduğu 1849 yılında,Harriet Tubman adlı bir kadın,köleleri esaretten kurtarmak için gizli bir örgüt kurdu ve 7.000’e yakın köleyi esaretten kurtardı.Bu konuda öncü bir figür haline gelen Harriet'e sordular:Köleleri kurtarmak için en zor adım nedir?Derinden bir iç çekip cevap verdi:'Bir köleyi,köle olmadığına ikna etmek'.Harriet devam etti ‘Binlerce köleyi özgürleştirdim ama binlercesini daha özgürleştirebilirdim,köle olduklarını bilselerdi!’.Asya’da fil tacirleri filleri nasıl köleleştirirler?Küçüklükten fili tek ayağından sağlam bir zincirle bağlarlar,fil daha küçük olduğu için ne kadar uğraşsa da bu zinciri kopartamaz ve hergün bu işlem uygulandığı için bir süre sonra fil denemekten vazgeçer.Fil büyümüştür artık 5 tonluk muazzam bir hayvana dönüşmüştür ama hergün ayağına bağlanan zinciri artık koparmaya çalışmamaktadır,aslında 5 tonluk bir hayvan için bu zincirin hiçbir bağlayıcılığı yoktur fil bunu kolayca kopartabilir.Ama file küçüklüğünden beri empoze edilmiş ‘öğrenilmiş çaresizlik’,bu büyüklükte bile bu zincirden kurtulamayacağını düşündürtmektedir ve çok kolay yapabileceği halde fil bu zincirden asla kurtulamaz.Harriet’in kurtardığı köleler de ‘köle’ olarak doğmuşlardı ve bu öğrenilmiş çaresizlik onlara hiçbir zaman bu durumu değiştiremeyeceklerini düşündürtmüştü..Şimdi gelelim günümüze.Para hırsı ile tüm hayatını harcayanlar modern çağ köleliğinin neferleridir.Çünkü çocukluktan itibaren sistem ‘Zengin olmak güzeldir,para sana herşeyi verir,tek dostun paradır,amerikan rüyası‘gibi terimlerle öğrenilmiş çaresizliği beslemektedir.Ve şu an milyonlarca hatta milyarlarca insan bu terimlerin peşinden koşmaktadır..Zincirlerini kırmak istediklerinde sistem onlara sunduğu ‘sahte mutlulukları’ göstererek ‘paran olmazsa bunlara ulaşamazsın’ der ve esareti kırabilecekleri halde aynı ‘esaret’ içinde çırpınmaya devam ederler.Oysa esaret ‘farkedilebilir’ olduğunda artık ‘esaret’ olmaktan çıkar..Gözünüzü açmanız ve sistemin size sunduğu ‘sahte’ mutluluklardan uzaklaşmanız gereken bir zamandayız.İçinize dönün,Yüce Allah’ın içinize koyduğu İlahi ışığa dönün.O ‘ışık’ bütün ‘zincirleri’ eritecek güçtedir.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

6 Şubat 2021 Cumartesi

An’da Kalmak
"Kırkayak mutlu ve sakindi, Ta ki karşısına bir kurbağa çıkıp Şakayla karışık, söyle bakalım Hangi ayak hangisini takip eder Diye soruncaya kadar. Bu kırkayağın kafasını Öyle bir karıştırdı ki Dikkati dağıldı zavallının Ve bir hendeğe yuvarlanıverdi Nasıl yürüyeceğini düşünerek."– Lao Tzu – Milattan önce 400 yılı . . Demem o ki boşuna hayatınızı planlamaya uğraşmayın başaramazsınız.Hayatın işleyişine kafa yorup müdahale etmeye çalışırsanız,hendeğe yuvarlanırsınız.Hayat sizin planlarınızla yürüyecek bir süreç değil.Ne geçmiş ne de geleceği kontrol edebilirsiniz.’An’ da kalırsanız yani sadece şu ‘anı’ yaşarsanız ‘yürümeye’ devam edebilirsiniz.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

4 Şubat 2021 Perşembe

Kötü Söz
Mutluluk paylaştıkça çoğalır değil mi ? Kötü olan herşey de paylaştıkça çoğalır..Üç maymun arketipi vardır,maymunlardan biri gözlerini kapatır,biri ağzını kapatır,biri ise kulaklarını kapatır..Bu maymunların ezoterik bir anlamı mevcuttur,yani insanlığa bir ‘mesaj’ verirler.İlk maymun ‘insanlardaki kötülüğü görme’der,ikinci maymun ‘kötü konuşma’ der,üçüncüsü ise ‘kötülüğü duyma’ der..Birde bilinmeyen bir dördüncü maymun vardır o da elleriyle ‘kötülük yapma’ der.. Hindistan'da ise üç maymun felsefesi Vadjra düşüncesine dayanıyor: Görmezsek, işitmezsek, konuşmazsak şeytan da bize dokunmaz, işimize karışmaz’..Gerçektende ne kadar çok kötü kelimeleri ağzınıza alırsanız o kadar kötü şey yaşarsınız.Ne kadar kötü davranırsanız o kadar fazla kötülüğü hayatınıza çekersiniz. İnsanların sadece kötü taraflarını görmeye odaklanırsanız,sadece onları daha kötü olmaya itersiniz.Size söylenenlerden sadece kötü olanlara odaklanırsanız daha fazla kötü şey duyarsınız.Kötülüğe ‘yok’ muamelesi yapmanız gerekiyor aksi halde kötülük siz onu farkettikçe hayatınızda canlanacaktır.Özellikle kötü şeyler hakkında cümle kurmayın,ölüm,hastalık,felaketler,fakirlik,korkularınız kesinlikle bunları cümle içinde kullanmayın.Bunları cümle içinde kullandığınız anda bu temalar hayatınızda canlanacaktır.İnsan Yüce Allah tarafından inanılmaz güçlü bir varlık olarak yaratılmıştır ama bu aynı zamanda insanın sınavıdır.Çünkü çoğu zaman gücünün farkında olmayan insan kendini felaketini yaratır.Kötü birşey hakkında konuşmak onu canlandırdığınız için kendinizi sabote etme yöntemidir.Kötü bir şey hakkında bilgi sahibi olmayın bu o ‘kötü şeye’ zihninizde yer vermenize neden olur.Örneğin kesinlikle hastalık ismi söylemeyin,çünkü söylediğiniz anda o hastalığa enerji verip hayatınızda canlanmasına sebebiyet veriyorsunuz,’ana kumanda’ sizsiniz,herşey sizin kelimelerinizle yani ‘motoru ateşlemenizle’ başlıyor.Peki bu holywood filmlerinin,dünya ve türkiye sinemasının envai çeşit hastalığı filmlerinde insanlara öğretmesi,televizyonlarda sürekli hastalık konuşulan programlar,sürekli hastane-hastalık film-dizileri ne için acaba? ‘..Kuran’ın tabiriyle ‘Siz hiç akıl etmez misiniz?’. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

2 Şubat 2021 Salı

Üstad Mencius ( Mensiyus)
Büyük Çin’de Konfüçyüsçülüğün yerleşmesine sebep olan Büyük Üstad Mensiyus milattan önce 372 yılında doğdu.Mensiyus insan doğasının her zaman ‘iyi’ olduğunu düşünüyordu,bir insan ancak dış etkilere maruz kaldığında kötü olabilirdi.Bunun için ’Kuyuya düşen’ çocuk örneğini veriyordu.Her kim olursa olsun yolda giderken bir çocuğun kuyuya düştüğünü gördüğü anda refleksif olarak koşarak çocuğu kurtarmaya çalışacaktır.Bunu yapan kimse,çocuğun evebeynlerinden bir çıkar sağlamak,paye elde etmek,herhangi bir kazanç sağlamak için yapmaz.Bunu yapar çünkü yaratılışı nedeniyle insanların ‘acı’ çekmesini istemez,bu da her yaratılanın saf olarak ‘iyi’ yaratıldığını gösteriyordu.Mensiyus insanın iyi karakterini kaybetme sürecini ise şöyle anlatıyordu;’Niu dağlarının ağaçları eskiden muhteşem güzellikteydi ama ağaçlar defalarca sınır ülke tarafından yakıldı ve kesildi.Kalan ağaçlar ise güzel yağmurla ve besleyici çiğ taneleriyle filizlendiler ve yeni dallar çıkardılar ama sonrasında dağın üstüne kurulan keçi çiftlikleri,ormancılar yeniden herşeyi yok ettiler..Bu nedenle Niu Dağı çorak ve kel görünüyor.İnsanlar Niu dağının bu halini görünce üstünde hiçbir zaman ağaç yaşamadığına kanaat getiriyorlar ‘..İnsan doğası da böyledir,sürekli yaşanan ve tatbik edilen negatif olaylar insanın doğasını kötüleştirmeye başlar,bu durum insan düzenli iyi bir eğitim (yağmur) alsa da değişmez..Ama bu,insanın orjinal doğası değildir.Mensiyus her zaman insanın orjinal doğasının ‘iyi’ olduğunu söyler,insanın içindeki kötülük ‘dış etkilere’ maruz kalması nedeniyledir.İnsanlar birbirine doğa olarak çok yakındılar ama düzenli olarak tekrarlanan alışkanlıklar nedeniyle doğaları farklılaşır.’Eğer hayatta kişi öğrenmeyi seçmiyorsa iyi bir yemek,güzel kıyafetler ve cinsellik insanı sadece hayvan yapar’ diyordu Mensiyus ve insanın ‘iyi’ doğasının bozulması da bununla başlıyordu,öğrenmeyi seçmeyen insanların hayvansal içgüdülerine saplanıp içteki ‘iyi’ özlerinden uzaklaşıp,kendilerini dış negatif özelliklere maruz bıraktıklarını söylüyordu.Ve bunu milattan önce 342 yılında söylüyordu..Şu an etrafınıza bakın büyük Üstad Mensiyus’un söylediklerini etrafınızda görmüyormusunuz ? . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

16 Ocak 2021 Cumartesi

Altın
Eski zamanlarda ülkenin birinde Padişah maiyetini alarak bir şehre ziyarete gitmiş.Yolda giderlerken büyük bir kar fırtınası çıkmış,yakınlardaki bir eve sığınmışlar.Ev oduncununmuş, onları eve buyur etmiş,evin içinde yanan ateşin önüne oturtmuş ve çay ikram etmiş.Oduncuya tüccar olduklarını söylemişler ama oduncu bu gelen kişinin Padişah olduğunu biliyormuş,yine de onları tanıdığını belli etmemiş.Oduncu,onlara ateşin yanında 4 tane yer yatağı yapmış.Gece çökmüş ve Padişahın iyice uykusu gelmiş, kafasını pencereden görünen kar fırtınasına çevirmiş,dışarının ne kadar soğuk olduğuna bakmış,bir de yanında onu sımsıcak ısıtan odun ateşine bakmış ve Vezirine mırıldanarak ‘Şu ateşin sıcaklığını 1000 altına değişmem!’ demiş,oduncu onu duymuş ve bu sözleri aklının bir köşesine yazmış.Sabahleyin fırtına dinmiş,yola devam edeceklermiş.Padişah atına atlamış ve arkadan gelen maiyeti yanlarında getirdikleri erzakları sırtlanarak onlarda dışarı çıkmışlar. Padişah oduncuya teşekkür etmiş ve ‘Bu hizmetinin karşılığı nedir?’ demiş.Oduncu ise ‘Hiçbir şey istemem beyim,sizin gibi değerli tüccarları her zaman ağırlarım ‘ demiş,Padişah ‘olmaz öyle şey,evinde kaldık,yedik,içtik,bir değer biçte ödeyelim sana oduncu’ demiş.Oduncu ‘bana kalsa ben sizden para almam ama madem emeğimin karşılığını ödemek istersiniz,o zaman 1000 altın yeter!’ demiş.Padişah şaşırmış,yanındakiler ise şok olmuş halde,kılıçlarına sarılmışlar,Vezir sinirle ‘Ne dersin sen bre gafil!Bir ordu beslenir bunla’ demiş.Oduncu hemen kurnazca ‘Efendim bu değeri ben biçmedim,dün gece Tüccar efendi biçti !’ der ve devam eder ‘Bu ateşin sıcaklığını 1000 altına değişmem dedi,duydum !’.Padişah duydukları karşısında öfkelendi ama bir taraftanda oduncu doğru söylüyordu,Padişah ülkede dürüstlüğüyle bilinirdi,Veziri de söylediklerini duymuştu.Padişah düşündü;güvenilirliğinin sarsılmasını istemiyordu,tamam dedi ve oduncuya 1000 altın verilmesini emretti.Oduncu halinden memnun giden kafilenin arkasından bakarken ‘1 Ateşe 1000 altın’ diye mutlulukla haykırdı.İşte dilimizdeki ‘Ateş Pahası’ sözü burdan gelir.Alınacak ders ise söylediklerinize çok dikkat edin,yoksa söylediklerinizin esiri olursunuz.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

14 Ocak 2021 Perşembe

Kilit Taşı
Kilit Taşı,eski Roma yapılarından beri kullanılan köprü, kubbe gibi yapıların ortasındaki ağırlığı ve dengeyi sağlayan taşa verilen isimdir.Bu taş bütün yapının dengesini üstlenir ve yapının sağlam bir şekilde durmasını sağlar.Kilit taşını yapıdan sökerseniz,tüm yapı saniyeler içinde yıkılır,kilit taşı yapıyı ayakta tutan öğedir.Evrende de 5 element vardır, ateş,toprak,hava su ve 5. Element akaş (ether-ruh).Bu 4 element 5. Element olan akaş olmadan bir arada duramaz. Vücudumuz 4 elementten oluşur.Hava-nefes ile yaşıyoruz,Su-vücudumuzun 4 te 3’ü su,Toprak-topraktan çıkan besinleri yiyerek hayatımızı sürdürüyoruz,Ateş-İçimizdeki sindirim ateşi sayesinde yediklerimizi enerjiye dönüştürüp hayatımıza devam edebiliyoruz ama bütün bunlar 5. Element olmadan bir hiç ! 5. Element olan akaş,bizim ruhumuzdur.4 elementi kullanacak bir ruh(akaş elementi) olmayınca hepsi yok olmaya mahkumdur,tıpkı insan öldüğünde bedeninin toprakta ayrışması gibi..Ruh yani Akaş elementi bizim ‘kilit taşımızdır’!Herşeyin ama herşeyin bir onu yapıyı ayakta tutan bir ‘kilit taşı’ vardır.Örneğin Vedik doğum haritasının kilit taşı Yükselen yöneticisi gezegendir, Yükselen yöneticisi gezegen haritada zarar görmüşse tüm hayat kişinin başına yıkılır.Bir insanın kilit taşı ise ‘Ahlaktır’ eğer kişi de ahlak olmazsa insanın diğer bütün karakter özellikleri yıkılmaya mahkumdur,Ahlak bir insanın kilit taşı yani çimentosudur. İki insan arasında ki ilişkinin kilit taşı ise ‘saygı’ dır,ilişkiden saygı çıkarıldığında ilişkinin bütün diğer öğeleri çöker.Bir toplumun kilit taşı ise ‘Aile’ dir,aile yapısı bozulursa toplumda ki herşey çöker.İmanın kilit taşı ise ‘kalpten inanmaktır’ kalbi çıkarırsan iman çöker.Bir tek ‘aşkın’ kilit taşı yoktur, çünkü ‘Aşk’ kilit taşının kendisidir.Ve kilit taşlarının en büyüğü ‘Allah aşkıdır’.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

30 Aralık 2020 Çarşamba

Dharma
1930 yılında New York’ta Winthrop and Luella Kellogg adlı psikolog çift,bir şempanzeyi koruma altına almışlar,eş zamanlı kendi çocukları da doğunca şempanzelerini bebekleriyle birlikte yetiştirmeye başlamışlar.Amaçları şempanzenin bebekle büyürken ondan insan davranışlarını öğrenip,bunları uygulayacak mı onu görmekmiş.Tam olarak 8 ay sonra bu deneyi sonlandırmak zorunda kalmışlar,çünkü şempanze,insan davranışlarını öğrenmek bir yana çiftin bebekleri şempanzeyle aynı davranmaya başlamış.Peki neden şempanzenin davranışları değişmedi de bebeğin davranışları değişti?Şimdi buna Vedik perspektiften bakalım.Sanskritçe’de ’Dharma’ sözcüğü din,inanç,doğru yol anlamlarının dışında bir anlam daha taşır o da ‘görev’dir.Evrende yaratılmış herşeyin Dharması(Görevi) vardır ve hepsi bunu eksiksiz şekilde uygularlar.Ağacın dharması(görevi) oksijen üretmektir, köpeğin dharması(görevi) sahibini korumaktır,kedinin dharması fare yakalamaktır,gezegenin dharması yörüngede dönmektir.Ve hepsi bu dharmalarına(görevlerine) %100 uyarlar.Sahibine herhangi bir tehdit gelince havlamayan köpek gördünüz mü?Yanından fare geçince avlamak için peşine takılmayan kedi gördünüz mü?Oksijen üretmeyen ağaç gördünüz mü?Yörüngesini bırakan gezegen gördünüz mü?Güneş doğarken ötmeyen horoz gördünüz mü?Yani hayvanlar ve doğa Yüce Allah’ın onlara verdiği dharmayı(görevi) her zaman eksiksiz şekilde yerine getirirler..Bir tür hariç..İnsan..Şempanze neden bebeğin davranışlarını kopyalayıp insan gibi davranmaya başlamadı şimdi anladınız mı?Şempanzenin de dharması var o da şempanze olmak,muz yemek,ağaçtan ağaca atlamak,ilkel davranmak,insan gibi entelektüel davranışlar göstermemek bu onun dharması(görevi),bundan çıkamaz..Dharmadan(Görevden) sapabilen tek tür ise insan,yani görevini tek yerine getirmeyen o..Yüce Allah Kuran’da ‘Sadece bana secde edin,iyi huylulardan olun,dünya üzerinde bozgunculuk çıkarmayın.Sizin göreviniz(dharmanız) sadece bana kulluk etmek ve hayır işler üretmek’ derken insan ise dharmasından sapıyor ve paraya, sahteliğe,dünya zevklerine kulluk ediyor.. Dharmasını(Görevini) unutan insan dharmalarını eksiksiz yerine getiren hayvanlar ve doğadan ders almıyor.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

22 Aralık 2020 Salı

İlimle Yakınlaşmak
Müslüman Türk ilim adamı Harezmi Matematiğin babasıdır ve Algoritmayı bulmuştur(El Harezmi-Avrupa'da Al-Ghorizma(Algoritma) olarak tanınır).Kutsal matematiğe hakim olmuş Harezmi şöyle diyor ‘“Matematik Allah’ın varlığının kanıtıdır,matematik ilimlerin sultanıdır.Matematiğin hiçbir dalı yoktur ki, ne kadar soyut olursa olsun, bir gün gerçek dünyada uygulama alanı bulmasın.Algoritma şöyle diyor: Rabbimiz ve koruyucumuz olan Allah 'a hamd ve senalar olsun“.Gerçekten de ilim sahibi olan insanlar,yaratımın mükemmeliyetini gördükçe Yüce Allah’a yakınlaşıldığını savunmuşlardır hep,bunu ben kendim de onaylıyorum hem de bilim adamı arkadaşlarımdan da çok sık duyduğum bir sözdür bu.Dünyaya bakarsak fizikçi Tony Rothman şöyle der ‘Evren’in düzeni, güzelliği ve doğanın şaşırtıcı rastlantıları ile karşı karşıya kaldığınızda bilimden dine doğru bir adım atmaya teşvik olursunuz. Eminim pek çok fizikçi bunu yapmak ister, bunu itiraf edebilmelerini dilerim.’Astrofizikçi Hugh Ross ise şöyle söylüyor ‘Yaşayan organizmaların kompleks ve düzenli konfigürasyonunun tek açıklaması, akıllı ve üstün bir yaratıcının şahsen bunu oluşturmasıdır.Yine görüyoruz ki özel ve üstün bir yaratıcı, Evren’i var etmiş ve tasarlamıştır.’Nobel ödüllü Fizikçi Arthur L. Schawlow ise “Bana öyle geliyor ki hayatın ve Evren’in mucizeleriyle yüz yüze kalındığında sadece “Nasıl?” diye değil ayrıca “Neden?” diye sorulmalı.Olası cevaplar ancak dinsel olabilir… Evren’de ve kendi hayatımda Tanrı’nın varlığına dair birçok kanıt görüyorum.”der.Bir başka nobel ödüllü fizikçi Werner Heisenberg ise şöyle der ‘“Doğabilimleri bardağından içilen ilk yudum insanı ateist yapar. Ama bardağın dibinde Tanrı sizi beklemektedir!”.Tüm bu zeki ilim adamları,ilimleri sayesinde Yüce Allah’a yakınlaşmayı öğrenmişlerdir. Yani ışık(ilim) yükseldikçe görüş açıları berraklaşmıştır.Astrofizikçi Rober Jastrow’un sözüyle bitiriyorum ‘“Aklın gücüne inanarak yaşamış bilim adamlarının hikâyesinin sonu kötü bir rüya gibidir. Cahillik dağını aşıp onun en yüksek tepesini ele geçirmek üzeredirler; son kayanın üzerinden baktıklarında, yüzyıllardan beri orada bulunan ilahiyatçılar tarafından karşılanırlar.” . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

16 Aralık 2020 Çarşamba

Nerede duracağım?
‘Nerede duracağını bilmek’ işte gerçek Satwa enerjisi yani denge enerjisi budur..Bütün hayatınız zaten ‘nerede duracağınızı’ çözmeye çalışmakla geçmiyor mu?Evlenmelimiyim?Çocuk yapmalımıyım?Kaç tane çocuk?Nerede durmalıyım?Bir tabak daha yemek yiyeyim mi?İşimde yeni bir atılım daha yapmalımıyım,nerede durmalıyım?Karşımdaki insana jest yaptım,bir tane daha yapsam mı,nerde durmalıyım?Karşımdaki insanla çok mu konuştum,nerde durmalıyım?Çok mu soru sordum, nerede durmalıyım?Eğlenceyi fazla mı abarttım,nerede durmalıyım?Çok fazla kıyafet aldım,bir tane daha almalımıyım,nerede durmalıyım?Kendimi tam olarak ifade ettim mi,biraz daha konuşursam karşıdaki insan benden sıkılır mı yada aptal olduğumu düşünür mü,nerede durmalıyım?Şimdi,’nerede durmalıyım’ sorusunu sorabilenler hayatlarını bir seviye üste taşımış insanlardır.Nerede durmalıyım sorusunu hiç kullanmayanların ise daha gidecek çok yolları var. Nerede duracağını, sınırlarını, limitlerini keşfetmiş insana ise ‘Bilge’ diyoruz..Bilgelik işte tam olarak budur ‘Nerede duracağını bilmek’.Bilge insanın şaşmaz bir ‘ölçü’,’karar’ mekanizması vardır.. Rajas enerjisinin getirdiği ‘sınır bilmezlikle’,Tamas enerjisinin getirdiği hareket etme korkusunu dengeleyen insandır ‘Bilge’..Bilge Satwa enerjisini taşır,’nerede duracağını’ bilir,ne zaman başlayacağı ve ne zaman bitireceği konularına hakimdir.Rajas enerjisi taşıyan kişi başlar ama ‘nerede duracağını’ bilemez,Tamas enerjisi taşıyan ‘başlayamaz’ yada korkuyla ilerler,Satwa taşıyan ise başlar, durur ve bitirir..Bütün hayat bundan ibarettir ‘Nerede duracağını bilmek’ ,kendinizi arada kontrol edin bir işe,bir olaya ya da herhangi bir duruma ne zaman başlayıp ne zaman duracağınızı biliyorsanız, artık yavaş yavaş bilgeleşiyorsunuz demektir..(Not:Satwa,Rajas,Tamas enerjilerini bilmeyenler için Youtube kanalımda bu enerjileri açıkladığım videom mevcut) . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

15 Aralık 2020 Salı

Mars ve Venüs
Bir problemi çözmek istiyorsan önce onun ‘nedenini’ bulmalısın.Problemin nedenini bulduğunda artık onu iyileştirmek daha kolaydır.Mars,Vedik Astroloji’de evliliğin en büyük düşmanı olan gezegendir ve ‘bekarlığı’ simgeler.O zaman güçlü ve sağlam bir evlilik sürdürebilmek için kişi,Marsın simgelediği herşeyden evlilik yaşamında kaçınmalıdır.Mars öncelikle sinirdir,agresiflik,bencillik ve sürekli kendini düşünmedir demek ki evlilik yaşamında bunlardan kaçınmak lazım.Mars ‘dikbaşlılıktır’,’düşüncesizce’ davranmaktır,zorbalıktır,suçlamadır, zorla dikte ettirmektir demek ki evlilik yaşamında bunlardan da kaçınmak lazım.Mars nerede yücelir yani en iyi çalıştığı yer neresidir Oğlak,demek ki Oğlak temalarını tatbik etmek evlilik hayatını bitirir.Nedir Oğlak temaları?Kariyer hayatını evliliğinin önüne koymak, üiçki,sigara alkol vb. zararlı maddelere bağımlılık,düzenli karamsarlık, melankoliklik, kendine acıma bunların herbirini evlilik yaşamında tatbik ettiğinizde evlilik hayatınız mahvolur.Vedik Astroloji’de evliliğin temsilcisi Venüstür.Venüs nerede yücelir yani en iyi çalışır?Balık burcunda..Demek ki kişi evlilik yaşamında Balık temalarını deneyimlerse evliliği en iyi şekilde sürer.Nedir Balık temaları?Karşılıksız verme,merhamet,sadakat, anlayış, kendinden çok karşındakini düşünme,tolerans, hoşgörü,aşk, duygularını karşı tarafa belli etme,ben değil biz olma ve fedakarlık.. Demek ki bunların olduğu bir evlilik her zaman mutlu bir şekilde var olur..Mars ve Oğlak temalarının baskın olduğu bir evlilikte ise Balık temalarına dönüş olursa kurtuluş vardır .. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

6 Aralık 2020 Pazar

Büyük Üstad Pisagor
Astroloji ile Felsefe doğrudan ilişkilidir çünkü iki ilimde İlahi düzene yönelmiştir. Şüphesiz İlahi düzene dayanan ilimlerin Avrupa kıtasındaki en büyük üstadı olan Pisagordur.Bugün muhteşem felsefeleriyle anılan Platon,Sokrates,Aristotales gibi bilgeler büyük üstad Pisagordan sonra yaşamışlardır ve sadece onun bıraktığı 'bilgi kırıntılarıyla' bu yüksek felsefeleri oluşturmuşlardır.Pisagor tarihin gördüğü en bilge insanlardan biriydi,evrenin matematik üzerine kurulu olduğu görüşünü savunuyordu. Harfler,notalar, gezegenlerin hepsinin matematik ile bağlantısı olduğunu keşfedip bunu öğretilerinde inisiye olmuş öğrencilerine aktarıyordu.Pisagor her şeyin matematikle ilgili olduğuna, sayıların nihai gerçek olduğuna, matematik aracılığıyla her şeyin tahmin edilebileceğine ve ölçülebileceğine inanmıştır. Pisagor'un öğrencileri kendilerini Pisagorcular olarak adlandırıyorlardı. Pisagorcular'ın çiğnenmesi halinde cezanın ölüm olduğu bir sessizlik kuralları vardı. Çünkü bir insanın sözlerini genellikle dikkatsizce söylediğine inanıyorlardı ve bir insan eğer ne söyleyeceği konusunda şüphe duyarsa susmalıydı. Diğer bir kural ise acısı çoğalırken bir adama acısını unutması konusunda ısrar etmemekti, çünkü kaygısızlığı desteklemek büyük bir suçtu.Ayrıca Pisagorcular biri öfkeyle evden çıktığında öfkesinin uşağı olmasın diye geri dönmemesini söylerlerdi. Bu aksiyon onlara Matematik, Tanrı ve Evren hakkında hiçbir şeyi öğrenmemenin yine bunlar hakkında çok az bir şey bilmekten daha iyi olduğunu anlatıyordu.Pisagora göre sağlık, yaş, kuru, soğuk ve sıcak gibi güçlerin dengede kalması vasıtasıyla korunmalıydı.Aralarından birinin "tek başına egemenliği" hastalığın nedenidir, çünkü bunlardan birinin tek başına egemenliği zararlıdır. Hastalığın kaynağı mizaçtaki aşırı sıcak ya da soğuk olup, nedeni de aşırı ya da az yemektir.Bu Vedik Astroloji Kapha,Vata,Pitta prensipleriyle anlatılır. Pisagorculuk derin İlahi bilgilerin zekayla harmanlaması işiydi,tabiki her zaman ‘cehalet’(Satürn) bilgeliğe(Jüpiter) karşıdır.Pisagorun ve müridlerinin okulunun İtalyanın Crotone şehrinde yakılması da bunun sonucudur.Yine de ışık perdelenebilir ama engellenemez. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

5 Aralık 2020 Cumartesi

Ayna
Satürn Vedik haritada karmayı yönetir.. Karma,kısaca bir kişinin bu hayatta yaptığı davranışların toplam sonucudur diyebiliriz. Vedik Astroloji’de karmadan sorumlu gezegen Satürndür.Kişinin yaptığı karmaların iyi yada kötü sonuçlarını Satürn işleme koyar.Yani Satürn iyi ya da kötü geri döndürür..Ne gariptir ki materyal yaşamda Satürnünün simgesi ‘Ayna’dır..Aynanın önüne ne koyarsan,yansımasını sana geri verir.Hayat bir yansımadır.Ne yaparsan,geri gelir.Ne ekersen,onu biçersin.Ne verirsen, onu alırsın.Başkalarında ne görüyorsan, aynısı sendedir.Hatırla hayat bir yansımadır!Her zaman sana geri döner..O zaman sadece iyilik ver.O zaman sadece iyilik yap..Öteki türlü kendi kötü karmalarının kurbanı olursun..Örneğin toprağa zehirli bir bitki diktin,karşılığında büyüyecek olan sadece zehirli bir bitkidir,zehirli bir bitki ekmen karşılığında hayatın sana zeytin ağacı vermesini bekleme..Karmanın bir diğer simgesi ‘eller’dir..Kişinin ‘elleri’ kişinin ‘yaptıklarını’ simgeler..’Ellerini’ temiz tut ki kendini ve etrafını kirletmeyesin..Bir çok dilde olmayan ama bizim dilimizin zenginliğinden ileri gelen bir söz olan ‘Vicdan’ sözü de karmayla ilişkilidir.Çinliler insanın uyuyabileceği en rahat yastığın ‘rahat bir vicdan’ olduğunu söylerler.Vicdan rahat değilse,eller temiz değildir..Ve ‘Ayna’ her zaman ‘eksiksiz’ yansıtır..Aynadan korkmak yerine ‘ellerini’ temizle.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

29 Kasım 2020 Pazar

Ataların Bilgeliği
Ben atasözlerini çok severim.Çünkü atasözleri binlerce yıllık birikimin sonuçlarıdır,bir atasözü duyduğunuzda onu hafife almayın,bilin ki bu sözün doğruluğu binlerce kez kanıtlanmıştır.İşte dünyadan sevdiğim atasözleri ; . . En iyi savaşçı hiçbir zaman kızgın değildir – Japon Açıklama ne kadar fazlaysa yalan da bi o kadar büyüktür - Çin Bir toplum,ancak yaşlı insanlar asla gölgesinde oturamayacakları ağaçlar diktiğinde bilgeleşmiş demektir-Yunanistan Faydalı alışkanlıklar,yanlışa karşı direnmenin sonucudurlar- Japon Suyun sakinliğine aldanıp,içinde timsah yok sanma – Malavi Soru soran sadece 5 dakikalığına aptaldır,soru sormayan ise sonsuza kadar – Çin Şiddete başvuran kişi mantıktan korkandır – Kenya Düzenli güneş ışığı,sadece çöle dönüştürür – Arabistan Duygularını kontrol et,yoksa duyguların seni kontrol eder.-Çin Hayat bir köprüdür üstünden geç,ama köprünün üstüne ev yapma – Hindistan Susadığında artık bir kuyu açmak için çok geçtir – Japon Yarıda bırakma hissi tam işi başarmak üzereyken doruklardadır – Japon Bilge adam kendi yanlışlarının sonuçlarından öğrenir,daha Bilge olan ise başkalarının yanlışlarından.-Japon Başlamak kolaydır,devam ettirmek ise ‘sanat’ .-Alman Kızgınlık ve aptallık kardeşlerdir – Uganda Kıskanç insan,üzgün insandır – Yemen Yarın dağları taşımak istiyorsan,bugünden taşları kaldırmaya başlamalısın – Tibet Irmak çok uzaklara erişse bile hiçbir zaman kaynağını unutmaz-Nijerya İyi niyet ‘sözlere döküldüğünde’ ölür – Lübnan Rakiplerinle dans ediyorsan,gözlerini kapatma – Burundi İtaat etmeyi bilmeyen,yönetici olamaz – Kenya Yolu bilsen dahi bir kez daha sor – Kore Bütün kötülüklerin tohumu cehalet ve tembellikte yatar – Galler Yarım portakal da aynı tam portakal tadındadır – Panama Bir aptalla tartışmak,sadece ortada iki aptalın olduğunu gösterir – Pakistan Gülen dişler,ısıranlarla aynıdır – Batı Afrika Tanrı sadece buğdayı verir,ondan ekmek yapmak senin görevindir – Avusturya Yaşlı bir insandan alınan tavsiye asla seni yanıltmaz- Galler Kör insan belki görebilir,kibirli insan ise asla ..- İran . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

26 Kasım 2020 Perşembe

El - Melik
Yaşanılan zaman,kültür,yer ve uygarlıklar farklı,çizilen figürler ve verilmek istenen mesaj aynı.Farkettiyseniz her bir tarihi eserde Tanrı sembolize edilmiş ve elinde iki tane yılan (Figürlerin ellerindekiler farklı hayvan olarak çizilse bile yılana benzetilmiş) bulunmakta.Bu iki yılan benim daha önce yazılarımda çok defa yazdığım ve sizinde yabancı olmadığınız figürler,bu iki yılan Ay’ın düğümleridir yani Rahu ve Ketu(Kuzey ve Güney Ay Düğümleri).. Hatırlarsanız Rahu yılanın kafası ile temsil edilirdi,Ketu ise yılanın gövdesiyle temsil edilirdi.Rahu geleceği sembolize eder,Ketu geçmişi.Rahu materyalizmi simgeler,Ketu spiritualizmi.Rahu doğumdur,Ketu ise ölüm.Rahu varoluştur,Ketu ise yokoluştur. Rahu siyahtır,Ketu ise beyaz.Vedik haritada Rahu ve Ketu yörüngelerinde seyrederken hiçbir zaman bir araya gelemezler,bu imkansızdır,her zaman karşılıklı burçlarda bulunurlar,yani Rahu Boğadaysa Ketu tam karşıda Akreptedir,Rahu Koçtaysa Ketu tam karşıda Terazidedir.Bu ikisinin bir araya gelmesi zamanın ve mekanın yok olması,bilinen herşeyin ortadan kalkması demektir,yani bu ikisinin birleşmesi ‘Hiçlik’ demektir..Bu nedenle eski medeniyetler kendi kültürlerine göre Yüce Allah’ı Rahu(Gelecek,Varoluş) ve Ketu(Geçmiş,Yokoluş) elindeyken resmetmişler ve geçmiş,geleceğin,siyahın ve beyazın,doğumun ve ölümün,varlığın ve hiçliğin tek hakiminin Yüce Allah olduğunu kendi kültürlerine göre gelecek nesillere aktarmak istemişlerdir.Bakara 107.Ayet ‘Bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost ne de yardımcı vardır.’’ Haşr suresi 23. Ayet ‘Allah O'dur ki, O'ndan başka ilah yoktur. Mülkün sahibi ve hükümranı O'dur. Her türlü ayıp ve noksanlıklardan uzaktır. Yarattıklarına zulmetmeyen tek güven kaynağıdır. İman bahşeden ve daima emniyette kılandır. Herşeyi görüp gözetendir. Mağlup edilemeyen tek güçlü ve kuvvetli O'dur. Dilediğini engelsiz yapan ve yaptırandır ve gerçekten büyüklüğe layık olandır O. Şanı yüce olan Allah, insanların ilahlık yakıştırdıkları herşeyden de uzak ve yücedir.’ . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

25 Kasım 2020 Çarşamba

Domino Etkisi
‘Düşüncelerine’ dikkat et,düşünceler ‘sözlerine’ dönüşür,sözlerine dikkat et,sözlerin ‘davranışlarına’ dönüşür, davranışlarına dikkat et,davranışların ‘alışkanlıklarına’ dönüşür, alışkanlıklarına dikkat et, alışkanlıkların ‘karakterine’ dönüşür, karakterine dikkat et,karakterin ‘kaderine’ dönüşür demiş büyük Üstad Lao Tzu.Yani bütün bu oluşum ufak bir düşünceyle başlıyor ve kaderin dahil bütün hayatını şekillendiriyor.Aslında bir nevi domino etkisi..Domino etkisinde yıkıcı yada yapıcı etki yaratacak baştaki o ‘küçük taş’ zihnimizde başlayan ‘düşünce’ dir..Zihnimizin en ideal hali ‘sakinlik’ halidir,çünkü çok düşünce çok yaratım demek,çok fazla sonuç demek dolayısıyla da kaos demek..Eskiler zihni büyük bir denize benzetirler denizin dalgalı olması hali zihnin çok çalışma,çok üretme haline benzetilir,kişi hiçbir şeyi tam olarak göremez,anlayamaz ama deniz durulup sakinleştiğinde kişi su berraklaşır,pasparlak kristal su sayesinde denizin içi çok kolay görülür ve herşey berraklaşır (Herşeyin anlamı ortaya çıkar)..’Bilge’ insan sakin olandır,düşünceyi zihninde tutmaz,hiçbir düşünceyi reddetmez,dışardan düşünceleri zihnine kabul eder ama onları zihninde tutmaz.Bilgenin bu yapısı her daim sakin bir zihne (denize) sahip olmasına dolayısıyla da ‘Bilgenin’ kendi kaderine (gemi) egemen olmasına yol açar.Çünkü ufak bir düşünce kıvılcımının sözlere dönüşüp sonrasında,davranışlara, alışkanlıklara, karaktere ve kadere kadar uzanacağını bilir..Düşünceniz kaderinize uzanan yoldaki ‘tohum’ ise o zaman neden ‘kötü düşünesiniz?’Bereketli bir meyve yemek isterken yerine neden ‘zehirli’ bir bitki (kötü düşünce) ekesiniz?Kötü düşüncelere örnek verirsek kin tutma,intikam hırsı,kıskançlık, kızgınlık,hertürlü endişe hali ve sizi kötü hissettirecek tüm düşünceler (hislerininiz düşüncelerinize dönüşür)..Kendinizi kocaman ulu bir ağaç olarak hayal edin ve bozulmuş, çürümüş artık size hiçbir faydası olmayan kurumuş (kötü düşünce) yapraklarınızın üzerinizden birer birer kayıp,düştüğünü ve uzaklaştığını hissedin..Yeni yapraklar gelecek, yemyeşil ve umut dolu yapraklar,evet kesinlikle gelecekler,çünkü doğanın kanunu bu .. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

24 Kasım 2020 Salı

 Beğeniler
Zevkler ve renkler tartışılmaz.Bu kesinlikle doğrudur,bir insanın sevdiği birşeyi,diğeri sevmiyorsa bu o şeyin iyi yada kötü olduğunu göstermez,sadece bu iki insanın farklı frekansta olduğunu gösterir.Bir insan 9 frekanstan birine yada bir kaçına sahip olabilir.Ne bu 9 frekans?9 gezegenin frekansı.. Güneş,Ay,Merkür,Venüs,Mars,Jüpiter,Satürn,Rahu ve Ketu..Kişinin Vedik haritasında biri veya birden fazla gezegen baskın olunca kişi o ‘gezegenin’ aktivitesini sevecek, beğenecek ve tatbik edecek demektir. Eğer bir kişinin Vedik haritasında Güneş güçlü durumdaysa (Yücelim burcunda is yada kendi burcunda is ve 1-4-7-10 köşe evlerden birindeyse)kişi din ile ilgilenmeyi ve sürekli okumayı çok sevecektir, müzikten zevk alacaktır,aynı zamanda sahne sanatları, politika gibi alanlarda kişinin ‘hoşlandığı’ alanlar olacaktır. Vedik haritada Ay baskınsa kişi şarkı söylemeyi,yemek yapmayı,yemek yemeyi,evde vakit geçirmeyi sevecektir.Merkür baskınsa kişi iletişim kurmayı,seyahat etmeyi,öğrenmeyi,el işi sanatlarla uğraşmayı sevecektir. Venüs baskınsa güzellik,moda,dizayn, estetik,sürekli sosyalleşmek ve parti yapmak kişinin hoşlandığı aktiviteler olacaktır.Mars baskınsa kişi spor yapmayı,spor izlemeyi,fiziksel gücünü kullanabileceği her alanı sevecektir. Jüpiter baskınsa kişi sürekli öğrenecek, sürekli okuyacak,spiritüel aktivitelerle uğraşacak,sürekli bakış açısını genişletmeyi sevecek ve bu doğrultuda aktivitelerden hoşlanacaktır. Satürn baskınsa geleneksel olan herşey kişinin ilgi alanına girer,geçmişten gelen pratikleri deneyimlemeyi sever,eski tekstleri, kutsal metinleri okumayı sever,zevk aldığı şeyler çok mütevazidir.Rahu baskınsa dünya nimetinin her türlüsü,eğlencenin her türlüsü,içinde şok ve süpriz taşıyan herşey kişinin ilgi alanına girer,kişi merakını cezbeden ve adrenalin seviyesini yükselten,mistik her aktiviteden hoşlanır.Ketu baskınsa kişi spiritüel anlamı olan her aktiviteden hoşlanır ve materyalist her aktiviteden de kaçınır.Yani bir daha ki sefere arkadaşınıza ‘nasıl seviyorsun bunu yapmayı’ diye sormanıza gerek yok.Çünkü artık neden aranızda beğeni farkı olduğunu biliyorsunuz,ikiniz de farklı frekanslar altındasınız.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

20 Kasım 2020 Cuma

Doğurganlık
Bu gördüğünüz mağara Bulgaristanda Nenkovo köyü yakınlarında kadim bir toplum olan ‘Traklar’ tarafından yapılmıştır.Mağara kadın rahminin aynı şeklinde yapılmış. Mağaranın açılışı 3 m yüksekliğe sahip, genişliği 2.5 metre derinliği ise tam 22 metredir.Mağaranın alt kısmında bir metreden biraz daha yüksek bir rahim şeklinde sunak oyulmuştur. Her gün saat 12:00’de(Güneş en tepedeyken) mağaranın üst kısmındaki bir çatlaktan güneş ışınları giriyor. Yılın farklı günlerinde, ışık farklı derinliklere ulaşıyor ve tam olarak kış gündönümünde, güneş ışını 22 metrelik tüm mesafeyi geçerek mihraba kadar ulaşır ve birkaç dakika orada kalır.Bu Güneşin yer yüzünde hayatı başlatmasını simgeler. Güneş ışını(İlahi güç) doğanın rahimine yerleşip yaratımın başlangıcını gerçekleştiriyor.İlginç olanda mağaranın tüm çevresi kurudur, ancak mağaradan sızan küçük su sızıntıları dipte bir havuzda toplanır ve asla kurumaz. Bu rahim mağarasının dünya da bir eşi daha yoktur.Kadim toplumların neler bildiklerinin farkındamısınız?Özellikle eski toplumlarda kadının doğurganlığına kutsallık atfedilirdi. Vedik Astroloji de Nakşatralar yani takımyıldızlar vardır,bunlardan 2. olan Bharani Nakşatranın simgesi ‘kadın rahmidir’ ve bu Nakşatra ‘ölümün ve yeniden doğumun’ nakşatrasıdır.Bharani Nakşatra Koç burcunun içindeki takımyıldızlardandır.Ne gariptirki Bulgaristanda bu mağaranın yapıldığı yer yıl boyunca Bharani Nakşatranın kesintisiz olarak görülebildiği ender yerlerdendir. Geçmişe dönün çünkü bilgelik geçmişte.. . . Not:İleriki günlerde Youtube kanalımı açıyorum,orada Vedik Astrolojiye ve kadim bilgeliğe dair bir çok faydalı video paylaşacağım. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

16 Kasım 2020 Pazartesi

En Güçlü Yoga
Vedik Astroloji deki en büyük yogalardan yani kavuşumlardan biri Jüpiter-Merkür kavuşumudur.Önce kavuşum ne demek ona bakalım. Kavuşum iki gezegenin birbirlerinin işlerine karışmaları,birbirlerini etkilemeleri ve aynı doğrultuda çalışmaları demektir.Vedik Astrolojide iki gezegenin kavuşum yapmaları için aynı burçta konumlanmaları yeterlidir, yani Jüpiter ve Merkür aynı burçta konumlanmışlarsa kavuşum yani yoga ortaya çıkar.Jüpiter Vedik astroloji de öğretmeni gösterir,Merkür ise öğrenciyi,takipçiyi,öğrenmeye hevesli kişiyi gösterir.Jüpiter ve Merkürün haritada yoga(kavuşum) yapması kişinin aradığı her bilgiyi öğrenmek için gereken öğretmeni bulacağını aynı zamanda kişinin çok güçlü bir öğrenme potansiyeline sahip olacağını gösterir,aynı zamanda kişi elini attığı her işte başarılı olur çünkü neyle ilgileniyorsa o konuda ‘bilgilidir’.Bilge bir öğretmen (Jüpiter) ve öğrenmeye hazır bir öğrencinin ( Merkür) aynı yerde bulunması aydınlanmanın, ilerlemenin başlangıcıdır.Bu nedenle bir kişinin öğrenebilmesi,kendini geliştirebilmesi için Vedik haritada Jüpiter ve Merkürün uyumu oldukça önemlidir.Bu gezegenler birbirlerinden dushtana evlerde(Örneğin Jüpiterin Merkürden başlayarak 6. Yada 8. yada 12.evde yerleşmesi yada tam tersi) yerleşmişlerse bu kişinin öğrenmek istediği bilgi için,öğretmen,yol gösterici bulamaması demektir.Bu gezegenlerin birbilerinden köşe(1-4-7-10) yada trikona(5-9) evlerde yerleşmeleri ise kişinin bilgiye ve öğretmene ulaşması için olumlu sayılır.En iyi durum ise Jüpiter ve Merkürün aynı burçta yani yan yana bulunmalarıdır.Bir öğretmen (Jüpiter),öğrenmeye hevesli bir öğrenci (Merkür) yan yana olunca,dünya tamamen değişir .. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

14 Kasım 2020 Cumartesi

Evlilik Kavramı Neden İstenmiyor?
Dünya sistemi evlenmenizi ve çoğalmanızı istemiyor.Tarihte evlilik hakkında bu kadar ‘kara propaganda’ yapılan başka bir zaman olmamıştı.Bizim Türk Televizyonlarındaki ikinci sınıf komedi programları bile sürekli evliliği,ölümle ve cenazeyle eşleştiriyor,sürekli alttan alta ‘doğum kontrol’ mesajları veriyor.. Hem dünyada hem ülkemizde çekilen filmler ‘bekar’ yaşamın ne kadar çekici olduğuyla, evliliğin ise ne kadar ‘eziyet’ dolu birşey olduğuna yönelik subliminallerle dolu..İnsanlar anlamadan alttan alta yönlendiriliyorlar ve bu sayede evlliğe bakış açıları tahrip ediliyor. Evlilik olmazsa ne olmaz?Toplum olmaz,düzen olmaz,üreme olmaz.. Zaten tüm dünyada da istenilen bu..Evliliğin ne kadar kötü birşey olduğuna dair çekilmiş yüzlerce holywood filmi,bizim sinemamızda dahil olmak üzere dünyadaki her ülkede yüzlerce film mevcut.. Şarkıcılar bekarlığın ne kadar güzel olduğuna dair şarkılar yazıyorlar, şarkılarda sürekli karşı tarafa aşağılama,nefret,hakaret içeren sözler,aşkın ne kadar ‘bela’ bir şey olduğu,aslından ‘aşkın’ var olmadığı,evliliğin tutsaklık olduğu ve bunun gibi sözlerle binlerce beyin kontrol sistemi mevcut etrafınızda..’Ne olacak bu şarkılardan,bu şarkıların zararı yok’ diyebilirsiniz ama hiçte böyle değil.. Bir kelimeyi bir çok kez tekrarlarsanız,artık beyniniz o kelimeyi ‘emir’ olarak kabul eder ve söylediğiniz kelimeler (şarkı) davranışınız haline gelir,yani sürekli aynı kelimeleri tekrar ederek kendinizi ve davranışlarınızı kodlarsınız.. Anlayacağınız zaten zararlı yiyeceklerle tahrip edilmiş, çoğu kısırlaştırılmış insanlığın mutlu bir aile kurup,üremesine tahammülü yok dünya sisteminin.. Siz bu oyuna gelmeyin,dünyada ve Türkiyede izlediğiniz televizyon programlarını,filmleri,dizileri,dinlediğiniz şarkıları öncelikle ‘akıl süzgecinizden’ geçirin. .Bir aile,bir yuva toplumu ayakta tutan temel taştır,ahlak,düzen,üreme ancak toplumda ‘aile’ varsa mümkündür, ‘aile’ yoksa bölük pörçük,geleceği olmayan,umutların olmadığı bir toplumda yaşamak zorunda kalırız. Türk ailesini güçlendirin,evlenin, mutlu olun,kendinize ve bu vatana hayırlı olacak evlatlar sahibi olun.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

6 Kasım 2020 Cuma

Şeytan
‘Şeytana uydum ! ‘ ..Sizce bu cevabın bir geçerliliği var mı ?Ben söyleyeyim bu cevabın geçerliliği ‘sıfır’..Peki neden?İnsan şeytana uyamaz mı ?Sorunun cevabı çok basit kesinlikle uyamaz,çünkü Allah tarafından şeytanın imanı,inancı düzgün,içinde kötülük taşımayan kişiye etki etmesi tamamen yasaklanmıştır. Hicr Suresi 39.40. ayetler ‘İblis, "Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım" dedi.’ Hicr 41-42 ‘Allah, "İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur" dedi.’’Nahl 98.Ayet ‘ Şeytanın iman edenler ve Rab'lerine tevekkül edenler üzerinde bir gücü yoktur.’.. İmanlı,inançlı insanlar için kesinlikle mümkün olmayan bir durum sana oluyorsa yani ‘Şeytana uymayı’ bahane olarak kullanıyorsan Allah imanını ve ahlakını sorgulama vaktin gelmiştir.. Zira Şeytanın çalışma tekniği şöyledir;Eğer kişi içinde kötü bir niyet taşıyorsa Şeytan vesvese vererek kişiyi o yola sürükler,ama kişinin içinde ‘kötü niyet’ yoksa Şeytan bu niyeti kişinin içine koyamaz,bu tamamen yasaklanmıştır.Şeytan ancak kişi de ‘varsa’ kötü niyeti destekleyip vesvese verebilir..Vedik Astroloji de Şeytan,Rahu ile temsil edilir(Kuzey Ay Düğümü).Gerçektende Rahu Şeytan gibi bedensizdir,Rahu aslında hesaplanan matematiksel bir noktadır,fiziksel bir gezegen değildir ve zihin bazında(vesvese) çalışır. Vedik Haritada her türlü kötü ahlak özelliği(canilik,sahtekarlık, yalancılık, ahlaksızlık ve daha bir çoğu) Rahunun kontrolündedir.Peki bir Vedik haritada Rahu nasıl güçlenir ve kişiyi bu ahlaksızlıklara sürükler?Kişinin Güneşi güçsüzse.. Vedik Haritada Jüpiter dini ve inanç sistemini,Güneş ise ‘İmanı’ kontrol eder.Yani kişinin imanı(Güneş) güçsüzse,Şeytan(Rahu) harita da güçlenir..Zaten Rahu her Güneşi gördüğünde saldırmaktadır,Güneş tutulması ne zaman olur ? Güneş Rahu ile kavuştuğunda Güneş tutulmaları oluşur.Yani gökte Güneş tutulması görüyorsanız Güneş,Rahu ile kavuşuyordur,aksi halde tutulma olmaz zaten..Yani sözün özü.. Kendinizi kandırmayın ‘Şeytana uymadınız’ .. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

5 Kasım 2020 Perşembe

Hakikat
Milattan sonra 804 yılında doğmuş ünlü İranlı mutassavıf Bayezid-i Bistami ‘Hakikat aramakla bulunmaz lakin bulanlar hep arayanlardır’ demiş..Hakikat pahalı nesnedir,batıl ise ucuz,ucuza talep çok olur, hakikate talip olmaya ise zengin gönül lazım demiş şairin biri..Gözünü kapattığında güneş yok olmuyor,sen onu artık görmesen de,o var ve göz kapaklarını yakmaya devam ediyor, işte Hâkikat böyle bir şeydir demiş başka bir divane..Sözler hakikat değildir ağızdan çıkan seslerdir, hakikati öğrenmek için söze değil yaşamaya ihtiyaç vardır demiş Tebrizin Güneşi..Hangi hakikat gizlenmek istendikçe daha çok aşikar olmadı ki ? demiş başka bir bilge.. Hakikat yolunda insan sadece iki hata yapabilir;biri sonuna kadar gitmemek ve diğeri de yola koyulmamaktır demiş doğunun yol göstericisi Buddha .. İnsanı gördüklerinden ibaret sayma,göremediklerinde ara,içidir hakikatin resmi,dışı sadece bir manzara demiş Celaleddin Rumi..Sahi nedir bu hakikat ?Hakikat, Allah ile kul arasında bir sırdır,melek bilmez ki yazsın,şeytan anlamaz ki bozsun demiş Cüneyd-i Bağdadi.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

4 Kasım 2020 Çarşamba

İnsan Değişir mi ?
İnsan değişir mi?İnsanın karakteri değişir mi ?Cevap kesinlikle evet ama bu değişim sadece daha ‘iyiye’ olur..Gezegenlerin olgunlaşma yaşlarından bahsetmiştim.Güneş 21-22 yaşında olgunlaşır, Ay 23-24 yaşında,Venus 25-26 yaşında,Mars 27-28 yaşında,Merkür 29-30 yaşında,Jüpiter 31-32 yaşında,Saturn ise 35-36 yaşında,Ketu 40-44 yaşları arasında,Rahu 44-48 yaşları arasında olgunlaşır.Bu verdiğim yaşlar tam olarak o gezegenin kendini mükemmelleştirdiği ve bütün eksiklerini kapattığı yaşlardır,yani ‘olgunlaştığı’ yaştır.Örneğin Venüs 26 yaşında olgunlaşır,Venüs haritada kişinin beğenilerini,dış güzelliğini,aşka bakış açısını,evliliğini kontrol eder.Yani kişi 26 yaşına gelene kadar olarak bu söylediğim konular hakkında tam olgunlaşamayacaktır,ama kişi 26 yaşına geldiğinde kişinin beğenileri, aşka-evliliğe bakış açısı tam olarak gelişmiş olacaktır,kişi 26 yaşında kazandığı bu görüş açısıyla hayatı boyunca devam edecektir. Merkür Vedik astroloji de toprak elementine sahip tek gezegendir, dolayısıyla ‘paradır’,Merkürün olgunlaşma yaşı 30’dur.Yani standart bir insan tam olarak 30 yaşına kadar paranın değerini,parayı nasıl kullanacağını, paranın kendi hayatındaki yerini tam olarak kavrayamaz,kişi 30 yaşına geldiğinde Merkür olgunlaşacağı için kişinin hayatında ki ‘para’ olgusu da tamamlanır ve kişi parayla ilişkisinin ‘ne’ olduğunu anlar.Yani kişi her yeni yaş aldığında gezegenleri olgunlaşma yolunda bir adım daha atarlar ve kişi her yaş aldığında gezegenleri bir step daha olgunlaşmaya yaklaştıkları için kişi değişmeye başlar,bu olumlu bir değişimdir.Şimdi,kişinin gezegenleri olgunlaştıkça kişi o gezegenin konuları hakkında yaptığı hatalardan dönmeye başlar,o gezegen konusunda iyi kararlar vermeye başlar adeta o konuda ‘aklı başına gelir’ .Çok yaşamışsınızdır yada çevrenizde çok duymuşsunuzdur,insanlar artık kendi çıkarları için kullanamadıkları insanlara ‘Sen çok değiştin!’ derler, işte konun özü budur.Çıkarcı insanların çok değiştiğini düşündükleri kişinin gezegenleri bir bir olgunlaşmıştır ve kişinin ‘aklı başına gelmiştir’ ve artık ‘çıkar için kullanılamaz’ hale gelmiştir..Yaş almak iyidir,olgunlaşmak iyidir.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

1 Kasım 2020 Pazar

Sırat-ı Müstakim
Fatiha Suresinin ünlü kelimesi Sırat-ı Mustakim..Sırat-ı Mustakim orta yol,dengeli yol,aşırılığa kaçmayan yol demektir.Fatihayı okurken Yüce Allahtan bizi orta yola,dengeli yola,aşırılığa kaçmayan yola(Sırat-ı Müstakim) yönlendirmesini istiyoruz. Sırat-ı Mustakim(Orta-Dengeli Yol) kelimesi Kuranın bir çok yerinde de geçmektedir ve Yüce Allah’ın insana öğütlediği en önemli prensiplerden biridir.Şimdi Sırat-ı Müstakim’e Vedik perspektiften bakalım.Vedik mitolojide tanrı Şivanın(Burda tanrı diye bahsedilen,Yüce Allah’ın çeşitli enerjileridir, bizdeki esma-ül hüsna 99 ismi gibi,zira La İlahe İllallah, Allahdan başka İlah yoktur)üç tane gözü vardır.Evrende 3 adet enerji vardır, Satwa(İyilik, Saflık,Denge-Güneş, Ay,Jüpiter),Tamas (Tembellik,günah, yıkıcılık, sabitlik-Saturn,Mars, Rahu,Ketu), Rajas(Kıskançlık,para hırsı,ego,dünya nimetlerine düşkünlük-Venüs,Merkür).Şivanın 3 gözü de satwa gezegenler tarafından kontrol edilir.Şivanın sağ gözü Güneşin kontrolü altındadır,Şivanın sağ gözü yani Güneş,Rajas(Dünya hırsları) enerjisini yok eder.Şivanın sol gözü Ay’ın kontrolündedir ve Şivanın sol gözü yani Ay,tamas (Günahkarlık) enerjisini yok eder. Şivanın üçüncü gözü,iki kaşının tam ortasındadır ve Jüpiter tarafından yönetilir,Jüpiter ise kötücül enerjilere karşı savaşan Ay ve Güneşin dengeli çalışmasını sağlar ve kalan diğer iki enerjiyle de dosttur.Şivanın en güçlü gözü bu 3.gözdür buradaki Jüpiter, Güneş(Satwa) ve Ay’ın(Satwa) diğer iki elemente karşı(Rajas – Venüs, Merkür ve Tamas – Satürn,Mars, Rahu,Ketu) ılımlı davranmalarını ve onları tamamen yok etmemelerini sağlar.Yani İlahi sistem bize diyor ki dünya nimetlerinden,hırstan,paradan tamamen arınamazsın(Güneş-Satwa, Rajası - Venüs-Merkür yok etmeye çalışırken Jüpiter – En Üst Satwa tarafından bunu ‘tamamen’ yok etmesi engelleniyor.)o zaman dengeli yola git.Aynı zamanda İlahi sistem bize diyorki tamamen günahsız olamazsın(Ay,taması Saturn,Mars,Rahu,Ketu, yok edecekken Jüpiter(Üst Satwa) tarafından bunu tamamen yapması engelleniyor)o zaman dengeli yola git.Üst satwa Jüpiterin başlıca temsilciliği din ve inançtır.Ancak Allah inancınız olursa Sıratı Mustakim’e(Jupiter) ulaşabilirsiniz. . . © Kadim Astroloji Analisti-Erdem Çalışkan

29 Ekim 2020 Perşembe

Yörünge
Gezegenlerin dünyadan görülebilen yörüngeleri bu şekildedir.Yani gezegenler gökyüzünde bu şekilleri çizerek seyahat ederler ve döngülerini tamamlarlar.Geometri ve Matematik İlahi İlimlerdir,çünkü Allah’ın eserlerine baktığınızda hepsinin sizinle geometri ve matematik üzerinden konuştuğunu görürsünüz.Gezegenlerde b
u dil üzerinden Yüce Allah’ın iradesini gösterirler. ——Araf -54- ‘Şüphesiz Rabbiniz ALLÂH, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş üzerine hükümrân oldu. O, geceyi durmadan onu kovalayan gündüze bürüyüp örter, güneş, ay ve yıldızlar emrine âmâdedir. İyi biliniz ki yaratma ve emir O'nundur. Âlemlerin Rabbi olan ALLÂH ne yücedir.’ —— ‘Nahl -12- Geceyi, gündüzü, güneş’i ve ay’ı sizin hizmetinize O verdi. Bütün yıldızlar da O'nun emrine boyun eğmişlerdir.Şüphesiz ki bunda aklını kullanan bir toplum için ibretler vardır’—— Haç suresi 22. Ayet ‘Görmez misin göklerde ve yeryüzünde bulunanlar; güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu hep O’na secde etmektedir! Niceleri de azabı hak etmiştir. Allah’ın hakir kıldığı kimseyi onurlandırabilecek birisi yoktur. Kuşkusuz Allah dilediğini yapar.’ . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem