1930 yılında New York’ta Winthrop and Luella Kellogg adlı psikolog çift,bir şempanzeyi koruma altına almışlar,eş zamanlı kendi çocukları da doğunca şempanzelerini bebekleriyle birlikte yetiştirmeye başlamışlar.Amaçları şempanzenin bebekle büyürken ondan insan davranışlarını öğrenip,bunları uygulayacak mı onu görmekmiş.Tam olarak 8 ay sonra bu deneyi sonlandırmak zorunda kalmışlar,çünkü şempanze,insan davranışlarını öğrenmek bir yana çiftin bebekleri şempanzeyle aynı davranmaya başlamış.Peki neden şempanzenin davranışları değişmedi de bebeğin davranışları değişti?Şimdi buna Vedik perspektiften bakalım.Sanskritçe’de ’Dharma’ sözcüğü din,inanç,doğru yol anlamlarının dışında bir anlam daha taşır o da ‘görev’dir.Evrende yaratılmış herşeyin Dharması(Görevi) vardır ve hepsi bunu eksiksiz şekilde uygularlar.Ağacın dharması(görevi) oksijen üretmektir, köpeğin dharması(görevi) sahibini korumaktır,kedinin dharması fare yakalamaktır,gezegenin dharması yörüngede dönmektir.Ve hepsi bu dharmalarına(görevlerine) %100 uyarlar.Sahibine herhangi bir tehdit gelince havlamayan köpek gördünüz mü?Yanından fare geçince avlamak için peşine takılmayan kedi gördünüz mü?Oksijen üretmeyen ağaç gördünüz mü?Yörüngesini bırakan gezegen gördünüz mü?Güneş doğarken ötmeyen horoz gördünüz mü?Yani hayvanlar ve doğa Yüce Allah’ın onlara verdiği dharmayı(görevi) her zaman eksiksiz şekilde yerine getirirler..Bir tür hariç..İnsan..Şempanze neden bebeğin davranışlarını kopyalayıp insan gibi davranmaya başlamadı şimdi anladınız mı?Şempanzenin de dharması var o da şempanze olmak,muz yemek,ağaçtan ağaca atlamak,ilkel davranmak,insan gibi entelektüel davranışlar göstermemek bu onun dharması(görevi),bundan çıkamaz..Dharmadan(Görevden) sapabilen tek tür ise insan,yani görevini tek yerine getirmeyen o..Yüce Allah Kuran’da ‘Sadece bana secde edin,iyi huylulardan olun,dünya üzerinde bozgunculuk çıkarmayın.Sizin göreviniz(dharmanız) sadece bana kulluk etmek ve hayır işler üretmek’ derken insan ise dharmasından sapıyor ve paraya, sahteliğe,dünya zevklerine kulluk ediyor.. Dharmasını(Görevini) unutan insan dharmalarını eksiksiz yerine getiren hayvanlar ve doğadan ders almıyor..
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
30 Aralık 2020 Çarşamba
22 Aralık 2020 Salı
Müslüman Türk ilim adamı Harezmi Matematiğin babasıdır ve Algoritmayı bulmuştur(El Harezmi-Avrupa'da Al-Ghorizma(Algoritma) olarak tanınır).Kutsal matematiğe hakim olmuş Harezmi şöyle diyor ‘“Matematik Allah’ın varlığının kanıtıdır,matematik ilimlerin sultanıdır.Matematiğin hiçbir dalı yoktur ki, ne kadar soyut olursa olsun, bir gün gerçek dünyada uygulama alanı bulmasın.Algoritma şöyle diyor: Rabbimiz ve koruyucumuz olan Allah 'a hamd ve senalar olsun“.Gerçekten de ilim sahibi olan insanlar,yaratımın mükemmeliyetini gördükçe Yüce Allah’a yakınlaşıldığını savunmuşlardır hep,bunu ben kendim de onaylıyorum hem de bilim adamı arkadaşlarımdan da çok sık duyduğum bir sözdür bu.Dünyaya bakarsak fizikçi Tony Rothman şöyle der ‘Evren’in düzeni, güzelliği ve doğanın şaşırtıcı rastlantıları ile karşı karşıya kaldığınızda bilimden dine doğru bir adım atmaya teşvik olursunuz. Eminim pek çok fizikçi bunu yapmak ister, bunu itiraf edebilmelerini dilerim.’Astrofizikçi Hugh Ross ise şöyle söylüyor ‘Yaşayan organizmaların kompleks ve düzenli konfigürasyonunun tek açıklaması, akıllı ve üstün bir yaratıcının şahsen bunu oluşturmasıdır.Yine görüyoruz ki özel ve üstün bir yaratıcı, Evren’i var etmiş ve tasarlamıştır.’Nobel ödüllü Fizikçi Arthur L. Schawlow ise “Bana öyle geliyor ki hayatın ve Evren’in mucizeleriyle yüz yüze kalındığında sadece “Nasıl?” diye değil ayrıca “Neden?” diye sorulmalı.Olası cevaplar ancak dinsel olabilir… Evren’de ve kendi hayatımda Tanrı’nın varlığına dair birçok kanıt görüyorum.”der.Bir başka nobel ödüllü fizikçi Werner Heisenberg ise şöyle der ‘“Doğabilimleri bardağından içilen ilk yudum insanı ateist yapar. Ama bardağın dibinde Tanrı sizi beklemektedir!”.Tüm bu zeki ilim adamları,ilimleri sayesinde Yüce Allah’a yakınlaşmayı öğrenmişlerdir. Yani ışık(ilim) yükseldikçe görüş açıları berraklaşmıştır.Astrofizikçi Rober Jastrow’un sözüyle bitiriyorum ‘“Aklın gücüne inanarak yaşamış bilim adamlarının hikâyesinin sonu kötü bir rüya gibidir. Cahillik dağını aşıp onun en yüksek tepesini ele geçirmek üzeredirler; son kayanın üzerinden baktıklarında, yüzyıllardan beri orada bulunan ilahiyatçılar tarafından karşılanırlar.”
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
16 Aralık 2020 Çarşamba
‘Nerede duracağını bilmek’ işte gerçek Satwa enerjisi yani denge enerjisi budur..Bütün hayatınız zaten ‘nerede duracağınızı’ çözmeye çalışmakla geçmiyor mu?Evlenmelimiyim?Çocuk yapmalımıyım?Kaç tane çocuk?Nerede durmalıyım?Bir tabak daha yemek yiyeyim mi?İşimde yeni bir atılım daha yapmalımıyım,nerede durmalıyım?Karşımdaki insana jest yaptım,bir tane daha yapsam mı,nerde durmalıyım?Karşımdaki insanla çok mu konuştum,nerde durmalıyım?Çok mu soru sordum, nerede durmalıyım?Eğlenceyi fazla mı abarttım,nerede durmalıyım?Çok fazla kıyafet aldım,bir tane daha almalımıyım,nerede durmalıyım?Kendimi tam olarak ifade ettim mi,biraz daha konuşursam karşıdaki insan benden sıkılır mı yada aptal olduğumu düşünür mü,nerede durmalıyım?Şimdi,’nerede durmalıyım’ sorusunu sorabilenler hayatlarını bir seviye üste taşımış insanlardır.Nerede durmalıyım sorusunu hiç kullanmayanların ise daha gidecek çok yolları var. Nerede duracağını, sınırlarını, limitlerini keşfetmiş insana ise ‘Bilge’ diyoruz..Bilgelik işte tam olarak budur ‘Nerede duracağını bilmek’.Bilge insanın şaşmaz bir ‘ölçü’,’karar’ mekanizması vardır.. Rajas enerjisinin getirdiği ‘sınır bilmezlikle’,Tamas enerjisinin getirdiği hareket etme korkusunu dengeleyen insandır ‘Bilge’..Bilge Satwa enerjisini taşır,’nerede duracağını’ bilir,ne zaman başlayacağı ve ne zaman bitireceği konularına hakimdir.Rajas enerjisi taşıyan kişi başlar ama ‘nerede duracağını’ bilemez,Tamas enerjisi taşıyan ‘başlayamaz’ yada korkuyla ilerler,Satwa taşıyan ise başlar, durur ve bitirir..Bütün hayat bundan ibarettir ‘Nerede duracağını bilmek’ ,kendinizi arada kontrol edin bir işe,bir olaya ya da herhangi bir duruma ne zaman başlayıp ne zaman duracağınızı biliyorsanız, artık yavaş yavaş bilgeleşiyorsunuz demektir..(Not:Satwa,Rajas,Tamas enerjilerini bilmeyenler için Youtube kanalımda bu enerjileri açıkladığım videom mevcut)
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
15 Aralık 2020 Salı
Bir problemi çözmek istiyorsan önce onun ‘nedenini’ bulmalısın.Problemin nedenini bulduğunda artık onu iyileştirmek daha kolaydır.Mars,Vedik Astroloji’de evliliğin en büyük düşmanı olan gezegendir ve ‘bekarlığı’ simgeler.O zaman güçlü ve sağlam bir evlilik sürdürebilmek için kişi,Marsın simgelediği herşeyden evlilik yaşamında kaçınmalıdır.Mars öncelikle sinirdir,agresiflik,bencillik ve sürekli kendini düşünmedir demek ki evlilik yaşamında bunlardan kaçınmak lazım.Mars ‘dikbaşlılıktır’,’düşüncesizce’ davranmaktır,zorbalıktır,suçlamadır, zorla dikte ettirmektir demek ki evlilik yaşamında bunlardan da kaçınmak lazım.Mars nerede yücelir yani en iyi çalıştığı yer neresidir Oğlak,demek ki Oğlak temalarını tatbik etmek evlilik hayatını bitirir.Nedir Oğlak temaları?Kariyer hayatını evliliğinin önüne koymak, üiçki,sigara alkol vb. zararlı maddelere bağımlılık,düzenli karamsarlık, melankoliklik, kendine acıma bunların herbirini evlilik yaşamında tatbik ettiğinizde evlilik hayatınız mahvolur.Vedik Astroloji’de evliliğin temsilcisi Venüstür.Venüs nerede yücelir yani en iyi çalışır?Balık burcunda..Demek ki kişi evlilik yaşamında Balık temalarını deneyimlerse evliliği en iyi şekilde sürer.Nedir Balık temaları?Karşılıksız verme,merhamet,sadakat, anlayış, kendinden çok karşındakini düşünme,tolerans, hoşgörü,aşk, duygularını karşı tarafa belli etme,ben değil biz olma ve fedakarlık.. Demek ki bunların olduğu bir evlilik her zaman mutlu bir şekilde var olur..Mars ve Oğlak temalarının baskın olduğu bir evlilikte ise Balık temalarına dönüş olursa kurtuluş vardır ..
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
6 Aralık 2020 Pazar
Astroloji ile Felsefe doğrudan ilişkilidir çünkü iki ilimde İlahi düzene yönelmiştir. Şüphesiz İlahi düzene dayanan ilimlerin Avrupa kıtasındaki en büyük üstadı olan Pisagordur.Bugün muhteşem felsefeleriyle anılan Platon,Sokrates,Aristotales gibi bilgeler büyük üstad Pisagordan sonra yaşamışlardır ve sadece onun bıraktığı 'bilgi kırıntılarıyla' bu yüksek felsefeleri oluşturmuşlardır.Pisagor tarihin gördüğü en bilge insanlardan biriydi,evrenin matematik üzerine kurulu olduğu görüşünü savunuyordu. Harfler,notalar, gezegenlerin hepsinin matematik ile bağlantısı olduğunu keşfedip bunu öğretilerinde inisiye olmuş öğrencilerine aktarıyordu.Pisagor her şeyin matematikle ilgili olduğuna, sayıların nihai gerçek olduğuna, matematik aracılığıyla her şeyin tahmin edilebileceğine ve ölçülebileceğine inanmıştır. Pisagor'un öğrencileri kendilerini Pisagorcular olarak adlandırıyorlardı. Pisagorcular'ın çiğnenmesi halinde cezanın ölüm olduğu bir sessizlik kuralları vardı. Çünkü bir insanın sözlerini genellikle dikkatsizce söylediğine inanıyorlardı ve bir insan eğer ne söyleyeceği konusunda şüphe duyarsa susmalıydı. Diğer bir kural ise acısı çoğalırken bir adama acısını unutması konusunda ısrar etmemekti, çünkü kaygısızlığı desteklemek büyük bir suçtu.Ayrıca Pisagorcular biri öfkeyle evden çıktığında öfkesinin uşağı olmasın diye geri dönmemesini söylerlerdi. Bu aksiyon onlara Matematik, Tanrı ve Evren hakkında hiçbir şeyi öğrenmemenin yine bunlar hakkında çok az bir şey bilmekten daha iyi olduğunu anlatıyordu.Pisagora göre sağlık, yaş, kuru, soğuk ve sıcak gibi güçlerin dengede kalması vasıtasıyla korunmalıydı.Aralarından birinin "tek başına egemenliği" hastalığın nedenidir, çünkü bunlardan birinin tek başına egemenliği zararlıdır. Hastalığın kaynağı mizaçtaki aşırı sıcak ya da soğuk olup, nedeni de aşırı ya da az yemektir.Bu Vedik Astroloji Kapha,Vata,Pitta prensipleriyle anlatılır. Pisagorculuk derin İlahi bilgilerin zekayla harmanlaması işiydi,tabiki her zaman ‘cehalet’(Satürn) bilgeliğe(Jüpiter) karşıdır.Pisagorun ve müridlerinin okulunun İtalyanın Crotone şehrinde yakılması da bunun sonucudur.Yine de ışık perdelenebilir ama engellenemez.
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
5 Aralık 2020 Cumartesi
Satürn Vedik haritada karmayı yönetir.. Karma,kısaca bir kişinin bu hayatta yaptığı davranışların toplam sonucudur diyebiliriz. Vedik Astroloji’de karmadan sorumlu gezegen Satürndür.Kişinin yaptığı karmaların iyi yada kötü sonuçlarını Satürn işleme koyar.Yani Satürn iyi ya da kötü geri döndürür..Ne gariptir ki materyal yaşamda Satürnünün simgesi ‘Ayna’dır..Aynanın önüne ne koyarsan,yansımasını sana geri verir.Hayat bir yansımadır.Ne yaparsan,geri gelir.Ne ekersen,onu biçersin.Ne verirsen, onu alırsın.Başkalarında ne görüyorsan, aynısı sendedir.Hatırla hayat bir yansımadır!Her zaman sana geri döner..O zaman sadece iyilik ver.O zaman sadece iyilik yap..Öteki türlü kendi kötü karmalarının kurbanı olursun..Örneğin toprağa zehirli bir bitki diktin,karşılığında büyüyecek olan sadece zehirli bir bitkidir,zehirli bir bitki ekmen karşılığında hayatın sana zeytin ağacı vermesini bekleme..Karmanın bir diğer simgesi ‘eller’dir..Kişinin ‘elleri’ kişinin ‘yaptıklarını’ simgeler..’Ellerini’ temiz tut ki kendini ve etrafını kirletmeyesin..Bir çok dilde olmayan ama bizim dilimizin zenginliğinden ileri gelen bir söz olan ‘Vicdan’ sözü de karmayla ilişkilidir.Çinliler insanın uyuyabileceği en rahat yastığın ‘rahat bir vicdan’ olduğunu söylerler.Vicdan rahat değilse,eller temiz değildir..Ve ‘Ayna’ her zaman ‘eksiksiz’ yansıtır..Aynadan korkmak yerine ‘ellerini’ temizle..
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
29 Kasım 2020 Pazar
Ben atasözlerini çok severim.Çünkü atasözleri binlerce yıllık birikimin sonuçlarıdır,bir atasözü duyduğunuzda onu hafife almayın,bilin ki bu sözün doğruluğu binlerce kez kanıtlanmıştır.İşte dünyadan sevdiğim atasözleri ;
.
.
En iyi savaşçı hiçbir zaman kızgın değildir – Japon
Açıklama ne kadar fazlaysa yalan da bi o kadar büyüktür - Çin
Bir toplum,ancak yaşlı insanlar asla gölgesinde oturamayacakları ağaçlar diktiğinde bilgeleşmiş demektir-Yunanistan
Faydalı alışkanlıklar,yanlışa karşı direnmenin sonucudurlar- Japon
Suyun sakinliğine aldanıp,içinde timsah yok sanma – Malavi
Soru soran sadece 5 dakikalığına aptaldır,soru sormayan ise sonsuza kadar – Çin
Şiddete başvuran kişi mantıktan korkandır – Kenya
Düzenli güneş ışığı,sadece çöle dönüştürür – Arabistan
Duygularını kontrol et,yoksa duyguların seni kontrol eder.-Çin
Hayat bir köprüdür üstünden geç,ama köprünün üstüne ev yapma – Hindistan
Susadığında artık bir kuyu açmak için çok geçtir – Japon
Yarıda bırakma hissi tam işi başarmak üzereyken doruklardadır – Japon
Bilge adam kendi yanlışlarının sonuçlarından öğrenir,daha Bilge olan ise başkalarının yanlışlarından.-Japon
Başlamak kolaydır,devam ettirmek ise ‘sanat’ .-Alman
Kızgınlık ve aptallık kardeşlerdir – Uganda
Kıskanç insan,üzgün insandır – Yemen
Yarın dağları taşımak istiyorsan,bugünden taşları kaldırmaya başlamalısın – Tibet
Irmak çok uzaklara erişse bile hiçbir zaman kaynağını unutmaz-Nijerya
İyi niyet ‘sözlere döküldüğünde’ ölür – Lübnan
Rakiplerinle dans ediyorsan,gözlerini kapatma – Burundi
İtaat etmeyi bilmeyen,yönetici olamaz – Kenya
Yolu bilsen dahi bir kez daha sor – Kore
Bütün kötülüklerin tohumu cehalet ve tembellikte yatar – Galler
Yarım portakal da aynı tam portakal tadındadır – Panama
Bir aptalla tartışmak,sadece ortada iki aptalın olduğunu gösterir – Pakistan
Gülen dişler,ısıranlarla aynıdır – Batı Afrika
Tanrı sadece buğdayı verir,ondan ekmek yapmak senin görevindir – Avusturya
Yaşlı bir insandan alınan tavsiye asla seni yanıltmaz- Galler
Kör insan belki görebilir,kibirli insan ise asla ..- İran
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
26 Kasım 2020 Perşembe
Yaşanılan zaman,kültür,yer ve uygarlıklar farklı,çizilen figürler ve verilmek istenen mesaj aynı.Farkettiyseniz her bir tarihi eserde Tanrı sembolize edilmiş ve elinde iki tane yılan (Figürlerin ellerindekiler farklı hayvan olarak çizilse bile yılana benzetilmiş) bulunmakta.Bu iki yılan benim daha önce yazılarımda çok defa yazdığım ve sizinde yabancı olmadığınız figürler,bu iki yılan Ay’ın düğümleridir yani Rahu ve Ketu(Kuzey ve Güney Ay Düğümleri).. Hatırlarsanız Rahu yılanın kafası ile temsil edilirdi,Ketu ise yılanın gövdesiyle temsil edilirdi.Rahu geleceği sembolize eder,Ketu geçmişi.Rahu materyalizmi simgeler,Ketu spiritualizmi.Rahu doğumdur,Ketu ise ölüm.Rahu varoluştur,Ketu ise yokoluştur. Rahu siyahtır,Ketu ise beyaz.Vedik haritada Rahu ve Ketu yörüngelerinde seyrederken hiçbir zaman bir araya gelemezler,bu imkansızdır,her zaman karşılıklı burçlarda bulunurlar,yani Rahu Boğadaysa Ketu tam karşıda Akreptedir,Rahu Koçtaysa Ketu tam karşıda Terazidedir.Bu ikisinin bir araya gelmesi zamanın ve mekanın yok olması,bilinen herşeyin ortadan kalkması demektir,yani bu ikisinin birleşmesi ‘Hiçlik’ demektir..Bu nedenle eski medeniyetler kendi kültürlerine göre Yüce Allah’ı Rahu(Gelecek,Varoluş) ve Ketu(Geçmiş,Yokoluş) elindeyken resmetmişler ve geçmiş,geleceğin,siyahın ve beyazın,doğumun ve ölümün,varlığın ve hiçliğin tek hakiminin Yüce Allah olduğunu kendi kültürlerine göre gelecek nesillere aktarmak istemişlerdir.Bakara 107.Ayet ‘Bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost ne de yardımcı vardır.’’ Haşr suresi 23. Ayet ‘Allah O'dur ki, O'ndan başka ilah yoktur. Mülkün sahibi ve hükümranı O'dur. Her türlü ayıp ve noksanlıklardan uzaktır. Yarattıklarına zulmetmeyen tek güven kaynağıdır. İman bahşeden ve daima emniyette kılandır. Herşeyi görüp gözetendir. Mağlup edilemeyen tek güçlü ve kuvvetli O'dur. Dilediğini engelsiz yapan ve yaptırandır ve gerçekten büyüklüğe layık olandır O. Şanı yüce olan Allah, insanların ilahlık yakıştırdıkları herşeyden de uzak ve yücedir.’
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
25 Kasım 2020 Çarşamba
‘Düşüncelerine’ dikkat et,düşünceler ‘sözlerine’ dönüşür,sözlerine dikkat et,sözlerin ‘davranışlarına’ dönüşür, davranışlarına dikkat et,davranışların ‘alışkanlıklarına’ dönüşür, alışkanlıklarına dikkat et, alışkanlıkların ‘karakterine’ dönüşür, karakterine dikkat et,karakterin ‘kaderine’ dönüşür demiş büyük Üstad Lao Tzu.Yani bütün bu oluşum ufak bir düşünceyle başlıyor ve kaderin dahil bütün hayatını şekillendiriyor.Aslında bir nevi domino etkisi..Domino etkisinde yıkıcı yada yapıcı etki yaratacak baştaki o ‘küçük taş’ zihnimizde başlayan ‘düşünce’ dir..Zihnimizin en ideal hali ‘sakinlik’ halidir,çünkü çok düşünce çok yaratım demek,çok fazla sonuç demek dolayısıyla da kaos demek..Eskiler zihni büyük bir denize benzetirler denizin dalgalı olması hali zihnin çok çalışma,çok üretme haline benzetilir,kişi hiçbir şeyi tam olarak göremez,anlayamaz ama deniz durulup sakinleştiğinde kişi su berraklaşır,pasparlak kristal su sayesinde denizin içi çok kolay görülür ve herşey berraklaşır (Herşeyin anlamı ortaya çıkar)..’Bilge’ insan sakin olandır,düşünceyi zihninde tutmaz,hiçbir düşünceyi reddetmez,dışardan düşünceleri zihnine kabul eder ama onları zihninde tutmaz.Bilgenin bu yapısı her daim sakin bir zihne (denize) sahip olmasına dolayısıyla da ‘Bilgenin’ kendi kaderine (gemi) egemen olmasına yol açar.Çünkü ufak bir düşünce kıvılcımının sözlere dönüşüp sonrasında,davranışlara, alışkanlıklara, karaktere ve kadere kadar uzanacağını bilir..Düşünceniz kaderinize uzanan yoldaki ‘tohum’ ise o zaman neden ‘kötü düşünesiniz?’Bereketli bir meyve yemek isterken yerine neden ‘zehirli’ bir bitki (kötü düşünce) ekesiniz?Kötü düşüncelere örnek verirsek kin tutma,intikam hırsı,kıskançlık, kızgınlık,hertürlü endişe hali ve sizi kötü hissettirecek tüm düşünceler (hislerininiz düşüncelerinize dönüşür)..Kendinizi kocaman ulu bir ağaç olarak hayal edin ve bozulmuş, çürümüş artık size hiçbir faydası olmayan kurumuş (kötü düşünce) yapraklarınızın üzerinizden birer birer kayıp,düştüğünü ve uzaklaştığını hissedin..Yeni yapraklar gelecek, yemyeşil ve umut dolu yapraklar,evet kesinlikle gelecekler,çünkü doğanın kanunu bu ..
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
24 Kasım 2020 Salı
Zevkler ve renkler tartışılmaz.Bu kesinlikle doğrudur,bir insanın sevdiği birşeyi,diğeri sevmiyorsa bu o şeyin iyi yada kötü olduğunu göstermez,sadece bu iki insanın farklı frekansta olduğunu gösterir.Bir insan 9 frekanstan birine yada bir kaçına sahip olabilir.Ne bu 9 frekans?9 gezegenin frekansı.. Güneş,Ay,Merkür,Venüs,Mars,Jüpiter,Satürn,Rahu ve Ketu..Kişinin Vedik haritasında biri veya birden fazla gezegen baskın olunca kişi o ‘gezegenin’ aktivitesini sevecek, beğenecek ve tatbik edecek demektir. Eğer bir kişinin Vedik haritasında Güneş güçlü durumdaysa (Yücelim burcunda is yada kendi burcunda is ve 1-4-7-10 köşe evlerden birindeyse)kişi din ile ilgilenmeyi ve sürekli okumayı çok sevecektir, müzikten zevk alacaktır,aynı zamanda sahne sanatları, politika gibi alanlarda kişinin ‘hoşlandığı’ alanlar olacaktır. Vedik haritada Ay baskınsa kişi şarkı söylemeyi,yemek yapmayı,yemek yemeyi,evde vakit geçirmeyi sevecektir.Merkür baskınsa kişi iletişim kurmayı,seyahat etmeyi,öğrenmeyi,el işi sanatlarla uğraşmayı sevecektir. Venüs baskınsa güzellik,moda,dizayn, estetik,sürekli sosyalleşmek ve parti yapmak kişinin hoşlandığı aktiviteler olacaktır.Mars baskınsa kişi spor yapmayı,spor izlemeyi,fiziksel gücünü kullanabileceği her alanı sevecektir. Jüpiter baskınsa kişi sürekli öğrenecek, sürekli okuyacak,spiritüel aktivitelerle uğraşacak,sürekli bakış açısını genişletmeyi sevecek ve bu doğrultuda aktivitelerden hoşlanacaktır. Satürn baskınsa geleneksel olan herşey kişinin ilgi alanına girer,geçmişten gelen pratikleri deneyimlemeyi sever,eski tekstleri, kutsal metinleri okumayı sever,zevk aldığı şeyler çok mütevazidir.Rahu baskınsa dünya nimetinin her türlüsü,eğlencenin her türlüsü,içinde şok ve süpriz taşıyan herşey kişinin ilgi alanına girer,kişi merakını cezbeden ve adrenalin seviyesini yükselten,mistik her aktiviteden hoşlanır.Ketu baskınsa kişi spiritüel anlamı olan her aktiviteden hoşlanır ve materyalist her aktiviteden de kaçınır.Yani bir daha ki sefere arkadaşınıza ‘nasıl seviyorsun bunu yapmayı’ diye sormanıza gerek yok.Çünkü artık neden aranızda beğeni farkı olduğunu biliyorsunuz,ikiniz de farklı frekanslar altındasınız..
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
20 Kasım 2020 Cuma
Bu gördüğünüz mağara Bulgaristanda Nenkovo köyü yakınlarında kadim bir toplum olan ‘Traklar’ tarafından yapılmıştır.Mağara kadın rahminin aynı şeklinde yapılmış. Mağaranın açılışı 3 m yüksekliğe sahip, genişliği 2.5 metre derinliği ise tam 22 metredir.Mağaranın alt kısmında bir metreden biraz daha yüksek bir rahim şeklinde sunak oyulmuştur. Her gün saat 12:00’de(Güneş en tepedeyken) mağaranın üst kısmındaki bir çatlaktan güneş ışınları giriyor. Yılın farklı günlerinde, ışık farklı derinliklere ulaşıyor ve tam olarak kış gündönümünde, güneş ışını 22 metrelik tüm mesafeyi geçerek mihraba kadar ulaşır ve birkaç dakika orada kalır.Bu Güneşin yer yüzünde hayatı başlatmasını simgeler. Güneş ışını(İlahi güç) doğanın rahimine yerleşip yaratımın başlangıcını gerçekleştiriyor.İlginç olanda mağaranın tüm çevresi kurudur, ancak mağaradan sızan küçük su sızıntıları dipte bir havuzda toplanır ve asla kurumaz. Bu rahim mağarasının dünya da bir eşi daha yoktur.Kadim toplumların neler bildiklerinin farkındamısınız?Özellikle eski toplumlarda kadının doğurganlığına kutsallık atfedilirdi. Vedik Astroloji de Nakşatralar yani takımyıldızlar vardır,bunlardan 2. olan Bharani Nakşatranın simgesi ‘kadın rahmidir’ ve bu Nakşatra ‘ölümün ve yeniden doğumun’ nakşatrasıdır.Bharani Nakşatra Koç burcunun içindeki takımyıldızlardandır.Ne gariptirki Bulgaristanda bu mağaranın yapıldığı yer yıl boyunca Bharani Nakşatranın kesintisiz olarak görülebildiği ender yerlerdendir. Geçmişe dönün çünkü bilgelik geçmişte..
.
.
Not:İleriki günlerde Youtube kanalımı açıyorum,orada Vedik Astrolojiye ve kadim bilgeliğe dair bir çok faydalı video paylaşacağım.
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
16 Kasım 2020 Pazartesi
Vedik Astroloji deki en büyük yogalardan yani kavuşumlardan biri Jüpiter-Merkür kavuşumudur.Önce kavuşum ne demek ona bakalım. Kavuşum iki gezegenin birbirlerinin işlerine karışmaları,birbirlerini etkilemeleri ve aynı doğrultuda çalışmaları demektir.Vedik Astrolojide iki gezegenin kavuşum yapmaları için aynı burçta konumlanmaları yeterlidir, yani Jüpiter ve Merkür aynı burçta konumlanmışlarsa kavuşum yani yoga ortaya çıkar.Jüpiter Vedik astroloji de öğretmeni gösterir,Merkür ise öğrenciyi,takipçiyi,öğrenmeye hevesli kişiyi gösterir.Jüpiter ve Merkürün haritada yoga(kavuşum) yapması kişinin aradığı her bilgiyi öğrenmek için gereken öğretmeni bulacağını aynı zamanda kişinin çok güçlü bir öğrenme potansiyeline sahip olacağını gösterir,aynı zamanda kişi elini attığı her işte başarılı olur çünkü neyle ilgileniyorsa o konuda ‘bilgilidir’.Bilge bir öğretmen (Jüpiter) ve öğrenmeye hazır bir öğrencinin ( Merkür) aynı yerde bulunması aydınlanmanın, ilerlemenin başlangıcıdır.Bu nedenle bir kişinin öğrenebilmesi,kendini geliştirebilmesi için Vedik haritada Jüpiter ve Merkürün uyumu oldukça önemlidir.Bu gezegenler birbirlerinden dushtana evlerde(Örneğin Jüpiterin Merkürden başlayarak 6. Yada 8. yada 12.evde yerleşmesi yada tam tersi) yerleşmişlerse bu kişinin öğrenmek istediği bilgi için,öğretmen,yol gösterici bulamaması demektir.Bu gezegenlerin birbilerinden köşe(1-4-7-10) yada trikona(5-9) evlerde yerleşmeleri ise kişinin bilgiye ve öğretmene ulaşması için olumlu sayılır.En iyi durum ise Jüpiter ve Merkürün aynı burçta yani yan yana bulunmalarıdır.Bir öğretmen (Jüpiter),öğrenmeye hevesli bir öğrenci (Merkür) yan yana olunca,dünya tamamen değişir ..
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
14 Kasım 2020 Cumartesi
Dünya sistemi evlenmenizi ve çoğalmanızı istemiyor.Tarihte evlilik hakkında bu kadar ‘kara propaganda’ yapılan başka bir zaman olmamıştı.Bizim Türk Televizyonlarındaki ikinci sınıf komedi programları bile sürekli evliliği,ölümle ve cenazeyle eşleştiriyor,sürekli alttan alta ‘doğum kontrol’ mesajları veriyor.. Hem dünyada hem ülkemizde çekilen filmler ‘bekar’ yaşamın ne kadar çekici olduğuyla, evliliğin ise ne kadar ‘eziyet’ dolu birşey olduğuna yönelik subliminallerle dolu..İnsanlar anlamadan alttan alta yönlendiriliyorlar ve bu sayede evlliğe bakış açıları tahrip ediliyor. Evlilik olmazsa ne olmaz?Toplum olmaz,düzen olmaz,üreme olmaz.. Zaten tüm dünyada da istenilen bu..Evliliğin ne kadar kötü birşey olduğuna dair çekilmiş yüzlerce holywood filmi,bizim sinemamızda dahil olmak üzere dünyadaki her ülkede yüzlerce film mevcut.. Şarkıcılar bekarlığın ne kadar güzel olduğuna dair şarkılar yazıyorlar, şarkılarda sürekli karşı tarafa aşağılama,nefret,hakaret içeren sözler,aşkın ne kadar ‘bela’ bir şey olduğu,aslından ‘aşkın’ var olmadığı,evliliğin tutsaklık olduğu ve bunun gibi sözlerle binlerce beyin kontrol sistemi mevcut etrafınızda..’Ne olacak bu şarkılardan,bu şarkıların zararı yok’ diyebilirsiniz ama hiçte böyle değil.. Bir kelimeyi bir çok kez tekrarlarsanız,artık beyniniz o kelimeyi ‘emir’ olarak kabul eder ve söylediğiniz kelimeler (şarkı) davranışınız haline gelir,yani sürekli aynı kelimeleri tekrar ederek kendinizi ve davranışlarınızı kodlarsınız.. Anlayacağınız zaten zararlı yiyeceklerle tahrip edilmiş, çoğu kısırlaştırılmış insanlığın mutlu bir aile kurup,üremesine tahammülü yok dünya sisteminin.. Siz bu oyuna gelmeyin,dünyada ve Türkiyede izlediğiniz televizyon programlarını,filmleri,dizileri,dinlediğiniz şarkıları öncelikle ‘akıl süzgecinizden’ geçirin. .Bir aile,bir yuva toplumu ayakta tutan temel taştır,ahlak,düzen,üreme ancak toplumda ‘aile’ varsa mümkündür, ‘aile’ yoksa bölük pörçük,geleceği olmayan,umutların olmadığı bir toplumda yaşamak zorunda kalırız. Türk ailesini güçlendirin,evlenin, mutlu olun,kendinize ve bu vatana hayırlı olacak evlatlar sahibi olun..
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
6 Kasım 2020 Cuma
‘Şeytana uydum ! ‘ ..Sizce bu cevabın bir geçerliliği var mı ?Ben söyleyeyim bu cevabın geçerliliği ‘sıfır’..Peki neden?İnsan şeytana uyamaz mı ?Sorunun cevabı çok basit kesinlikle uyamaz,çünkü Allah tarafından şeytanın imanı,inancı düzgün,içinde kötülük taşımayan kişiye etki etmesi tamamen yasaklanmıştır. Hicr Suresi 39.40. ayetler ‘İblis, "Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım" dedi.’ Hicr 41-42 ‘Allah, "İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur" dedi.’’Nahl 98.Ayet ‘ Şeytanın iman edenler ve Rab'lerine tevekkül edenler üzerinde bir gücü yoktur.’.. İmanlı,inançlı insanlar için kesinlikle mümkün olmayan bir durum sana oluyorsa yani ‘Şeytana uymayı’ bahane olarak kullanıyorsan Allah imanını ve ahlakını sorgulama vaktin gelmiştir.. Zira Şeytanın çalışma tekniği şöyledir;Eğer kişi içinde kötü bir niyet taşıyorsa Şeytan vesvese vererek kişiyi o yola sürükler,ama kişinin içinde ‘kötü niyet’ yoksa Şeytan bu niyeti kişinin içine koyamaz,bu tamamen yasaklanmıştır.Şeytan ancak kişi de ‘varsa’ kötü niyeti destekleyip vesvese verebilir..Vedik Astroloji de Şeytan,Rahu ile temsil edilir(Kuzey Ay Düğümü).Gerçektende Rahu Şeytan gibi bedensizdir,Rahu aslında hesaplanan matematiksel bir noktadır,fiziksel bir gezegen değildir ve zihin bazında(vesvese) çalışır. Vedik Haritada her türlü kötü ahlak özelliği(canilik,sahtekarlık, yalancılık, ahlaksızlık ve daha bir çoğu) Rahunun kontrolündedir.Peki bir Vedik haritada Rahu nasıl güçlenir ve kişiyi bu ahlaksızlıklara sürükler?Kişinin Güneşi güçsüzse.. Vedik Haritada Jüpiter dini ve inanç sistemini,Güneş ise ‘İmanı’ kontrol eder.Yani kişinin imanı(Güneş) güçsüzse,Şeytan(Rahu) harita da güçlenir..Zaten Rahu her Güneşi gördüğünde saldırmaktadır,Güneş tutulması ne zaman olur ? Güneş Rahu ile kavuştuğunda Güneş tutulmaları oluşur.Yani gökte Güneş tutulması görüyorsanız Güneş,Rahu ile kavuşuyordur,aksi halde tutulma olmaz zaten..Yani sözün özü.. Kendinizi kandırmayın ‘Şeytana uymadınız’ ..
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
5 Kasım 2020 Perşembe
Milattan sonra 804 yılında doğmuş ünlü İranlı mutassavıf Bayezid-i Bistami ‘Hakikat aramakla bulunmaz lakin bulanlar hep arayanlardır’ demiş..Hakikat pahalı nesnedir,batıl ise ucuz,ucuza talep çok olur, hakikate talip olmaya ise zengin gönül lazım demiş şairin biri..Gözünü kapattığında güneş yok olmuyor,sen onu artık görmesen de,o var ve göz kapaklarını yakmaya devam ediyor, işte Hâkikat böyle bir şeydir demiş başka bir divane..Sözler hakikat değildir ağızdan çıkan seslerdir, hakikati öğrenmek için söze değil yaşamaya ihtiyaç vardır demiş Tebrizin Güneşi..Hangi hakikat gizlenmek istendikçe daha çok aşikar olmadı ki ? demiş başka bir bilge.. Hakikat yolunda insan sadece iki hata yapabilir;biri sonuna kadar gitmemek ve diğeri de yola koyulmamaktır demiş doğunun yol göstericisi Buddha .. İnsanı gördüklerinden ibaret sayma,göremediklerinde ara,içidir hakikatin resmi,dışı sadece bir manzara demiş Celaleddin Rumi..Sahi nedir bu hakikat ?Hakikat, Allah ile kul arasında bir sırdır,melek bilmez ki yazsın,şeytan anlamaz ki bozsun demiş Cüneyd-i Bağdadi..
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
4 Kasım 2020 Çarşamba
İnsan değişir mi?İnsanın karakteri değişir mi ?Cevap kesinlikle evet ama bu değişim sadece daha ‘iyiye’ olur..Gezegenlerin olgunlaşma yaşlarından bahsetmiştim.Güneş 21-22 yaşında olgunlaşır, Ay 23-24 yaşında,Venus 25-26 yaşında,Mars 27-28 yaşında,Merkür 29-30 yaşında,Jüpiter 31-32 yaşında,Saturn ise 35-36 yaşında,Ketu 40-44 yaşları arasında,Rahu 44-48 yaşları arasında olgunlaşır.Bu verdiğim yaşlar tam olarak o gezegenin kendini mükemmelleştirdiği ve bütün eksiklerini kapattığı yaşlardır,yani ‘olgunlaştığı’ yaştır.Örneğin Venüs 26 yaşında olgunlaşır,Venüs haritada kişinin beğenilerini,dış güzelliğini,aşka bakış açısını,evliliğini kontrol eder.Yani kişi 26 yaşına gelene kadar olarak bu söylediğim konular hakkında tam olgunlaşamayacaktır,ama kişi 26 yaşına geldiğinde kişinin beğenileri, aşka-evliliğe bakış açısı tam olarak gelişmiş olacaktır,kişi 26 yaşında kazandığı bu görüş açısıyla hayatı boyunca devam edecektir. Merkür Vedik astroloji de toprak elementine sahip tek gezegendir, dolayısıyla ‘paradır’,Merkürün olgunlaşma yaşı 30’dur.Yani standart bir insan tam olarak 30 yaşına kadar paranın değerini,parayı nasıl kullanacağını, paranın kendi hayatındaki yerini tam olarak kavrayamaz,kişi 30 yaşına geldiğinde Merkür olgunlaşacağı için kişinin hayatında ki ‘para’ olgusu da tamamlanır ve kişi parayla ilişkisinin ‘ne’ olduğunu anlar.Yani kişi her yeni yaş aldığında gezegenleri olgunlaşma yolunda bir adım daha atarlar ve kişi her yaş aldığında gezegenleri bir step daha olgunlaşmaya yaklaştıkları için kişi değişmeye başlar,bu olumlu bir değişimdir.Şimdi,kişinin gezegenleri olgunlaştıkça kişi o gezegenin konuları hakkında yaptığı hatalardan dönmeye başlar,o gezegen konusunda iyi kararlar vermeye başlar adeta o konuda ‘aklı başına gelir’ .Çok yaşamışsınızdır yada çevrenizde çok duymuşsunuzdur,insanlar artık kendi çıkarları için kullanamadıkları insanlara ‘Sen çok değiştin!’ derler, işte konun özü budur.Çıkarcı insanların çok değiştiğini düşündükleri kişinin gezegenleri bir bir olgunlaşmıştır ve kişinin ‘aklı başına gelmiştir’ ve artık ‘çıkar için kullanılamaz’ hale gelmiştir..Yaş almak iyidir,olgunlaşmak iyidir..
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
1 Kasım 2020 Pazar
Fatiha Suresinin ünlü kelimesi Sırat-ı Mustakim..Sırat-ı Mustakim orta yol,dengeli yol,aşırılığa kaçmayan yol demektir.Fatihayı okurken Yüce Allahtan bizi orta yola,dengeli yola,aşırılığa kaçmayan yola(Sırat-ı Müstakim) yönlendirmesini istiyoruz. Sırat-ı Mustakim(Orta-Dengeli Yol) kelimesi Kuranın bir çok yerinde de geçmektedir ve Yüce Allah’ın insana öğütlediği en önemli prensiplerden biridir.Şimdi Sırat-ı Müstakim’e Vedik perspektiften bakalım.Vedik mitolojide tanrı Şivanın(Burda tanrı diye bahsedilen,Yüce Allah’ın çeşitli enerjileridir, bizdeki esma-ül hüsna 99 ismi gibi,zira La İlahe İllallah, Allahdan başka İlah yoktur)üç tane gözü vardır.Evrende 3 adet enerji vardır, Satwa(İyilik, Saflık,Denge-Güneş, Ay,Jüpiter),Tamas (Tembellik,günah, yıkıcılık, sabitlik-Saturn,Mars, Rahu,Ketu), Rajas(Kıskançlık,para hırsı,ego,dünya nimetlerine düşkünlük-Venüs,Merkür).Şivanın 3 gözü de satwa gezegenler tarafından kontrol edilir.Şivanın sağ gözü Güneşin kontrolü altındadır,Şivanın sağ gözü yani Güneş,Rajas(Dünya hırsları) enerjisini yok eder.Şivanın sol gözü Ay’ın kontrolündedir ve Şivanın sol gözü yani Ay,tamas (Günahkarlık) enerjisini yok eder. Şivanın üçüncü gözü,iki kaşının tam ortasındadır ve Jüpiter tarafından yönetilir,Jüpiter ise kötücül enerjilere karşı savaşan Ay ve Güneşin dengeli çalışmasını sağlar ve kalan diğer iki enerjiyle de dosttur.Şivanın en güçlü gözü bu 3.gözdür buradaki Jüpiter, Güneş(Satwa) ve Ay’ın(Satwa) diğer iki elemente karşı(Rajas – Venüs, Merkür ve Tamas – Satürn,Mars, Rahu,Ketu) ılımlı davranmalarını ve onları tamamen yok etmemelerini sağlar.Yani İlahi sistem bize diyor ki dünya nimetlerinden,hırstan,paradan tamamen arınamazsın(Güneş-Satwa, Rajası - Venüs-Merkür yok etmeye çalışırken Jüpiter – En Üst Satwa tarafından bunu ‘tamamen’ yok etmesi engelleniyor.)o zaman dengeli yola git.Aynı zamanda İlahi sistem bize diyorki tamamen günahsız olamazsın(Ay,taması Saturn,Mars,Rahu,Ketu, yok edecekken Jüpiter(Üst Satwa) tarafından bunu tamamen yapması engelleniyor)o zaman dengeli yola git.Üst satwa Jüpiterin başlıca temsilciliği din ve inançtır.Ancak Allah inancınız olursa Sıratı Mustakim’e(Jupiter) ulaşabilirsiniz.
.
.
© Kadim Astroloji Analisti-Erdem Çalışkan
29 Ekim 2020 Perşembe
Gezegenlerin dünyadan görülebilen yörüngeleri bu şekildedir.Yani gezegenler gökyüzünde bu şekilleri çizerek seyahat ederler ve döngülerini tamamlarlar.Geometri ve Matematik İlahi İlimlerdir,çünkü Allah’ın eserlerine baktığınızda hepsinin sizinle geometri ve matematik üzerinden konuştuğunu görürsünüz.Gezegenlerde bu dil üzerinden Yüce Allah’ın iradesini gösterirler. ——Araf -54- ‘Şüphesiz Rabbiniz ALLÂH, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş üzerine hükümrân oldu. O, geceyi durmadan onu kovalayan gündüze bürüyüp örter, güneş, ay ve yıldızlar emrine âmâdedir. İyi biliniz ki yaratma ve emir O'nundur. Âlemlerin Rabbi olan ALLÂH ne yücedir.’ —— ‘Nahl -12- Geceyi, gündüzü, güneş’i ve ay’ı sizin hizmetinize O verdi. Bütün yıldızlar da O'nun emrine boyun eğmişlerdir.Şüphesiz ki bunda aklını kullanan bir toplum için ibretler vardır’—— Haç suresi 22. Ayet ‘Görmez misin göklerde ve yeryüzünde bulunanlar; güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu hep O’na secde etmektedir! Niceleri de azabı hak etmiştir. Allah’ın hakir kıldığı kimseyi onurlandırabilecek birisi yoktur. Kuşkusuz Allah dilediğini yapar.’
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
26 Ekim 2020 Pazartesi
Kader ve Özgür İrade kişinin hayatında eşit derecede güçlüdürler.Ama ben özgür iradeye daha fazla önem veriyorum çünkü kişinin ‘kaderini’ belirleyen kendi özgür iradesidir.Bir kişi içinde nefret ve kıskançlıkla doğmuş olabilir eğer kişi bu duygularına esir olursa,bu duygularını desteklerse, nefret ve kıskançlık değişim geçirecek şiddet ve suça dönüşecektir, sadakat ve inanç ise kaybolacaktır.Bir kişi gördüğü ve duyduğu herşeye tutkuyla bağlanan biri olarak doğmuş olabilir ama eğer bu duygularının esiri olur bu duygularını desteklerse,bunlar ahlaksızlığa (arzuladığımız herşeye sahip olamayız) ve kendini kısıtlamamaya dönüşür,bu durum kişideki akl-ı selimin yok olmasına neden olacaktır.Desteklediğiniz her kötü alışkanlığınız,her kötü huyunuz,sizde ki bir iyi özelliğin yok olması demektir.Hırsı desteklersen,anlayışını kaybedersin. Sadakatsizliği desteklersen,asaletini kaybedersin.Nefreti desteklersen, merhametini kaybedersin.Parayı desteklersen,manevi değerlerini kaybedersin.Somutu desteklersen, görünmeyeni kaybedersin.Özgür irade işte bu nedenle önemli?Neyi kaybetmek istiyorsun? İmanını desteklersen,inançsızlığı kaybedersin.İyiliği desteklersen,kötülüğü kaybedersin.Allah yolunu desteklersen, şeytanı ve şeytanlaşmış insanları hayatında yok edersin.Kendine sor!Neyi kaybetmek istiyorsun?
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
25 Ekim 2020 Pazar
Hindistan alt kıtasında(Bangladesh-Pakistan, Hindistan) ulu Himalayalarla çevrilmiş bölge de önemli bir yaşam felsefesi yaşar. Dama (Kendini Kısıtlama) , Dana ( Verme) ,Daya (Merhamet ve Affedicilik) yani Dama,Dana,Daya felsefesi.Prensibin ilk ayağı Dama (Kendini Kısıtlama), başkalarının kişiye yarattığı maddi veya manevi acıların kişi tarafından görmezden gelinmesi,kişinin bu insanlara küsmemesi ve onlara intikamcı olmamasıdır.Kişi Dama’yı deneyimleyerek,ruhunu dizginlemektedir ve terbiye etmektedir.En büyük günahlardan olan kızgınlık ve intikam duygularını kendinden uzaklaştırmaktadır.Prensibin ikinci ayağı olan Dana (Verme) kişinin çok kısıtlı bir geliri olsa bile hergün yani gündelik olarak dış dünyaya,insanlara kendinden birşey (para,ilgi,bilgi,fiziksel yardım) vermesi eylemidir.Dana vererek başkalarının ‘zorluklarını’ ortadan kaldırmak demektir,bu sayede kişi ‘ruhun’ yalnız olmadığını ve bütün ruhların ‘Tek’ bir kaynaktan geldiğini ve aslında kendinin hiçbirşeye sahip olmadığını anlar.Dana kişiyi en büyük günahlardan olan açgözlülük ve hırstan kurtarır.Prensibin son ayağı Daya (Merhamet ve Affedicilik) kişinin başkalarına,kendine nasıl davranıyorsa öyle davranmasını benimser,bu başkaları kişiyi kıskanan,düşmanlık yapan ona karşı kötü duygular besleyen insanlar olsalar bile.Kalbinde merhamet ve affedicilik olmayan kimse İlahi enerjilerden uzaklaşır,zira cezalandırma,nefret gibi duygular insanın kalbini kirletir.Yaratıcı tarafından yaratılan herşeye merhamet duymak,yaratılanın asli görevidir. Şimdi bunlar size neyi hatırlattı? Ne kadar da Kutsal kitabımız Kuran da öğütlenenlere benziyor değil mi? Yüce Allah Kuranda,Kuranın bir çok kavme tebliğ edildiğini söylüyor.Nahl suresi 16. Ayet ‘Andolsun ki, biz her ümmete, “Allah'a kulluk edin, azdırıp saptıran şeytani şer güçlerden uzaklaşın!” diye, bir peygamber gönderdik. O geçmiş toplumların içerisinden bir kısmını, Allah hidayetiyle doğru yola yöneltti, bir kısmı da sapıklığı hak edenlerden oldu. O halde şimdi yeryüzünü gezip dolaşın, hakkı yalanlayanların sonuçları ne olmuş, görün bakın.’’Yani kadim Asya da Kuranın kırıntılarının kalması bile büyük bir bilgelik oluşturmuş.
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem