11 Şubat 2025 Salı

Üzülme! (La Tahzen)

Yazan: Mevlana Celaleddin-i Rumi


Üzülme! (La Tahzen)

İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme!
Rahman, “Ben kırık kalplerdeyim” buyurmadı mı?
O halde ne diye üzülürsün ey can?
Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan;
Gece gibi kapkaranlık nefsini yak!

“Derdim var” diyorsun;
Dert insanı Hak’ka götüren Burak’tır; sen bunu bilmiyorsun.
Sanma ki dert sadece sende var.
Şunu bil ki; sendeki derdi nimet sayanlar da var.

Umudunu yıkma; Yusuf’u hatırla.
Dert nerede ise deva oraya gider.
Yoksulluk nerede ise nimet oraya gider.
Soru nerede ise cevap oraya verilir.
Gemi nerede ise su oradadır.
Suyu ara, susuzluğu elde et de sular alttan da yerden de fışkırmaya başlasın.
Dünya malı Allah’ın tebessümüdür:
Ona bak ama sarhoş olma.

Lâ tahzen! (Üzülme!)

Irmağa deniz, denize okyanus sığmaz.
“Aşık” olmayana anlatsan da “Ben” “Sen” anlamaz.
Hakka ulaşmak için yoldur desen kimse inanmaz…
Gönlünde zerre-i miskal Şems olmayan;
Yanmaz, yanamaz.

Ayağın kırıldı diye üzülme!
Allah senden aldığı ayak yerine belki sana kanat verecek.
Kuyu dibinde kaldın diye üzülme!
Yusuf kuyudan çıktı da Mısır’a sultan oldu, unutma!
İstediğin bir şey olursa bir hayır,
Olmazsa bin hayır ara…

Geçmiş ve gelecek insana göredir.
Yoksa hakikat âlemi birdir.
Bu âlem bir rüyadır.
Zanna kapılma ey can!
Rüyada elin kesilse de korkma, elin yerindedir.
Dünya bir rüya ise, başına gelen felaketler de geçicidir.
Neden çok üzülürsün ki?
Herşey üstüne gelip seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme:
Çünkü orası gidişatın değişeceği yerdir.
Bu âlemin, bu kâinatın kitabı sensin:
Aç da kendini oku ey can!

Kâinatın en uzak köşesi, senin içinde ufak bir nokta…
Ama sen bunun farkında bile değilsin.
Derdin ne olursa olsun korkma!
Yeter ki umudun Allah olsun.
Herkes bir şeye güvenirken;
Senin güvencen de Allah olsun.
Hiçbir günah, Allah’ın yüce merhametinden büyük değildir ama;
Sen yine de günah işlememeye bak!

Lâ tahzen! (Üzülme!)

Derdin ne olursa olsun bir abdest al, nefes gibi…
Ve bir seccade ser odanın bir kösesine, otur ve ağla,
Dilersen hiç konuşma…
O seni ve dertlerini senden daha iyi biliyor unutma.
Dua ederken O’na kırık bir gönülle el kaldır.
Çünkü Allah’ın merhamet ve ihsanı, gönlü kırık kişiye doğru uçar.
Sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil, tozu kovmaktır.
Allah tozunu alıyor diye, niye kederlenirsin, Ey can?

Lâ tahzen! (Üzülme!)

Bir şey olmuyorsa:
Ya daha iyisi olacağı için,
Ya da gerçekten olmaması gerektiği için olmuyordur.
Şu uçan kuşlara bak!
Ne ekerler, ne biçerler.
Onların rızkını düşünen Allah
Seni mi ihmal edecek sanırsın?
Yeter ki sen istemeyi bil.

Belalar sağanak yağmurlar gibi yağar.
Ancak başını ona tutabilenler aşk kaydına geçerler.
Belâ yolunda muayyen bir menzildir âşık.
Her nereden gam kervanı gelse de.
Aşk derdinde olan kişi;
Baş derdinde değildir…

----------------------------

Yapılma, yıkılmadadır;
Topluluk, dağınıklıkta;
Düzeltme, kırılmada;
Murat, muratsızlıktadır;
Varlık, yoklukta gizlidir…

Ne kötüdür insanın aklıyla yüreği arasında çaresiz kalması.
Ne kötüdür zamanın bir an kadar yakın,
Bir asır kadar uzak olması.
Ve bilir misin?
Ne acıdır insanın bildiğini anlatamaması.
“Ben”, deyip susması…
“Sen”. deyip ağlamaklı olması…
Eğer sen Hak yolunda yürürsen, senin yolunu açar, kolaylaştırırlar.
Eğer Hakk’ın varlığında yok olursan, seni gerçek varlığa döndürürler.
Benlikten kurtulursan o kadar büyürsün ki âleme sığmazsın.
İşte o zaman seni sana, sensiz gösterirler.

Sevginin diğer bir adı da sabırdır:
Açlığa sabredersin adı “oruç” olur.
Acıya sabredersin adı “metanet” olur.
İnsanlara sabredersin adı “hoşgörü” olur.
Dileğe sabredersin adı “dua” olur.
Duygulara sabredersin adı “gözyaşı” olur.
Özleme sabredersin adı “hasret” olur.
Sevgiye sabredersin adı “Aşk” olur…

Ne istersem ben Mevlâ’dan isterim.
Verirse yüceliğidir, vermezse imtihanımdır.
Allah’tan bir şey istersen:
Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil.
Ne zaman dersen bilemem ama,
Açılmaz diye umutsuz olma,
Yeter ki o kapıda durmayı bil.

 
Celaleddin-i Rumi

7 Şubat 2025 Cuma

Hayalin Bakırı Altın Yapan Bir Kimya!

Öfke sana ‘içerden’ geliyor.. Üzüntü sana ‘içerden’ geliyor.. Endişe sana ‘içerden’ geliyor.. Korku sana ‘içerden’ geliyor.. Zihnine bütün sıkıntı veren düşünceler ‘içeriden’ geliyor.. Yani ‘dert’ sana ‘içerden’ geliyor.. Dıştaki olaylara olan ‘bakış açın’ ruh halini belirliyor.. Oysa ki dışarıdaki olaylara yaklaştığın ‘duyguyu’ sen belirliyorsun, olayın kendisinin sana bir duygu dikte etmeye ‘imkanı’ yok.. Bir kişinin başına bir kötü bir olay geldi diyelim kişinin düşmanları bu olaya sevinir, kişinin sevdikleri ise bu olaya üzülür.. Ama olay aynı olay, peki neden bu olayın insanlarda yarattığı duygular farklı farklı? Çünkü bu farklı duyguları tetikleyen şey, kişilerin olaylara olan ‘kendi bakış açıları’.. Kişi olayı ‘nasıl görmek’ istiyorsa olaya ‘öyle’ bakıyor.. Yani kendini acıya, sıkıntıya, üzüntüye, korkuya, bütün ‘negatif’ duygulara ‘layık gören’ sensin.. Bu duyguların içinde ‘filizlenmesinede’ izin veren sensin.. Dıştaki olaylar ‘nötr’, bu demek oluyor ki olaylara hangi ‘duygu’ ile yaklaşmayı seçtiysen, aynı zamanda o ‘duyguyu’ kendin için ‘seçmiş’ oluyorsun. Bu nedenle Rumi şöyle diyordu; ‘’İnsana bütün korku içinden gelir fakat insanın aklı daima dışarıdadır.’’ .. Bilgelerin öğütlerini dinle ve dıştaki olaylara yaklaştığın ‘duyguyu’ akıllıca seç! . . İyi şeylerden başka bir şey düşünme! Çünkü düşünce, suret dokumasının ipliğidir. Güzelleşen ve iyi olan düşünceden doğan her suret, güzeldir. Bir adam belada safa görürse, bela tatlılaşır. Hasta, iyileştiğini görünce ilaç, kendine hoş gelir. Kötüye yormak ve kuruntu yapmak insanı derdi yokken bile hasta eder. Onun için olaylara iyi bak. Sen kötü düşünceyi zehirli tırnak gibi bil. Bu tırnak derinleştikçe can yüzünü tırmalar. - Celaleddin-i Rumi . . Ağladı adamın biri gece boyunca hasta başında. Gün ağarınca öldü ağlayan adam; kendine geldi hasta. - Sadi Şirazi . . İnsanları tedirgin eden, olan biten değil, olan bitenle ilgili inandıklarıdır. - Epiktetos . . Kuruntu derdin yarısı, sükunet devanın yarısı, sabır ise şifanın yarısıdır.- İbn-i Sina 

.

.

Ademoğlu, hayalle gelişir. Hayalleri güzelse onunla rahat bir hale gelir.. Yok... Eğer gözüne kötü hayaller görünürse ateşten eriyen mum gibi erir gider. Yılanların, akreplerin içinde bile olsan Tanrı, seni güzel hayallerle avutursa, yılanlar, akrepler sana munis olur. Çünkü , hayalin, kötü şeyleri altın yapan bir kimyadır. Sabır, güzel hayallerle tatlılaşır. Çünkü her şeyden evvel içinde bulunduğun sıkıntıdan kurtulma hayaline düşersin. O kurtuluş ümidi, içteki imandan gelir. İman zayıflığından da ümitsizliğe, iç sıkıntısına uğrarsın.

Celaleddin-i Rumi

.

.

©Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

2 Şubat 2025 Pazar

Ses ve Kan

 


Vücudumuzda toplam 114 çakra var.. Bunlardan 7 çakra, 7 ‘ana’ enerji kanalıdır. Ve hayat ‘enerjimiz’ bu 7 ‘ana’ enerji kanalından akar. Vedik doğum haritamızdaki gezegenler bu çakralar üzerinden çalışırlar. Bugün bu 7 ana çakradan, 5. çakraya bakalım. 5. çakranın adı ‘Vişuddha çakra’dır, yani ‘Boğaz çakrası’. Boğaz çakrasının ana teması ‘ses’, ‘duyma’, ‘kulaklar’, ‘kan’, ‘kan akışıdır’. Burası kadim vedalara göre ‘siddha’ yani ‘başarının’ yeridir. Niye? Çünkü 5. çakrada ‘ses’ var, yani mantra, zikir, dua, hamd buradan meydana geliyor, mantra, dua, zikir, hamd kişiyi ‘emeline’(başarı) ulaştırır. Yüce Rahman bu konuda şöyle diyor; Fatır 10 ‘’Kim izzeti istiyorsa, artık bütün izzet Allah'ındır. Güzel söz O'na yükselir, salih amel de onu yükseltir.’’.. Boğaz çakramızdan çıkan ‘güzel sözler’(hamd, dualar, zikirler) O’na yükseliyor ve bunların yanında yaptığımız ‘iyi ameller’ de bu ‘sözlerin’ kuvvetlenmesini ve ‘başarı’(siddha) getirmesini sağlıyor.. Peki kötü sözlerin(ayıplama, dedikodu, küfür) durumu nedir, onlar ne yapıyor? Bunun için Boğaz(Vişuddha) çakrasının kontrol ettiği ana temaları birleştirmemiz gerekiyor, ‘ses, kan, kan akışı’.. Kadim vedik öğretilere göre kötü sözler kanımızı kirletiyor, boğaz hastalıkları ve kan hastalıklarına yol açıyor.. Çünkü sesin çıktığı çakra(boğaz-vişuddha) aynı zamanda ‘kanımızı’ kontrol ediyor.. Yüce Rahman şöyle diyor; İbrahim 26 ‘’Kötü (habis) söz ise, kötü bir ağaç gibidir. Onun kökü yerin üstünden koparılmış, kararı kalmamıştır’’.. Peki sesi iyi kullandığımızda ne oluyor? Başarı geliyor, kanımız arınıyor, daha sağlıklı oluyoruz, bu nedenle Yüce Allah Kur’an’da bir çok ayette onu hamd ile ‘tesbih’ etmemiz gerektiğini söylüyor.. Hicr 98 ‘’Sen Rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol’’, Nasr 3 ‘’Rabbini hamd ile tesbih et, O’ndan bağışlanma dile.’’. Kaf 39 ‘’Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et.’’. Boğaz çakrandan çıkan ‘temiz sözler’(Rabbe hamd, şükür, tevbe, dua, zikir) ‘başarı’(siddha) getiriyor, ‘kanını’ arındıyor(iyi sağlık).. Yani ağzına ‘kirli sözleri’(ayıplama,dedikodu, küfür) alarak başarısızlığı tetikliyor ve kanını kirletiyorsun..

©Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan