3 Haziran 2020 Çarşamba

‘Bende sığar iki cihan,ben bu cihana sığmazam ‘ derken büyük tasavvuf ehli Nesimi,etrafındakiler bu cümlenin öneminin farkında değillerdi.Tasavvuf ehilleri neyi biliyorlardı,neyi görmüşlerdi,hangi sırlara erişmişlerdi?Bu bilge insanlar evrenin heryerine Yüce Allah’ın tezahür ettiğini ve insanın en derinliklerinde bile bu tezahürün güçlü bir şekilde yankılandığını görmüşlerdi.Bu gerçeği gördüklerinde Allah aşkıyla susamaya,yanmaya başlamışlar fiziksel bedenlerinin koyduğu sınırları aşmaya başlamışlardı.Yaşadıkları ruhsal deneyimlerin etkileri öyle muazzam ve dünyasal terimlerle açıklanamayacak kadar güçlüydüki onları şifreleri şiirlere döktüler,peki neden şifreli?Sadece gönül gözü açık olanlar ve Allah aşkıyla yananlar bu şiirleri anlayabilsinler diye..Üstad Nesiminin bir şiirine örnek; . . Bende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam Yersiz,yurtsuz cevher benim, hiçbir mekana sığmazam Hem sedefim hem inciyim, Sırat’tan da geçiciyim Bunca atlas kumaş ile ben bu dükkana sığmazam Gizli hazine benim işte, göz önünde olan da ben Maddenin cevheri benim, dağa, ummana sığmazam Can ile cihan benim, dünya ile zaman menem Ama ne dünyaya, ne zamana sığmazam Yıldızlara felek benim, vahiy ile melek benim Çek dilini dilsiz kesil, ben bu lisana sığmazam Zerre benim güneş benim; çar penc û şeş sırlar benim Her şey açık ve meydanda, ben bu meydana sığmazam Ateşteki ağaç benim, dönüp duran şu taş benim Bak şu ateş yalımına, ben bu yanana sığmazam Şeker benim,bal da benim. Güneş benim ay da benim Herkese can bağışlarım, ama ben cana sığmazam Gerçi bugün Nesimi’yim, Haşimi’yim Kureyşî’yim Bundan uludur ayetim; ayete şana sığmazam . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

0 $type={blogger}: