28 Kasım 2022 Pazartesi
22 Kasım 2022 Salı
8 Kasım 2022 Salı
26 Ekim 2022 Çarşamba
Bir vedik doğum haritasında 12 tane ev bulunur ama en önemlisi
yükselen burçtur yani 1. evdir. Çünkü 1. ev kişinin 'kendisidir'. 1.ev yani yükselen
burç diğer 11 evle etkileşim halindedir. Kişinin kendisi yani yükselen burç(1.ev)
ve onun yönetici gezegeni harita da iyi konumlanmamışsa diğer 11 evin hepsinde
iyi konumlar olması kişinin hiç bir yararına olmayacaktır, çünkü kişinin
kendi(yükselen ve yükselen yöneticisi gezegen) kötü durumdaysa diğer 11 evin
kişiye faydası yoktur. Yani bir vedik doğum haritasında yükselen burcun içinde
iyicil gezegenlerin konumlanması (Jüpiter,Venüs,Merkür,Ay) ve yükselen yöneticisinin
iyicil gezegenlerde kavuşum yapması(Jüpiter,Venüs,Merkür,Ay) ve
kendra(1,4,7,10) yada trikona (5. ve 9.) evlerden birinde konumlanması yükselen
burç ve yöneticisinin 'iyi durumda' olması demektir. Bu şekilde diğer 11 evin
ona sunduğu nimetlerden yararlanacaktır. Böyle bir kişi zorluklardan zarar görmeden
kurtulur, çünkü yükselen burcun gücü hepsine üstün gelecektir. Yani bir vedik doğum
haritasında yükselen burç ve yükselen yöneticisi gezegen güçlü yerleşmişse kişi
bütün zorluklardan kurtulacak ve hayatın ona sunduğu ödüllerden de
faydalanabilecektir .Yükselen burcun(1.ev) ve yöneticisinin haritada güçsüz
yerleşmesi ise bu durumların tam tersinin yaşanmasına neden olacaktır.. Ayrıca
yükselen yöneticisi gezegen kişinin zekasından, tüm olaylara bakış açısından
sorumludur, bu gezegen kişinin hayatındaki sorunlarla nasıl savaştığını
gösterir. Eğer vedik doğum haritasında kişinin yükselen yöneticisi gezegen zarar
görmüşse (6. 8. 12. evler de ya da sevmediği burçta yerleşmiş yada en az 2
kötücülden kötü açı alıyorsa) kişinin hayatta ki sorunlarla savaşma azmi
yoktur, kişi ufacık bir zorlukta savaşmaktan vazgeçer, bu da onun hayatta
ilerleyememesine neden olur. Aksine kişinin vedik doğum haritasında güçlü
yerleşmiş bir yükselen yöneticisi gezegen zorlukların her ne olursa olsun kişiyi
yıldıramamasına neden olur. Eğer yükselen ve yükselen yöneticisi haritada zarar
görmüşse, vedik astrolojide herşeyin çaresi vardır kişi zikirler ve doğal
taşlar vasıtasıyla haritasındaki bu kötü durumun üstüne çıkabilir.
.
.
© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan
16 Ekim 2022 Pazar
Necm 19-20 “Lât ve Uzza’yı ve diğer üçüncüsü Menat’ı
gördünüz mü?”. İnsanlık tarihinde yolunu şaşırmış insanlar ve cinler yüzbinlerce
sahte ilaha, yüzbinlerce sahte tanrıya tapmıştır peki Yüce Allah Kur’an’da
neden sadece Lat, Uzza ve Menat’ı söylüyor? Çünkü bu 3 sahte ilah yüzbinlerce ‘sahte
ilah’ın özeti, yani hepsini içeriyorlar. Yüce Allah Necm 23 te devam ediyor ‘’(Lat,
Menat, Uzza) Bunlar, sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka şeyler
değildir. Onlar, sadece zanna ve nefislerinin hoşlandığı şeylere uyuyorlar.’’ Yani
Yüce Allah diyor ki bu putları insanlar kendi oluşturdu, bu putlar insanların
nefislerine ‘hoş’ geliyor ama bu sadece bir zan.. Şimdi Lat, Uzza, Menat
kelimelerinin kökenine bakalım. “Lât” kelimesi etimolojik olarak “ilah” kelimesinin
bozulmuş hali ve mutlak otoriteyi ifade ediyor; El/Elot/Elat/Lat /Elohim/Allot/İlah..
Eski çağlarda Aramice/İbranice dahil Arapça’nın kök dillerinde ‘mutlak itaat/otorite’ kaynağı
anlamında yukarıdaki kelimeler kullanılmaktaydı.(Kelimelerin etimolojik
kökenleri R. İhsan Eliaçık’ın ‘Yaşayan Putlar: Lat, Uzza, Menat’ yazısından
alınmıştır, bu değerli yazıyı da okumanızı tavsiye ederim.) Yani Lat
kelimesinin tam anlamı ‘otoritedir’. “Uzza” kelimesinin anlamı ise Kur’an’da
kullanılan “Aziz” isminin daha değişik söylenişidir, “Güç” “kuvvet” anlamına
geliyor: Aziz/Mu’ız/ Muaz/Izzet/Muazzez. Üçüncü sahte ilah olan Menat’ın anlamı
ise ‘para’ dır, Menna/Mamon/ Money/Many/Menat/Manat.. Yani Yüce Allah
insanların ve cinlerin çağlar boyunca taptığı 3 putu dile getirmiştir Lat (Otorite),
Uzza(Güç), Menat (Para).. Ve insanlığın büyük bir bölümü hala bu 3 puta
tapmaktadır.. Vedik astroloji perspektifindan bakarsak Otorite-Mars, Güç-Güneş,
Para-Merkür.. Bir vedik doğum haritasında bu gezegenlerin güçlü bir şekilde
yerleşmesi veya bir arada bulunması veya karşılıklı açı yapmaları kişinin bu
kavramları ‘sahte ilah’ olarak edinmesine neden olacaktır. Çare ise ‘putları’
kırmaktır. Enbiya 58 ‘’(İbrahim) Sonunda onları parça parça etti.’’ ve İbrahim
35 ‘’Hani İbrahim şöyle demişti: ‘'Rabbim bu şehri güvenli kıl, beni ve çocuklarımı
putlara kulluk etmekten uzak tut.'’
© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan
11 Ekim 2022 Salı
Gündüzleri bir ‘yalanın’ içinde yaşıyoruz. Gündüzü Güneş
yönetir ve ışığı her yeri kaplamıştır, ‘yıldızları’ göremeyiz. Gündüzleri Güneş’in
ışığı nerede olduğumuzu bize göstermiyor, ‘hakikati’ saklıyor. Güneş vedik
astrolojide hırsı, egoyu, tutkuları(yanan alev topu) temsil eder. Gündüzleri
Güneş’in kontrolünde olduğu için gündüzleyin bütün insanlar egolarının,
hırslarının, tutkularının esiridir ve ‘hakikat’ kaybolur. Rumi diyor ki ‘’Eğer
gece olmasaydı bütün insanlar, hırstan, isteklerinin üstüne titremeden
kendilerini yakar, helak ederlerdi. Gündüzleyin herkes bir şey elde etmek, bir
kâr kazanmak hevesiyle kendini ateşlere atmış, yanıp yakılmıştır. Bir müddet
hırslarından kurtulsunlar diye gece, Allah rahmeti gibi zuhur etti.’’
Gündüzleyin yıldızları, yani ‘hakikati’ göremiyoruz, Nahl 16 ‘’Onlar yıldızla
yol bulurlar.’’ Yani gündüzleyin Güneş’in temsil ettikleri ‘ego’, ‘hırs’, ‘tutku’
bizi ‘kör’ ediyor ‘hakikati’ göremiyoruz. Gerçek olan ise ‘gece’, gökyüzü pırıl
pırıl parlıyor, nerede olduğumuz belli oluyor, ‘hakikat’ ortaya çıkıyor.
Gündüze (Güneş-Ego-Hırs) takılı kalmamalıyız, Feridüddin Attar diyor ki ‘’Ey
gafletle hırs denizine gark olmuş kişi, geri kalıyorsun,
ilerleyemiyorsun, ama bundan haberin bile yok! Hırsın, tamahın, canını, imanını
mahvetti gitti! Dünya nedir? Hırs ve tamah yuvası. Ulu Allah, ona
“hiçbir şey değil” (Hadid 20) dedi... sense onun tuzağına tutulmuş kalmışsın!’’
Gündüzden kurtul! Gece ise seni bekliyor.. Rumi diyor ki ‘’Gök kapıları geceleyin
açılır ey kardeşim, bir gecelik de olsa uyumazsan ne olur? Mum gibi diri ol!
Gök kapıları geceleyin açılır, talihler, bahtlar uyanır. Sen de Ay gibi uyuma
da talih yıldızın parlasın, güzelleşsin. Sen gökyüzüne mensupsan elbette o
âleme, gökyüzüne özlemin vardır. Bu kirli dünyada, gökyüzünden aşağılarda
kalamazsın. Yücelerden başka yerlerde yatıp uyuyamazsın. Geceleyin yürü ki,
yollar geceleyin alınır, menzillere geceleyin varılır. Eğer sen, eşsiz Pâdişahı
istiyorsan onun yoluna düşmüş, sefere çıkmışsan seferde uyumamak gerekir. İyi
insanlar, bahtlı kişiler, Allah ın merhameti ve sevgisi gölgesinde uyurlar.
Kardeş, sakın sen de başka bir yerde uyuma.’’
.
.
© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan
14 Eylül 2022 Çarşamba
Sekar’da(Dünya) her şey aldatmaya programlı.. Ve buraya ‘aldanmamızın’
sebebi ise sadece ‘bakış açımız’, yani vizyonumuz.. Kocaman bir arabanın
önündesin bakıyorsun büyük bir jeep, kim bilir kaç tondur ne kadar da heybetli
görünüyor.. Bir gökdelenin 25. Katına çıktığında o heybetine hayran kaldığın
arabaları aşağıda ‘oyuncak araba’ olarak görüyorsun, biraz daha yükselirsen ‘karıncaya’
benziyor o ‘heybetli araba’.. Büyük ‘gökdelenler’ sen onların yanında olduğunda
yukarı bakmaktan başın dönüyor ne ‘heybetli’ diyorsun nasıl muazzam bir yapı
böyle.. Ama o heybetli gökdelenler, uçaktan baktığında ‘küçücük’ görünüyorlar,
bazen nokta gibiler ki o ‘dev’ yapıları yukarıdan ‘zor’ görüyorsun.. Dağlar, çok
heybetliler bir insan olarak onların önünde o kadar aciz duruyoruz ki ama
gökyüzünden baktığında dağların küçük ‘kum tepelerinden’ farkları yok.. Demek
ki problemli olan bakış açımız, demek ki bizi ‘aldatan’ bakış açımız.. Bakış
açımız ne kadar ‘alçaktaysa’ bu Sekar herşeyiyle o kadar ‘heybetli’,’çekici’, ‘yenilmez’
ve ‘üstün’ duruyor.. Ama nefsimiz arınıp, temizlenip bakış açımız otomatik
olarak ‘gökyüzüne’ yöneldiğinde bu Dünya’nın her ‘heybetli’ öğesi küçülüp bir ‘karınca’
boyutuna geliyor.. Yani bir arabanın, gökdelenin ya da dünyasal herhangi bir
şeyin heybetine, muazzamlığına kapılıyorsan, ‘aşağıdan’ bakıyorsun demektir,
yukarı çık! Yukarı çıktığında heybetinden etkilenip ‘çok kudretli’ olduğunu
düşündüğün şey(dünya hayatının her öğesi) çok küçük, basit ve önemsiz hale
geliyor.. ‘Aşağıdan’ bakarak onlara bu ‘kudreti’ veren sadece senin bakış açın.
Senin bakış açını ne aşağıya çeker? Günahlar(Temizlen!), zararlı bağımlılıklar,
kötü huylar, nefsinin etrafında kümelenmiş karma katmanları bunlar nefsini ‘aşağıya’
çekiyor.. Bunlardan nefsine ne kadar daha eklersen nefsin ‘ağırlaştığı’ için
bakış açın ‘yerde’ kalacak ve buradaki(Sekar) her öğeye hayran olup, yenik
düşeceksin.. Nefsini ne hafifletir? Vermek(zekat, sadaka), iyi işler (nefsinin
etrafındaki günah katmanları yok olur – Nisa 146), inanç (Allah deyince bile
kafan gökyüzüne dönüyor) ve ‘temiz’ bir hayat yaşamak.. A’la 14 ‘’Arınanlar
gerçekten kurtuluşa ermişlerdir’’.
.
.
©Kadim
Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan
10 Eylül 2022 Cumartesi
İnsan ‘Levh-i Mahfuz’ kayıtlarına ulaşabilir mi? Cevap evet.. Bütün öğretilerin ‘kendini bil’ demesi işte bundandı.. Yüce Allah insana ‘ruhundan üfledi’(Hicr 29), bur ruh İsra 13. Ayetteki herkesin ‘kuşunu’ boynuna bağladık dediği ‘kuştur’ (detaylı bilgi için bkz. Emrah Eryılmaz - ‘Hakikat Kitabı’), yani bu kuş(ruh) nefsimizi(biz) öldüğünde onu ya yukarı katlara taşıyacak ya da Araf’tan tekrar Sekar’a(dünya) geri indirecek olan kuş. Yanımızda bir de ‘Cin’ var vesvese veren o, kıyamet gününde aleyhimize tanıklık edecek olan o, Kaf 23 ‘’Yoldaşı şöyle der ‘’İşte yanımdaki hazır’’, Kaf 27 ‘’Yoldaşı dedi ki: "Rabbimiz, onu ben azdırmadım. Onun kendisi, dönüşü olmayan bir sapıklık içindeydi.". Yani biz ‘nefsiz’ ve iki yoldaşımız var. Birincisi ‘Ruh’(Kuş-İsra 13) o rehberimiz, gönlümüze iyi düşünceler ve evrenin bilgisi ondan geliyor, çünkü Yüce Allah onu ‘ruhundan üfledi’. İkincisi yanımızdaki ‘Cin’(Kaf 23-27) gönlümüze bütün kötü düşünceler ve vesveseler ondan geliyor. Biz hayatımız boyunca Ruh ile Cin arasında bocalıyoruz. Ve ‘Ruh’(kuş) çok yaşlı(yaratımın başı) milyarlarca yıl yaşında ve evrenin her alanına ‘giriş’ izni var ve bizimle gözlerimizi kapattığımızda ‘sembollerle’ konuşuyor. Rumi bunu farketmiş ‘’Burda biri gizli, kendini yalnız sanma; kulağı pek keskindir, kötü sözler söyleme. Gönül kaynağına bir ayak bağıdır atmış o peri; hayaline gelen her sûret, o perinin yüzünden geliyor.’’ Yani gözlerini kapattığında gözlerinin önüne gelen her sembol ‘Ruh’un(Kuş) seninle konuşması(Soru sor ona!), aslında gözlerini kapattığında ‘gerçekten’ görmeye başlıyorsun, çünkü gözlerin ‘açıkken’ gördüğün hiçbir şey gerçek değil, hepsi bir illüzyon. Yanındaki ‘Ruh’un’ (kuş) evrendeki her ‘bilgi’ noktasına giriş izni var, ‘Levh-i Mahfuz’a bile.. Rumi’yi dinleyelim ‘’İyi adamın gönlüne kötü bir düşünce geldi mi bu, boş değildir, bir aslı vardır bunun. O anlayışı vehim sayma, Allah'tan gelen anlayış bil. Gönüldeki nur, onu külli levhten okumuş, anlamıştır.’’ Yani çok ama çok güçlüyüz, ama ‘Birileri’(A’raf 27), ‘gözümüzü’ kapatmamızı ve içimize dönmemizi istemiyor(Tv, Internet, Pc, Medya ile). Gözünü kapat ki ‘gerçek’ önünde açılsın!.
.
.
©Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan
5 Eylül 2022 Pazartesi
Gece vakti, çok açsın adeta miden kazınıyor bir şeyler yemek istedin ama kendini frenledin, yemedin ve uyudun.. Sabah kalktığında o açlık hissinden eser yok, hiç olmamış gibi, hatırlamıyorsun bile ama bu ‘his’ dün yatmadan önce seni açlıktan kıvrandırıyordu? Kalktığın gibi hemen yemek yemeye koşman gerekmez miydi ama bunu hatırlamıyorsun bile? Cinsel arzular için de böyle, cinsel arzuların uyandı ama sen uyumayı tercih ettin kalktığında bir bakmışsın ki o ‘his’ yok olmuş o ‘çekim’ hiç olmamış gibi ama uyumadan önce bu his seni ciddi bir şekilde esir almıştı? Gam, keder, ıstırap içindesin, ruh halin mahvolmuş bir durumda ve sen zor da olsa uyudun.. Kalktığında bu duygular nerede? Sanki yenilenmiş gibisin dün yatmadan önce seni esir almış olan ‘üzüntü’ hissi yok, halbuki bu ‘hisler’ dün seni mahvediyordu, nasıl kalktığında bu ‘ağır’ hislerin etkileri üzerinde olmaz? Ben söyleyeyim nasıl.. Bu hislerin hiçbiri gerçek değil, hepsi bir ‘illüzyon’, uyuyup uyandığında ‘gerçek’ olmayan hiçbir şeyin etkisi üzerinde kalamaz da ondan.. Sekar denen bu ‘aşağıların aşağısında’ (Tin 4-5) hepimiz beş duyumuzun esiriyiz ve beş duyumuz an be an zihnimizi tutulmaya uğratmakta. Yaşadığımız ruh hallerinin %99,99 u bu illüzyondan oluşuyor, aslında gerçek değiller. Açlık, cinsellik, üzüntü, kaygı, neşe, sevinç aklınıza gelen herhangi bir ‘his’ gerçek değil, bu nedenle ‘uykuya dalıp’ üst boyutlara yani ‘gerçek aleme’ geçtiğimizde bu ‘hislerin’ hiçbirinin etkisi üzerimizde kalamıyor.. Tek bir gerçek ‘his’ var, o da ‘aşk’.. ‘Aşk’ bu hiçbir ‘gerçek’ bulunmayan beş duyu hapishanesinden çıkmayı sağlayan tek ‘araç’.. Aşk’ın ‘küçük hali’ olan iki insan arasındaki ‘aşkta’ bile, insan hormonlarında inanılmaz değişimler olur, kişi beş duyunun esaretinden kurtulmaya başlar.. Bilirsiniz aşık olan kimse yemeden-içmeden kesilir, dünyaya dair hiç bir şeye önem vermez, sadece ‘sevdiğini’ ister.. Bunun bir üst oktavı ise Allah aşkıdır ki, bu tamamen beş duyu esaretine son verip İnsan-ı Kamil olmak demektir.. Beş duyunun esaretinden nasıl kurtulunup ‘aşka’ ulaşılır? Meryem 96 ‘’İman edip iyi/güzel işler yapanlar ise, Rahman onlar için bir ‘sevgi’ kılacaktır.’’
.
.
©Kadim Astroloji Analisti – Erdem
Çalışkan
21 Ağustos 2022 Pazar
‘‘Aradığın da seni arıyor’’ der Rumi. Gerçekten de ‘aradığın’ her an seni ‘aramakta’.. Peki sen aradığının ne olduğunu biliyor musun? Çoğu zaman ‘bilmeden’, farketmeden ‘arıyorsun’ ve bulduğun sonuçlar seni üzünce ‘ben böyle bir şey aramadım ki’ diyorsun.. Bir şeyi ‘aramak’ nasıl olur? ‘Onu’ zihninin içine aldığında ya da ‘onun’ hakkında sözcükler söylediğinde ‘arama süreci’ otomatik olarak başlar ve ‘aradığında otomatik olarak seni aramaya’ başlar. Örneğin ‘soygun’ ya da ‘hastalıkla’ ilgili bir film izledin, bu filmi ve onun öğelerini ‘zihninin içine’ aldın, işte ‘arama sürecini’ başlatmış oldun! ve ‘aradığın da’ otomatik olarak seni aramaya başladı.. Sonra ‘aradığın’ şey gelip sana çattı! Bundan sonra ‘neden böyle bir şey oldu?’ diye sorman anlamsız.. Kural neydi ‘Zihninin içine ne girerse bu aradığın şeydir!’.. Acı, hayal kırıklığı, üzüntü, ihanet vb. zehirli öğeler içeren bir şarkı söyledin ya da ‘dinledin’ ve bunları zihninin içine alarak ‘arama sürecini’ başlatmış oldun, sonunda ‘aradığın’ şey seni bulup ilişkin mahvolunca, ‘neden böyle oldu?’ diye soruyorsun.. Ama ‘arayan’ sendin sadece ‘aradığın’ seni buldu.. Zihnine ne girerse o ‘aradığın’ şeydir unutma, ‘aradığın şey’ kesinlikle seni ‘bulacaktır’.. Yani zihnimize alacağımız düşüncelerin ne kadar ama ne kadar önemli olduğunu anlıyor musun? Rumi diyor ki ‘’Bu dünya bir dağa benzer. Nasıl seslenirsen, onun yankısı sana geri gelir.. Bu dağa bülbül sesi gönderip te eşek anırması duyman imkansızdır.. Eğer eşek anırması duyuyorsan bil ki bunu dağa gönderen sensin’’.. ‘Dağa seslenmek’ nasıl olur? ‘Öğeleri’ zihnimize alarak ve bunları cümle içinde kurarak.. Özellikle yerli-yabancı yapılan şarkıların çoğunluğunun sözlerinin ne kadar ‘korkunç’ olduğunu görmüyor musunuz? Bunları zihninize aldığınızda ya da söylediğinizde hemen ‘arama süreci’ başlıyor ve ‘aradığınız da’ sizi aramaya başlıyor.. Peki ya o yerli-yabancı filmler/diziler? İhanet, çarpık ilişkiler, cinayet, kan, açgözlülük ve bir çok zararlı öğe.. Ve maalesef hepsi ‘zihninize’ giriyor ve ‘aradığınız’ şeye dönüşüyorlar ki ‘onlar da’ sizi ‘aramaya’ başlıyorlar.. Kendinizi koruyun.. İyi şeyler ‘arayın’..
.
.
©Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan
20 Ağustos 2022 Cumartesi
Evet sürpriz bir video ile karşınızdayım. ‘Kadim Astroloji Analisti’ Youtube kanalımda sevgili Dr. Neslihan İskit ile nefes teknikleri ve astroloji konu başlığı altında güzel bir sohbet yaptık. Sohbetimizde kadim nefes sırlarından tutun da bir çok enteresan konuya değindik. İşte sevgili Dr. Neslihan İskit ile yaptığımız sohbetten bazı konu başlıkları;
✅ Tüm hayatımız boyunca alacağımız nefes sayısı önceden Yüce Allah tarafından belirlenmiş mi? Yani nefesimiz sayılı mı?
✅ Yaşamımızı yönetmek neden nefesimizi yönetmekten geçiyor?
✅ Bize ait 5’li beden yani zihin, akıl, duygu, ve ruhumuz arasında ki köprü nefes mi?
✅ Bütün kadim medeniyetler neden ‘nefese’ çok önem vermişler?
✅ Nefes teknikleri öğrenerek anksiyete, depresyon, panik atak gibi hastalıklar önlenebilir ya da şifalandırılabilir mi?
✅ Stresin vücudumuza olan etkileri ve nefes teknikleri ile hayatımızdan stresi tamamen çıkarmak.
✅ 'Anuloma Viloma' nefes tekniği nedir ve nasıl tatbik edilir? Bu tekniğin insana faydaları nelerdir?
✅ Nefesinizin akma hızı bile vedik doğum haritanızdan görülebilir mi?
16 Ağustos 2022 Salı
Dhana karaka.. Sanskritçe’de ‘dhana’ zenginlik demektir, ‘karaka’
ise temsilci demektir, bu gezegen naisargika karaka yani doğal temsilci olarak
her vedik harita için Jüpiter’dir. Jüpiter vedik haritada kişinin birikmiş zenginliğini
ve şansını kontrol eder. Vedik doğum haritasında Jüpiter ‘zenginliğin’ her
türünü kontrol eder, en büyük zenginlik ise ‘yaptığımız güzel işler’ yani ‘ellerimizin
kazandıklarıdır’. İşte bir kişinin vedik doğum haritasında Jüpiter kişinin tüm
yaşamlarında toplamış olduğu iyi ‘karmanın’ sonuçlarını kişinin hayatına
yansıtmakla görevlidir.. Kişinin vedik doğum haritasında Jüpiter’in
konumlandığı ev ve burç konularında kişi de ‘her açıdan’(manevi-maddi) bir
'zenginleşme' görülür, kişi bu alanlarda kolaylık yaşar ve bu konularda
şanslıdır. Örnek vermem gerekirse bir kişinin vedik doğum haritasında Jüpiter’i
Akrep burcunda konumlanmış olsun.. Bu konum ile kişi tıp bilgisi, astroloji
bilgisi açısından zenginleşecektir, bu manevi yöndür. Maddi yönden ise ‘borçların’
burcu olan Akrep’te zenginliğin temsilcisi olan Jüpiter kişinin borçlarını
kolayca ödemesine ve ‘borçsuz’ kalmasına neden olacaktır ki bunun anlamı ‘zenginliktir’,
aynı zamanda miras açısından da şanslı olacaktır.. Jüpiter, kişinin vedik doğum haritasında
konumlandığı ev ve burç konularında kişiye maddi-manevi zenginliğin kapısını
açar, tabi ki bunu yapan Jüpiter değildir, bu sonuç kişinin tüm hayatlarda
ellerinin kazandıkları tarafından belirlenmiştir zira Yüce Allah kuluna
zulmetmez(Yunus 44).. Leyl 5-6-7 ‘’Kim verir ve erdemli davranırsa ve iyiyi,
güzeli doğrularsa, biz ona iyice kolaylaştırırız’’ ve Leyl 8-9-10 ‘’Ama kim
cimriliğe sapar ve kendisini tüm ihtiyaçların üstünde görür, ve iyiyi, güzeli
yalanlarsa, onu da zora yöneltiriz.’’.. Özetle vedik haritanızda şans ve
zenginlik gezegeni Jüpiter güçlü mü yerleşmiş yani şanslı ve maddi açıdan rahat
mısınız? Bu sizin tüm hayatlarda ‘ellerinizin kazandıklarının’ (Şura 30) iyi
olduğunu gösteriyor ve bu hayatta Leyl 5-6-7 ‘nin söylediği gibi ‘kolay olana’
yönlendiriliyorsunuz, peki ellerinizin kazandıkları olumsuz mu(Jüpiter haritada
zarar görmüş)? Bu sefer Leyl 8-9-10 devreye giriyor..
.
.
© Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan
11 Ağustos 2022 Perşembe
Fatır 43 ‘’Yeryüzünde kibirlendi ve kötülük tezgâhladılar. Oysaki
tezgâhlanan kötülük, sahibinden başkasını kuşatmaz. Öncekilerin başına
gelenlerden başkasını mı bekliyorlar? Allah'ın sünnetinde asla değişme bulamazsın!’’.
Yüce Allah’ın ayette koyduğu yasa şudur ‘’Tezgahlanan kötülük sahibinden
başkasını kuşatmaz’’, yani yapılan/planlanan bir kötülük bunu yapandan
başkasına zarar vermez/kuşatmaz, ayetin sonunda geçen ‘’Allah’ın sünnetinde
asla değişme bulamazsın’’ ibaresi Yüce Allah’ın koyduğu yasanın kıyamete kadar
geçerli olduğunu bildirir bize. Kötü bir şey planlayan bir kimse aslında ‘kendine
karşı’ bir kötülük planı hazırlamaktadır. Kişi kötü niyetli bir plan yaptığında
zihni tutulma (Rahu-Vesvese-Şeytan) altındadır ve işte burası kişinin sistem
tarafından ‘şaşırtıldığı’ yerdir. Bu aşamadan sonra şu ayet devreye girer Al-i
İmran 54 ‘’Onlar hile yaptılar, Allah’ta hile yaptı, Allah hile yapanların en
hayırlısıdır’’. Sistemde insanların ‘hileleri’ ve bunların sonuçları
kendilerine geri döndürülür. Ve bunlara insanların ‘ellerinin kazandıkları’
denir, Şura 30 ‘’Size gelip çatan her musibet ellerinizin kazandığı
yüzündendir. Allah birçoklarını da affediyor.’’, Rum 41’’İnsanların
ellerinin kazandıkları yüzünden denizde ve karada bozgun çıktı. Böylece, dönerler
diye yaptıklarının bir kısmını onlara tattırıyor.’’ Yunus 52 ‘’Kazandıklarınız
dışında, bir başka şeyle mi cezalandırılacaktınız?".. Vedik
felsefe de Yüce Allah’ın ‘ellerimizin kazandıklarını’ bize döndürmesine ‘karma’
denir. Bir vedik doğum haritasında 3. ev kişinin fiziksel olarak ‘ellerini’
gösterir aynı zamanda bu ev kişinin ‘elleriyle’ yaptığı tüm işlerden(parakrama),
karmadan, efordan sorumludur. Yani ‘ellerimizle kazanacaklarımız’, neye efor
sarfedeceğimiz ve bize neyin ‘geri döneceğini’ gösteren ev vedik haritadaki 3. evdir
ve burası aynı zamanda fiziksel ellerimizden de sorumlu, tesadüfe bakın! Ki
Yüce Allah’ın sisteminde tesadüfe yer yoktur, her şey en ince ayrıntısına kadar
planlanmıştır.. Ellerimizin kazandıkları bize ya ‘musibet’ ya da ‘ihsan’ olarak
hayatın her saniyesi geri dönecek, çünkü Fetih 23 ’’Allah’ın sünnetinde bir
değişme bulamazsın!’’..
.
.
© Kadim Astroloji Analisti-Erdem Çalışkan
5 Ağustos 2022 Cuma
Çok sevdiğim Sri Ravi Shankar şöyle diyor ‘’Dünya’yı beş
duyumuz ile deneyimleriz. Gözlerimiz çok fazla şey gördüler.. Kulaklarımız çok
fazla şey duydular.. Burnumuzla aldığımız günlük havanın ne kadar olduğunu
biliyor musunuz? Her gün 10.000 litre.. Ağzınızla her gün yaklaşık 2 kilo kadar
yemek yiyorsunuz.. Bu 1 yılda toplam 700-800 kg civarında yemek yediğinizi
gösterir.. Yani 40 yaşına ulaşmış bir insanın ağzından yaklaşık 32 ton yiyecek
geçmiş demektir.. Peki şu an nerede bu gördüklerimiz, duyduklarımız, aldığımız
kokular, yediklerimiz, dokunduklarımız? Yoklar.. Dokunduğun güzel şeyler, zevkli
şeyler, zevksiz şeyler, nerdeler? Yoklar.. Beş duyunun bize verebileceği tek
şey koca bir ‘boşluk’. Beş duyuyla deneyimlediğin herşey anlamsız çünkü kalıcı
değil. Örneğin çok güzel bir manzara gördün, bundan geriye bir şey kaldı mı?
Gözlerin ayna gibidir, içinde hiçbir şey kalamaz.. Beş duyu aleminde herşey
gelir ve gider.. ‘Ayna’(gözler) hiçbir şeyi kayıt altına alamaz, sadece
yansıtır.. Beş duyunun tamamı da ‘aynadır’, beş duyuyla deneyimlediğin hiçbir
şey seninle kalmaz.. Bunların hepsinin kocaman bir boşluk olduğunu bilerek
içine dön, kalbine git.. Çünkü tek gerçek olan şey senin ‘kalbin’, o seninle
kalır.. ‘Kalp’ derken fiziksel olanı kastetmiyorum, derinlerde yatan, o saf ve güzel
‘duygudan’ bahsediyorum.. Tavuşkuşunun tüyleri bu illüzyona örnektir. Görünüşte
çok güzel, gösterişli ve heybetlidir ama onun tüyünü tuttuğunda çok ama çok
hafif olduğunu görürsün. Beş duyu alemi de böyledir, güzel göründüğüne şüphe
yok ama ‘kalıcı’ değil! Kalıcı olan ‘sensin’, içindeki sevgi, merhamet duygusudur
gerçek olan.. Bu aynı ilişkilerde olduğu gibidir, ilişki de çift fiziksel
zevklere sahip olsa da, bu yetmez daha ‘derin’ bir şey ararlar.. Eğer ilişki de
‘aşk’ yoksa bu hiçbir zaman tatmin edici bir ilişki değildir.’’ Üstad’ın
belirttiği gibi beş duyu alemi de böyledir, istediğin zevki yaşayabilirsin ama
tatmin yoktur, tatmin olman için ‘gerçek duygular’(inanç, sevgi) gerekir..
Yoksa gerçek ortadadır, Ankebut 64 ‘’Bu dünya hayatı bir eğlence ve oyundan
başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise gerçek hayattır; bir bilselerdi.’’
.
.
© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan
27 Temmuz 2022 Çarşamba
‘Dışta’
olanla ‘içi’ tatmin edemezsiniz, dıştaki ‘bedeninizin cinsinden’, içte ise ‘ruh’(nefs)
var.. ‘Dışta olana’ sevinen ‘bedendir’, ‘ruh’(nefs) değil.. Dünyadaki bütün
zenginliklere ulaşsanız da, bütün zevkleri tatsanız da içeride ‘tatmin’
olmayacak bir şey var o da ‘ruhunuz’(Hicr 29). Nefsiniz(ruh) ‘bir şey’ arıyor
ama ifade edemiyor, çünkü ruhani planda sözcükler yetersizdir.. Elde ettikleriniz,
yani parayla satın alınabilen her şey ya da dünyaya, toprağa ait olan her şey ufak
bir mutluluk hissinden sonra insan da daha fazla bir ‘susuzluk’ hissi
yaratırlar.. Bu şeylerin verdiği ‘geçici’ mutluluklar o kadar yetersiz ve o
kadar tatmin edici değildirler ki, insan ufacık bir mutluluk hissi yaşamak için
materyal şeylere bağımlı olur, ama sonu hüsrandır.. Çünkü su götürmez gerçek,
maddesel olan hiç bir şey ‘ruhu’ kandıramaz, tatmin demez, mutlu edemez.. Çünkü
kişinin sadece ‘bedeni’ maddeden yani topraktandır, dıştaki her şey ‘bedene’
hitap eder, ruha(nefse) hiç bir şekilde etkili olamazlar.. Ama insan ‘ruhtan’(nefs)
başka bir şey değil ki, bedenin sevdiği dünya nimetlerini ne yapsın? Ruhun(nefsin)
bir şey arıyor.. Rumi’yi dinleyelim ‘’İnsanın araması, şudur; insan bulamadığı
şeyi arar, gece gündüz onu araştırır durur. Fakat bulduğunu, maksadına erdiği
hâlde arayıp istemesi, şaşılacak bir şeydir. Bu çeşit arayış, insanın aklına
sığmaz; insan bunu düşünemez bile. Çünkü insanın arayışı, bulmadığını elde
etmek içindir. Bulduğunu arayıp isteyiş, Hak Teâlâ’nın arayıp istemesidir. Çünkü
Hak Teâlâ, her şeyi bulmuştur; her şey onun kudretindedir, “Ol der, olur”(Mü’min
68). Bulandır, yüceler yücesidir. Bulan ona derler ki her şeyi bulmuştur.
Bununla beraber Hak Teâlâ, “Odur isteyen, odur üst olan” dediği gibi isteyendir
de. Bu sözden maksat şudur öyleyse: Ey insan, sen, şu sonradan meydana gelen
isteklere düşmüşsün ya, bu isteklere düşüş, insanlık huyudur. Fakat böylece de
maksattan uzaksın sen. İsteğin, Hak Teâlâ isteğinde yok oldu mu, Hak Teâlâ’nın isteği
kavrar, kaplar seni; o zaman Hak Teâlâ isteğiyle isteyen bir hâle gelirsin.’’
Yani ‘maddesel’ isteği yok edersek, Rahmani istek gönlümüzü kaplar, böylece ‘Arayan,
bulur’.
.
.
© Kadim Astroloji Analisti - Erdem
Çalışkan
21 Temmuz 2022 Perşembe
Sabır, bulunduğumuz Sekar sisteminde kişinin ‘mutlak kurtuluşa’ ermesi
için gereken en önemli özelliklerin başında geliyor.. Tohum ekiyorsun, bekliyorsun,
sabrediyorsun zaman geçiyor, tohum sabırla ‘ürüne’ dönüşüyor.. Sabrettiğin şey
sonunda ‘altına’ dönüşüyor.. Sabır çok güçlü bir ‘ateş’ demiri dövmeye yardımcı
oluyor, sonunda ‘kılıç’ oluyorsun, sabır bu sistemde mükemmel bir şekilde işe
yarıyor.. Yüce Allah diyor ki Al-i İmran 142 ‘’Yoksa siz, Allah, içinizden cihad edenleri ve
sabredenleri ayırt etmeden cennete girebileceğinizi mi sandınız?’’.. Sabır ‘imtihanı’
geçmek için ‘anahtarlardan’ biri.. Bakara 155 ’’Andolsun, biz sizi biraz
korku, açlık ve mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan
edeceğiz. Sabredenleri müjdele!’’ Yüce Allah’ın gün be gün bizi sınadığı aşikar
bu sınamanın oktavı insanların ‘ellerinin kazandıklarına’(Şura 30) bağlı olarak
artıyor ya da azalıyor ama bu sınamanın düzenli olduğu su götürmez bir gerçek..
Mearic 5 ‘’Öyleyse sen güzel bir şekilde sabret!’’.. Sabreden insan aynı ‘bilen
insan’(Zümer 9) gibi Allah katında farklı bir yerdedir, Ankebut 58-59 ‘’İşte onlar, sabretmiş olmalarına karşılık yüksek
konaklarla ödüllendirilirler..’’ Sekar sisteminde çoğu imtihan bizim sabrımızı
denemek içindir, sabır yaratılmışların en üstün özelliklerinden biridir, ona ‘sahip’
olanlar ayırt edilir, Al-i İmran 146 ‘’...Allah yolunda
başlarına gelen sıkıntılardan dolayı gevşemediler, zaafa düşmediler ve boyun
eğmediler. Allah, sabredenleri sever.’’ Yüce Allah her an sabrımızı test
ediyor, Furkan 20 ’’.. Biz sizi birbiriniz
için imtihan aracı yaptık. Sabrediyor musunuz? Rabbin her şeyi görmektedir.‘’ Sabredenler
‘kazanacak’ olanlardır, Asr suresi ‘’Asra yemin
olsun ki, gerçekten insan ziyandadır. Ancak iman edip salih işler yapanlar,
birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna.’’ Sabret.. Mü’minun 111 ‘’Bugün
ben, onlara sabretmelerinin karşılığını verdim. Başarıya erip kurtulanlar, onlardır.’’ Rad 24 "Selam size, sabrettiğiniz için! Ne güzeldir şu
sonsuzluk yurdu!" Peki sabır nasıl elde edilir? Yüce Allah’tan isteyerek
(dua ve doğru namaz), Nahl 127 ‘’Sabret! Sabrın ancak Allah'ın yardımıyladır.’’
.
.
© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan
19 Temmuz 2022 Salı
Epiktetos demiş ki ‘’İnsanı endişelendiren kendi düşünceleridir..’’ Bu cümle içinde çok derin bir mânâ içeriyor.. Bizi kendi düşüncelerimizden başka bir şey rahatsız edebilir mi? Kötü bir şey düşünüp huzursuz olduğunuzda o anda dışarıda bir düşman mı bekliyor? Yoksa o ‘düşman’ kendiniz misiniz, kendiniz mi kötü düşüncelere gark olmanıza sebep oldunuz? Yönetim mekanizması sizin zihniniz, anahtar siz de, ama işlediğiniz günahlar ya da yaptığınız hatalar zihninizin ‘bariyerinin’ kırılmasına endişelere, sıkıntılara, depresyona gömülmenize neden oluyor.. Nasıl mı? Açıklayayım.. Bir vedik doğum haritasında 4. ev kişinin zihnini gösterir, kişinin zihni burdadır. 6. ev ise kişinin günahlarını, kişini zihnine saldıran bütün negatif düşünceleri, ihtilafları, düşmanlıkları, depresyonu temsil eder.. Bir de bunların arasını ayıran 5. ev var burası da ‘mantra bhava’(mantra ‘dua’ demektir ‘bhava’ ise ev), yani dua/tövbe evidir.. Bir günah işlediğimizde(6.ev), eğer bu günahı hemen telafi etmez(5.ev) ya da tövbe etmezsek(5.ev), 6.ev (günahlar, bütün negatif düşünceler, depresyon) zihnimize (4.ev) saldıracaktır.. Yani 4. ev(zihin) ve 6.ev(günahlar, negatif düşünceler, depresyon) arasında 5.evin (dua/zikir/namaz/tövbe) evinin olması tesadüf değildir.. Rumi diyor ki ‘’Sana gelip çatan şu can sıkıntılarının, şu karanlıkların, şu hoşa gitmeyen şeylerin, birisini incitmen, kırman, bir suç işlemen yüzünden meydana geldiğini bilesin diye karşılığı gelip-çatar. Ne ettin, ne yaptın, etraflıca hatırında değildir amma karşılığından çok kötü bir iş yaptığını anla; onun kötü olduğunu ya bilgisizliğinden, ya gafletinden, yahut da suçları kolayca sana yaptıran bir eş-dost yüzünden suç saymıyorsun, bilmiyorsun onu; fakat karşılığına bak da ne kadar ileri gittiğini, ne kadar sıkıldığını anla. Kesin olarak can sıkıntısı, suç karşılığıdır; gönül ferahlığı ise ibâdet ve itaat karşılığı.’’ Yani zihninin(4.ev) bariyerini(5.ev) günah vesilesiyle sadece sen ‘kırabilir’(6.ev-günah) ve sadece sen ‘tamir edebilirsin’ (5.ev-Tövbe). Şura 30. ayet ‘’Size gelip çatan her musibet ellerinizin kazandığı yüzündendir. Allah birçoklarını da affediyor.’’
.
.
© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan
13 Temmuz 2022 Çarşamba
Yunus 100 ‘’Allah'ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman
edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanların üzerine bırakır.’’ Bu ayette
Yüce Allah iman etmek ile akletmek kavramlarını bir tutuyor ve insanın ‘akletmemesini’
büyük bir suç olarak görüyor.. Düşünmek, akletmek insana verilmiş en üstün
özelliklerden biridir.. Beynimiz tüm evrenin bilgisini kaydedebilecek kadar
yüksek kapasitededir.. Kişi eğer akletmiyorsa, düşünmüyorsa teknik olarak ‘yaşamıyor’
demektir..Maalesef günümüz insanlığının çoğu aklını kiraya vermiş durumda, herhangi
bir konuda başkaları ne düşünmüşse doğru/yanlış sorgulamadan benimsemeyi
seçiyor, başkalarının kendi yerine düşünmesini yadırgamıyor, akletmiyor,
düşünmüyor..Ama Yüce Allah Kur’an’da yüzlerce ayette belirterek akletmeyi,
düşünmeyi üzerimize farz kılmadı mı? Sahip olduğumuz beyin müthiş bir
makinedir, ama insanların çoğu onu kullanmaktan çekiniyor ki bu da bir
imtihan.. İnsanların çoğunluğu genel-geçer bilgileri kabul etmiştir, sorgulamaz
ve bunları aynen benimseyerek yaşar.. Birey bir toplumun içine doğduğunda ‘aklını
kullanmadığı takdirde’ o da doğru/yanlış her şeyi aynı çoğunluk gibi
benimseyecektir(En’am 116). Avrupa’da 6 kişiyle bir deney yapılmış, 5 kişi
deneyin parçası ve deneyden habersiz 1 kişi. 5 kişiye denilmiş ki size söylenen
‘yanlış’ bilgileri ‘doğru’ gibi onaylayın ve diğer deneğin ne yapacağına
bakalım. 6 kişi oturmuşlar diğer 5 kişi yanlış olan bilgileri ‘doğru’ olarak
onaylıyorlarmış altıncı kişi(denek) bu söylenenlerin yanlış olduğunu biliyormuş
başta itiraz etmiş ama sonra diğer 5 kişi bu yanlış bilgilerin ‘doğru’ olduğuna
ısrar edince bir süre sonra altıncı kişi de yanlış bilgilere ‘doğru’ demeye
başlamış..Bu, insanın kendini çoğunluğa adayıp ‘düşünce’ tembelliğine
geçmesinin bilimsel kanıtıdır ki Yüce Allah bu davranışı Kur’an’ın her yerinde
kınıyor..(Bakara 170, Lokman 21,Maide 104 ).. Bir vedik doğum haritasının ‘tahtı’
kişinin Yükselenidir, çünkü burada kişinin ‘aklı’ vardır, yani akıl = taht.. Yüce
Allah insana ‘taht’(akıl) bağışlamış, insan bu ‘tahtı’(akıl) başkalarına
kiralıyor.. Akletmek lazım.. Ne demiş Sokrates ‘’Sorgulanmayan bir hayat yaşamaya
değmez!’’..
.
.
© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan
16 Haziran 2022 Perşembe
4 Haziran 2022 Cumartesi
Yüce Allah’ın ayetleri her an yaşıyor, hayatın her alanındalar,
her birisi bir ‘arketiptir’.. ‘İLLA’ kitabımı okuyanlar bilirler konulardan
birinde ayetlerin sürekli yeryüzünde döngü halinde olduklarına dair bir çok
örnek vermiştim.. İbrahim 26 ‘’Kötü bir söz de, yerden koparılmış köksüz kötü
bir ağaç gibidir.’’ Şimdi bu ayetin yeryüzündeki muhteşem bir yansımasına
bakalım.. Çok uzaklara büyük okyanusun ortalarına gidelim, Solomon Adalarına..
Solomon Adaları, büyük okyanusun ortasında 900 den fazla küçük adacığın oluşturduğu
bir ada ülkesi.. Burada ilkel yaşam koşullarında yaşayan(kim daha ilkel
tartışılır) yerli kabileler bulunuyor.. Çok kalın gövdeli büyük ağaçları kesmek
için (dünya üzerinde bir ağaca zarar vermek kadar korkunç olan pek az şey
vardır, ağaçlar çok değerli varlıklardır, onlara saygı duyulmalıdır ve
kıllarına bile zarar verilmemelidir, bunun hakkında yazım var onu okuyun) büyük
testereleri, modern elektronik aletleri olmadığı için ağaçları başka bir yöntemle
deviriyorlar.. Üfleyerek!.. Evet yanlış duymadınız eni 2-3 metre kalınlığa
ulaşmış ağaçları sadece ‘üfleyerek’ deviriyorlar.. Peki nasıl yapıyorlar bunu? Kabile
üyeleri kocaman heybetli bir ağacın önüne geçerek kolkola giriyorlar ve ağaca hep
bir ağızdan ‘kötü ve incitici sözler’ fısıldamaya başlıyorlar.. Bunu
yapmalarının amacı ise ağacın bir ruhu olduğuna (ki var) inanıyorlar ve ruhun
bu kötü, incitici sözlerden gücenip ağacı terketmesini bekliyorlar.. Ve
şaşırtıcı olan şey, bir süre daha bu işlemi tekrarladıktan sonra ağaç kurumaya
başlıyor.. Düzenli şekilde yapılan bu işlemden sonra kuruyan 2-5 tonluk ağaca
doğru yerliler bir kuvvetli şekilde üflüyorlar ve bu heybetli ağaç devriliyor..
İbrahim 26 ‘’Kötü bir söz de, yerden koparılmış köksüz kötü bir ağaç gibidir.’’
Şimdi ayeti görüyor musunuz? ‘İnsanın’ da o masum ağaçtan farkı yok, insanın
düzenli maruz kaldığı, kırıcı, incitici, kaba, küfürlü sözcükler tıpkı o
heybetli ağaç gibi yıkılmasına sebep olur.. Üstelik insanın 2-5 tonluk bir
ağırlığı da yok.. Ayetler her an yaşamaktalar ama farkedenler az.. Yusuf 105 ‘’Göklerde
ve yerde nice deliller var ki yanlarından dikkatsizce geçerler.’’
.
.
© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan