14 Eylül 2022 Çarşamba

Bakış Açısı

 

Sekar’da(Dünya) her şey aldatmaya programlı.. Ve buraya ‘aldanmamızın’ sebebi ise sadece ‘bakış açımız’, yani vizyonumuz.. Kocaman bir arabanın önündesin bakıyorsun büyük bir jeep, kim bilir kaç tondur ne kadar da heybetli görünüyor.. Bir gökdelenin 25. Katına çıktığında o heybetine hayran kaldığın arabaları aşağıda ‘oyuncak araba’ olarak görüyorsun, biraz daha yükselirsen ‘karıncaya’ benziyor o ‘heybetli araba’.. Büyük ‘gökdelenler’ sen onların yanında olduğunda yukarı bakmaktan başın dönüyor ne ‘heybetli’ diyorsun nasıl muazzam bir yapı böyle.. Ama o heybetli gökdelenler, uçaktan baktığında ‘küçücük’ görünüyorlar, bazen nokta gibiler ki o ‘dev’ yapıları yukarıdan ‘zor’ görüyorsun.. Dağlar, çok heybetliler bir insan olarak onların önünde o kadar aciz duruyoruz ki ama gökyüzünden baktığında dağların küçük ‘kum tepelerinden’ farkları yok.. Demek ki problemli olan bakış açımız, demek ki bizi ‘aldatan’ bakış açımız.. Bakış açımız ne kadar ‘alçaktaysa’ bu Sekar herşeyiyle o kadar ‘heybetli’,’çekici’, ‘yenilmez’ ve ‘üstün’ duruyor.. Ama nefsimiz arınıp, temizlenip bakış açımız otomatik olarak ‘gökyüzüne’ yöneldiğinde bu Dünya’nın her ‘heybetli’ öğesi küçülüp bir ‘karınca’ boyutuna geliyor.. Yani bir arabanın, gökdelenin ya da dünyasal herhangi bir şeyin heybetine, muazzamlığına kapılıyorsan, ‘aşağıdan’ bakıyorsun demektir, yukarı çık! Yukarı çıktığında heybetinden etkilenip ‘çok kudretli’ olduğunu düşündüğün şey(dünya hayatının her öğesi) çok küçük, basit ve önemsiz hale geliyor.. ‘Aşağıdan’ bakarak onlara bu ‘kudreti’ veren sadece senin bakış açın. Senin bakış açını ne aşağıya çeker? Günahlar(Temizlen!), zararlı bağımlılıklar, kötü huylar, nefsinin etrafında kümelenmiş karma katmanları bunlar nefsini ‘aşağıya’ çekiyor.. Bunlardan nefsine ne kadar daha eklersen nefsin ‘ağırlaştığı’ için bakış açın ‘yerde’ kalacak ve buradaki(Sekar) her öğeye hayran olup, yenik düşeceksin.. Nefsini ne hafifletir? Vermek(zekat, sadaka), iyi işler (nefsinin etrafındaki günah katmanları yok olur – Nisa 146), inanç (Allah deyince bile kafan gökyüzüne dönüyor) ve ‘temiz’ bir hayat yaşamak.. A’la 14 ‘’Arınanlar gerçekten kurtuluşa ermişlerdir’’.

.

.

©Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan


10 Eylül 2022 Cumartesi

Levh-i Mahfuz İnsanın İçinde

 

İnsan ‘Levh-i Mahfuz’ kayıtlarına ulaşabilir mi? Cevap evet.. Bütün öğretilerin ‘kendini bil’ demesi işte bundandı.. Yüce Allah insana ‘ruhundan üfledi’(Hicr 29), bur ruh İsra 13. Ayetteki herkesin ‘kuşunu’ boynuna bağladık dediği ‘kuştur’ (detaylı bilgi için bkz. Emrah Eryılmaz - ‘Hakikat Kitabı’), yani bu kuş(ruh) nefsimizi(biz) öldüğünde onu ya yukarı katlara taşıyacak ya da Araf’tan tekrar Sekar’a(dünya) geri indirecek olan kuş. Yanımızda bir de ‘Cin’ var vesvese veren o, kıyamet gününde aleyhimize tanıklık edecek olan o, Kaf 23 ‘’Yoldaşı şöyle der ‘’İşte yanımdaki hazır’’, Kaf 27 ‘’Yoldaşı dedi ki: "Rabbimiz, onu ben azdırmadım. Onun kendisi, dönüşü olmayan bir sapıklık içindeydi.". Yani biz ‘nefsiz’ ve iki yoldaşımız var. Birincisi ‘Ruh’(Kuş-İsra 13) o rehberimiz, gönlümüze iyi düşünceler ve evrenin bilgisi ondan geliyor, çünkü Yüce Allah onu ‘ruhundan üfledi’. İkincisi yanımızdaki ‘Cin’(Kaf 23-27) gönlümüze bütün kötü düşünceler ve vesveseler ondan geliyor. Biz hayatımız boyunca Ruh ile Cin arasında bocalıyoruz. Ve ‘Ruh’(kuş) çok yaşlı(yaratımın başı) milyarlarca yıl yaşında ve evrenin her alanına ‘giriş’ izni var ve bizimle gözlerimizi kapattığımızda ‘sembollerle’ konuşuyor. Rumi bunu farketmiş ‘’Burda biri gizli, kendini yalnız sanma; kulağı pek keskindir, kötü sözler söyleme. Gönül kaynağına bir ayak bağıdır atmış o peri; hayaline gelen her sûret, o perinin yüzünden geliyor.’’ Yani gözlerini kapattığında gözlerinin önüne gelen her sembol ‘Ruh’un(Kuş) seninle konuşması(Soru sor ona!), aslında gözlerini kapattığında ‘gerçekten’ görmeye başlıyorsun, çünkü gözlerin ‘açıkken’ gördüğün hiçbir şey gerçek değil, hepsi bir illüzyon. Yanındaki ‘Ruh’un’ (kuş) evrendeki her ‘bilgi’ noktasına giriş izni var, ‘Levh-i Mahfuz’a bile.. Rumi’yi dinleyelim ‘’İyi adamın gönlüne kötü bir düşünce geldi mi bu, boş değildir, bir aslı vardır bunun. O anlayışı vehim sayma, Allah'tan gelen anlayış bil. Gönüldeki nur, onu külli levhten okumuş, anlamıştır.’’ Yani çok ama çok güçlüyüz, ama ‘Birileri’(A’raf 27), ‘gözümüzü’ kapatmamızı ve içimize dönmemizi istemiyor(Tv, Internet, Pc, Medya ile). Gözünü kapat ki ‘gerçek’ önünde açılsın!.

.

.

©Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

5 Eylül 2022 Pazartesi

İllüzyon ve Gerçek

 


Gece vakti, çok açsın adeta miden kazınıyor bir şeyler yemek istedin ama kendini frenledin, yemedin ve uyudun.. Sabah kalktığında o açlık hissinden eser yok, hiç olmamış gibi, hatırlamıyorsun bile ama bu ‘his’ dün yatmadan önce seni açlıktan kıvrandırıyordu? Kalktığın gibi hemen yemek yemeye koşman gerekmez miydi ama bunu hatırlamıyorsun bile? Cinsel arzular için de böyle, cinsel arzuların uyandı ama sen uyumayı tercih ettin kalktığında bir bakmışsın ki o ‘his’ yok olmuş o ‘çekim’ hiç olmamış gibi ama uyumadan önce bu his seni ciddi bir şekilde esir almıştı? Gam, keder, ıstırap içindesin, ruh halin mahvolmuş bir durumda ve sen zor da olsa uyudun.. Kalktığında bu duygular nerede? Sanki yenilenmiş gibisin dün yatmadan önce seni esir almış olan ‘üzüntü’ hissi yok, halbuki bu ‘hisler’ dün seni mahvediyordu, nasıl kalktığında bu ‘ağır’ hislerin etkileri üzerinde olmaz? Ben söyleyeyim nasıl.. Bu hislerin hiçbiri gerçek değil, hepsi bir ‘illüzyon’, uyuyup uyandığında ‘gerçek’ olmayan hiçbir şeyin etkisi üzerinde kalamaz da ondan.. Sekar denen bu ‘aşağıların aşağısında’ (Tin 4-5) hepimiz beş duyumuzun esiriyiz ve beş duyumuz an be an zihnimizi tutulmaya uğratmakta. Yaşadığımız ruh hallerinin %99,99 u bu illüzyondan oluşuyor, aslında gerçek değiller. Açlık, cinsellik, üzüntü, kaygı, neşe, sevinç aklınıza gelen herhangi bir ‘his’ gerçek değil, bu nedenle ‘uykuya dalıp’ üst boyutlara yani ‘gerçek aleme’ geçtiğimizde bu ‘hislerin’ hiçbirinin etkisi üzerimizde kalamıyor.. Tek bir gerçek ‘his’ var, o da ‘aşk’.. ‘Aşk’ bu hiçbir ‘gerçek’ bulunmayan beş duyu hapishanesinden çıkmayı sağlayan tek ‘araç’.. Aşk’ın ‘küçük hali’ olan iki insan arasındaki ‘aşkta’ bile, insan hormonlarında inanılmaz değişimler olur, kişi beş duyunun esaretinden kurtulmaya başlar.. Bilirsiniz aşık olan kimse yemeden-içmeden kesilir, dünyaya dair hiç bir şeye önem vermez, sadece ‘sevdiğini’ ister.. Bunun bir üst oktavı ise Allah aşkıdır ki, bu tamamen beş duyu esaretine son verip İnsan-ı Kamil olmak demektir.. Beş duyunun esaretinden nasıl kurtulunup ‘aşka’ ulaşılır? Meryem 96 ‘’İman edip iyi/güzel işler yapanlar ise, Rahman onlar için bir ‘sevgi’ kılacaktır.’’

.

.

©Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan