1930 yılında New York’ta Winthrop and Luella Kellogg adlı psikolog çift,bir şempanzeyi koruma altına almışlar,eş zamanlı kendi çocukları da doğunca şempanzelerini bebekleriyle birlikte yetiştirmeye başlamışlar.Amaçları şempanzenin bebekle büyürken ondan insan davranışlarını öğrenip,bunları uygulayacak mı onu görmekmiş.Tam olarak 8 ay sonra bu deneyi sonlandırmak zorunda kalmışlar,çünkü şempanze,insan davranışlarını öğrenmek bir yana çiftin bebekleri şempanzeyle aynı davranmaya başlamış.Peki neden şempanzenin davranışları değişmedi de bebeğin davranışları değişti?Şimdi buna Vedik perspektiften bakalım.Sanskritçe’de ’Dharma’ sözcüğü din,inanç,doğru yol anlamlarının dışında bir anlam daha taşır o da ‘görev’dir.Evrende yaratılmış herşeyin Dharması(Görevi) vardır ve hepsi bunu eksiksiz şekilde uygularlar.Ağacın dharması(görevi) oksijen üretmektir, köpeğin dharması(görevi) sahibini korumaktır,kedinin dharması fare yakalamaktır,gezegenin dharması yörüngede dönmektir.Ve hepsi bu dharmalarına(görevlerine) %100 uyarlar.Sahibine herhangi bir tehdit gelince havlamayan köpek gördünüz mü?Yanından fare geçince avlamak için peşine takılmayan kedi gördünüz mü?Oksijen üretmeyen ağaç gördünüz mü?Yörüngesini bırakan gezegen gördünüz mü?Güneş doğarken ötmeyen horoz gördünüz mü?Yani hayvanlar ve doğa Yüce Allah’ın onlara verdiği dharmayı(görevi) her zaman eksiksiz şekilde yerine getirirler..Bir tür hariç..İnsan..Şempanze neden bebeğin davranışlarını kopyalayıp insan gibi davranmaya başlamadı şimdi anladınız mı?Şempanzenin de dharması var o da şempanze olmak,muz yemek,ağaçtan ağaca atlamak,ilkel davranmak,insan gibi entelektüel davranışlar göstermemek bu onun dharması(görevi),bundan çıkamaz..Dharmadan(Görevden) sapabilen tek tür ise insan,yani görevini tek yerine getirmeyen o..Yüce Allah Kuran’da ‘Sadece bana secde edin,iyi huylulardan olun,dünya üzerinde bozgunculuk çıkarmayın.Sizin göreviniz(dharmanız) sadece bana kulluk etmek ve hayır işler üretmek’ derken insan ise dharmasından sapıyor ve paraya, sahteliğe,dünya zevklerine kulluk ediyor.. Dharmasını(Görevini) unutan insan dharmalarını eksiksiz yerine getiren hayvanlar ve doğadan ders almıyor..
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
30 Aralık 2020 Çarşamba
22 Aralık 2020 Salı
Müslüman Türk ilim adamı Harezmi Matematiğin babasıdır ve Algoritmayı bulmuştur(El Harezmi-Avrupa'da Al-Ghorizma(Algoritma) olarak tanınır).Kutsal matematiğe hakim olmuş Harezmi şöyle diyor ‘“Matematik Allah’ın varlığının kanıtıdır,matematik ilimlerin sultanıdır.Matematiğin hiçbir dalı yoktur ki, ne kadar soyut olursa olsun, bir gün gerçek dünyada uygulama alanı bulmasın.Algoritma şöyle diyor: Rabbimiz ve koruyucumuz olan Allah 'a hamd ve senalar olsun“.Gerçekten de ilim sahibi olan insanlar,yaratımın mükemmeliyetini gördükçe Yüce Allah’a yakınlaşıldığını savunmuşlardır hep,bunu ben kendim de onaylıyorum hem de bilim adamı arkadaşlarımdan da çok sık duyduğum bir sözdür bu.Dünyaya bakarsak fizikçi Tony Rothman şöyle der ‘Evren’in düzeni, güzelliği ve doğanın şaşırtıcı rastlantıları ile karşı karşıya kaldığınızda bilimden dine doğru bir adım atmaya teşvik olursunuz. Eminim pek çok fizikçi bunu yapmak ister, bunu itiraf edebilmelerini dilerim.’Astrofizikçi Hugh Ross ise şöyle söylüyor ‘Yaşayan organizmaların kompleks ve düzenli konfigürasyonunun tek açıklaması, akıllı ve üstün bir yaratıcının şahsen bunu oluşturmasıdır.Yine görüyoruz ki özel ve üstün bir yaratıcı, Evren’i var etmiş ve tasarlamıştır.’Nobel ödüllü Fizikçi Arthur L. Schawlow ise “Bana öyle geliyor ki hayatın ve Evren’in mucizeleriyle yüz yüze kalındığında sadece “Nasıl?” diye değil ayrıca “Neden?” diye sorulmalı.Olası cevaplar ancak dinsel olabilir… Evren’de ve kendi hayatımda Tanrı’nın varlığına dair birçok kanıt görüyorum.”der.Bir başka nobel ödüllü fizikçi Werner Heisenberg ise şöyle der ‘“Doğabilimleri bardağından içilen ilk yudum insanı ateist yapar. Ama bardağın dibinde Tanrı sizi beklemektedir!”.Tüm bu zeki ilim adamları,ilimleri sayesinde Yüce Allah’a yakınlaşmayı öğrenmişlerdir. Yani ışık(ilim) yükseldikçe görüş açıları berraklaşmıştır.Astrofizikçi Rober Jastrow’un sözüyle bitiriyorum ‘“Aklın gücüne inanarak yaşamış bilim adamlarının hikâyesinin sonu kötü bir rüya gibidir. Cahillik dağını aşıp onun en yüksek tepesini ele geçirmek üzeredirler; son kayanın üzerinden baktıklarında, yüzyıllardan beri orada bulunan ilahiyatçılar tarafından karşılanırlar.”
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
16 Aralık 2020 Çarşamba
‘Nerede duracağını bilmek’ işte gerçek Satwa enerjisi yani denge enerjisi budur..Bütün hayatınız zaten ‘nerede duracağınızı’ çözmeye çalışmakla geçmiyor mu?Evlenmelimiyim?Çocuk yapmalımıyım?Kaç tane çocuk?Nerede durmalıyım?Bir tabak daha yemek yiyeyim mi?İşimde yeni bir atılım daha yapmalımıyım,nerede durmalıyım?Karşımdaki insana jest yaptım,bir tane daha yapsam mı,nerde durmalıyım?Karşımdaki insanla çok mu konuştum,nerde durmalıyım?Çok mu soru sordum, nerede durmalıyım?Eğlenceyi fazla mı abarttım,nerede durmalıyım?Çok fazla kıyafet aldım,bir tane daha almalımıyım,nerede durmalıyım?Kendimi tam olarak ifade ettim mi,biraz daha konuşursam karşıdaki insan benden sıkılır mı yada aptal olduğumu düşünür mü,nerede durmalıyım?Şimdi,’nerede durmalıyım’ sorusunu sorabilenler hayatlarını bir seviye üste taşımış insanlardır.Nerede durmalıyım sorusunu hiç kullanmayanların ise daha gidecek çok yolları var. Nerede duracağını, sınırlarını, limitlerini keşfetmiş insana ise ‘Bilge’ diyoruz..Bilgelik işte tam olarak budur ‘Nerede duracağını bilmek’.Bilge insanın şaşmaz bir ‘ölçü’,’karar’ mekanizması vardır.. Rajas enerjisinin getirdiği ‘sınır bilmezlikle’,Tamas enerjisinin getirdiği hareket etme korkusunu dengeleyen insandır ‘Bilge’..Bilge Satwa enerjisini taşır,’nerede duracağını’ bilir,ne zaman başlayacağı ve ne zaman bitireceği konularına hakimdir.Rajas enerjisi taşıyan kişi başlar ama ‘nerede duracağını’ bilemez,Tamas enerjisi taşıyan ‘başlayamaz’ yada korkuyla ilerler,Satwa taşıyan ise başlar, durur ve bitirir..Bütün hayat bundan ibarettir ‘Nerede duracağını bilmek’ ,kendinizi arada kontrol edin bir işe,bir olaya ya da herhangi bir duruma ne zaman başlayıp ne zaman duracağınızı biliyorsanız, artık yavaş yavaş bilgeleşiyorsunuz demektir..(Not:Satwa,Rajas,Tamas enerjilerini bilmeyenler için Youtube kanalımda bu enerjileri açıkladığım videom mevcut)
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
15 Aralık 2020 Salı
Bir problemi çözmek istiyorsan önce onun ‘nedenini’ bulmalısın.Problemin nedenini bulduğunda artık onu iyileştirmek daha kolaydır.Mars,Vedik Astroloji’de evliliğin en büyük düşmanı olan gezegendir ve ‘bekarlığı’ simgeler.O zaman güçlü ve sağlam bir evlilik sürdürebilmek için kişi,Marsın simgelediği herşeyden evlilik yaşamında kaçınmalıdır.Mars öncelikle sinirdir,agresiflik,bencillik ve sürekli kendini düşünmedir demek ki evlilik yaşamında bunlardan kaçınmak lazım.Mars ‘dikbaşlılıktır’,’düşüncesizce’ davranmaktır,zorbalıktır,suçlamadır, zorla dikte ettirmektir demek ki evlilik yaşamında bunlardan da kaçınmak lazım.Mars nerede yücelir yani en iyi çalıştığı yer neresidir Oğlak,demek ki Oğlak temalarını tatbik etmek evlilik hayatını bitirir.Nedir Oğlak temaları?Kariyer hayatını evliliğinin önüne koymak, üiçki,sigara alkol vb. zararlı maddelere bağımlılık,düzenli karamsarlık, melankoliklik, kendine acıma bunların herbirini evlilik yaşamında tatbik ettiğinizde evlilik hayatınız mahvolur.Vedik Astroloji’de evliliğin temsilcisi Venüstür.Venüs nerede yücelir yani en iyi çalışır?Balık burcunda..Demek ki kişi evlilik yaşamında Balık temalarını deneyimlerse evliliği en iyi şekilde sürer.Nedir Balık temaları?Karşılıksız verme,merhamet,sadakat, anlayış, kendinden çok karşındakini düşünme,tolerans, hoşgörü,aşk, duygularını karşı tarafa belli etme,ben değil biz olma ve fedakarlık.. Demek ki bunların olduğu bir evlilik her zaman mutlu bir şekilde var olur..Mars ve Oğlak temalarının baskın olduğu bir evlilikte ise Balık temalarına dönüş olursa kurtuluş vardır ..
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
6 Aralık 2020 Pazar
Astroloji ile Felsefe doğrudan ilişkilidir çünkü iki ilimde İlahi düzene yönelmiştir. Şüphesiz İlahi düzene dayanan ilimlerin Avrupa kıtasındaki en büyük üstadı olan Pisagordur.Bugün muhteşem felsefeleriyle anılan Platon,Sokrates,Aristotales gibi bilgeler büyük üstad Pisagordan sonra yaşamışlardır ve sadece onun bıraktığı 'bilgi kırıntılarıyla' bu yüksek felsefeleri oluşturmuşlardır.Pisagor tarihin gördüğü en bilge insanlardan biriydi,evrenin matematik üzerine kurulu olduğu görüşünü savunuyordu. Harfler,notalar, gezegenlerin hepsinin matematik ile bağlantısı olduğunu keşfedip bunu öğretilerinde inisiye olmuş öğrencilerine aktarıyordu.Pisagor her şeyin matematikle ilgili olduğuna, sayıların nihai gerçek olduğuna, matematik aracılığıyla her şeyin tahmin edilebileceğine ve ölçülebileceğine inanmıştır. Pisagor'un öğrencileri kendilerini Pisagorcular olarak adlandırıyorlardı. Pisagorcular'ın çiğnenmesi halinde cezanın ölüm olduğu bir sessizlik kuralları vardı. Çünkü bir insanın sözlerini genellikle dikkatsizce söylediğine inanıyorlardı ve bir insan eğer ne söyleyeceği konusunda şüphe duyarsa susmalıydı. Diğer bir kural ise acısı çoğalırken bir adama acısını unutması konusunda ısrar etmemekti, çünkü kaygısızlığı desteklemek büyük bir suçtu.Ayrıca Pisagorcular biri öfkeyle evden çıktığında öfkesinin uşağı olmasın diye geri dönmemesini söylerlerdi. Bu aksiyon onlara Matematik, Tanrı ve Evren hakkında hiçbir şeyi öğrenmemenin yine bunlar hakkında çok az bir şey bilmekten daha iyi olduğunu anlatıyordu.Pisagora göre sağlık, yaş, kuru, soğuk ve sıcak gibi güçlerin dengede kalması vasıtasıyla korunmalıydı.Aralarından birinin "tek başına egemenliği" hastalığın nedenidir, çünkü bunlardan birinin tek başına egemenliği zararlıdır. Hastalığın kaynağı mizaçtaki aşırı sıcak ya da soğuk olup, nedeni de aşırı ya da az yemektir.Bu Vedik Astroloji Kapha,Vata,Pitta prensipleriyle anlatılır. Pisagorculuk derin İlahi bilgilerin zekayla harmanlaması işiydi,tabiki her zaman ‘cehalet’(Satürn) bilgeliğe(Jüpiter) karşıdır.Pisagorun ve müridlerinin okulunun İtalyanın Crotone şehrinde yakılması da bunun sonucudur.Yine de ışık perdelenebilir ama engellenemez.
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
5 Aralık 2020 Cumartesi
Satürn Vedik haritada karmayı yönetir.. Karma,kısaca bir kişinin bu hayatta yaptığı davranışların toplam sonucudur diyebiliriz. Vedik Astroloji’de karmadan sorumlu gezegen Satürndür.Kişinin yaptığı karmaların iyi yada kötü sonuçlarını Satürn işleme koyar.Yani Satürn iyi ya da kötü geri döndürür..Ne gariptir ki materyal yaşamda Satürnünün simgesi ‘Ayna’dır..Aynanın önüne ne koyarsan,yansımasını sana geri verir.Hayat bir yansımadır.Ne yaparsan,geri gelir.Ne ekersen,onu biçersin.Ne verirsen, onu alırsın.Başkalarında ne görüyorsan, aynısı sendedir.Hatırla hayat bir yansımadır!Her zaman sana geri döner..O zaman sadece iyilik ver.O zaman sadece iyilik yap..Öteki türlü kendi kötü karmalarının kurbanı olursun..Örneğin toprağa zehirli bir bitki diktin,karşılığında büyüyecek olan sadece zehirli bir bitkidir,zehirli bir bitki ekmen karşılığında hayatın sana zeytin ağacı vermesini bekleme..Karmanın bir diğer simgesi ‘eller’dir..Kişinin ‘elleri’ kişinin ‘yaptıklarını’ simgeler..’Ellerini’ temiz tut ki kendini ve etrafını kirletmeyesin..Bir çok dilde olmayan ama bizim dilimizin zenginliğinden ileri gelen bir söz olan ‘Vicdan’ sözü de karmayla ilişkilidir.Çinliler insanın uyuyabileceği en rahat yastığın ‘rahat bir vicdan’ olduğunu söylerler.Vicdan rahat değilse,eller temiz değildir..Ve ‘Ayna’ her zaman ‘eksiksiz’ yansıtır..Aynadan korkmak yerine ‘ellerini’ temizle..
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem