2 Mayıs 2021 Pazar

Boşluk
‘Şunya’ boşluk,hiçbir gezegenin aktif olmadığı zaman..Gündüzün içinde 90 dakika,gecenin içinde de böyle 90 dakikalık bir zaman bulunur..Sizi teknik ayrıntılara boğmak istemiyorum,kısaca açıklamam gerekirse,gezegen saatlerini bulmak için gün ve gece 8 eşit parçaya bölünür ve bunlardan 7 dilim 7 gezegene aittir (Güneş,Ay,Venüs, Mars,Merkür,Jüpiter,Satürn) ve kalan tek dilim ise ‘Şunya’ yani boşluktur,bu boşlukta hiçbir gezegen aktif değildir,yani Yüce Allah’la aranıza herhangi bir gezegen etkisi girmemektedir,bu gündüzün ve gecenin en değerli vaktidir.Çünkü gezegen enerjisi havada mevcutsa duaların yukarıya ulaşması zorlaşır, ama ‘boşluk’ varsa bütün dualarınız üst katlara kolayca ulaşır.Normalde haftanın 7 gününün çeşitli saatleri ‘boşluğa’ denk gelir ama biz Vedik Astroloji’de dua söz konusu olduğunda Pazar gününü yani gezegenlerin ‘Kralı’ Güneşin gününü baz alırız.Pazar günleri gündüz Güneş batımından 90 dakika önce boşluk başlar ve Güneşin batmasına kadar sürer.Gece ise Güneş doğmadan önce 90 dakikalık vakit ‘Şunya’ yani boşluktur,Güneş doğunca biter.Vedik Astroloji de biz bunu dua söz konusu olduğunda her güne aynı şekilde uyguluyoruz,yani gündüz Güneş batımından 90 dakika önce ‘boşluk’ başlar,gezegen enerjileri ortadan kalkar,kişi sadece Yüce Allah ile başbaşa kalır bu zamanda edilen dualar,diğerlerine göre 10 kat daha güçlüdür.Aynı şekilde sabaha karşı Güneş doğmadan önceki 90 dakika da ‘boşluktur’ ve Güneş doğana kadar bütün gezegen enerjileri ortadan kalkar ve Güneş doğmadan önce 90 dakika periyodunda edilen dualar da normal dualara göre 10 kat güçlüdür..Yani Güneş batmadan önce 90 dakika,Güneş doğmadan önce 90 dakika,bu zaman aralıklarını kaçırmayın,dualarınız bu vakit dilimlerinde hiçbir engel olmaksızın Yüce Allah’a ulaşır..Peki diğer vakitlerde dua etmeyecekmisiniz?Tabiki edeceksiniz yalnızca,bu söylediğim vakitlerin Yüce Allah’a ulaşmak için diğer vakitlere karşı üstünlüğünü bilmeniz ve bu vakitleri en iyi şekilde değerlendirmeniz için size bunları öğretiyorum.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

30 Nisan 2021 Cuma

Kötü Söz Kötülüğe Sürükler
‘’Kalp deniz,dil kıyıdır.Denizde ne varsa kıyıya o vurur’ demiş Mevlana..Mevlananın ya da diğer tasavvuf alimlerinin Astroloji’yi bilmediklerini mi düşünüyorsunuz? Mevlana Astroloji bilmeseydi bu tanımlamayı yapamazdı..Şimdi kalp ve dil tanımını Vedik perspektiften açıklayacağım..Vedik Astroloji’de kişinin kalbi 4. Ev yani Yengeç burcu tarafından yönetilir,kalbi yöneten gezegen Ay’dır..Yengecin(Kalbin) yöneticisi Ay, 2. Evde yani Boğa burcunda yücelim halindedir,yani burası Ay’ın en iyi çalıştığı yerdir,yani kalbin en sevdiği yer 2. Ev ve doğal burcu Boğa burcudur.2. Ev bizim konuşmamızı yönetir,aynı zamanda fiziksel olarak ‘dil’ organı buranın kontrolündedir konuşma şeklimiz,üslubumuz,konuşma tarzımız 2. Evin yani Boğa burcunun yöneticiliği altındadır.Şimdi burdan ne anlıyoruz? Kalbin yöneticisi Ay (4. Ev ve Yengeç), 2. Evi ve Boğa(Konuşmak-Kendini İfade Etmek) burcunu aşırı seviyor ve burada kendini tamamen açığa vuruyor,çünkü burada çok rahat hissediyor,yani kalp kendini en iyi ‘konuşarak’ ifade edebiliyor.Yani Kalp (Ay-Yengeç) deniz,dil ise kıyı (Konuşmak-2.Ev-Boğa,Ay’ın Yücelimi)..Bu bilgiyi nasıl yararınıza kullanırsınız ?Bir insan çok kaba,küfürlü,acıtıcı,sert bir şekilde konuşuyorsa kalbi(Ay) ‘kirlidir’,günaha meyillidir. Çünkü denizde(Ay-Kalp-4.Ev) ne varsa o kıyıya (Dil-Boğa-2.Ev) vurur..Özellikle şu an su gibi kullanılan küfürler insanların ‘denizlerinin’(Kalp) çok fazla kirlendiğini ve çok fazla günaha meyilli olduklarını gösteriyor..Sözler ‘Kalpten’(4.Ev – Yengeç) gelirler ve dile(2. Ev – Boğa – Konuşmak) ulaşırlar,eğer dilden çıkan kötüyse ‘kalp’ kötüdür.Bir kuyudan kovayla su çektiğinizi hayal edin,kuyu (Kalp-Ay - 4. Ev) temizse,çıkan su (2. Ev – Sözler) temiz olacaktır,eğer kuyu(Kalp-Ay-4. Ev) pis ise,çıkan su da (Sözler-2.Ev-Boğa) pis olacaktır.Biri sürekli küfürlü sözcükler kullanıyorsa ‘kalbinin kirliliği’ diline kadar varmıştır.’Bazı’ filmler,diziler,internet mecraları,sürekli bir ‘kötü dil’ kullanma durumunu normalize etmeye ve gençleri bunlara özendirmeye çalışıyorlar.. Gençlerimizin ‘kalplerinin’ kirlenmemesi için onları bunlardan koruyun,kendinizde ‘kötü sözcükleri’ kullanmayı bırakın.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

27 Nisan 2021 Salı

Suçlama Oyunu
İnsanın iyisi kötüsü olmaz..Ama ‘kötüye yakın’ insanların hepsinde görebileceğiniz tek bir özellik vardır ‘Başkalarını Suçlamak’..Şu ana kadar yaşamış olduğum hayat deneyimlerinden önemli bir tanesi de,sürekli herşey için başkalarını suçlayan insanların çok tehlikeli, günaha meyilli,kendilerine ve başkalarına ağır zararlar veren insanlar olduğunu görmemdir..Örnek vermek gerekirse ‘Ben bunu yapacaktım ama beni engellediler’,’Bu senin yüzünden oldu ! ‘,’Ben çok başarılıydım ama iş arkadaşım engelledi’,’İnsanlar yüzünden bu hale geldim’,’Aslında çok yetenekliyim ama önümü kesiyorlar’,’Babam çalışıp bize para bırakmamış,ondan şu anda fakiriz!’,’’Şu anda böyle kötü bir hayat yaşıyor olmamın sebebi sensin ! ‘,’Annem,Babam bana yeterince ilgi gösterseydi bu kötü alışkanlıklara sahip olmazdım !’ ….Bu örnekleri çoğaltabiliriz,kişi sürekli başkalarını suçlama döngüsündedir,kendi başarısızlıklarını ve kötü özelliklerini bu yolla kapatmaktadır,hem kendisine hemde çevresindekilere ağır acılar çektirmektedir.Vedik Astroloji perspektifinden bakarsak 6. Evde (Düşmanlık-Ceza) ve 8. Evde (Geçmiş karma borçları-Nefret) bolca gezegen yerleşimi bulunan kimseler ‘Suçlama Oyununa’ esir olmuş,hayatlarını sadece başkalarını suçlayarak geçiren kimselerdir.Asıl bilmeleri gereken şey ise tek problemin ‘kendileri’ olduğudur.Herhangi yaşanan bir olay için başkalarını suçlayan birilerini gördüğünüzde bilin ki ‘tehlikeli’ biriyle karşı karşıyasınız..İyi insan, olgunlaşmış insan yaşadığı olaylar için başkalarını suçlamaz,hata yaptığında başkasının üzerine atmak yerine ‘Evet ben hatalıydım’, ‘Haklısın,burada yanlışım var’,’Senin bir hatan yok’ ‘Hata yapman önemli değil ‘ diyebilen insandır..Bu kimselerin Vedik haritalarında güçlü bir Jüpiter(İnanç-Ahlak) ve Güneş ( Prensipler) yerleşimleri mevcuttur. Bir insanın yaşadığı olaylar için sürekli başkalarını suçlaması demek doğum haritasında ağır kötücül etkilerin mevcut olması demektir..Ve ancak bu ‘suçlama oyunundan’ kurtulabilirse ‘iyi insan’ olma yoluna bir adım atabilir. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

24 Nisan 2021 Cumartesi

Peygamberlerin Duaları
Neden Kuran’da Peygamberlerin ettikleri dualara da yer verilmiştir ? Çünkü her bir Peygamber bir insan arketipidir ve her inanan onların yaşadığı durumları yaşadığında onlar gibi dua etsin diye bu ayetler Kuran’da mevcut.İşte örnekler; Hz.Muhammed’in Duaları: “…Rabbim! Gireceğim yere dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla. Bana tarafından, hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver.”(İsra Suresi, 80) “Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin.Dilediğinden de mülkü çeker alırsın.Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin.Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.Geceyi gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın.Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın.Dilediğine de hesapsız rızık verirsin.”(Âl-i İmran Suresi, 26-27) "Allah bana yeter.O'ndan başka ilah yoktur. Ben O'na tevekkül ettim.O, Büyük Arş'ın Rabb'idir." (Tevbe Suresi, 129) Hz.Nuh’un Duası : Rabbim! Şüphesiz ben senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve bana acımazsan, şüphesiz ziyana uğrayanlardan olurum.” (Hûd Suresi, 47) Hz Adem ve Hz. Havva’nın duası : “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik,eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyân edenlerden oluruz.” (A’raf Suresi, 23) Hz.İbrahim’in Duası: “Ey Rabbim!Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat. Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl. Beni Naîm cennetinin varislerinden eyle.” (Şuarâ Suresi, 83-85) Hz.Musa’nın Duası: Rabbim! Gönlüme ferahlık ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimdeki tutukluğu çöz. Ki sözümü anlasınlar.” (Tâha Suresi, 25-28) Hz.Süleymanın Duası: “Ey Rabbim! Beni bağışla ve bana benden sonra kimseye lâyık olmayacak bir mülk / hükümranlık bahşet. Şüphesiz, Sen çok bahşedicisin.” (Sâd, 38/35) Hz.İsa’nın Duası: "Ey Allah'ım, Rabb'imiz, gökten üzerimize bir sofra indir. Ki o sofra bizim için; öncemiz ve sonramız için bir bayram olur ve Sen'den de bir ayet.Bizi rızıklandır ve Sen rızıklandıranların en hayırlısısın." (Maide Suresi, 114) Hz.Lut’un Duası: “Ey Rabbim! Şu bozguncu kavme karşı bana yardım et” (Ankebut Suresi, 30) . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

21 Nisan 2021 Çarşamba

Kaplumbağa Takvimi
Güneş takvimine göre 12 ay ve 365 gün mevcut ama bir de unutulan Ay takvimi var Nam-ı diğer ‘Kaplumbağa Takvimi’ bu takvime göre her ay,Ay’ın bir döngüsü olan 28 gündür ve toplam 13 ay olmak üzere 1 yıl 13x28= 364 gündür,sonda kalan 1 gün ise çok özel kabul edilir.Kızılderili Çeroki kabilesinde Kaplumbağa ve Karga arasında geçen bir efsane anlatılır.Uzun zaman önce Kaplumbağa ormanda yapraklar arasında yürürken,Karga onu görür.Karga’ Merhaba arkadaşım,nasılsın’ demiş,Kaplumbağa ‘iyiyim ama dünyayı senin gözünden yukarılardan görmek isterdim,benim yapabildiğim ise sadece gözümün önünü görmek ‘ demiş.Buna karşılık Karga ‘şu kırık dalı görüyormusun,ağzınla onun bir yanını kavra,diğer yanını da ben pençelerimle kavrayacağım ve seni gökyüzüne kaldıracağım’demiş.Kaplumbağa Karganın dediğini yapmış ve yavaşça beraber gökyüzüne süzülmüşler,dağların,ırmakların üzerinden geçe geçe gidiyorlarmış.Gökyüzünde birlikte süzülürken Karga ‘ Nasıl arkadaşım,beğendin mi benim gözümden dünyayı ? ‘ diye sormuş Kaplumbağaya,Kaplumbağa konuşmak için ağzını açtığı sırada,zaten ağzıyla tutunduğu dal gidivermiş ve büyük bir yükseklikten karaya doğru düşmüş..Kabuğu kırılarak birçok parçaya ayrılmış.Karga,arkadaşına olanları görünce çok dehşete kapılmış.O sırada onları izleyen ‘Yaratıcı’ yeryüzüne doğru konuşmuş ‘Kaplumbağa ! Ben seni gökyüzünde uçmak için yaratmadım,ben seni yeryüzünde yavaşça emeklemek için yarattım.Bu sana ders olsun! Parçalanan kabuğunu tekrar birleştireceğim,artık kabuğuna yeni bir ‘amaç’ veriyorum.Sırtında 13 Ay için 13 tane alan bulunacak,kabuğunun çevresinde ise Ay’ın 28 günü için 28 tane alan bulunacak.Bundan böyle ‘bilgeliğin koruyucusu’ olacaksın ve diğer orman hayvanlarından daha uzun yaşayacaksın ! ‘ demiş.Kaplumbağanın arkasındaki takvim (Ay Takvimi) 364 gündür,ekstra kalan 1 gün ise Çerokiler tarafından ‘Yeşil Tahıl’ günü olarak adlandırılır ve o gün genellikle yazın ortasına denk gelir ve iyi hasatın habercisidir.O günde bütün küslükler unutulur,kutlamalar yapılır,yemekler yenir,O gün yeni bir başlangıçtır ! Bu arada ‘görebilene’ bu hikayede bir çok ‘sır’ var.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

19 Nisan 2021 Pazartesi

Nasıl Dua Etmeli?
Doğru şekilde dua etmeyi bilmek çok önemlidir.Neden Yüce Allah’ın 99 ismi var ? Bu isimlerin bir çok sırra sahip olmasının yanı sıra bir işlevleri de bize dua yönelimleri vermeleridir.Besmele de Yüce Allah’ın Rahman (Çok Şefkat ve Merhamet eden) ve Rahim(Bağışlayan,Esirgeyen) isimleri mevcut.Ayetel Kürsi de Hay(Her Daim Diri),Kayyum (Her şeyin varlığı kendisine bağlı olan, kainatı idare eden),Aliyy(Çok Yüce,Pek Yüksek Olan),Azim(Pek Azametli ve Büyük Olan) isimleri mevcut.İhlas suresinde Yüce Allah’ın Samed (Sığınacak Tek Dayanak Olan)ismi mevcut.Bu örnekleri çoğaltabiliriz.Yüce Allah isimlerini Kuran’da bizzat kendi insanoğluna vermiştir ve bu isimlerin sahibidir.’Bütün güzel isimler Onundur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Onu tesbih eder.O, Aziz’dir, Hakim’dir.’(Haşr 59/24)..’Melekleri de,arşın çevresini kuşatarak Rablerinin hamdiyle tespih eder halde görürsün. Aralarında hakla hüküm verilmiştir. Nihayet şöyle denir: "Hamd alemlerin Rabbi'ne özgüdür’ Zümer-75..Ve son olarak Araf 180. Ayette ‘En güzel isimler(Esma- Ül Hüsna) Allah'ındır; O'na onlarla dua edin.O'nun isimlerinde ters bir tutum izleyenleri bırakın.Onlar yapıp ettiklerinin cezasını çekeceklerdir. ‘ sözleri açıkça Yüce Allah’ın kendisine isimleriyle dua edilmesini istediğini gösteriyor,işte doğru dua budur.Yüce Allah’tan emeliniz ne ise Yüce Allah’ın O sıfatını bulup O'na O sıfatla dua etmeniz gerekir.Bir kaç örnek vermem gerekirse ‘Ya Rezzak (Bütün yaratılanların rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan) bu kulunun ve ailesinin rızkını bollaştır’.Ya Alim(İlmi Ebedi ve Ezeli Olan,İlmin Sahibi) bu kulunun ilmini genişlet’.’Ya Şafi (Hastalıkları İyileştiren) bu kuluna ve ailesine şifa ver’.’Ya Rahim (Bağışlayan,Esirgeyen) bu kulunun günahlarını bağışla’.’Ya Baki (Varlığının sonu bulunmayan, ebedi olan) yaptığım işleri kalıcı eyle’.’Ya Selam(Kullarını selâmete çıkaran) veya Ya Fettah(Her türlü zorlukları kolaylaştıran,darlıktan kurtaran) bu kulunu zorluklardan azad et.’ ‘Ya Semi (Herşeyi İşiten) lütfen duy bu kulunu ! ‘.Ben size gerekli örnekleri verdim.Artık gerisi sizde.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

3 Nisan 2021 Cumartesi

Makam
‘Makamımız aşk,usulümüz edeptir bizim.Kapımıza değil,gönlümüze vuran buyursun’ demiş Şems-i Tebrizi..Edeb olmadan aşk neye yarar?’Eğer bir müminin kalbini kırarsan Hakk’a eylediğin secde değildir,gönül insanın kıblesidir kırmayın’ demiş Yunus Emre.Kırdıktan sonra dostluk neye yarar? ‘Maddi hayata meyledenler için hayat deniz suyu içmeye benzer, içtikçe susarlar, susadıkça içerler.’demiş Muhyiddin Arabi..Devamlı susadıktan sonra su içmek neye yarar? ‘Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen cevizin hepsini kabuk zanneder.’ demiş Gazâli.. ‘Görmedikten’ sonra ‘bakmak’ neye yarar? ‘Allah'ın kendilerine verdiği akıldan razı olmayan kimse yoktur.Fakat akılsızların en değersizi aklıyla övünen kişidir.’demiş Mevlana..Övündükten sonra akıl neye yarar? ‘Sen doğru ol da! Varsın sanan eğri sansın.Lakin sakın unutma ki sen kendini bir şey sanmadığın sürece 'doğru insansın' demiş Yunus Emre..Doğru olmadıktan sonra ‘insanım’ demek neye yarar?.. ‘Yol odur ki doğru vara.Göz odur ki hakkı göre.Er odur ki alçakta dura.Yüceden bakan göz değil.’ demiş Yunus..Kibir olduktan sonra yükselmek neye yarar?..Ve bunların hepsi nefstendir.. İnsanın en büyük düşmanı kendi nefsidir..’ Bir gün nefsime dedim: gel seninle Rabbime gidelim. gelmedi. Ben de tek başına yürüdüm,gittim.’ demiş Beyazıd-ı Bestâmi.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

28 Mart 2021 Pazar

Eylemsizlik Yasası
Newton’un Eylemsizlik yasası..Canlılar hareket edebilmek için kaslarının kasılıp gevşemesine ihtiyaç duyarlar.Hareket yeteneğinin kaynağı canlılar için bu kas sistemlerinden gelir.Peki cansız varlıklarda bu olay nasıl gelişiyor ? Cansız varlıklar hareket etmek için dışarıdan bir kuvvete ihtiyaç duyarlar,yani Newton’un söylediği şekilde ‘Doğadaki nesneler dışarıdan bir kuvvet uygulanmadıkça düzgün doğrusal hareketini ya da durağanlığını korur’ işte buna ‘eylemsizlik ilkesi’ denir.Bu ilkenin en dikkat çekici vurgusu ‘düzgün doğrusal’ tanımlamasındadır,örneğin bir at arabası dünya üzerinde sürtünme olmasa(Sürtünme Kanunu),ata bile gerek duymadan ona verilen ilk hareket ile durmadan sonsuza kadar gidebilir.Gök cisimleri de bu ilkeyle hareket ederler.Yani gezegenler yaratılışlarında onlara dışarıdan uygulanan ‘ilk kuvvet’ ile gereken gücü almışlardır ve onları döndüren işte dışarından verilen bu ‘ilk’ kuvvettir.’Allah göğe yöneldi, o gaz bulutu halinde idi. Böylece Göğe ve Arz'a dedi ki: "İsteyerek veya istemeyerek gelin!" İkisi de: "İsteyerek(itaat ederek) geldik" dediler.Böylece onları, 'iki gün'de,'yedi Gök' olarak tamamladı ve her bir Göğe, emrini vahyetti. Biz, 'Dünya Göğü'nü de, lambalarla (yıldızlarla) donattık ve muhafaza ettik. İşte bu, Aziz(üstün-şerefli) ve Âlim olan Allah'ın takdiridir. FUSSİLET 11-12.’ O, geceyi, gündüzü, güneşi, ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.’Enbiya 33.Bu demek oluyor ki dışarıdan gezegenlere durmaları için gelecek tek bir kuvvet sonucunda bu döngü sonlanacaktır. ‘O dehşet günü gökleri yazılı kâğıt tomarlarını dürer gibi düreriz. Yaratmaya başlamadan önceki hale döndürürüz. Sözümüz sözdür; biz bunu mutlaka yaparız.’(ENBİYA/104).Yüce Allah kıyamet gününün tasvirini Kuran’da şöyle yapmaktadır ‘Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı,Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı,Ve insan: "Ona ne oluyor?" dediği zaman.O gün yer,Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatacaktır. (ZİLZAL/1-5)Sûr'a bir tek üfleme üflendiği, Arz ve dağlar yerlerinden kaldırılıp şiddetle birbirine çarpılarak darmadağın olduğu zaman,İşte o gün olacak olur. O gün gök yarılmış, sarkmıştır.’Hakka/13-16 . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

27 Mart 2021 Cumartesi

Aşk
İlahi sistemin en güçlü ilmi Vedik Astroloji’de 3 çeşit aşk vardır.Birinci aşk tipini Venüs kontrol eder..Venüs beğeniyi,hoşlantıyı ve cinsel çekimi gösterir,bu aşkın yüzeysel halidir.İkinci aşk tipi Ay tarafından kontrol edilir,bu bir insanın başka bir insana duyduğu ‘gerçek’ aşktır. Üçüncüsü ise Jüpiter tarafından kontrol edilir,bu ise aşkın en üst modu olan ‘İlahi Aşk’ tır,bütün güzel aşkların varacağı nokta burasıdır.Bir insan başka bir insana aşık olduğunda İlahi enerjiler bedeninde canlanmaya başlar yani Venüs fazını geçip Ay fazına girmiştir.Buradan sonra iki insanın birbirlerine olan aşkları Jüpitere dönüşür,buradan sonra artık dualite yok olmuştur,iki kişi ‘birlik’ bilincinde yok olmuşlardır,artık dualite yoktur ve İlahi enerjiler artık ‘bir’ olmuş bu iki insana ardına kadar açılır..Ancak Dervişler-Aydınlanmışlar bu aşamaları atlayıp başka birine ihtiyaçları olmadan direk Jüpiter fazına geçebilirler,işte o dervişlerden biri Mevlana; ‘Ey sevgili; heyben acıyla dolar da nefes alamazsan gel. Huzur bulacağın kıyılarım senindir. Umutların solar kurur da su bulamazsan beraber sulayalım, gözyaşlarım senindir. Kanadın kırılır da maviye uçamazsan, ne güne duruyor al, kanatlarım senindir. Çaresiz çilelere bir umut bulamazsan, kendime ettiğim dualarım senindir.Misafirsin bu hanede ey gönül, umduğunla değil bulduğunla gül, hane sahibi ne derse o olur, ne kimseye sitem eyle, ne üzül. Aşk nasip işidir hesap işi değil! Aşk adayıştır arayış değil! Sen adanmışsan ve yanmışsan bu uğurda aşk seni bulmaya gelir.Dediler ki: gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: gönle giren gözden ırak olsa ne olur. Beni çok özle, bir daha bu kadar sevmeyecekler seni. Aşksız olma ki ölü olmayasın. Aşkta öl ki diri kalasın. Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan Ay gibi belli olur.Aşkın hikâyesini, durmaksızın feryâd eden bülbüle değil,sessiz sedasız can veren pervanelere sor. Bir gönülde aşk ve sevgi ateşi yoksa o kişi karanlıklarda, Allah’ın nurundan habersizdir. Sana kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok, sen zaten bunlara sahipsin. O yüzden sana bir ayna getirdim. Kendine bak beni hatırla.’ . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

21 Mart 2021 Pazar

Nefs ve Rahu
Nefs dediğimiz olgu Rahu tarafından kontrol edilir.Rahu insanı yanlışa düşürmekten,insanı yanlış yola saptırmaktan sorumludur.Nefsimizi göremeyiz tıpkı Rahu gibi,çünkü Rahu bedensiz bir gezegendir yani matematiksel bir noktadır bu da Rahunun sadece zihin (vesvese) bazında insana etki etmesi demektir.Mevlana der ki ‘Nefsin ejderhadır.Öldü sanma, uykuya dalar o.Dertten eline fırsat düşmediği için uyur.Derdin bitince çıkar hemen. Hüner,dertsizken de nefsi uykuda tutmadadır’.Mevlananın Ejderha tanımı,Hint Vedalarında Rahu’ya verilen isimdir(Diğeri ismi Yılan). Rahu(Nefs) tatmin olmaz,sürekli ister,sahip oldukça daha fazla ister ve yine tatmin olmaz..İnsanın boşluğunu kullanır ve kontrol altına alır ‘Boş kafa,şeytanın çalışma alanıdır’ sözündeki gibi..Rahu şeytanın ta kendisidir.Abartıyı sever,lüksü sever,israfı sever,ahlakın dışına çıkmayı sever,zararlı bağımlılıkları sever,suç işlemeyi sever ve bunlara yeltendiğinizde sizi daha da bunlara meyilli eder ve içinden çıkamamanızı sağlar.Üstad Buddha ‘Bir kişinin kendi kendini yenerek kazandığı zafer,bir başkasının savaşta bin kişiyi yenerek kazandığı zaferden daha iyidir’ der..Burada insanın nefsinin onun en büyük düşmanı olduğunu vurgular.Kutsal kitabımız Kuran’da Yusuf suresi 53. Ayette ‘ Yine de ben nefsimi temize çıkarmıyorum.Çünkü nefis,Rabbimin acıyıp koruması dışında,daima kötülüğü emreder,şüphesiz rabbim çok bağışlayan,pek esirgeyendir."der.Nefs bizim dünyadaki sınav araçlarımızın en büyüğüdür,sürekli bizi yoldan çıkarmaya çalışır ama buna biz meyil etmezsek hiçbir şey yapamaz.Ama bir kere bir yanlışa meyil ettik mi Rahu(Şeytan) düzinelerce vesveseyle saldırıp aklımızı ‘tutulmaya’ uğratır,yani bu ancak kişi meyil ettiğinde olur.Peki çare nedir?Hiçbir şekilde yanlış bir şeye meyil etmezsek,vesvese de gelemez..Yüce Kitabımız Kuran şunu tavsiye eder ‘Şeytandan sana bir vesvese gelirse,hemen Allah’a sığın.Muhakkak ki O; işitendir,bilendir.’Araf/200.Kuran Şeytandan gelen vesveselere karşı Nahl 98. Ayette ‘Euzu billahi mineşşeytanirracim’ yani ‘Kovulmuş Şeytanın şerrinden sana sığınırım’ dememizi emreder.Deneyin,bu sözle zayıf bir anınızda gelen vesvese kesinlikle yok olacaktır. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

11 Mart 2021 Perşembe

Anlam
Tarih boyunca kurulmuş en güçlü hanedanlıklardan biri olan ve Çin üzerinde hüküm sürmüş Zhou Hanedanlığının en bilge adamı Zhuangzi (Milattan önce 369) arkadaşı Chuang Tzu’ya(Aslında Kendi) bir anektod anlatıyor’’Bir keresinde rüyamda bir kelebek olduğumu gördüm, farkında olduğum tek şey bir kelebek olarak yaşadığım inanılmaz mutluluktu ve insan halimin farkında değildim.Sonrasında uyandım ve tekrar ‘kendim’ olmuştum.Şimdi halen şunu düşünüyorum,ben bir insanım ve kelebek olduğumu rüyamda mı gördüm yoksa şu an ben bir kelebeğim de insan olduğum rüyasını mı görüyorum ? ..Tabi bunları söze aktarmakla sana bunları anlatmayı ne kadar başarabilirim bilmiyorum.Balık tuzakları balıkları yakalamak için vardır,bir kere balığı yakaladın mı artık tuzakla ilgilenmezsin.Aynı şekilde kelimeler de ‘anlam’ yüzünden varolurlar,bir kere kelimenin anlamını kavradın mı kelimeyi unutabilirsin. Eğer ‘anlamı’ kelimelerin fiziksel varlıklarının içinde arıyorsan kelimelerin hiçbir anlamı olmadığını bilmelisin.Bazı zamanlar kelimeler herşeyin anlamı gibi görünecekler, bazı zaman da hiçbirşey ifade etmeyeceklerdir.’Gerçek’ kelimeleri aşar..’’ . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

6 Mart 2021 Cumartesi

Menon Paradoksu

Antik Yunan’da ünlü paradoks vardır ‘Menon Paradoksu’. “Araştıracağımız veya öğreneceğimiz şey ya bildiğimiz bir şeydir ya da bilmediğimiz bir şeydir. Eğer bildiğimiz bir şeyse onu araştırmaya veya öğrenmeye gerek yoktur çünkü zaten onu biliyoruz. Eğer araştıracağımız veya öğreneceğimiz şey bilmediğimiz bir şeyse bu durumda araştırmayla öğrendiğimiz yeni bir şeyin, başlangıçta aradığımız şey olduğunu nerden bileceğiz?”. Platon ise Menon paradoksunu şöyle çözümler; ‘’Bilinmeyen bir şey araştırılabilir ve öğrenilebilir, çünkü hiç matematik bilmeyen bir birine sorular sorar ve onu istediğimiz yöne yönlendirirsek daha önce hiç bilmediği bir problemi çözdürebiliriz. Şu halde bilmediğimizi sandığımız bilgiler aslında bizde doğuştan vardır fakat onu doğurabilecek doğru yöntemi yani diyalog-yönlendirme yöntemini uygulamak gerekir.’’ Platon insan zihnindeki doğuştan gelen bilgilerin kökenini ise şöyle açıklar ‘’Ruh ölümsüzdür ve defalarca dünyaya gelmiştir, daha önce yeryüzünde bulunmakla dünyadaki şeyleri, ölmüş olmakla da öbür dünyadaki şeyleri görmüş ve bilmiştir. Şu halde öğrenmek, daha önce bilinen bir şeyi hatırlamaktan başka bir şey değildir.’’ Yani Öğrenmek=Hatırlama.. Platon belirli bir noktaya kadar haklıdır, Kur’an ise bu tartışmaya son noktayı koyar. Bakara 30 ‘‘Hatırla ki Rabbin meleklere: ‘’Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım’’ dedi. Onlar: ‘’Biz övgüyle seni tesbih ve takdis ederken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek birini mi halife kılıyorsun? dediler’’. Bu itiraz üzerine Yüce Allah, Bakara 31 ‘de şöyle söylüyor ‘‘Ve Allah, Adem’e isimlerinin hepsini (evrenin tüm bilgisi) öğretti. Sonra onları meleklere arz ederek dedi ki: “Haydi sadıklardan iseniz bunları isimleri ile bana söyleyin’’.Yani insan yaratıldığında Allah’ın tüm isimleriyle kuşatmış olduğu ‘evrenin bilgisi’ insana bizzat Yüce Allah tarafından verilmişti. Platon haklıydı evrendeki tüm bilgiler insanın zihninde kodlanmış halde bulunmaktadır, öğrenilemez, sadece hatırlanır. Çok enteresan bir bilgi olarak ‘İnsan’ kelimesinin anlamı ‘Unutan’dır. Meleklerin bile bilmediği evrenin bilgisi ‘Unutan’(İnsan) tarafından hatırlanmayı bekliyor.

 .

 .

© Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

2 Mart 2021 Salı

Neden Abdest Var?
Neden abdest var ? Namaz abdesti,boy abdesti ..Sadece bizim dinimizde ‘abdest’ yok,Hristiyanlıkta,Yahudilikte,Budizmde ,Hinduism’de hepsinde ‘Abdest’ alma mevcut.İbadetler öncesi ya da gündelik hayatın bereketli geçmesi için abdest almak birçok dinde tavsiye edilen bir durumdur.Ama neden ? Çünkü durum çok basittir.Temiz bir su damlasını ya da canlı bir su damlasının bir kabın içindeki ölü yada enerjisi düşük suya atarsanız o kabın içinde mevcut olan su’da canlılaşmaya ve enerjisini temizlemeye başlar ve tamamen enerji dolar.Bu değişimi sadece bir damla ‘temiz su ya da canlı su ‘ yapar.Vücudumuzun duş sırasında 1 buçuk litreden fazla suyu derimiz vasıtasıyla emdiği bilimsel kanıtlanmış bir gerçek.Vücudumuzun %80’i su ve gün içinde bir çok yıpratıcı enerjiye maruz kalıyoruz,auramız kirleniyor,belki kötü şeyler söylüyoruz,kötü şeyler duyuyoruz,kötü şeyler izliyoruz,içimizdeki ‘Su’ bunların hepsinden etkileniyor,kirleniyor,kötü enerjileri içinde barındırmaya başlıyor ve zararlı hale dönüşüyor (Bunun nasıl gerçekleştiğini ‘Suyun Sırrı’ adlı Youtube Kanalımdaki Videomda anlattım,neden bahsettiğimi bilmeyenler önce o videomu izleyip sonra bu yazıyı okusunlar).Tabiki %80 imiz sudan oluştuğu bu bizim ruh halimizi kötü yönde etkiliyor.İşte o anda en basitinden dışarıdaki temiz ve kötü enerji değmemiş suyla alacağımız bir namaz abdesti,derimiz altından emilerek direk vücudumuzda gün için yıpranmış suyla buluşuyor ve yeni gelen su içerde yıpranmış suyu yenilemeye,temizlemeye ve içindeki kötü enerjileri dışa atmaya başlıyor,tamamen onu yeniye,dönüştürüyor.Namaz abdestinde neden eller ve ayaklar yıkanır?Modern Tıp ve geleneksel Çin tıbbı,vücudumuzdaki bütün organların ulaşım noktalarının ellerimizde yani avuçlarımızda ve ayaklarımızın tabanındaki bölgede olduğunu söyler.Yani abdest sırasında bu bölgeleri yıkıyoruz ki yeni gelen temiz,enerjisi iyi su,vücudun heryerine,her organında ki suya ulaşsın onu yenilesin ve dönüştürsün diye.Çok yerde duymuşsunuzdur,bir damla ‘zem zem suyu’ normal suya atıldığında hepsini zemzem suyuna dönüştürür diye..Yani gün içinde ‘abdest’ almak,bir nevi yenilenmektir, temizlenmektir.Biz ‘Su’ dan ibaretiz unutmayın.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

14 Şubat 2021 Pazar

Öğrenilmiş Çaresizlik
Amerika'da köleliğin yaygın olduğu 1849 yılında,Harriet Tubman adlı bir kadın,köleleri esaretten kurtarmak için gizli bir örgüt kurdu ve 7.000’e yakın köleyi esaretten kurtardı.Bu konuda öncü bir figür haline gelen Harriet'e sordular:Köleleri kurtarmak için en zor adım nedir?Derinden bir iç çekip cevap verdi:'Bir köleyi,köle olmadığına ikna etmek'.Harriet devam etti ‘Binlerce köleyi özgürleştirdim ama binlercesini daha özgürleştirebilirdim,köle olduklarını bilselerdi!’.Asya’da fil tacirleri filleri nasıl köleleştirirler?Küçüklükten fili tek ayağından sağlam bir zincirle bağlarlar,fil daha küçük olduğu için ne kadar uğraşsa da bu zinciri kopartamaz ve hergün bu işlem uygulandığı için bir süre sonra fil denemekten vazgeçer.Fil büyümüştür artık 5 tonluk muazzam bir hayvana dönüşmüştür ama hergün ayağına bağlanan zinciri artık koparmaya çalışmamaktadır,aslında 5 tonluk bir hayvan için bu zincirin hiçbir bağlayıcılığı yoktur fil bunu kolayca kopartabilir.Ama file küçüklüğünden beri empoze edilmiş ‘öğrenilmiş çaresizlik’,bu büyüklükte bile bu zincirden kurtulamayacağını düşündürtmektedir ve çok kolay yapabileceği halde fil bu zincirden asla kurtulamaz.Harriet’in kurtardığı köleler de ‘köle’ olarak doğmuşlardı ve bu öğrenilmiş çaresizlik onlara hiçbir zaman bu durumu değiştiremeyeceklerini düşündürtmüştü..Şimdi gelelim günümüze.Para hırsı ile tüm hayatını harcayanlar modern çağ köleliğinin neferleridir.Çünkü çocukluktan itibaren sistem ‘Zengin olmak güzeldir,para sana herşeyi verir,tek dostun paradır,amerikan rüyası‘gibi terimlerle öğrenilmiş çaresizliği beslemektedir.Ve şu an milyonlarca hatta milyarlarca insan bu terimlerin peşinden koşmaktadır..Zincirlerini kırmak istediklerinde sistem onlara sunduğu ‘sahte mutlulukları’ göstererek ‘paran olmazsa bunlara ulaşamazsın’ der ve esareti kırabilecekleri halde aynı ‘esaret’ içinde çırpınmaya devam ederler.Oysa esaret ‘farkedilebilir’ olduğunda artık ‘esaret’ olmaktan çıkar..Gözünüzü açmanız ve sistemin size sunduğu ‘sahte’ mutluluklardan uzaklaşmanız gereken bir zamandayız.İçinize dönün,Yüce Allah’ın içinize koyduğu İlahi ışığa dönün.O ‘ışık’ bütün ‘zincirleri’ eritecek güçtedir.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

6 Şubat 2021 Cumartesi

An’da Kalmak
"Kırkayak mutlu ve sakindi, Ta ki karşısına bir kurbağa çıkıp Şakayla karışık, söyle bakalım Hangi ayak hangisini takip eder Diye soruncaya kadar. Bu kırkayağın kafasını Öyle bir karıştırdı ki Dikkati dağıldı zavallının Ve bir hendeğe yuvarlanıverdi Nasıl yürüyeceğini düşünerek."– Lao Tzu – Milattan önce 400 yılı . . Demem o ki boşuna hayatınızı planlamaya uğraşmayın başaramazsınız.Hayatın işleyişine kafa yorup müdahale etmeye çalışırsanız,hendeğe yuvarlanırsınız.Hayat sizin planlarınızla yürüyecek bir süreç değil.Ne geçmiş ne de geleceği kontrol edebilirsiniz.’An’ da kalırsanız yani sadece şu ‘anı’ yaşarsanız ‘yürümeye’ devam edebilirsiniz.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

4 Şubat 2021 Perşembe

Kötü Söz
Mutluluk paylaştıkça çoğalır değil mi ? Kötü olan herşey de paylaştıkça çoğalır..Üç maymun arketipi vardır,maymunlardan biri gözlerini kapatır,biri ağzını kapatır,biri ise kulaklarını kapatır..Bu maymunların ezoterik bir anlamı mevcuttur,yani insanlığa bir ‘mesaj’ verirler.İlk maymun ‘insanlardaki kötülüğü görme’der,ikinci maymun ‘kötü konuşma’ der,üçüncüsü ise ‘kötülüğü duyma’ der..Birde bilinmeyen bir dördüncü maymun vardır o da elleriyle ‘kötülük yapma’ der.. Hindistan'da ise üç maymun felsefesi Vadjra düşüncesine dayanıyor: Görmezsek, işitmezsek, konuşmazsak şeytan da bize dokunmaz, işimize karışmaz’..Gerçektende ne kadar çok kötü kelimeleri ağzınıza alırsanız o kadar kötü şey yaşarsınız.Ne kadar kötü davranırsanız o kadar fazla kötülüğü hayatınıza çekersiniz. İnsanların sadece kötü taraflarını görmeye odaklanırsanız,sadece onları daha kötü olmaya itersiniz.Size söylenenlerden sadece kötü olanlara odaklanırsanız daha fazla kötü şey duyarsınız.Kötülüğe ‘yok’ muamelesi yapmanız gerekiyor aksi halde kötülük siz onu farkettikçe hayatınızda canlanacaktır.Özellikle kötü şeyler hakkında cümle kurmayın,ölüm,hastalık,felaketler,fakirlik,korkularınız kesinlikle bunları cümle içinde kullanmayın.Bunları cümle içinde kullandığınız anda bu temalar hayatınızda canlanacaktır.İnsan Yüce Allah tarafından inanılmaz güçlü bir varlık olarak yaratılmıştır ama bu aynı zamanda insanın sınavıdır.Çünkü çoğu zaman gücünün farkında olmayan insan kendini felaketini yaratır.Kötü birşey hakkında konuşmak onu canlandırdığınız için kendinizi sabote etme yöntemidir.Kötü bir şey hakkında bilgi sahibi olmayın bu o ‘kötü şeye’ zihninizde yer vermenize neden olur.Örneğin kesinlikle hastalık ismi söylemeyin,çünkü söylediğiniz anda o hastalığa enerji verip hayatınızda canlanmasına sebebiyet veriyorsunuz,’ana kumanda’ sizsiniz,herşey sizin kelimelerinizle yani ‘motoru ateşlemenizle’ başlıyor.Peki bu holywood filmlerinin,dünya ve türkiye sinemasının envai çeşit hastalığı filmlerinde insanlara öğretmesi,televizyonlarda sürekli hastalık konuşulan programlar,sürekli hastane-hastalık film-dizileri ne için acaba? ‘..Kuran’ın tabiriyle ‘Siz hiç akıl etmez misiniz?’. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

2 Şubat 2021 Salı

Üstad Mencius ( Mensiyus)
Büyük Çin’de Konfüçyüsçülüğün yerleşmesine sebep olan Büyük Üstad Mensiyus milattan önce 372 yılında doğdu.Mensiyus insan doğasının her zaman ‘iyi’ olduğunu düşünüyordu,bir insan ancak dış etkilere maruz kaldığında kötü olabilirdi.Bunun için ’Kuyuya düşen’ çocuk örneğini veriyordu.Her kim olursa olsun yolda giderken bir çocuğun kuyuya düştüğünü gördüğü anda refleksif olarak koşarak çocuğu kurtarmaya çalışacaktır.Bunu yapan kimse,çocuğun evebeynlerinden bir çıkar sağlamak,paye elde etmek,herhangi bir kazanç sağlamak için yapmaz.Bunu yapar çünkü yaratılışı nedeniyle insanların ‘acı’ çekmesini istemez,bu da her yaratılanın saf olarak ‘iyi’ yaratıldığını gösteriyordu.Mensiyus insanın iyi karakterini kaybetme sürecini ise şöyle anlatıyordu;’Niu dağlarının ağaçları eskiden muhteşem güzellikteydi ama ağaçlar defalarca sınır ülke tarafından yakıldı ve kesildi.Kalan ağaçlar ise güzel yağmurla ve besleyici çiğ taneleriyle filizlendiler ve yeni dallar çıkardılar ama sonrasında dağın üstüne kurulan keçi çiftlikleri,ormancılar yeniden herşeyi yok ettiler..Bu nedenle Niu Dağı çorak ve kel görünüyor.İnsanlar Niu dağının bu halini görünce üstünde hiçbir zaman ağaç yaşamadığına kanaat getiriyorlar ‘..İnsan doğası da böyledir,sürekli yaşanan ve tatbik edilen negatif olaylar insanın doğasını kötüleştirmeye başlar,bu durum insan düzenli iyi bir eğitim (yağmur) alsa da değişmez..Ama bu,insanın orjinal doğası değildir.Mensiyus her zaman insanın orjinal doğasının ‘iyi’ olduğunu söyler,insanın içindeki kötülük ‘dış etkilere’ maruz kalması nedeniyledir.İnsanlar birbirine doğa olarak çok yakındılar ama düzenli olarak tekrarlanan alışkanlıklar nedeniyle doğaları farklılaşır.’Eğer hayatta kişi öğrenmeyi seçmiyorsa iyi bir yemek,güzel kıyafetler ve cinsellik insanı sadece hayvan yapar’ diyordu Mensiyus ve insanın ‘iyi’ doğasının bozulması da bununla başlıyordu,öğrenmeyi seçmeyen insanların hayvansal içgüdülerine saplanıp içteki ‘iyi’ özlerinden uzaklaşıp,kendilerini dış negatif özelliklere maruz bıraktıklarını söylüyordu.Ve bunu milattan önce 342 yılında söylüyordu..Şu an etrafınıza bakın büyük Üstad Mensiyus’un söylediklerini etrafınızda görmüyormusunuz ? . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

16 Ocak 2021 Cumartesi

Altın
Eski zamanlarda ülkenin birinde Padişah maiyetini alarak bir şehre ziyarete gitmiş.Yolda giderlerken büyük bir kar fırtınası çıkmış,yakınlardaki bir eve sığınmışlar.Ev oduncununmuş, onları eve buyur etmiş,evin içinde yanan ateşin önüne oturtmuş ve çay ikram etmiş.Oduncuya tüccar olduklarını söylemişler ama oduncu bu gelen kişinin Padişah olduğunu biliyormuş,yine de onları tanıdığını belli etmemiş.Oduncu,onlara ateşin yanında 4 tane yer yatağı yapmış.Gece çökmüş ve Padişahın iyice uykusu gelmiş, kafasını pencereden görünen kar fırtınasına çevirmiş,dışarının ne kadar soğuk olduğuna bakmış,bir de yanında onu sımsıcak ısıtan odun ateşine bakmış ve Vezirine mırıldanarak ‘Şu ateşin sıcaklığını 1000 altına değişmem!’ demiş,oduncu onu duymuş ve bu sözleri aklının bir köşesine yazmış.Sabahleyin fırtına dinmiş,yola devam edeceklermiş.Padişah atına atlamış ve arkadan gelen maiyeti yanlarında getirdikleri erzakları sırtlanarak onlarda dışarı çıkmışlar. Padişah oduncuya teşekkür etmiş ve ‘Bu hizmetinin karşılığı nedir?’ demiş.Oduncu ise ‘Hiçbir şey istemem beyim,sizin gibi değerli tüccarları her zaman ağırlarım ‘ demiş,Padişah ‘olmaz öyle şey,evinde kaldık,yedik,içtik,bir değer biçte ödeyelim sana oduncu’ demiş.Oduncu ‘bana kalsa ben sizden para almam ama madem emeğimin karşılığını ödemek istersiniz,o zaman 1000 altın yeter!’ demiş.Padişah şaşırmış,yanındakiler ise şok olmuş halde,kılıçlarına sarılmışlar,Vezir sinirle ‘Ne dersin sen bre gafil!Bir ordu beslenir bunla’ demiş.Oduncu hemen kurnazca ‘Efendim bu değeri ben biçmedim,dün gece Tüccar efendi biçti !’ der ve devam eder ‘Bu ateşin sıcaklığını 1000 altına değişmem dedi,duydum !’.Padişah duydukları karşısında öfkelendi ama bir taraftanda oduncu doğru söylüyordu,Padişah ülkede dürüstlüğüyle bilinirdi,Veziri de söylediklerini duymuştu.Padişah düşündü;güvenilirliğinin sarsılmasını istemiyordu,tamam dedi ve oduncuya 1000 altın verilmesini emretti.Oduncu halinden memnun giden kafilenin arkasından bakarken ‘1 Ateşe 1000 altın’ diye mutlulukla haykırdı.İşte dilimizdeki ‘Ateş Pahası’ sözü burdan gelir.Alınacak ders ise söylediklerinize çok dikkat edin,yoksa söylediklerinizin esiri olursunuz.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

14 Ocak 2021 Perşembe

Kilit Taşı
Kilit Taşı,eski Roma yapılarından beri kullanılan köprü, kubbe gibi yapıların ortasındaki ağırlığı ve dengeyi sağlayan taşa verilen isimdir.Bu taş bütün yapının dengesini üstlenir ve yapının sağlam bir şekilde durmasını sağlar.Kilit taşını yapıdan sökerseniz,tüm yapı saniyeler içinde yıkılır,kilit taşı yapıyı ayakta tutan öğedir.Evrende de 5 element vardır, ateş,toprak,hava su ve 5. Element akaş (ether-ruh).Bu 4 element 5. Element olan akaş olmadan bir arada duramaz. Vücudumuz 4 elementten oluşur.Hava-nefes ile yaşıyoruz,Su-vücudumuzun 4 te 3’ü su,Toprak-topraktan çıkan besinleri yiyerek hayatımızı sürdürüyoruz,Ateş-İçimizdeki sindirim ateşi sayesinde yediklerimizi enerjiye dönüştürüp hayatımıza devam edebiliyoruz ama bütün bunlar 5. Element olmadan bir hiç ! 5. Element olan akaş,bizim ruhumuzdur.4 elementi kullanacak bir ruh(akaş elementi) olmayınca hepsi yok olmaya mahkumdur,tıpkı insan öldüğünde bedeninin toprakta ayrışması gibi..Ruh yani Akaş elementi bizim ‘kilit taşımızdır’!Herşeyin ama herşeyin bir onu yapıyı ayakta tutan bir ‘kilit taşı’ vardır.Örneğin Vedik doğum haritasının kilit taşı Yükselen yöneticisi gezegendir, Yükselen yöneticisi gezegen haritada zarar görmüşse tüm hayat kişinin başına yıkılır.Bir insanın kilit taşı ise ‘Ahlaktır’ eğer kişi de ahlak olmazsa insanın diğer bütün karakter özellikleri yıkılmaya mahkumdur,Ahlak bir insanın kilit taşı yani çimentosudur. İki insan arasında ki ilişkinin kilit taşı ise ‘saygı’ dır,ilişkiden saygı çıkarıldığında ilişkinin bütün diğer öğeleri çöker.Bir toplumun kilit taşı ise ‘Aile’ dir,aile yapısı bozulursa toplumda ki herşey çöker.İmanın kilit taşı ise ‘kalpten inanmaktır’ kalbi çıkarırsan iman çöker.Bir tek ‘aşkın’ kilit taşı yoktur, çünkü ‘Aşk’ kilit taşının kendisidir.Ve kilit taşlarının en büyüğü ‘Allah aşkıdır’.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem

7 Ocak 2021 Perşembe

Affetmek
‘Toprağa kötü şeyler de atılır ama toprak hep iyi şeylerle (çiçek,ağaç vs.) karşılık verir’ demiş büyük bir alim..Yüce Allahın yarattığı kainatta ki herşey,güneş,su,hava, toprak,deniz,okyanus,ırmak,dağ,taş karşılıksız veriyor ve kendilerine kötü davranıldığında da karşılık vermiyorlar.Denizler kirletiliyor,ağaçlar kesiliyor,göller kurutuluyor,toprak zehirleniyor ama hiçbiri insan oğlundan intikam almak istemiyor.Kainatta yaratılmış herşey karşılıksız verip kin tutmazken,intikam almak istemezken,hiçbir şey vermeyip,hiçbirşey üretmeyip,sadece tüketen ve intikam hırsıyla yanıp tutuşan canlıya ne denir?İnsan..Doğa bile kendine yapılan bu kadar kötülüğe karşı hala insanoğluna yiyecek veriyor ve affediyorsa,insan kendine yapılan haksızlıklara karşı neden affedici olamıyor? Nedir onun kendini bu kadar önemli hissetmesini sağlayan?Kibir..Kibir affetmenin önüne geçer ve kişinin içindeki üzüntünün,nefretin ve intikam hırsının sabitlenmesini sağlar..İnsan kendinin de doğanın bir parçası olduğunu öğrenene kadar kin tutmaya, affetmemeye,nefret duygusuna takılı kalmaya devam edecek..Öfke de ulu dağlar gibi sakin olunca,vericilikte Güneş gibi olunca,besleyicilikte toprak gibi olunca,merhamette yağmur gibi olunca,inancında sarsılmaz gökyüzü gibi olunca tamamlanacak insan..O zaman affetmenin gerçek ‘erdem’ olduğunu anlayacak..Ve yaratılmış herşeyin Yüce Allahtan geldiğini kavrayınca kıskançlık,kızgınlık,intikam,nefret,kin duyguları silinecek yüreğinden.. Birlikte olduğu kötü duygular (kıskançlık,kızgınlık,intikam,nefret,kin,materyal hırs) insanı yarı yolda bırakmak için bekliyorlar ama insan bir karanlığın içinde ilerlemekte.. Cüneyd-i Bağdadi diyor ki ‘Allah kuluna çok fazla soru sormaz,sadece şunu sorar: Ben seninleydim,Sen kiminleydin?’.. . . © Kadim Astroloji Analisti Erdem