Ben Bu Cihana Sığmazam
‘Bende sığar iki cihan,ben bu cihana sığmazam ‘ derken büyük tasavvuf ehli Nesimi,etrafındakiler bu cümlenin öneminin farkında değillerdi.Tasavvuf ehilleri neyi biliyorlardı,neyi görmüşlerdi,hangi sırlara erişmişlerdi?Bu bilge insanlar evrenin heryerine Yüce Allah’ın tezahür ettiğini ve insanın en derinliklerinde bile bu tezahürün güçlü bir şekilde yankılandığını görmüşlerdi.Bu gerçeği gördüklerinde Allah aşkıyla susamaya,yanmaya başlamışlar fiziksel bedenlerinin koyduğu sınırları aşmaya başlamışlardı.Yaşadıkları ruhsal deneyimlerin etkileri öyle muazzam ve dünyasal terimlerle açıklanamayacak kadar güçlüydüki onları şifreleri şiirlere döktüler,peki neden şifreli?Sadece gönül gözü açık olanlar ve Allah aşkıyla yananlar bu şiirleri anlayabilsinler diye..Üstad Nesiminin bir şiirine örnek;
.
.
Bende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam
Yersiz,yurtsuz cevher benim, hiçbir mekana sığmazam
Hem sedefim hem inciyim, Sırat’tan da geçiciyim
Bunca atlas kumaş ile ben bu dükkana sığmazam
Gizli hazine benim işte, göz önünde olan da ben
Maddenin cevheri benim, dağa, ummana sığmazam
Can ile cihan benim, dünya ile zaman menem
Ama ne dünyaya, ne zamana sığmazam
Yıldızlara felek benim, vahiy ile melek benim
Çek dilini dilsiz kesil, ben bu lisana sığmazam
Zerre benim güneş benim; çar penc û şeş sırlar benim
Her şey açık ve meydanda, ben bu meydana sığmazam
Ateşteki ağaç benim, dönüp duran şu taş benim
Bak şu ateş yalımına, ben bu yanana sığmazam
Şeker benim,bal da benim. Güneş benim ay da benim
Herkese can bağışlarım, ama ben cana sığmazam
Gerçi bugün Nesimi’yim, Haşimi’yim Kureyşî’yim
Bundan uludur ayetim; ayete şana sığmazam
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
0 $type={blogger}: