28 Kasım 2022 Pazartesi

İnsanın Hayvani Tarafı
Yeme, içme ve cinsellik.. Bunları hayvanlarda tatbik ediyor.. O zaman bizi hayvandan ayıran fark ne? Demek ki yemek, içmek ve cinsellik insanın hayvani/nefsani tarafına ait.. Ama insanın birde Rahmani tarafı var Yüce Allah bize ruhundan üfledi(Hicr 29). Rahmani tarafa yol almak için insanın nefsani/hayvani tarafının tam ters istikametine ilerlemesi gerekiyor.. İşte oruç burada devreye giriyor, Yüce Allah’ın bize farz kıldığı ibadetlerden biri.. Yüce Allah bizi dizayn etti, O bizim neye ihtiyacımız olduğunu biliyor(Alim). Şimdi Rumi’nin oruç hakkında söylediklerine bakalım; ‘’Sen, orucu, şaşılacak acayip meziyetleri bulunan bir şey olarak bil! Oruç, insana can bağışlar. Gönül lütfeder. Sen, şaşılacak bir şey görmek istersen, oruca şaş! Sen, göklere çıkmak, miraç etmek sevdasındaysan, şunu bil ki oruç, senin önüne getirilmiş bir Arap atıdır. Oruç, can gözünün açılması için bedenleri kör eder. Senin gönül gözün kör de o yüzden kıldığın namazlar, yaptığın ibadetler sana o aydınlığı vermiyor, hakikati göstermiyor. Oruç, insan şeklindeki hayvanın hayvanlığını giderir. Bu yüzdendir ki oruç, insanın insanlığını olgunlaştırmaya mahsustur. Âşıkların hayatı, beden matbahı yüzünden kararmıştı. İşte oruç, o matbahları aydınlatmak için çıktı geldi. Sen, hiç bilgi nuruyla nurlanmış bir hayvan gördün mü? Beden de bir hayvandır. Hayvanın ardına düşüp de orucu bırakma! Sen, canının içinde Kur’an nurunu istiyorsan, şunu bil ki oruç bütün Kur’an’ın tertemiz nurunun sırrıdır. Gök sofralarının, ruha mahsus sofraların başına tertemiz kişiler oturturlar. İşte oruç, sana, onlarla bir kaptan yemek yedirir. Oruç seni gün gibi gönlü aydın, canı saf bir hâle kor. Sonra da Padişahla buluşma bayram gününde varlığını kurban eder, seni varlıktan ve benlikten kurtarır.’’ Gönlün kocaman bir ırmak, ve her an gönlüne düşünceler aksediyor ama sen suyu düzenli olarak ‘bulandırdığın’ için ‘aynan’ düşünceleri yansıtmıyor, aynada o düşünceleri göremiyor anlayamıyorsun. Rumi diyor ki ‘’Suda bir suret görürsen o, dışarıda bulunan şeyin aksidir yiğidim. Fakat suyun pislikten arınması için beden ırmağını temizlemek, arıtmak şarttır. Bu suretle onda bir bulanıklık ve çerçöp kalmamalı ki yüzün, içine aksetsin, görünsün. A adamcağız, bedeninde toprakla karışmış sudan başka ne var? Söyle. A gönül düşmanı, suyu, topraktan arıt. Halbuki sen, her an yemekle, içmekle o dereye daha fazla toprak dökmede, o suyu daha fazla bulandırmadasın. O suyun içinde hiçbir şeycikler bulunmadığında yüzler, ona akseder, orada görünür.’’ Bakara 184 ‘’Her şeye rağmen bilirseniz oruç tutmak sizin için en hayırlısıdır.’’ . . © Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

22 Kasım 2022 Salı

Uzakta mı?
Rumi diyor ki ‘’Eğer Ay’ı istiyorsan, geceden saklanma.. Eğer gülü istiyorsan, dikenlerden kaçma.. Eğer ‘Aşk’ı istiyorsan kendinden saklanma..’’ Rumi’nin burada bahsettiği ilahi aşktır ve bu bizden dışarda değildir, sana şah damarından yakın Olan’ı(Kaf 16) ‘dışarıda’ aramak mantıksızdır. Yoksa bizden milyonlarca ışık yılı uzakta olan gezegenler vedik doğum haritamızda ne arıyor? Onlar an be an bizi etkilemektedirler ve biz onları da çok uzakta görüyoruz.. Gezegenlerin çalışma prensiplerini daha önce açıklamıştım. Bilimle de kanıtlanmış olduğu gibi Ay’ın Dünya üzerindeki sulara açıkça etkilerini, medcezir olayını, suyun alçalma ve yükselme hareketlerini biliyoruz. İnsan vücudunun da %70’i sudur, yani Ay’ın etkisiyle Dünya üzerinde sular alçalıp yükseldikçe sizin bedeninizdeki sular da alçalıp yükseliyorlar ve bu da duygu durumunuzu oluşturuyor. İşte Vedik Astroloji’nin çalışma prensibi budur. Peki diğer gezegenler? Satürn’e kadar olan 7 gezegenin (Güneş, Ay, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn) her birinin dünya üzerindeki suları uzaklıkları oranınca belirli bir etkileme kuvvetleri vardır, bu nedenle vücudunuzun içindeki su da her birinin hareketi miktarınca etkileniyor. Yüce Allah boşuna vücudumuzun 3 te 2 sini sudan yaratmadı (Enbiya 30 ‘’Biz herşeyi sudan yarattık.’’), bu kurduğu sistemin çalışmasına olanak vermek için idi. Sonra Yüce Allah Nebe 12’de ‘’Üzerinize sağlam 7 göğü bina ettik’’ dedi ve üzerimizde 7 ana enerji noktası yarattı, bunlara çakra denildi. Çakra Sanskritçe de ‘Çember’ demektir, üzerimizde an be an dönen 7 enerji santralini gösterir. Ve bu 7 enerji santralinin her biri 7 gezegen tarafından yönetilir. Eee noldu? Bu gezegenler milyonlarca ışık yılı uzaktaydı ama ‘burnunuzun’ dibinde çalıştıklarını görüyorsunuz.. Peki Yüce Allah.. O bizden uzakta mı? 7 enerjji santrali( 7 sema-7 gezegen-7 çakra) bizde olduğuna göre 7 sema’da bizim ‘içimizde’.. Peki o zaman dışarda neyi arıyorsun? Rumi bitirsin ‘’Canında bir can var, o canı ara... Beden dağında bir mücevher var, O mücevherin madenini ara... A yürüyüp giden sufi, gücün yeterse ara; Ama dışarıda değil, aradığını kendinde ara." . . © Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

8 Kasım 2022 Salı

Vedik Astrolojide Jüpiter
Jüpiter bir vedik doğum haritasında şansın birincil temsilcisidir. Jüpiter bir kişinin vedik doğum haritasında Venüs ile ilişki kurarsa (açı yada kavuşum) kişi aşk ilişkilerinde ve evlilikte mutlu olur. Jüpiter Ay(zihin) ile bağlantı kurarsa kişi sakin ve huzurlu bir zihne sahip olur. Bir kişinin vedik doğum haritasında Jüpiter, Satürn (İş Gücü) ile bağlantı kurarsa kişi işinde zirveye ulaşır ve mesleği kişinin şansı olur. Şans demek Jüpiter demektir. Bir kişinin vedik doğum haritasında kişinin Jüpiter’inin kurduğu bağlantılar kişinin hangi hayat alanlarında şanslı olduğunu gösterecektir. Jüpiter bir kişinin vedik doğum haritasında hayatta kolay elde edebileceklerini şansını, cömert yanlarını, ona bahşedilen bilgiyi, mutluluğu, spiritüel yeteneklerini ve kişinin Allah inancını gösterir. Jüpiter’in vedik doğum haritanızda yerleştiği, o evin simgelediği konularda sizin için başarı, tatmin ve kolaylık vardır. Jüpiter kişiyi bulunduğu burcun bütün güzel özellikleriyle donatır hayatı boyunca. Örneğin bir kişinin vedik doğum haritasında Jüpiter Aslan’da ise kişi liderlik yetenekleriyle donanmıştır, bu şekilde dünyaya gelmiştir. Bir vedik doğum haritasında iyi bir burçta, iyi bir evde olan ve iyi açılar alan bir Jüpiter ile doğmak hayata karşı 3-0 galip başlamakla eş değerdir.(Satürn’ün bulunduğu burçta ise 3-0 yenik başlarsınız).Tabi sahip olduğunuz vedik doğum haritanızı ‘elleriniz kazandı’(Şura 30) zira Yüce Allah kimseye zulmetmez(Yunus 44). Jüpiter’i iyi durumda olan biri çok dindardır, Allah korkusu vardır,çok şanslıdır, iyi işler yapar, çevresinde saygı gören birisi olur, iyi kalpli ve çok cömerttir.. Hayırseverlik, yardımseverlik bu kişi için çok önemlidir.Vedik doğum haritasında kötü yerleşmiş(zarar görmüş) bir Jüpiter’e sahip olan kimse ise abartıya kaçan, inancında dalgalanmalar olan, haddinden fazla para harcayan, zaman zaman başkalarına karşı toleranssız, herşeyi ben bilirim diyen ,ukala tavırlı birini ortaya çıkartır. Jüpiter vedik doğum haritanızın hangi evinde ve hangi burcunda konumlanmışsa ve hangi evlere açı yapıyorsa şans size o evlerin temsil ettikleri hayat alanlarında güler.. . . © Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

26 Ekim 2022 Çarşamba

Yükselen Burç

 


Bir vedik doğum haritasında 12 tane ev bulunur ama en önemlisi yükselen burçtur yani 1. evdir. Çünkü 1. ev kişinin 'kendisidir'. 1.ev yani yükselen burç diğer 11 evle etkileşim halindedir. Kişinin kendisi yani yükselen burç(1.ev) ve onun yönetici gezegeni harita da iyi konumlanmamışsa diğer 11 evin hepsinde iyi konumlar olması kişinin hiç bir yararına olmayacaktır, çünkü kişinin kendi(yükselen ve yükselen yöneticisi gezegen) kötü durumdaysa diğer 11 evin kişiye faydası yoktur. Yani bir vedik doğum haritasında yükselen burcun içinde iyicil gezegenlerin konumlanması (Jüpiter,Venüs,Merkür,Ay) ve yükselen yöneticisinin iyicil gezegenlerde kavuşum yapması(Jüpiter,Venüs,Merkür,Ay) ve kendra(1,4,7,10) yada trikona (5. ve 9.) evlerden birinde konumlanması yükselen burç ve yöneticisinin 'iyi durumda' olması demektir. Bu şekilde diğer 11 evin ona sunduğu nimetlerden yararlanacaktır. Böyle bir kişi zorluklardan zarar görmeden kurtulur, çünkü yükselen burcun gücü hepsine üstün gelecektir. Yani bir vedik doğum haritasında yükselen burç ve yükselen yöneticisi gezegen güçlü yerleşmişse kişi bütün zorluklardan kurtulacak ve hayatın ona sunduğu ödüllerden de faydalanabilecektir .Yükselen burcun(1.ev) ve yöneticisinin haritada güçsüz yerleşmesi ise bu durumların tam tersinin yaşanmasına neden olacaktır.. Ayrıca yükselen yöneticisi gezegen kişinin zekasından, tüm olaylara bakış açısından sorumludur, bu gezegen kişinin hayatındaki sorunlarla nasıl savaştığını gösterir. Eğer vedik doğum haritasında kişinin yükselen yöneticisi gezegen zarar görmüşse (6. 8. 12. evler de ya da sevmediği burçta yerleşmiş yada en az 2 kötücülden kötü açı alıyorsa) kişinin hayatta ki sorunlarla savaşma azmi yoktur, kişi ufacık bir zorlukta savaşmaktan vazgeçer, bu da onun hayatta ilerleyememesine neden olur. Aksine kişinin vedik doğum haritasında güçlü yerleşmiş bir yükselen yöneticisi gezegen zorlukların her ne olursa olsun kişiyi yıldıramamasına neden olur. Eğer yükselen ve yükselen yöneticisi haritada zarar görmüşse, vedik astrolojide herşeyin çaresi vardır kişi zikirler ve doğal taşlar vasıtasıyla haritasındaki bu kötü durumun üstüne çıkabilir.

.

.

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

16 Ekim 2022 Pazar

Lat, Menat ve Uzza

 

Necm 19-20 “Lât ve Uzza’yı ve diğer üçüncüsü Menat’ı gördünüz mü?”. İnsanlık tarihinde yolunu şaşırmış insanlar ve cinler yüzbinlerce sahte ilaha, yüzbinlerce sahte tanrıya tapmıştır peki Yüce Allah Kur’an’da neden sadece Lat, Uzza ve Menat’ı söylüyor? Çünkü bu 3 sahte ilah yüzbinlerce ‘sahte ilah’ın özeti, yani hepsini içeriyorlar. Yüce Allah Necm 23 te devam ediyor ‘’(Lat, Menat, Uzza) Bunlar, sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka şeyler değildir. Onlar, sadece zanna ve nefislerinin hoşlandığı şeylere uyuyorlar.’’ Yani Yüce Allah diyor ki bu putları insanlar kendi oluşturdu, bu putlar insanların nefislerine ‘hoş’ geliyor ama bu sadece bir zan.. Şimdi Lat, Uzza, Menat kelimelerinin kökenine bakalım. “Lât” kelimesi etimolojik olarak “ilah” kelimesinin bozulmuş hali ve mutlak otoriteyi ifade ediyor; El/Elot/Elat/Lat /Elohim/Allot/İlah.. Eski çağlarda Aramice/İbranice dahil Arapça’nın kök dillerinde ‘mutlak itaat/otorite’ kaynağı anlamında yukarıdaki kelimeler kullanılmaktaydı.(Kelimelerin etimolojik kökenleri R. İhsan Eliaçık’ın ‘Yaşayan Putlar: Lat, Uzza, Menat’ yazısından alınmıştır, bu değerli yazıyı da okumanızı tavsiye ederim.) Yani Lat kelimesinin tam anlamı ‘otoritedir’. “Uzza” kelimesinin anlamı ise Kur’an’da kullanılan “Aziz” isminin daha değişik söylenişidir, “Güç” “kuvvet” anlamına geliyor: Aziz/Mu’ız/ Muaz/Izzet/Muazzez. Üçüncü sahte ilah olan Menat’ın anlamı ise ‘para’ dır, Menna/Mamon/ Money/Many/Menat/Manat.. Yani Yüce Allah insanların ve cinlerin çağlar boyunca taptığı 3 putu dile getirmiştir Lat (Otorite), Uzza(Güç), Menat (Para).. Ve insanlığın büyük bir bölümü hala bu 3 puta tapmaktadır.. Vedik astroloji perspektifindan bakarsak Otorite-Mars, Güç-Güneş, Para-Merkür.. Bir vedik doğum haritasında bu gezegenlerin güçlü bir şekilde yerleşmesi veya bir arada bulunması veya karşılıklı açı yapmaları kişinin bu kavramları ‘sahte ilah’ olarak edinmesine neden olacaktır. Çare ise ‘putları’ kırmaktır. Enbiya 58 ‘’(İbrahim) Sonunda onları parça parça etti.’’ ve İbrahim 35 ‘’Hani İbrahim şöyle demişti: ‘'Rabbim bu şehri güvenli kıl, beni ve çocuklarımı putlara kulluk etmekten uzak tut.'’


© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan


11 Ekim 2022 Salı

Gündüzden Kurtul!

 


Gündüzleri bir ‘yalanın’ içinde yaşıyoruz. Gündüzü Güneş yönetir ve ışığı her yeri kaplamıştır, ‘yıldızları’ göremeyiz. Gündüzleri Güneş’in ışığı nerede olduğumuzu bize göstermiyor, ‘hakikati’ saklıyor. Güneş vedik astrolojide hırsı, egoyu, tutkuları(yanan alev topu) temsil eder. Gündüzleri Güneş’in kontrolünde olduğu için gündüzleyin bütün insanlar egolarının, hırslarının, tutkularının esiridir ve ‘hakikat’ kaybolur. Rumi diyor ki ‘’Eğer gece olmasaydı bütün insanlar, hırstan, isteklerinin üstüne titremeden kendilerini yakar, helak ederlerdi. Gündüzleyin herkes bir şey elde etmek, bir kâr kazanmak hevesiyle kendini ateşlere atmış, yanıp yakılmıştır. Bir müddet hırslarından kurtulsunlar diye gece, Allah rahmeti gibi zuhur etti.’’ Gündüzleyin yıldızları, yani ‘hakikati’ göremiyoruz, Nahl 16 ‘’Onlar yıldızla yol bulurlar.’’ Yani gündüzleyin Güneş’in temsil ettikleri ‘ego’, ‘hırs’, ‘tutku’ bizi ‘kör’ ediyor ‘hakikati’ göremiyoruz. Gerçek olan ise ‘gece’, gökyüzü pırıl pırıl parlıyor, nerede olduğumuz belli oluyor, ‘hakikat’ ortaya çıkıyor. Gündüze (Güneş-Ego-Hırs) takılı kalmamalıyız, Feridüddin Attar diyor ki ‘’Ey gafletle hırs denizine gark olmuş kişi, geri kalıyorsun, ilerleyemiyorsun, ama bundan haberin bile yok! Hırsın, tamahın, canını, imanını mahvetti gitti! Dünya nedir? Hırs ve tamah yuvası. Ulu Allah, ona “hiçbir şey değil” (Hadid 20) dedi... sense onun tuzağına tutulmuş kalmışsın!’’ Gündüzden kurtul! Gece ise seni bekliyor.. Rumi diyor ki ‘’Gök kapıları geceleyin açılır ey kardeşim, bir gecelik de olsa uyumazsan ne olur? Mum gibi diri ol! Gök kapıları geceleyin açılır, talihler, bahtlar uyanır. Sen de Ay gibi uyuma da talih yıldızın parlasın, güzelleşsin. Sen gökyüzüne mensupsan elbette o âleme, gökyüzüne özlemin vardır. Bu kirli dünyada, gökyüzünden aşağılarda kalamazsın. Yücelerden başka yerlerde yatıp uyuyamazsın. Geceleyin yürü ki, yollar geceleyin alınır, menzillere geceleyin varılır. Eğer sen, eşsiz Pâdişahı istiyorsan onun yoluna düşmüş, sefere çıkmışsan seferde uyumamak gerekir. İyi insanlar, bahtlı kişiler, Allah ın merhameti ve sevgisi gölgesinde uyurlar. Kardeş, sakın sen de başka bir yerde uyuma.’’

.

.

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

14 Eylül 2022 Çarşamba

Bakış Açısı

 

Sekar’da(Dünya) her şey aldatmaya programlı.. Ve buraya ‘aldanmamızın’ sebebi ise sadece ‘bakış açımız’, yani vizyonumuz.. Kocaman bir arabanın önündesin bakıyorsun büyük bir jeep, kim bilir kaç tondur ne kadar da heybetli görünüyor.. Bir gökdelenin 25. Katına çıktığında o heybetine hayran kaldığın arabaları aşağıda ‘oyuncak araba’ olarak görüyorsun, biraz daha yükselirsen ‘karıncaya’ benziyor o ‘heybetli araba’.. Büyük ‘gökdelenler’ sen onların yanında olduğunda yukarı bakmaktan başın dönüyor ne ‘heybetli’ diyorsun nasıl muazzam bir yapı böyle.. Ama o heybetli gökdelenler, uçaktan baktığında ‘küçücük’ görünüyorlar, bazen nokta gibiler ki o ‘dev’ yapıları yukarıdan ‘zor’ görüyorsun.. Dağlar, çok heybetliler bir insan olarak onların önünde o kadar aciz duruyoruz ki ama gökyüzünden baktığında dağların küçük ‘kum tepelerinden’ farkları yok.. Demek ki problemli olan bakış açımız, demek ki bizi ‘aldatan’ bakış açımız.. Bakış açımız ne kadar ‘alçaktaysa’ bu Sekar herşeyiyle o kadar ‘heybetli’,’çekici’, ‘yenilmez’ ve ‘üstün’ duruyor.. Ama nefsimiz arınıp, temizlenip bakış açımız otomatik olarak ‘gökyüzüne’ yöneldiğinde bu Dünya’nın her ‘heybetli’ öğesi küçülüp bir ‘karınca’ boyutuna geliyor.. Yani bir arabanın, gökdelenin ya da dünyasal herhangi bir şeyin heybetine, muazzamlığına kapılıyorsan, ‘aşağıdan’ bakıyorsun demektir, yukarı çık! Yukarı çıktığında heybetinden etkilenip ‘çok kudretli’ olduğunu düşündüğün şey(dünya hayatının her öğesi) çok küçük, basit ve önemsiz hale geliyor.. ‘Aşağıdan’ bakarak onlara bu ‘kudreti’ veren sadece senin bakış açın. Senin bakış açını ne aşağıya çeker? Günahlar(Temizlen!), zararlı bağımlılıklar, kötü huylar, nefsinin etrafında kümelenmiş karma katmanları bunlar nefsini ‘aşağıya’ çekiyor.. Bunlardan nefsine ne kadar daha eklersen nefsin ‘ağırlaştığı’ için bakış açın ‘yerde’ kalacak ve buradaki(Sekar) her öğeye hayran olup, yenik düşeceksin.. Nefsini ne hafifletir? Vermek(zekat, sadaka), iyi işler (nefsinin etrafındaki günah katmanları yok olur – Nisa 146), inanç (Allah deyince bile kafan gökyüzüne dönüyor) ve ‘temiz’ bir hayat yaşamak.. A’la 14 ‘’Arınanlar gerçekten kurtuluşa ermişlerdir’’.

.

.

©Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan


10 Eylül 2022 Cumartesi

Levh-i Mahfuz İnsanın İçinde

 

İnsan ‘Levh-i Mahfuz’ kayıtlarına ulaşabilir mi? Cevap evet.. Bütün öğretilerin ‘kendini bil’ demesi işte bundandı.. Yüce Allah insana ‘ruhundan üfledi’(Hicr 29), bur ruh İsra 13. Ayetteki herkesin ‘kuşunu’ boynuna bağladık dediği ‘kuştur’ (detaylı bilgi için bkz. Emrah Eryılmaz - ‘Hakikat Kitabı’), yani bu kuş(ruh) nefsimizi(biz) öldüğünde onu ya yukarı katlara taşıyacak ya da Araf’tan tekrar Sekar’a(dünya) geri indirecek olan kuş. Yanımızda bir de ‘Cin’ var vesvese veren o, kıyamet gününde aleyhimize tanıklık edecek olan o, Kaf 23 ‘’Yoldaşı şöyle der ‘’İşte yanımdaki hazır’’, Kaf 27 ‘’Yoldaşı dedi ki: "Rabbimiz, onu ben azdırmadım. Onun kendisi, dönüşü olmayan bir sapıklık içindeydi.". Yani biz ‘nefsiz’ ve iki yoldaşımız var. Birincisi ‘Ruh’(Kuş-İsra 13) o rehberimiz, gönlümüze iyi düşünceler ve evrenin bilgisi ondan geliyor, çünkü Yüce Allah onu ‘ruhundan üfledi’. İkincisi yanımızdaki ‘Cin’(Kaf 23-27) gönlümüze bütün kötü düşünceler ve vesveseler ondan geliyor. Biz hayatımız boyunca Ruh ile Cin arasında bocalıyoruz. Ve ‘Ruh’(kuş) çok yaşlı(yaratımın başı) milyarlarca yıl yaşında ve evrenin her alanına ‘giriş’ izni var ve bizimle gözlerimizi kapattığımızda ‘sembollerle’ konuşuyor. Rumi bunu farketmiş ‘’Burda biri gizli, kendini yalnız sanma; kulağı pek keskindir, kötü sözler söyleme. Gönül kaynağına bir ayak bağıdır atmış o peri; hayaline gelen her sûret, o perinin yüzünden geliyor.’’ Yani gözlerini kapattığında gözlerinin önüne gelen her sembol ‘Ruh’un(Kuş) seninle konuşması(Soru sor ona!), aslında gözlerini kapattığında ‘gerçekten’ görmeye başlıyorsun, çünkü gözlerin ‘açıkken’ gördüğün hiçbir şey gerçek değil, hepsi bir illüzyon. Yanındaki ‘Ruh’un’ (kuş) evrendeki her ‘bilgi’ noktasına giriş izni var, ‘Levh-i Mahfuz’a bile.. Rumi’yi dinleyelim ‘’İyi adamın gönlüne kötü bir düşünce geldi mi bu, boş değildir, bir aslı vardır bunun. O anlayışı vehim sayma, Allah'tan gelen anlayış bil. Gönüldeki nur, onu külli levhten okumuş, anlamıştır.’’ Yani çok ama çok güçlüyüz, ama ‘Birileri’(A’raf 27), ‘gözümüzü’ kapatmamızı ve içimize dönmemizi istemiyor(Tv, Internet, Pc, Medya ile). Gözünü kapat ki ‘gerçek’ önünde açılsın!.

.

.

©Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

5 Eylül 2022 Pazartesi

İllüzyon ve Gerçek

 


Gece vakti, çok açsın adeta miden kazınıyor bir şeyler yemek istedin ama kendini frenledin, yemedin ve uyudun.. Sabah kalktığında o açlık hissinden eser yok, hiç olmamış gibi, hatırlamıyorsun bile ama bu ‘his’ dün yatmadan önce seni açlıktan kıvrandırıyordu? Kalktığın gibi hemen yemek yemeye koşman gerekmez miydi ama bunu hatırlamıyorsun bile? Cinsel arzular için de böyle, cinsel arzuların uyandı ama sen uyumayı tercih ettin kalktığında bir bakmışsın ki o ‘his’ yok olmuş o ‘çekim’ hiç olmamış gibi ama uyumadan önce bu his seni ciddi bir şekilde esir almıştı? Gam, keder, ıstırap içindesin, ruh halin mahvolmuş bir durumda ve sen zor da olsa uyudun.. Kalktığında bu duygular nerede? Sanki yenilenmiş gibisin dün yatmadan önce seni esir almış olan ‘üzüntü’ hissi yok, halbuki bu ‘hisler’ dün seni mahvediyordu, nasıl kalktığında bu ‘ağır’ hislerin etkileri üzerinde olmaz? Ben söyleyeyim nasıl.. Bu hislerin hiçbiri gerçek değil, hepsi bir ‘illüzyon’, uyuyup uyandığında ‘gerçek’ olmayan hiçbir şeyin etkisi üzerinde kalamaz da ondan.. Sekar denen bu ‘aşağıların aşağısında’ (Tin 4-5) hepimiz beş duyumuzun esiriyiz ve beş duyumuz an be an zihnimizi tutulmaya uğratmakta. Yaşadığımız ruh hallerinin %99,99 u bu illüzyondan oluşuyor, aslında gerçek değiller. Açlık, cinsellik, üzüntü, kaygı, neşe, sevinç aklınıza gelen herhangi bir ‘his’ gerçek değil, bu nedenle ‘uykuya dalıp’ üst boyutlara yani ‘gerçek aleme’ geçtiğimizde bu ‘hislerin’ hiçbirinin etkisi üzerimizde kalamıyor.. Tek bir gerçek ‘his’ var, o da ‘aşk’.. ‘Aşk’ bu hiçbir ‘gerçek’ bulunmayan beş duyu hapishanesinden çıkmayı sağlayan tek ‘araç’.. Aşk’ın ‘küçük hali’ olan iki insan arasındaki ‘aşkta’ bile, insan hormonlarında inanılmaz değişimler olur, kişi beş duyunun esaretinden kurtulmaya başlar.. Bilirsiniz aşık olan kimse yemeden-içmeden kesilir, dünyaya dair hiç bir şeye önem vermez, sadece ‘sevdiğini’ ister.. Bunun bir üst oktavı ise Allah aşkıdır ki, bu tamamen beş duyu esaretine son verip İnsan-ı Kamil olmak demektir.. Beş duyunun esaretinden nasıl kurtulunup ‘aşka’ ulaşılır? Meryem 96 ‘’İman edip iyi/güzel işler yapanlar ise, Rahman onlar için bir ‘sevgi’ kılacaktır.’’

.

.

©Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

21 Ağustos 2022 Pazar

Aradığın da Seni Arıyor


‘‘Aradığın da seni arıyor’’ der Rumi. Gerçekten de ‘aradığın’ her an seni ‘aramakta’.. Peki sen aradığının ne olduğunu biliyor musun? Çoğu zaman ‘bilmeden’, farketmeden ‘arıyorsun’ ve bulduğun sonuçlar seni üzünce ‘ben böyle bir şey aramadım ki’ diyorsun.. Bir şeyi ‘aramak’ nasıl olur? ‘Onu’ zihninin içine aldığında ya da ‘onun’ hakkında sözcükler söylediğinde ‘arama süreci’ otomatik olarak başlar ve ‘aradığında otomatik olarak seni aramaya’ başlar. Örneğin ‘soygun’ ya da ‘hastalıkla’ ilgili bir film izledin, bu filmi ve onun öğelerini ‘zihninin içine’ aldın, işte ‘arama sürecini’ başlatmış oldun! ve ‘aradığın da’ otomatik olarak seni aramaya başladı.. Sonra ‘aradığın’ şey gelip sana çattı! Bundan sonra ‘neden böyle bir şey oldu?’ diye sorman anlamsız.. Kural neydi ‘Zihninin içine ne girerse bu aradığın şeydir!’.. Acı, hayal kırıklığı, üzüntü, ihanet vb. zehirli öğeler içeren bir şarkı söyledin ya da ‘dinledin’ ve bunları zihninin içine alarak ‘arama sürecini’ başlatmış oldun, sonunda ‘aradığın’ şey seni bulup ilişkin mahvolunca, ‘neden böyle oldu?’ diye soruyorsun.. Ama ‘arayan’ sendin sadece ‘aradığın’ seni buldu.. Zihnine ne girerse o ‘aradığın’ şeydir unutma, ‘aradığın şey’ kesinlikle seni ‘bulacaktır’.. Yani zihnimize alacağımız düşüncelerin ne kadar ama ne kadar önemli olduğunu anlıyor musun? Rumi diyor ki ‘’Bu dünya bir dağa benzer. Nasıl seslenirsen, onun yankısı sana geri gelir.. Bu dağa bülbül sesi gönderip te eşek anırması duyman imkansızdır.. Eğer eşek anırması duyuyorsan bil ki bunu dağa gönderen sensin’’.. ‘Dağa seslenmek’ nasıl olur? ‘Öğeleri’ zihnimize alarak ve bunları cümle içinde kurarak.. Özellikle yerli-yabancı yapılan şarkıların çoğunluğunun sözlerinin ne kadar ‘korkunç’ olduğunu görmüyor musunuz? Bunları zihninize aldığınızda ya da söylediğinizde hemen ‘arama süreci’ başlıyor ve ‘aradığınız da’ sizi aramaya başlıyor.. Peki ya o yerli-yabancı filmler/diziler? İhanet, çarpık ilişkiler, cinayet, kan, açgözlülük ve bir çok zararlı öğe.. Ve maalesef hepsi ‘zihninize’ giriyor ve ‘aradığınız’ şeye dönüşüyorlar ki ‘onlar da’ sizi ‘aramaya’ başlıyorlar.. Kendinizi koruyun.. İyi şeyler ‘arayın’..

.

.

©Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

20 Ağustos 2022 Cumartesi

Dr. Neslihan İskit ile Kadim Nefes Teknikleri ve Astroloji'ye Dair Sohbet

Evet sürpriz bir video ile karşınızdayım. ‘Kadim Astroloji Analisti’ Youtube kanalımda sevgili Dr. Neslihan İskit ile nefes teknikleri ve astroloji konu başlığı altında güzel bir sohbet yaptık. Sohbetimizde kadim nefes sırlarından tutun da bir çok enteresan konuya değindik. İşte sevgili Dr. Neslihan İskit ile yaptığımız sohbetten bazı konu başlıkları;


✅ Tüm hayatımız boyunca alacağımız nefes sayısı önceden Yüce Allah tarafından belirlenmiş mi? Yani nefesimiz sayılı mı?

✅ Yaşamımızı yönetmek neden nefesimizi yönetmekten geçiyor?

✅ Bize ait 5’li beden yani zihin, akıl, duygu, ve ruhumuz arasında ki köprü nefes mi?

✅ Bütün kadim medeniyetler neden ‘nefese’ çok önem vermişler?

✅ Nefes teknikleri öğrenerek anksiyete, depresyon, panik atak gibi hastalıklar önlenebilir ya da şifalandırılabilir mi?

✅ Stresin vücudumuza olan etkileri ve nefes teknikleri ile hayatımızdan stresi tamamen çıkarmak.

✅ 'Anuloma Viloma' nefes tekniği nedir ve nasıl tatbik edilir? Bu tekniğin insana faydaları nelerdir?

✅ Nefesinizin akma hızı bile vedik doğum haritanızdan görülebilir mi?

Erdem Çalışkan

16 Ağustos 2022 Salı

Dhana Karaka - Jüpiter

 


Dhana karaka.. Sanskritçe’de ‘dhana’ zenginlik demektir, ‘karaka’ ise temsilci demektir, bu gezegen naisargika karaka yani doğal temsilci olarak her vedik harita için Jüpiter’dir. Jüpiter vedik haritada kişinin birikmiş zenginliğini ve şansını kontrol eder. Vedik doğum haritasında Jüpiter ‘zenginliğin’ her türünü kontrol eder, en büyük zenginlik ise ‘yaptığımız güzel işler’ yani ‘ellerimizin kazandıklarıdır’. İşte bir kişinin vedik doğum haritasında Jüpiter kişinin tüm yaşamlarında toplamış olduğu iyi ‘karmanın’ sonuçlarını kişinin hayatına yansıtmakla görevlidir.. Kişinin vedik doğum haritasında Jüpiter’in konumlandığı ev ve burç konularında kişi de ‘her açıdan’(manevi-maddi) bir 'zenginleşme' görülür, kişi bu alanlarda kolaylık yaşar ve bu konularda şanslıdır. Örnek vermem gerekirse bir kişinin vedik doğum haritasında Jüpiter’i Akrep burcunda konumlanmış olsun.. Bu konum ile kişi tıp bilgisi, astroloji bilgisi açısından zenginleşecektir, bu manevi yöndür. Maddi yönden ise ‘borçların’ burcu olan Akrep’te zenginliğin temsilcisi olan Jüpiter kişinin borçlarını kolayca ödemesine ve ‘borçsuz’ kalmasına neden olacaktır ki bunun anlamı ‘zenginliktir’, aynı zamanda miras açısından da şanslı olacaktır..  Jüpiter, kişinin vedik doğum haritasında konumlandığı ev ve burç konularında kişiye maddi-manevi zenginliğin kapısını açar, tabi ki bunu yapan Jüpiter değildir, bu sonuç kişinin tüm hayatlarda ellerinin kazandıkları tarafından belirlenmiştir zira Yüce Allah kuluna zulmetmez(Yunus 44).. Leyl 5-6-7 ‘’Kim verir ve erdemli davranırsa ve iyiyi, güzeli doğrularsa, biz ona iyice kolaylaştırırız’’ ve Leyl 8-9-10 ‘’Ama kim cimriliğe sapar ve kendisini tüm ihtiyaçların üstünde görür, ve iyiyi, güzeli yalanlarsa, onu da zora yöneltiriz.’’.. Özetle vedik haritanızda şans ve zenginlik gezegeni Jüpiter güçlü mü yerleşmiş yani şanslı ve maddi açıdan rahat mısınız? Bu sizin tüm hayatlarda ‘ellerinizin kazandıklarının’ (Şura 30) iyi olduğunu gösteriyor ve bu hayatta Leyl 5-6-7 ‘nin söylediği gibi ‘kolay olana’ yönlendiriliyorsunuz, peki ellerinizin kazandıkları olumsuz mu(Jüpiter haritada zarar görmüş)? Bu sefer Leyl 8-9-10 devreye giriyor..

.

.

© Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

11 Ağustos 2022 Perşembe

Ellerimizin Kazandıkları


 

Fatır 43 ‘’Yeryüzünde kibirlendi ve kötülük tezgâhladılar. Oysaki tezgâhlanan kötülük, sahibinden başkasını kuşatmaz. Öncekilerin başına gelenlerden başkasını mı bekliyorlar? Allah'ın sünnetinde asla değişme bulamazsın!’’. Yüce Allah’ın ayette koyduğu yasa şudur ‘’Tezgahlanan kötülük sahibinden başkasını kuşatmaz’’, yani yapılan/planlanan bir kötülük bunu yapandan başkasına zarar vermez/kuşatmaz, ayetin sonunda geçen ‘’Allah’ın sünnetinde asla değişme bulamazsın’’ ibaresi Yüce Allah’ın koyduğu yasanın kıyamete kadar geçerli olduğunu bildirir bize. Kötü bir şey planlayan bir kimse aslında ‘kendine karşı’ bir kötülük planı hazırlamaktadır. Kişi kötü niyetli bir plan yaptığında zihni tutulma (Rahu-Vesvese-Şeytan) altındadır ve işte burası kişinin sistem tarafından ‘şaşırtıldığı’ yerdir. Bu aşamadan sonra şu ayet devreye girer Al-i İmran 54 ‘’Onlar hile yaptılar, Allah’ta hile yaptı, Allah hile yapanların en hayırlısıdır’’. Sistemde insanların ‘hileleri’ ve bunların sonuçları kendilerine geri döndürülür. Ve bunlara insanların ‘ellerinin kazandıkları’ denir, Şura 30 ‘’Size gelip çatan her musibet ellerinizin kazandığı yüzündendir. Allah birçoklarını da affediyor.’’, Rum 41’’İnsanların ellerinin kazandıkları yüzünden denizde ve karada bozgun çıktı. Böylece, dönerler diye yaptıklarının bir kısmını onlara tattırıyor.’’ Yunus 52 ‘’Kazandıklarınız dışında, bir başka şeyle mi cezalandırılacaktınız?".. Vedik felsefe de Yüce Allah’ın ‘ellerimizin kazandıklarını’ bize döndürmesine ‘karma’ denir. Bir vedik doğum haritasında 3. ev kişinin fiziksel olarak ‘ellerini’ gösterir aynı zamanda bu ev kişinin ‘elleriyle’ yaptığı tüm işlerden(parakrama), karmadan, efordan sorumludur. Yani ‘ellerimizle kazanacaklarımız’, neye efor sarfedeceğimiz ve bize neyin ‘geri döneceğini’ gösteren ev vedik haritadaki 3. evdir ve burası aynı zamanda fiziksel ellerimizden de sorumlu, tesadüfe bakın! Ki Yüce Allah’ın sisteminde tesadüfe yer yoktur, her şey en ince ayrıntısına kadar planlanmıştır.. Ellerimizin kazandıkları bize ya ‘musibet’ ya da ‘ihsan’ olarak hayatın her saniyesi geri dönecek, çünkü Fetih 23 ’’Allah’ın sünnetinde bir değişme bulamazsın!’’..

.

.

© Kadim Astroloji Analisti-Erdem Çalışkan

5 Ağustos 2022 Cuma

Beş Duyu

 


Çok sevdiğim Sri Ravi Shankar şöyle diyor ‘’Dünya’yı beş duyumuz ile deneyimleriz. Gözlerimiz çok fazla şey gördüler.. Kulaklarımız çok fazla şey duydular.. Burnumuzla aldığımız günlük havanın ne kadar olduğunu biliyor musunuz? Her gün 10.000 litre.. Ağzınızla her gün yaklaşık 2 kilo kadar yemek yiyorsunuz.. Bu 1 yılda toplam 700-800 kg civarında yemek yediğinizi gösterir.. Yani 40 yaşına ulaşmış bir insanın ağzından yaklaşık 32 ton yiyecek geçmiş demektir.. Peki şu an nerede bu gördüklerimiz, duyduklarımız, aldığımız kokular, yediklerimiz, dokunduklarımız? Yoklar.. Dokunduğun güzel şeyler, zevkli şeyler, zevksiz şeyler, nerdeler? Yoklar.. Beş duyunun bize verebileceği tek şey koca bir ‘boşluk’. Beş duyuyla deneyimlediğin herşey anlamsız çünkü kalıcı değil. Örneğin çok güzel bir manzara gördün, bundan geriye bir şey kaldı mı? Gözlerin ayna gibidir, içinde hiçbir şey kalamaz.. Beş duyu aleminde herşey gelir ve gider.. ‘Ayna’(gözler) hiçbir şeyi kayıt altına alamaz, sadece yansıtır.. Beş duyunun tamamı da ‘aynadır’, beş duyuyla deneyimlediğin hiçbir şey seninle kalmaz.. Bunların hepsinin kocaman bir boşluk olduğunu bilerek içine dön, kalbine git.. Çünkü tek gerçek olan şey senin ‘kalbin’, o seninle kalır.. ‘Kalp’ derken fiziksel olanı kastetmiyorum, derinlerde yatan, o saf ve güzel ‘duygudan’ bahsediyorum.. Tavuşkuşunun tüyleri bu illüzyona örnektir. Görünüşte çok güzel, gösterişli ve heybetlidir ama onun tüyünü tuttuğunda çok ama çok hafif olduğunu görürsün. Beş duyu alemi de böyledir, güzel göründüğüne şüphe yok ama ‘kalıcı’ değil! Kalıcı olan ‘sensin’, içindeki sevgi, merhamet duygusudur gerçek olan.. Bu aynı ilişkilerde olduğu gibidir, ilişki de çift fiziksel zevklere sahip olsa da, bu yetmez daha ‘derin’ bir şey ararlar.. Eğer ilişki de ‘aşk’ yoksa bu hiçbir zaman tatmin edici bir ilişki değildir.’’ Üstad’ın belirttiği gibi beş duyu alemi de böyledir, istediğin zevki yaşayabilirsin ama tatmin yoktur, tatmin olman için ‘gerçek duygular’(inanç, sevgi) gerekir.. Yoksa gerçek ortadadır, Ankebut 64 ‘’Bu dünya hayatı bir eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise gerçek hayattır; bir bilselerdi.’’

.

.

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

27 Temmuz 2022 Çarşamba

Arayan, Bulur


 

‘Dışta’ olanla ‘içi’ tatmin edemezsiniz, dıştaki ‘bedeninizin cinsinden’, içte ise ‘ruh’(nefs) var.. ‘Dışta olana’ sevinen ‘bedendir’, ‘ruh’(nefs) değil.. Dünyadaki bütün zenginliklere ulaşsanız da, bütün zevkleri tatsanız da içeride ‘tatmin’ olmayacak bir şey var o da ‘ruhunuz’(Hicr 29). Nefsiniz(ruh) ‘bir şey’ arıyor ama ifade edemiyor, çünkü ruhani planda sözcükler yetersizdir.. Elde ettikleriniz, yani parayla satın alınabilen her şey ya da dünyaya, toprağa ait olan her şey ufak bir mutluluk hissinden sonra insan da daha fazla bir ‘susuzluk’ hissi yaratırlar.. Bu şeylerin verdiği ‘geçici’ mutluluklar o kadar yetersiz ve o kadar tatmin edici değildirler ki, insan ufacık bir mutluluk hissi yaşamak için materyal şeylere bağımlı olur, ama sonu hüsrandır.. Çünkü su götürmez gerçek, maddesel olan hiç bir şey ‘ruhu’ kandıramaz, tatmin demez, mutlu edemez.. Çünkü kişinin sadece ‘bedeni’ maddeden yani topraktandır, dıştaki her şey ‘bedene’ hitap eder, ruha(nefse) hiç bir şekilde etkili olamazlar.. Ama insan ‘ruhtan’(nefs) başka bir şey değil ki, bedenin sevdiği dünya nimetlerini ne yapsın? Ruhun(nefsin) bir şey arıyor.. Rumi’yi dinleyelim ‘’İnsanın araması, şudur; insan bulamadığı şeyi arar, gece gündüz onu araştırır durur. Fakat bulduğunu, maksadına erdiği hâlde arayıp istemesi, şaşılacak bir şeydir. Bu çeşit arayış, insanın aklına sığmaz; insan bunu düşünemez bile. Çünkü insanın arayışı, bulmadığını elde etmek içindir. Bulduğunu arayıp isteyiş, Hak Teâlâ’nın arayıp istemesidir. Çünkü Hak Teâlâ, her şeyi bulmuştur; her şey onun kudretindedir, “Ol der, olur”(Mü’min 68). Bulandır, yüceler yücesidir. Bulan ona derler ki her şeyi bulmuştur. Bununla beraber Hak Teâlâ, “Odur isteyen, odur üst olan” dediği gibi isteyendir de. Bu sözden maksat şudur öyleyse: Ey insan, sen, şu sonradan meydana gelen isteklere düşmüşsün ya, bu isteklere düşüş, insanlık huyudur. Fakat böylece de maksattan uzaksın sen. İsteğin, Hak Teâlâ isteğinde yok oldu mu, Hak Teâlâ’nın isteği kavrar, kaplar seni; o zaman Hak Teâlâ isteğiyle isteyen bir hâle gelirsin.’’ Yani ‘maddesel’ isteği yok edersek, Rahmani istek gönlümüzü kaplar, böylece ‘Arayan, bulur’.

.

.

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

21 Temmuz 2022 Perşembe

Sabır Ancak Yüce Allah'ın Yardımıyladır

 


Sabır, bulunduğumuz Sekar sisteminde kişinin ‘mutlak kurtuluşa’ ermesi için gereken en önemli özelliklerin başında geliyor.. Tohum ekiyorsun, bekliyorsun, sabrediyorsun zaman geçiyor, tohum sabırla ‘ürüne’ dönüşüyor.. Sabrettiğin şey sonunda ‘altına’ dönüşüyor.. Sabır çok güçlü bir ‘ateş’ demiri dövmeye yardımcı oluyor, sonunda ‘kılıç’ oluyorsun, sabır bu sistemde mükemmel bir şekilde işe yarıyor.. Yüce Allah diyor ki Al-i İmran 142 ‘’Yoksa siz, Allah, içinizden cihad edenleri ve sabredenleri ayırt etmeden cennete girebileceğinizi mi sandınız?’’.. Sabır ‘imtihanı’ geçmek için ‘anahtarlardan’ biri.. Bakara 155 ’’Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!’’ Yüce Allah’ın gün be gün bizi sınadığı aşikar bu sınamanın oktavı insanların ‘ellerinin kazandıklarına’(Şura 30) bağlı olarak artıyor ya da azalıyor ama bu sınamanın düzenli olduğu su götürmez bir gerçek.. Mearic 5 ‘’Öyleyse sen güzel bir şekilde sabret!’’.. Sabreden insan aynı ‘bilen insan’(Zümer 9) gibi Allah katında farklı bir yerdedir, Ankebut 58-59 ‘’İşte onlar, sabretmiş olmalarına karşılık yüksek konaklarla ödüllendirilirler..’’ Sekar sisteminde çoğu imtihan bizim sabrımızı denemek içindir, sabır yaratılmışların en üstün özelliklerinden biridir, ona ‘sahip’ olanlar ayırt edilir, Al-i İmran 146 ‘’...Allah yolunda başlarına gelen sıkıntılardan dolayı gevşemediler, zaafa düşmediler ve boyun eğmediler. Allah, sabredenleri sever.’’ Yüce Allah her an sabrımızı test ediyor, Furkan 20 ’’.. Biz sizi birbiriniz için imtihan aracı yaptık. Sabrediyor musunuz? Rabbin her şeyi görmektedir.‘’ Sabredenler ‘kazanacak’ olanlardır,  Asr suresi ‘’Asra yemin olsun ki, gerçekten insan ziyandadır. Ancak iman edip salih işler yapanlar, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna.’’ Sabret.. Mü’minun 111 ‘’Bugün ben, onlara sabretmelerinin karşılığını verdim. Başarıya erip kurtulanlar, onlardır.’’ Rad 24 "Selam size, sabrettiğiniz için! Ne güzeldir şu sonsuzluk yurdu!" Peki sabır nasıl elde edilir? Yüce Allah’tan isteyerek (dua ve doğru namaz), Nahl 127 ‘’Sabret! Sabrın ancak Allah'ın yardımıyladır.’’

.

.

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

19 Temmuz 2022 Salı

Zihnindeki Kötü Düşüncelere Sebep Günahların

 


Epiktetos demiş ki ‘’İnsanı endişelendiren kendi düşünceleridir..’’ Bu cümle içinde çok derin bir mânâ içeriyor.. Bizi kendi düşüncelerimizden başka bir şey rahatsız edebilir mi? Kötü bir şey düşünüp huzursuz olduğunuzda o anda dışarıda bir düşman mı bekliyor? Yoksa o ‘düşman’ kendiniz misiniz, kendiniz mi kötü düşüncelere gark olmanıza sebep oldunuz? Yönetim mekanizması sizin zihniniz, anahtar siz de, ama işlediğiniz günahlar ya da yaptığınız hatalar zihninizin ‘bariyerinin’ kırılmasına endişelere, sıkıntılara, depresyona gömülmenize neden oluyor.. Nasıl mı? Açıklayayım.. Bir vedik doğum haritasında 4. ev kişinin zihnini gösterir, kişinin zihni burdadır. 6. ev ise kişinin günahlarını, kişini zihnine saldıran bütün negatif düşünceleri, ihtilafları, düşmanlıkları, depresyonu temsil eder.. Bir de bunların arasını ayıran 5. ev var burası da ‘mantra bhava’(mantra ‘dua’ demektir ‘bhava’ ise ev), yani dua/tövbe evidir.. Bir günah işlediğimizde(6.ev), eğer bu günahı hemen telafi etmez(5.ev) ya da tövbe etmezsek(5.ev), 6.ev (günahlar, bütün negatif düşünceler, depresyon) zihnimize (4.ev) saldıracaktır.. Yani 4. ev(zihin) ve 6.ev(günahlar, negatif düşünceler, depresyon) arasında 5.evin (dua/zikir/namaz/tövbe) evinin olması tesadüf değildir.. Rumi diyor ki ‘’Sana gelip çatan şu can sıkıntılarının, şu karanlıkların, şu hoşa gitmeyen şeylerin, birisini incitmen, kırman, bir suç işlemen yüzünden meydana geldiğini bilesin diye karşılığı gelip-çatar. Ne ettin, ne yaptın, etraflıca hatırında değildir amma karşılığından çok kötü bir iş yaptığını anla; onun kötü olduğunu ya bilgisizliğinden, ya gafletinden, yahut da suçları kolayca sana yaptıran bir eş-dost yüzünden suç saymıyorsun, bilmiyorsun onu; fakat karşılığına bak da ne kadar ileri gittiğini, ne kadar sıkıldığını anla. Kesin olarak can sıkıntısı, suç karşılığıdır; gönül ferahlığı ise ibâdet ve itaat karşılığı.’’ Yani zihninin(4.ev) bariyerini(5.ev) günah vesilesiyle sadece sen ‘kırabilir’(6.ev-günah) ve sadece sen ‘tamir edebilirsin’ (5.ev-Tövbe). Şura 30. ayet ‘’Size gelip çatan her musibet ellerinizin kazandığı yüzündendir. Allah birçoklarını da affediyor.’’

.

.

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

13 Temmuz 2022 Çarşamba

En Üstün Özellik

 

Yunus 100 ‘’Allah'ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanların üzerine bırakır.’’ Bu ayette Yüce Allah iman etmek ile akletmek kavramlarını bir tutuyor ve insanın ‘akletmemesini’ büyük bir suç olarak görüyor.. Düşünmek, akletmek insana verilmiş en üstün özelliklerden biridir.. Beynimiz tüm evrenin bilgisini kaydedebilecek kadar yüksek kapasitededir.. Kişi eğer akletmiyorsa, düşünmüyorsa teknik olarak ‘yaşamıyor’ demektir..Maalesef günümüz insanlığının çoğu aklını kiraya vermiş durumda, herhangi bir konuda başkaları ne düşünmüşse doğru/yanlış sorgulamadan benimsemeyi seçiyor, başkalarının kendi yerine düşünmesini yadırgamıyor, akletmiyor, düşünmüyor..Ama Yüce Allah Kur’an’da yüzlerce ayette belirterek akletmeyi, düşünmeyi üzerimize farz kılmadı mı? Sahip olduğumuz beyin müthiş bir makinedir, ama insanların çoğu onu kullanmaktan çekiniyor ki bu da bir imtihan.. İnsanların çoğunluğu genel-geçer bilgileri kabul etmiştir, sorgulamaz ve bunları aynen benimseyerek yaşar.. Birey bir toplumun içine doğduğunda ‘aklını kullanmadığı takdirde’ o da doğru/yanlış her şeyi aynı çoğunluk gibi benimseyecektir(En’am 116). Avrupa’da 6 kişiyle bir deney yapılmış, 5 kişi deneyin parçası ve deneyden habersiz 1 kişi. 5 kişiye denilmiş ki size söylenen ‘yanlış’ bilgileri ‘doğru’ gibi onaylayın ve diğer deneğin ne yapacağına bakalım. 6 kişi oturmuşlar diğer 5 kişi yanlış olan bilgileri ‘doğru’ olarak onaylıyorlarmış altıncı kişi(denek) bu söylenenlerin yanlış olduğunu biliyormuş başta itiraz etmiş ama sonra diğer 5 kişi bu yanlış bilgilerin ‘doğru’ olduğuna ısrar edince bir süre sonra altıncı kişi de yanlış bilgilere ‘doğru’ demeye başlamış..Bu, insanın kendini çoğunluğa adayıp ‘düşünce’ tembelliğine geçmesinin bilimsel kanıtıdır ki Yüce Allah bu davranışı Kur’an’ın her yerinde kınıyor..(Bakara 170, Lokman 21,Maide 104 ).. Bir vedik doğum haritasının ‘tahtı’ kişinin Yükselenidir, çünkü burada kişinin ‘aklı’ vardır, yani akıl = taht.. Yüce Allah insana ‘taht’(akıl) bağışlamış, insan bu ‘tahtı’(akıl) başkalarına kiralıyor.. Akletmek lazım.. Ne demiş Sokrates ‘’Sorgulanmayan bir hayat yaşamaya değmez!’’..

.

.

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

16 Haziran 2022 Perşembe

Ne Yersen Osun
Binlerce yıllık Vedalar’ı yazan bilgeler ‘İnsan yediğine dönüşür’ derler.. Biz ne ile besleniyorsak ona dönüşürüz, zihnimiz, duygularımız yediğimizin şeklini alır.. Peki nasıl oluyor bu durum? Vedik astrolojide Ay kişinin beslenmesini, kişinin yediği yiyecekleri, kişinin zihnini ve kişinin duygularını yönetir. Yani kişinin yediği yiyecekler (Ay) ve duyguları (Ay) aynı şey! Çünkü ikisi de aynı gezegenin kontrolü altında.. Onun için duygusal(Ay) boşluk yaşayanlar çok fazla yemek yemeye(Ay) eğilimli olurlar, onlarda eksik olan duyguyu(Ay), yiyecek(Ay) ile doldurmaya çalışırlar çünkü bilinçaltımız için ikisi de aynı şey, zihnimiz yediğimiz yiyeceklerle, duygularımızı birbirinden ayırt etmiyor.. Yani şöyle söyleyeyim, ne yerseniz yiyin(Ay), vücudumuz onu anında duyguya(Ay) çeviriyor.. O zaman beslenme konusunun hayati önemini kavrayabiliyor musunuz? Hangi gıdayı tüketiyorsanız, zihniniz ve duygularınız ona göre şekillenecektir, ona dönüşecektir.. Peki ya tükettikleriniz çok kötü şeylerse? Birçok zararlı kimyasal içeren şeyler ya da şeytani sıvılar(kara içecek) bunların zihninize ‘duygu’ olarak yansımasının ne kadar feci ve sarsıcı olacağını tahmin edebiliyor musunuz? Milyonlarca insan depresyondan kırılıyor nedeni ne acaba?. Bir de ‘canlı su’ meselesi var ki ona hiç girmeyeyim.. Su elementi de Ay’ın kontrolündedir, yani zihniniz(Ay), duygularınız(Ay), yiyecekleriniz(Ay) ve içeceklerinizin(Ay) hepsi aynı şey! Hepsi Ay tarafından yönetiliyor.. İlgilenenler Youtube’da ‘Suyun Sırrı’ adlı videomdan ‘canlı-ölü su’ nedir izleyebilirler.. Kısaca siz ne yer ne içerseniz O’sunuz.. Doğal şeyler(müdahale edilmemiş şeyler) tüketin ki, zihniniz güzel duygular üretsin, her daim ruh haliniz iyi olsun, zira yiyecek, içecek ile duygu aynı şey.. Siz vücudunuza bir yiyecek ve içecek verdiğinizde vücudunuza ‘’Benim için bir duygu üret!’’ emrini vermiş oluyorsunuz.. Vücudunuz da aldığı besine göre ‘duyguyu’ üretiyor.. Yediklerimize ve içtiklerimize dönüşüyoruz bu kaçınılmaz, duygularımız ve zihnimiz vücudumuza besin olarak ne girerse ona göre şekilleniyor.. ‘Kirli’ olanı bırakın…Bakara 172 ‘’Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin.’’ . . © Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

4 Haziran 2022 Cumartesi

Devrilmiş Ağaç

 


Yüce Allah’ın ayetleri her an yaşıyor, hayatın her alanındalar, her birisi bir ‘arketiptir’.. ‘İLLA’ kitabımı okuyanlar bilirler konulardan birinde ayetlerin sürekli yeryüzünde döngü halinde olduklarına dair bir çok örnek vermiştim.. İbrahim 26 ‘’Kötü bir söz de, yerden koparılmış köksüz kötü bir ağaç gibidir.’’ Şimdi bu ayetin yeryüzündeki muhteşem bir yansımasına bakalım.. Çok uzaklara büyük okyanusun ortalarına gidelim, Solomon Adalarına.. Solomon Adaları, büyük okyanusun ortasında 900 den fazla küçük adacığın oluşturduğu bir ada ülkesi.. Burada ilkel yaşam koşullarında yaşayan(kim daha ilkel tartışılır) yerli kabileler bulunuyor.. Çok kalın gövdeli büyük ağaçları kesmek için (dünya üzerinde bir ağaca zarar vermek kadar korkunç olan pek az şey vardır, ağaçlar çok değerli varlıklardır, onlara saygı duyulmalıdır ve kıllarına bile zarar verilmemelidir, bunun hakkında yazım var onu okuyun) büyük testereleri, modern elektronik aletleri olmadığı için ağaçları başka bir yöntemle deviriyorlar.. Üfleyerek!.. Evet yanlış duymadınız eni 2-3 metre kalınlığa ulaşmış ağaçları sadece ‘üfleyerek’ deviriyorlar.. Peki nasıl yapıyorlar bunu? Kabile üyeleri kocaman heybetli bir ağacın önüne geçerek kolkola giriyorlar ve ağaca hep bir ağızdan ‘kötü ve incitici sözler’ fısıldamaya başlıyorlar.. Bunu yapmalarının amacı ise ağacın bir ruhu olduğuna (ki var) inanıyorlar ve ruhun bu kötü, incitici sözlerden gücenip ağacı terketmesini bekliyorlar.. Ve şaşırtıcı olan şey, bir süre daha bu işlemi tekrarladıktan sonra ağaç kurumaya başlıyor.. Düzenli şekilde yapılan bu işlemden sonra kuruyan 2-5 tonluk ağaca doğru yerliler bir kuvvetli şekilde üflüyorlar ve bu heybetli ağaç devriliyor.. İbrahim 26 ‘’Kötü bir söz de, yerden koparılmış köksüz kötü bir ağaç gibidir.’’ Şimdi ayeti görüyor musunuz? ‘İnsanın’ da o masum ağaçtan farkı yok, insanın düzenli maruz kaldığı, kırıcı, incitici, kaba, küfürlü sözcükler tıpkı o heybetli ağaç gibi yıkılmasına sebep olur.. Üstelik insanın 2-5 tonluk bir ağırlığı da yok.. Ayetler her an yaşamaktalar ama farkedenler az.. Yusuf 105 ‘’Göklerde ve yerde nice deliller var ki yanlarından dikkatsizce geçerler.’’

.

.

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan