25 Şubat 2023 Cumartesi

Arzular Köleleştirir
Sen değişince ‘dünya değişir’… Açken yemek tarifi izliyorsun diyelim, nasıl hoş geliyor, ağzın sulanıyor ama yemek yiyip tok olduğunda o yemek videosunu görmeye bile tahammül edemiyorsun. Peki o video değişti mi sen açken de tokken de video aynıydı, peki ne değişti de gıpta ederek izlediğin yemek videosunu şimdi izlemeye bile tahammül edemiyorsun? Sen değiştin! Yemek yedin, ‘açlık’ halinden ‘tokluk’ haline geçtin ve yemek videosu değişmediği halde senin ona olan ‘tepkin’ değişti. Bu bize ne anlatır? Dış etkenler seni hiçbir şekilde etkileyemez, seni etkileyen tek faktör ‘kendi içinde’ yani seni etkileyebilen tek şey olaylara ‘bakış açın’. Para insana ancak ‘para’ sahibi olana kadar çekici gelir ya da insan paraya köle olmamaya karşı bir bakış açısı geliştirmişse ‘paraya köle olma’ dürtüsü insanın üzerindeki hakimiyetini yitirir. Bu her durum, olay, kavram için böyledir. Bir şeyin sizin üzerinizde hakimiyet kurabilmesi için bu konuya karşı ‘pozitif’ bir bakış açınız olması lazımdır, eğer bir konuya karşı pozitif bir bakış açınız yoksa bu konunun sizin üzerinizde hakimiyet kurma şansı sıfırdır. O zaman nasıl bir gerçek ortaya çıkar? Dünyadaki hiçbir ama hiçbir şey kişiyi köleleştiremez, kişiyi köleleştirebilen tek şey kişinin ‘kendi bakış açısıdır.’ Kişi bir şeye karşı ‘pozitif’ tavır sergilediğinde ‘kölelik’ başlar, ilgilenilen konu her neyse kişi bu konuya karşı ‘pozitif’ tavır besleyerek bu konuya kendini ‘köleleştirme’ izni vermiştir. Kişi ‘iyi şeylere’ karşı pozitif tavır sergileyerek bu durumu kendi yararına kullanabilir. Aksi halde kişinin ‘pozitif’ tavır sergilediği ‘kötücül şeyler’ ise kişiyi sonuna kadar köleleştireceklerdir. Yani insana iyilikte kendisinden gelir, kötülükte kendisinden gelir.. Çünkü dışardaki her öğe aynı, sabit şekilde durur, değişmez, değişen tek şey bizim dıştaki öğeye karşı bakış açımızdır, aynı açken gıpta ettiğimiz, tokken de tahammül edemediğimiz yemek videosu gibi.. Bizdeki tavır iyiye ya da kötüye doğru değişirse ‘kölelik’ gelir ya da ‘kölelik’ gider.. Nisa 79 ‘’ İyilik ve güzellikten sana her ne gelirse Allah'tandır. Kötülük ve çirkinlikten sana ulaşan şeyse kendi nefsindendir.’’ . . © Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

28 Ocak 2023 Cumartesi

Sübtil Yaşam Enerjisi
Hepimizin sürekli beslendiği bir enerji var ‘Prana’. Prana, soluduğumuz havanın içinde bulunan sübtil ‘yaşam enerjisidir’, eski medeniyetler tarafından bilinir. ‘Prana’ enerjisine İbranice'de "Ruah"; Çince'de "Chi"; Yunanca'da "Pneuma" Japonca'da "Ki"; Amerikan Kızılderi inanışında "Nayetoneyah"; Havaililerce "Mana"; Eski Mısır inanışında "Ka", Arapça ise "Baraka" denir. ‘Prana’ bu yaşam enerjisinin Sankritçesidir, nefes tekniklerine ise ‘Prana-yama’(yaşam enerjisi egemenliği) denir. Çünkü nefeste o çok kıymetli sübtil ‘yaşam enerjisi’ var.. Ve enteresan olan ‘prana’ bulaşıcıdır! Yani ‘yaşam enerjisi’ bulaşıcıdır.. Bir kişinin soluduğu havanın yakınına geldiğinizde o kişiyle ‘aynı’ pranadan beslenmeye başlarsınız ve o kişi sürekli ‘pranayı’ soluyup dışarı vererek dönüştürür. Siz de onunla aynı atmosfer de olduğunuzda ne olur? Onun dönüştürdüğü pranayı alıp kendinize eklemlersiniz. Peki ne demek bu? Örneğin biri çok sinirlendi, sürekli havadaki pranayı alıp dönüştürüp dışarı veriyor, siz de bu insanın yakınındaysanız, aynı pranayı soluduğunuz için otomatik olarak siz de sinirlenirsiniz. Haberler de çok görmüşsünüzdür, canı yanmış çok sinirli olan biri, 10 tane kendi halinde sakince oturan kişinin yanına gidip birkaç dakikada onları kendiyle birlikte kavgaya gitmeye ikna edebiliyor ve bu kişiler de kavgaya giderken aynı o kişi gibi ‘kızgın’ gidiyorlar.. Ama bu kişiler, canı yanmış kişi gelmeden önce sakince oturuyorlardı? Gerçekte olan ise şu, kişinin soluduğu ‘prana’ bu kişilerle aynı atmosfere girince hepsine bulaştı ve hepsi birden sinirlendi.. Yani bu ne demek oluyor? Üzüntülü, sıkıntılı biriyle vakit geçirdiğinizde onun pranası size de bulaştığı için, siz de üzülmeye ve sıkıntı duymaya başlarsınız.. Yani üzüntü, mutluluk, sevinç, kızgınlık, şehvet ya da aklınıza gelen herhangi bir duygu bulaşıcıdır! Yani insan mutlu bir hayat sürmek istiyorsa mutlu, pozitif insanlarla daha çok vakit geçirmelidir ki kendisine de bulaşsın.. Prana’nın sadece insanlardan geçtiğini sanmayın, dram filmleri-dizileri, üzüntülü şarkılar ya da Tv’de gördüğünüz herhangi bir olumsuz şey ‘prananızı’ kirletip, yaşam enerjinize zarar verecektir. © Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

24 Ocak 2023 Salı

Acının Bittiği Yer
‘’Bir şeyi tam olarak anladığın ‘an’, işte tam olarak o şeyden ‘özgürleştiğin’ andır’’ diyor Hint’li düşünür Krishnamurti.. Anlamadığın her olayda ‘karanlık’ bir yan vardır, ‘karanlık’(cehalet, bilgisizlik) senin bir şeyin iç yüzünü kavrayamamana ve sürekli bu problemin içinde üzüntüyle debelenmene neden olur.. Çünkü karanlıkta(cehalet, bilgisizlik) ‘göremezsin’, doğru adım atamazsın.. Karanlığı ne yener? Işık.. Tüm bilgeler için ‘ışık’ metaforu her zaman ‘bilgi’dir… Evet ‘bilgi’ dünyadaki en büyük ışık kaynağıdır.. Karanlık(cehalet, bilgisizlik) kişiyi köleleştiriyorsa peki dünya üzerindeki en büyük ‘özgürleştirici’ güç nedir? Bilgi (Işık).. Bilgi özgürleştiricidir, hem de en üst seviyede özgürleştiricidir.. Öyle ki Yüce Allah kurduğu düzende bilginin bu üstün gücünü Zümer 9. ayette ‘’Hiç bilenlerle bilmeyen bir olur mu?’’ diyerek onaylıyor.. Bir olayı kavradığın, anladığın an (ışık-bilgi geldiği an) artık ondan özgürleşiyorsun, nefsin, ruhun artık bu olayın/durumun kölesi olmuyor, çünkü ışık(bilgi) geldiği an karanlık(bilgisizlik-üzüntü-acı) gitmek zorunda.. Bir şeyin ‘kölesi misin’, sürekli aynı durumun içinde üzüntüyle debeleniyor musun? Bu senin kesinlikle o olay hakkında ‘karanlıkta’(bilgisiz) olduğunu gösteriyor, çünkü ‘ışık’(bilgi) olsaydı, o konuda debelenmeyecek, üzüntüye düşmeyecektin. Işık geldiği an, yani bir şeyi ‘anladığın’ an ondan özgürleşiyorsun.. Üzüntü, sıkıntı çektiğin olayı/durumu ‘öğrenmeye’ çalış, ışık(bilgi) geldiğinde ‘karanlık’(bilgisizlik) ve acı(karanlık) gitmek zorunda, İlahi sistem böyle dizayn edilmiş durumda.. Hadid 9 ‘’Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık ayetleri indiren O'dur.’’ Yüce Allah bizi ‘karanlıklardan aydınlıklara çıkarmak’ için ne gönderdi? Bilgi(Kur’an-Işık-Nur) gönderdi.. Ve ‘Oku’(Alak 1) dedi yani ‘‘Işığı(bilgiyi) kalbine al!’’ ki ‘karanlıklardan aydınlığa’ çık.. Çünkü ‘karanlık’(bilgisizlik) seni en kötü şekilde köleleştiriyor, ‘bilgisizlik’(karanlık) seni mahvediyor, sadece acı veriyor..’’ Casiye 20 ‘’Bu (Kur'an) insanların kalp gözünü açan bir ışıktır.’’ ‘Acının’ gitmesi için her olayda karanlık(bilgisizlik) ışıkla(bilgi-öğrenmek) kovulmalıdır.. . . © Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

21 Ocak 2023 Cumartesi

Danışmanlıklar


#reklam

DANIŞMANLIKLAR 


VEDİK DOĞUM HARİTASI ANALİZİ DANIŞMANLIĞI – TEKRAR AKTİF!

3 yıllık uzun bir doluluktan sonra yeni dönem için ‘Vedik doğum haritası analizi’ randevuları bugün itibariyle tekrar açıldı! Vedik doğum haritası analizi toplam 60-70 dakika(Yaklaşık 1 saat 10 dakika) süren bir analizdir, Vedik doğum haritası analizinizi bir ses kaydı olarak yapıyorum, size gönderiyorum ve dinliyorsunuz. Vedik doğum haritası analizinizde sahip olduğunuz potansiyeller, zayıf yanlarınız, güçlü yanlarınız, haritanızdaki sıkıntılar konusunda yapmanız gereken çareler, kendinize ve hayatınıza dair bilmediğiniz yanlarınız, hayat amacınız, hayat amacınızı gerçekleştirmeniz yapmanız gerekenler ve vedik doğum haritanızdaki dikkat çekici ayrıntıları analiz ediyorum. Bunun yanı sıra gezegenlerinizin yerleşimlerini gösteren vedik doğum haritanızın grafiğini de gönderiyorum(bu belge yükseleniniz ve gezegenlerinizin vedik doğum haritanızda yerleşimlerini gösteren bir grafiktir). Vedik doğum haritası analizi talep etmek için doğum tarihinizi, doğum saatinizi ve doğum yerinizi doğru olarak bilmeniz gerekir, bu bilgilere sahip değilseniz maalesef bu analiz sizin için yapılamaz. Vedik doğum haritası analizi hakkında ayrıntılı bilgi ve randevu talep etmek için bana Instagram @kadimastrolojianalistierdem hesabımdan DM yoluyla ulaşabilirsiniz. Sevgiler!

'Vedik Doğum Haritası Analizi' hizmeti almış değerli danışanlarımdan gelen dönüşlerden birkaçı ise şu şekilde;








 











TEK SORU DANIŞMANLIĞI VE ÇİFT SORU DANIŞMANLIĞI – ŞU AN AKTİF 

2022-2025 yılları arasındaki vaktin tamamında 'Vedik Doğum Haritası Analizi' randevularımın dolu olması nedeniyle, danışmanlık vermeye devam etmek adına 'Tek soru danışmanlığı' ve 'Çift soru danışmanlığı' hizmeti veriyorum. Bu danışmanlıkta hayatınıza dair merak ettiğiniz herhangi bir konu hakkında (evlilik, aşk, mevcut evliliğiniz, iş, kariyer ya da aklınızı kurcalayan herhangi bir konu) soru sorabiliyorsunuz. Ve bu soruyu vedik doğum haritanızı inceleyerek yanıtladığım yaklaşık 20 dakika süren(her bir soru için) bir ses kaydı gönderiyorum ve sorduğunuz konuda aydınlatıyorum sizi. Eğer sorduğunuz konu olumsuzsa, bu konunun çaresi ve ne yapmanız gerektiği konusunda sizi bilgilendiriyorum. Bunun yanında vedik doğum haritanızın grafiğini de gönderiyorum (bu belge vedik astrolojiye göre yükselen burcunuzu, ve diğer gezegen yerleşimlerinizi gösterir). Danışmanlığınızı tek soru ya da çift soru olarak seçebilirsiniz. Ses kaydını bir link olarak gönderiyorum, tıklayıp indiriyorsunuz ve dinliyorsunuz. Bu danışmanlıklardan herhangi birini alabilmeniz için doğum saatinizi doğru bilmeniz gerekir. Tek soru danışmanlığı veya çift soru danışmanlığı talep etmek ve ücret bilgisi almak için bana Instagram @kadimastrolojianalistierdem hesabımdan DM yoluyla ulaşabilirsiniz. .

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan  

Tek soru ve çift soru danışmanlığı hizmeti almış değerli danışanlarımdan gelen dönüşlerden birkaçı ise şu şekilde;
































REKTİFİKASYON – DOĞUM SAATİ BELİRLEME İŞLEMİ – ŞU AN DOLU VE YER YOK 

Rektifikasyon yani ‘Doğum Saati Belirme İşlemi’ doğum saatini bilmeyen kişinin doğum saatini dakikası dakikasına bulma işlemidir. Bu hizmeti almak için ücreti ibanıma yatırıp bana bildiriyorsunuz. Rektifikasyon işlemi oldukça zorlu bir işlemdir ve 3 günlük bir çalışma gerektirir. Size hayatınıza dair cevaplamanız gereken 90 soruluk bir form gönderiyorum. Hepsini özenle cevaplıyorsunuz ve bana geri gönderiyorsunuz. Sonrasında verdiğiniz cevaplardan haritanızı tek tek inceliyorum. Ve haritanız üzerinde 3 gün süreyle çalışarak doğum saatinizi dakikası dakikasına belirliyorum. Yeni saatinizle birlikte vedik doğum haritanızın grafiğini de çıkartıp size gönderiyorum(Bu belge vedik astrolojiye göre yükselen burcunuzu, ve diğer gezegen yerleşimlerinizi gösterir). Rektifikasyon işlemi sadece doğum saatinizi belirlemeye yöneliktir herhangi bir astroloji analizi değildir. Yalnız bu işlem doğum tarihini tam olarak bilen ve sadece doğum saatini bilmeyen kişilere yapılabilir. Doğum tarihinizi doğru olarak bilmiyorsanız bu işlem size yapılamaz. Rektifikasyon danışmanlığı talep etmek ve ücret bilgisi almak için bana Instagram @kadimastrolojianalistierdem hesabımdan DM yoluyla ulaşabilirsiniz. .

© Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

Gezegen İçin Yücelim ve Düşüş
Vedik astrolojide her gezegenin yüceldiği ve düştüğü burç vardır. Gegezegen yüceldiği burçta çok iyi hisseder ve daima olumlu sonuçlar üretir. Gezegen düştüğü burçta ise gücünü kaybeder, umutsuzlaşır ve sürekli olumsuz sonuçlar üretir. İşte gezegenlerin bu durumu bize hayata dair bir çok ipucu verir. Çünkü gezegenler Rahman’ın kurduğu bu müthiş sistemi çalıştıran çarklardır ve O’na secde etmektedirler(Hac 18). Örneğin şiddetin, kavganın, zorbalığın, rekabetin gezegeni Mars’ı ele alalım. Mars, Koç ve Akrep burçlarını yönetir ve Mars kendi burçlarında çeşitli gezegenleri ‘düşürür’. Mars’ın(şiddet, kavga, zorbalık, rekabet) burcu olan Akrep’te Ay gezegeni düşer, bütün gücünü kaybeder. Peki Ay neyi temsil eder? Hayat mutluluğu, zihin huzuru, aile mutluluğu.. Yani Marsın’sın simgelediklei olan şiddet, zorbalık, kavga, rekabet Ay’ı(hayat mutluluğu, zihin huzuru, aile mutluluğu) yok ediyor, çünkü Ay, Akrep’te yani Mars’ın burcunda düşer.. Evliliğin ve aşkın gezegeni Venüs, Başak burcunda yani Merkür’ün sahibi olduğu burçta düşer.. Yani aşkı(Venüs) ve evliliği (Venüs) ne yok eder? Merkür’ün simgeledikleri.. Merkür ise parayı, kariyeri, dünya nimetlerini, sadakatsizliği simgeler. Yani Merkür’ün simgeledikleri olan para, kariyer, dünya nimetleri için yapılmış evlilik(Venüs) yıkılmaya mahkumdur. Çünkü Venüs(evlilik), Merkür’ün(para, kariyer, dünya nimetleri) burcu Başak’ta düşer.. Gezegen kendi kavramlarını yok eden burçta düşerken kendi kavramlarını destekleyen burçta yücelir. Venüs(aşk, evlilik) Balık burcunda yücelir.. Peki Balık neyi simgeler? Allah yolu, inanç, fedakarlık, merhamet, hoşgörü, karşılıklı anlayış, affetmek, desteklemek.. Yani evlilikte(Venüs) amaç Merkür’ün simgeledikleri olan para, kariyer, dünya nimetleri, sadakatsizlik olunca evlilik(Venüs) yok oluyor ama evlilikte amaç birlikte Allah yolunda yürümek, merhamet etmek ve desteklemek (Balık) üzerine olunca o evlilik yüceliyor.. Peki zorba Mars gezegeni hangi burçta düşüp tüm gücü kaybeder? Mars, Yengeç’te(yöneticisi Ay) düşer ve bütün gücünü kaybeder. Yengeç(Ay) neyi simgeler? Mutlu bir aile hayatı, zihin huzuru, iyi ebeveynler, iyi aile eğitimi ve mutlu ev.. © Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

9 Ocak 2023 Pazartesi

7 Aralık 2022 Çarşamba

Her Şey Sensin!
Bir Üstad nehrin kıyısında, öğrencisiyle birlikte oturuyordu. Öğrenci hocasına ‘’Hocam ‘kendi üzerinde çalışmak’ nedir bu terimi anlayamıyorum?’’ dedi. Hoca gülümseyerek ‘’Bu başkalarının değişmesini beklemeyi bırakmak demektir!’’ dedi. Gerçekten de bu böyledir! Her şey ‘bizim’ içimizde.. Bedenimizde 7 çakra var ve her bir çakra bir gök katına (Nebe 12) denk geliyor ve her bir gök katı haritamızdaki bir gezegen tarafından yönetiliyor.. Aslında biz bir ‘Deviz’ başımız arşa değiyor (7. çakra) tüm evren ve ‘herkes’ bizim içimizde yaşıyor, onlar dışarıda değiller, hiçbir zaman da olmadılar! Ne diyordu Mahatma Ghandi ‘’Dünyayı değiştirmek istiyorsan kendinden başla!’’.. Bilge Rumi ise şöyle diyordu ‘’Dün akıllıydım dünyayı değiştirmek istiyordum, bugün bilgeyim kendimi değiştiriyorum!’’.. Ve bu sistemde her şeyin nedeni bizken başkalarından dolayı ‘yakınmak’ en son yapmamız gereken iş! Herkes 7 gök katından oluşan bizim ‘evrenimizdeki’(vedik doğum haritası) rolünü oynuyor. Örneğin doğum haritanızda babanız Güneş ve 9. evin kontrolündedir, Güneş hangi burçtaysa, nasıl açılar alıyorsa ve 9. evde hangi gezegenler varsa ‘babamız’ tam olarak o karakterdedir.Yani babamız doğum haritamızda ona Güneş ve 9. ev tarafından nasıl bir rol biçilmişse o rolü oynuyor! Peki babanızla aranız kötüyse babanızdan yakınmanız doğru bir şey mi? Kesinlikle hayır, çünkü bu sizin vedik doğum haritanız ve bu haritayı yaşadığınız hayatlar toplamında elleriniz kazandı(Şura 30, Leyl 5-10) zira Allah kuluna zulmetmez(Yunus 44)! Eşiniz doğum haritanızda 7. ev ve Venüs’ün rolünü oynayan kişidir, eşinizle probleminiz varsa bu sadece ve sadece eşiniz sizin vedik haritanızdaki 7. evin ve Venüs’ün rolünü oynadığı içindir, peki sizin ‘ellerinizin kazandığı’ bir şey için eşinizi suçlamanız doğru mu, bu sizin doğum haritanız! Hayatınızdaki herkes sizin vedik doğum haritanızdaki rolü oynuyor! Her şeyin ama her şeyin sebebi sadece ‘sizsiniz’, çünkü haritanızı kendi ‘elleriniz kazandı!’.. Bir Japon atasözü der ki: “Eğer başkalarını suçluyorsan henüz yolun başındasın, eğer kendini suçluyorsan yolu yarılamışsın demektir, eğer kimseyi suçlamıyorsan olmuşsun demektir.” . . © Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

2 Aralık 2022 Cuma

Ne Yapıyorsan Onu Yaşıyorsun
Şu an yaşadığımız hayat tamamen kendi yaptığımız işlerin sonucudur, ister iyi bir hayatımız olsun, ister kötü bir hayatımız bu kendi ‘kazandığımızdır’. Yaşadığımız hayatı biz ‘kazandık’ ve her an ürettiğimiz işlerle buranın ‘suret dokumasını’ kendi ellerimizle işliyoruz. Yüce Allah diyor ki Şura 30 ‘’Size gelip çatan her musibet ellerinizin kazandığı yüzündendir. Allah birçoğunu da affediyor.’’ Yani iyi bir şey yapıyorsak da gelip bizi buluyor, kötü bir şey yapıyorsak da gelip bizi buluyor.. İyiliklerimiz(sevap), kötülüklerimiz(günah) bizi sadece ahirette bulmayacak, Yüce Allah henüz burada sınavdayken an be an hepsini bize aksettiriyor bunun kanıtı şu ayettir; Rum 41 ‘’İnsanların ellerinin kazandıkları yüzünden denizde ve karada bozgun çıktı. Allah onlara, yaptıklarının bir kısmını tattırıyor ki geri dönebilsinler’’. Yüce Allah açıkça insanların ellerinin kazandıklarını daha ‘buradayken’ insanlara bu yanlışlardan dönmeleri için tattırdığını söylüyor.. Ellerimizin kazandıkları = Yaptığımız iyi işler (sevap) ya da kötü işler(günah). ‘Ellerimizin kazandıklarını’ tatmaya nasıl başlıyoruz? Örneğin kötü bir şey yaptık, bu durum ilk olarak gönlümüze ‘uyarı’ halinde düşüyor, sonra hala anlayıp düzeltmezsek ya da tövbe etmezsek realite (musibet) olarak bize geri dönüyor. Rumi’yi dinleyelim ‘’Sana gelip çatan şu can sıkıntılarının, şu karanlıkların, şu hoşa gitmeyen şeylerin, birisini incitmen, kırman, bir suç işlemen yüzünden meydana geldiğini bilesin diye karşılığı gelip-çatar. Ne ettin, ne yaptın, etraflıca hatırında değildir amma karşılığından çok kötü bir iş yaptığını anla; onun kötü olduğunu ya bilgisizliğinden, ya gafletinden, yahut da suçları kolayca sana yaptıran bir eş-dost yüzünden suç saymıyorsun, bilmiyorsun onu; fakat karşılığına bak da ne kadar ileri gittiğini, ne kadar sıkıldığını anla. Kesin olarak can sıkıntısı, suç karşılığıdır; gönül ferahlığı ise ibâdet ve itaat karşılığı.’’ Yani ister iyi olsun ister kötü olsun yaptıklarının sonuçlarını sadece ahirette bekleme ilahi sistem her an yaptıklarını sana ‘geri’ döndürüyor. Bu nedenle Rumi şöyle diyor ‘’Kötülük etme, kötü düşersin. Kuyu kazma, kendin düşersin.’’ . . © Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

28 Kasım 2022 Pazartesi

İnsanın Hayvani Tarafı
Yeme, içme ve cinsellik.. Bunları hayvanlarda tatbik ediyor.. O zaman bizi hayvandan ayıran fark ne? Demek ki yemek, içmek ve cinsellik insanın hayvani/nefsani tarafına ait.. Ama insanın birde Rahmani tarafı var Yüce Allah bize ruhundan üfledi(Hicr 29). Rahmani tarafa yol almak için insanın nefsani/hayvani tarafının tam ters istikametine ilerlemesi gerekiyor.. İşte oruç burada devreye giriyor, Yüce Allah’ın bize farz kıldığı ibadetlerden biri.. Yüce Allah bizi dizayn etti, O bizim neye ihtiyacımız olduğunu biliyor(Alim). Şimdi Rumi’nin oruç hakkında söylediklerine bakalım; ‘’Sen, orucu, şaşılacak acayip meziyetleri bulunan bir şey olarak bil! Oruç, insana can bağışlar. Gönül lütfeder. Sen, şaşılacak bir şey görmek istersen, oruca şaş! Sen, göklere çıkmak, miraç etmek sevdasındaysan, şunu bil ki oruç, senin önüne getirilmiş bir Arap atıdır. Oruç, can gözünün açılması için bedenleri kör eder. Senin gönül gözün kör de o yüzden kıldığın namazlar, yaptığın ibadetler sana o aydınlığı vermiyor, hakikati göstermiyor. Oruç, insan şeklindeki hayvanın hayvanlığını giderir. Bu yüzdendir ki oruç, insanın insanlığını olgunlaştırmaya mahsustur. Âşıkların hayatı, beden matbahı yüzünden kararmıştı. İşte oruç, o matbahları aydınlatmak için çıktı geldi. Sen, hiç bilgi nuruyla nurlanmış bir hayvan gördün mü? Beden de bir hayvandır. Hayvanın ardına düşüp de orucu bırakma! Sen, canının içinde Kur’an nurunu istiyorsan, şunu bil ki oruç bütün Kur’an’ın tertemiz nurunun sırrıdır. Gök sofralarının, ruha mahsus sofraların başına tertemiz kişiler oturturlar. İşte oruç, sana, onlarla bir kaptan yemek yedirir. Oruç seni gün gibi gönlü aydın, canı saf bir hâle kor. Sonra da Padişahla buluşma bayram gününde varlığını kurban eder, seni varlıktan ve benlikten kurtarır.’’ Gönlün kocaman bir ırmak, ve her an gönlüne düşünceler aksediyor ama sen suyu düzenli olarak ‘bulandırdığın’ için ‘aynan’ düşünceleri yansıtmıyor, aynada o düşünceleri göremiyor anlayamıyorsun. Rumi diyor ki ‘’Suda bir suret görürsen o, dışarıda bulunan şeyin aksidir yiğidim. Fakat suyun pislikten arınması için beden ırmağını temizlemek, arıtmak şarttır. Bu suretle onda bir bulanıklık ve çerçöp kalmamalı ki yüzün, içine aksetsin, görünsün. A adamcağız, bedeninde toprakla karışmış sudan başka ne var? Söyle. A gönül düşmanı, suyu, topraktan arıt. Halbuki sen, her an yemekle, içmekle o dereye daha fazla toprak dökmede, o suyu daha fazla bulandırmadasın. O suyun içinde hiçbir şeycikler bulunmadığında yüzler, ona akseder, orada görünür.’’ Bakara 184 ‘’Her şeye rağmen bilirseniz oruç tutmak sizin için en hayırlısıdır.’’ . . © Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

22 Kasım 2022 Salı

Uzakta mı?
Rumi diyor ki ‘’Eğer Ay’ı istiyorsan, geceden saklanma.. Eğer gülü istiyorsan, dikenlerden kaçma.. Eğer ‘Aşk’ı istiyorsan kendinden saklanma..’’ Rumi’nin burada bahsettiği ilahi aşktır ve bu bizden dışarda değildir, sana şah damarından yakın Olan’ı(Kaf 16) ‘dışarıda’ aramak mantıksızdır. Yoksa bizden milyonlarca ışık yılı uzakta olan gezegenler vedik doğum haritamızda ne arıyor? Onlar an be an bizi etkilemektedirler ve biz onları da çok uzakta görüyoruz.. Gezegenlerin çalışma prensiplerini daha önce açıklamıştım. Bilimle de kanıtlanmış olduğu gibi Ay’ın Dünya üzerindeki sulara açıkça etkilerini, medcezir olayını, suyun alçalma ve yükselme hareketlerini biliyoruz. İnsan vücudunun da %70’i sudur, yani Ay’ın etkisiyle Dünya üzerinde sular alçalıp yükseldikçe sizin bedeninizdeki sular da alçalıp yükseliyorlar ve bu da duygu durumunuzu oluşturuyor. İşte Vedik Astroloji’nin çalışma prensibi budur. Peki diğer gezegenler? Satürn’e kadar olan 7 gezegenin (Güneş, Ay, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn) her birinin dünya üzerindeki suları uzaklıkları oranınca belirli bir etkileme kuvvetleri vardır, bu nedenle vücudunuzun içindeki su da her birinin hareketi miktarınca etkileniyor. Yüce Allah boşuna vücudumuzun 3 te 2 sini sudan yaratmadı (Enbiya 30 ‘’Biz herşeyi sudan yarattık.’’), bu kurduğu sistemin çalışmasına olanak vermek için idi. Sonra Yüce Allah Nebe 12’de ‘’Üzerinize sağlam 7 göğü bina ettik’’ dedi ve üzerimizde 7 ana enerji noktası yarattı, bunlara çakra denildi. Çakra Sanskritçe de ‘Çember’ demektir, üzerimizde an be an dönen 7 enerji santralini gösterir. Ve bu 7 enerji santralinin her biri 7 gezegen tarafından yönetilir. Eee noldu? Bu gezegenler milyonlarca ışık yılı uzaktaydı ama ‘burnunuzun’ dibinde çalıştıklarını görüyorsunuz.. Peki Yüce Allah.. O bizden uzakta mı? 7 enerjji santrali( 7 sema-7 gezegen-7 çakra) bizde olduğuna göre 7 sema’da bizim ‘içimizde’.. Peki o zaman dışarda neyi arıyorsun? Rumi bitirsin ‘’Canında bir can var, o canı ara... Beden dağında bir mücevher var, O mücevherin madenini ara... A yürüyüp giden sufi, gücün yeterse ara; Ama dışarıda değil, aradığını kendinde ara." . . © Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

8 Kasım 2022 Salı

Vedik Astrolojide Jüpiter
Jüpiter bir vedik doğum haritasında şansın birincil temsilcisidir. Jüpiter bir kişinin vedik doğum haritasında Venüs ile ilişki kurarsa (açı yada kavuşum) kişi aşk ilişkilerinde ve evlilikte mutlu olur. Jüpiter Ay(zihin) ile bağlantı kurarsa kişi sakin ve huzurlu bir zihne sahip olur. Bir kişinin vedik doğum haritasında Jüpiter, Satürn (İş Gücü) ile bağlantı kurarsa kişi işinde zirveye ulaşır ve mesleği kişinin şansı olur. Şans demek Jüpiter demektir. Bir kişinin vedik doğum haritasında kişinin Jüpiter’inin kurduğu bağlantılar kişinin hangi hayat alanlarında şanslı olduğunu gösterecektir. Jüpiter bir kişinin vedik doğum haritasında hayatta kolay elde edebileceklerini şansını, cömert yanlarını, ona bahşedilen bilgiyi, mutluluğu, spiritüel yeteneklerini ve kişinin Allah inancını gösterir. Jüpiter’in vedik doğum haritanızda yerleştiği, o evin simgelediği konularda sizin için başarı, tatmin ve kolaylık vardır. Jüpiter kişiyi bulunduğu burcun bütün güzel özellikleriyle donatır hayatı boyunca. Örneğin bir kişinin vedik doğum haritasında Jüpiter Aslan’da ise kişi liderlik yetenekleriyle donanmıştır, bu şekilde dünyaya gelmiştir. Bir vedik doğum haritasında iyi bir burçta, iyi bir evde olan ve iyi açılar alan bir Jüpiter ile doğmak hayata karşı 3-0 galip başlamakla eş değerdir.(Satürn’ün bulunduğu burçta ise 3-0 yenik başlarsınız).Tabi sahip olduğunuz vedik doğum haritanızı ‘elleriniz kazandı’(Şura 30) zira Yüce Allah kimseye zulmetmez(Yunus 44). Jüpiter’i iyi durumda olan biri çok dindardır, Allah korkusu vardır,çok şanslıdır, iyi işler yapar, çevresinde saygı gören birisi olur, iyi kalpli ve çok cömerttir.. Hayırseverlik, yardımseverlik bu kişi için çok önemlidir.Vedik doğum haritasında kötü yerleşmiş(zarar görmüş) bir Jüpiter’e sahip olan kimse ise abartıya kaçan, inancında dalgalanmalar olan, haddinden fazla para harcayan, zaman zaman başkalarına karşı toleranssız, herşeyi ben bilirim diyen ,ukala tavırlı birini ortaya çıkartır. Jüpiter vedik doğum haritanızın hangi evinde ve hangi burcunda konumlanmışsa ve hangi evlere açı yapıyorsa şans size o evlerin temsil ettikleri hayat alanlarında güler.. . . © Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

26 Ekim 2022 Çarşamba

Yükselen Burç

 


Bir vedik doğum haritasında 12 tane ev bulunur ama en önemlisi yükselen burçtur yani 1. evdir. Çünkü 1. ev kişinin 'kendisidir'. 1.ev yani yükselen burç diğer 11 evle etkileşim halindedir. Kişinin kendisi yani yükselen burç(1.ev) ve onun yönetici gezegeni harita da iyi konumlanmamışsa diğer 11 evin hepsinde iyi konumlar olması kişinin hiç bir yararına olmayacaktır, çünkü kişinin kendi(yükselen ve yükselen yöneticisi gezegen) kötü durumdaysa diğer 11 evin kişiye faydası yoktur. Yani bir vedik doğum haritasında yükselen burcun içinde iyicil gezegenlerin konumlanması (Jüpiter,Venüs,Merkür,Ay) ve yükselen yöneticisinin iyicil gezegenlerde kavuşum yapması(Jüpiter,Venüs,Merkür,Ay) ve kendra(1,4,7,10) yada trikona (5. ve 9.) evlerden birinde konumlanması yükselen burç ve yöneticisinin 'iyi durumda' olması demektir. Bu şekilde diğer 11 evin ona sunduğu nimetlerden yararlanacaktır. Böyle bir kişi zorluklardan zarar görmeden kurtulur, çünkü yükselen burcun gücü hepsine üstün gelecektir. Yani bir vedik doğum haritasında yükselen burç ve yükselen yöneticisi gezegen güçlü yerleşmişse kişi bütün zorluklardan kurtulacak ve hayatın ona sunduğu ödüllerden de faydalanabilecektir .Yükselen burcun(1.ev) ve yöneticisinin haritada güçsüz yerleşmesi ise bu durumların tam tersinin yaşanmasına neden olacaktır.. Ayrıca yükselen yöneticisi gezegen kişinin zekasından, tüm olaylara bakış açısından sorumludur, bu gezegen kişinin hayatındaki sorunlarla nasıl savaştığını gösterir. Eğer vedik doğum haritasında kişinin yükselen yöneticisi gezegen zarar görmüşse (6. 8. 12. evler de ya da sevmediği burçta yerleşmiş yada en az 2 kötücülden kötü açı alıyorsa) kişinin hayatta ki sorunlarla savaşma azmi yoktur, kişi ufacık bir zorlukta savaşmaktan vazgeçer, bu da onun hayatta ilerleyememesine neden olur. Aksine kişinin vedik doğum haritasında güçlü yerleşmiş bir yükselen yöneticisi gezegen zorlukların her ne olursa olsun kişiyi yıldıramamasına neden olur. Eğer yükselen ve yükselen yöneticisi haritada zarar görmüşse, vedik astrolojide herşeyin çaresi vardır kişi zikirler ve doğal taşlar vasıtasıyla haritasındaki bu kötü durumun üstüne çıkabilir.

.

.

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

16 Ekim 2022 Pazar

Lat, Menat ve Uzza

 

Necm 19-20 “Lât ve Uzza’yı ve diğer üçüncüsü Menat’ı gördünüz mü?”. İnsanlık tarihinde yolunu şaşırmış insanlar ve cinler yüzbinlerce sahte ilaha, yüzbinlerce sahte tanrıya tapmıştır peki Yüce Allah Kur’an’da neden sadece Lat, Uzza ve Menat’ı söylüyor? Çünkü bu 3 sahte ilah yüzbinlerce ‘sahte ilah’ın özeti, yani hepsini içeriyorlar. Yüce Allah Necm 23 te devam ediyor ‘’(Lat, Menat, Uzza) Bunlar, sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka şeyler değildir. Onlar, sadece zanna ve nefislerinin hoşlandığı şeylere uyuyorlar.’’ Yani Yüce Allah diyor ki bu putları insanlar kendi oluşturdu, bu putlar insanların nefislerine ‘hoş’ geliyor ama bu sadece bir zan.. Şimdi Lat, Uzza, Menat kelimelerinin kökenine bakalım. “Lât” kelimesi etimolojik olarak “ilah” kelimesinin bozulmuş hali ve mutlak otoriteyi ifade ediyor; El/Elot/Elat/Lat /Elohim/Allot/İlah.. Eski çağlarda Aramice/İbranice dahil Arapça’nın kök dillerinde ‘mutlak itaat/otorite’ kaynağı anlamında yukarıdaki kelimeler kullanılmaktaydı.(Kelimelerin etimolojik kökenleri R. İhsan Eliaçık’ın ‘Yaşayan Putlar: Lat, Uzza, Menat’ yazısından alınmıştır, bu değerli yazıyı da okumanızı tavsiye ederim.) Yani Lat kelimesinin tam anlamı ‘otoritedir’. “Uzza” kelimesinin anlamı ise Kur’an’da kullanılan “Aziz” isminin daha değişik söylenişidir, “Güç” “kuvvet” anlamına geliyor: Aziz/Mu’ız/ Muaz/Izzet/Muazzez. Üçüncü sahte ilah olan Menat’ın anlamı ise ‘para’ dır, Menna/Mamon/ Money/Many/Menat/Manat.. Yani Yüce Allah insanların ve cinlerin çağlar boyunca taptığı 3 putu dile getirmiştir Lat (Otorite), Uzza(Güç), Menat (Para).. Ve insanlığın büyük bir bölümü hala bu 3 puta tapmaktadır.. Vedik astroloji perspektifindan bakarsak Otorite-Mars, Güç-Güneş, Para-Merkür.. Bir vedik doğum haritasında bu gezegenlerin güçlü bir şekilde yerleşmesi veya bir arada bulunması veya karşılıklı açı yapmaları kişinin bu kavramları ‘sahte ilah’ olarak edinmesine neden olacaktır. Çare ise ‘putları’ kırmaktır. Enbiya 58 ‘’(İbrahim) Sonunda onları parça parça etti.’’ ve İbrahim 35 ‘’Hani İbrahim şöyle demişti: ‘'Rabbim bu şehri güvenli kıl, beni ve çocuklarımı putlara kulluk etmekten uzak tut.'’


© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan


11 Ekim 2022 Salı

Gündüzden Kurtul!

 


Gündüzleri bir ‘yalanın’ içinde yaşıyoruz. Gündüzü Güneş yönetir ve ışığı her yeri kaplamıştır, ‘yıldızları’ göremeyiz. Gündüzleri Güneş’in ışığı nerede olduğumuzu bize göstermiyor, ‘hakikati’ saklıyor. Güneş vedik astrolojide hırsı, egoyu, tutkuları(yanan alev topu) temsil eder. Gündüzleri Güneş’in kontrolünde olduğu için gündüzleyin bütün insanlar egolarının, hırslarının, tutkularının esiridir ve ‘hakikat’ kaybolur. Rumi diyor ki ‘’Eğer gece olmasaydı bütün insanlar, hırstan, isteklerinin üstüne titremeden kendilerini yakar, helak ederlerdi. Gündüzleyin herkes bir şey elde etmek, bir kâr kazanmak hevesiyle kendini ateşlere atmış, yanıp yakılmıştır. Bir müddet hırslarından kurtulsunlar diye gece, Allah rahmeti gibi zuhur etti.’’ Gündüzleyin yıldızları, yani ‘hakikati’ göremiyoruz, Nahl 16 ‘’Onlar yıldızla yol bulurlar.’’ Yani gündüzleyin Güneş’in temsil ettikleri ‘ego’, ‘hırs’, ‘tutku’ bizi ‘kör’ ediyor ‘hakikati’ göremiyoruz. Gerçek olan ise ‘gece’, gökyüzü pırıl pırıl parlıyor, nerede olduğumuz belli oluyor, ‘hakikat’ ortaya çıkıyor. Gündüze (Güneş-Ego-Hırs) takılı kalmamalıyız, Feridüddin Attar diyor ki ‘’Ey gafletle hırs denizine gark olmuş kişi, geri kalıyorsun, ilerleyemiyorsun, ama bundan haberin bile yok! Hırsın, tamahın, canını, imanını mahvetti gitti! Dünya nedir? Hırs ve tamah yuvası. Ulu Allah, ona “hiçbir şey değil” (Hadid 20) dedi... sense onun tuzağına tutulmuş kalmışsın!’’ Gündüzden kurtul! Gece ise seni bekliyor.. Rumi diyor ki ‘’Gök kapıları geceleyin açılır ey kardeşim, bir gecelik de olsa uyumazsan ne olur? Mum gibi diri ol! Gök kapıları geceleyin açılır, talihler, bahtlar uyanır. Sen de Ay gibi uyuma da talih yıldızın parlasın, güzelleşsin. Sen gökyüzüne mensupsan elbette o âleme, gökyüzüne özlemin vardır. Bu kirli dünyada, gökyüzünden aşağılarda kalamazsın. Yücelerden başka yerlerde yatıp uyuyamazsın. Geceleyin yürü ki, yollar geceleyin alınır, menzillere geceleyin varılır. Eğer sen, eşsiz Pâdişahı istiyorsan onun yoluna düşmüş, sefere çıkmışsan seferde uyumamak gerekir. İyi insanlar, bahtlı kişiler, Allah ın merhameti ve sevgisi gölgesinde uyurlar. Kardeş, sakın sen de başka bir yerde uyuma.’’

.

.

© Kadim Astroloji Analisti - Erdem Çalışkan

14 Eylül 2022 Çarşamba

Bakış Açısı

 

Sekar’da(Dünya) her şey aldatmaya programlı.. Ve buraya ‘aldanmamızın’ sebebi ise sadece ‘bakış açımız’, yani vizyonumuz.. Kocaman bir arabanın önündesin bakıyorsun büyük bir jeep, kim bilir kaç tondur ne kadar da heybetli görünüyor.. Bir gökdelenin 25. Katına çıktığında o heybetine hayran kaldığın arabaları aşağıda ‘oyuncak araba’ olarak görüyorsun, biraz daha yükselirsen ‘karıncaya’ benziyor o ‘heybetli araba’.. Büyük ‘gökdelenler’ sen onların yanında olduğunda yukarı bakmaktan başın dönüyor ne ‘heybetli’ diyorsun nasıl muazzam bir yapı böyle.. Ama o heybetli gökdelenler, uçaktan baktığında ‘küçücük’ görünüyorlar, bazen nokta gibiler ki o ‘dev’ yapıları yukarıdan ‘zor’ görüyorsun.. Dağlar, çok heybetliler bir insan olarak onların önünde o kadar aciz duruyoruz ki ama gökyüzünden baktığında dağların küçük ‘kum tepelerinden’ farkları yok.. Demek ki problemli olan bakış açımız, demek ki bizi ‘aldatan’ bakış açımız.. Bakış açımız ne kadar ‘alçaktaysa’ bu Sekar herşeyiyle o kadar ‘heybetli’,’çekici’, ‘yenilmez’ ve ‘üstün’ duruyor.. Ama nefsimiz arınıp, temizlenip bakış açımız otomatik olarak ‘gökyüzüne’ yöneldiğinde bu Dünya’nın her ‘heybetli’ öğesi küçülüp bir ‘karınca’ boyutuna geliyor.. Yani bir arabanın, gökdelenin ya da dünyasal herhangi bir şeyin heybetine, muazzamlığına kapılıyorsan, ‘aşağıdan’ bakıyorsun demektir, yukarı çık! Yukarı çıktığında heybetinden etkilenip ‘çok kudretli’ olduğunu düşündüğün şey(dünya hayatının her öğesi) çok küçük, basit ve önemsiz hale geliyor.. ‘Aşağıdan’ bakarak onlara bu ‘kudreti’ veren sadece senin bakış açın. Senin bakış açını ne aşağıya çeker? Günahlar(Temizlen!), zararlı bağımlılıklar, kötü huylar, nefsinin etrafında kümelenmiş karma katmanları bunlar nefsini ‘aşağıya’ çekiyor.. Bunlardan nefsine ne kadar daha eklersen nefsin ‘ağırlaştığı’ için bakış açın ‘yerde’ kalacak ve buradaki(Sekar) her öğeye hayran olup, yenik düşeceksin.. Nefsini ne hafifletir? Vermek(zekat, sadaka), iyi işler (nefsinin etrafındaki günah katmanları yok olur – Nisa 146), inanç (Allah deyince bile kafan gökyüzüne dönüyor) ve ‘temiz’ bir hayat yaşamak.. A’la 14 ‘’Arınanlar gerçekten kurtuluşa ermişlerdir’’.

.

.

©Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan


10 Eylül 2022 Cumartesi

Levh-i Mahfuz İnsanın İçinde

 

İnsan ‘Levh-i Mahfuz’ kayıtlarına ulaşabilir mi? Cevap evet.. Bütün öğretilerin ‘kendini bil’ demesi işte bundandı.. Yüce Allah insana ‘ruhundan üfledi’(Hicr 29), bur ruh İsra 13. Ayetteki herkesin ‘kuşunu’ boynuna bağladık dediği ‘kuştur’ (detaylı bilgi için bkz. Emrah Eryılmaz - ‘Hakikat Kitabı’), yani bu kuş(ruh) nefsimizi(biz) öldüğünde onu ya yukarı katlara taşıyacak ya da Araf’tan tekrar Sekar’a(dünya) geri indirecek olan kuş. Yanımızda bir de ‘Cin’ var vesvese veren o, kıyamet gününde aleyhimize tanıklık edecek olan o, Kaf 23 ‘’Yoldaşı şöyle der ‘’İşte yanımdaki hazır’’, Kaf 27 ‘’Yoldaşı dedi ki: "Rabbimiz, onu ben azdırmadım. Onun kendisi, dönüşü olmayan bir sapıklık içindeydi.". Yani biz ‘nefsiz’ ve iki yoldaşımız var. Birincisi ‘Ruh’(Kuş-İsra 13) o rehberimiz, gönlümüze iyi düşünceler ve evrenin bilgisi ondan geliyor, çünkü Yüce Allah onu ‘ruhundan üfledi’. İkincisi yanımızdaki ‘Cin’(Kaf 23-27) gönlümüze bütün kötü düşünceler ve vesveseler ondan geliyor. Biz hayatımız boyunca Ruh ile Cin arasında bocalıyoruz. Ve ‘Ruh’(kuş) çok yaşlı(yaratımın başı) milyarlarca yıl yaşında ve evrenin her alanına ‘giriş’ izni var ve bizimle gözlerimizi kapattığımızda ‘sembollerle’ konuşuyor. Rumi bunu farketmiş ‘’Burda biri gizli, kendini yalnız sanma; kulağı pek keskindir, kötü sözler söyleme. Gönül kaynağına bir ayak bağıdır atmış o peri; hayaline gelen her sûret, o perinin yüzünden geliyor.’’ Yani gözlerini kapattığında gözlerinin önüne gelen her sembol ‘Ruh’un(Kuş) seninle konuşması(Soru sor ona!), aslında gözlerini kapattığında ‘gerçekten’ görmeye başlıyorsun, çünkü gözlerin ‘açıkken’ gördüğün hiçbir şey gerçek değil, hepsi bir illüzyon. Yanındaki ‘Ruh’un’ (kuş) evrendeki her ‘bilgi’ noktasına giriş izni var, ‘Levh-i Mahfuz’a bile.. Rumi’yi dinleyelim ‘’İyi adamın gönlüne kötü bir düşünce geldi mi bu, boş değildir, bir aslı vardır bunun. O anlayışı vehim sayma, Allah'tan gelen anlayış bil. Gönüldeki nur, onu külli levhten okumuş, anlamıştır.’’ Yani çok ama çok güçlüyüz, ama ‘Birileri’(A’raf 27), ‘gözümüzü’ kapatmamızı ve içimize dönmemizi istemiyor(Tv, Internet, Pc, Medya ile). Gözünü kapat ki ‘gerçek’ önünde açılsın!.

.

.

©Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

5 Eylül 2022 Pazartesi

İllüzyon ve Gerçek

 


Gece vakti, çok açsın adeta miden kazınıyor bir şeyler yemek istedin ama kendini frenledin, yemedin ve uyudun.. Sabah kalktığında o açlık hissinden eser yok, hiç olmamış gibi, hatırlamıyorsun bile ama bu ‘his’ dün yatmadan önce seni açlıktan kıvrandırıyordu? Kalktığın gibi hemen yemek yemeye koşman gerekmez miydi ama bunu hatırlamıyorsun bile? Cinsel arzular için de böyle, cinsel arzuların uyandı ama sen uyumayı tercih ettin kalktığında bir bakmışsın ki o ‘his’ yok olmuş o ‘çekim’ hiç olmamış gibi ama uyumadan önce bu his seni ciddi bir şekilde esir almıştı? Gam, keder, ıstırap içindesin, ruh halin mahvolmuş bir durumda ve sen zor da olsa uyudun.. Kalktığında bu duygular nerede? Sanki yenilenmiş gibisin dün yatmadan önce seni esir almış olan ‘üzüntü’ hissi yok, halbuki bu ‘hisler’ dün seni mahvediyordu, nasıl kalktığında bu ‘ağır’ hislerin etkileri üzerinde olmaz? Ben söyleyeyim nasıl.. Bu hislerin hiçbiri gerçek değil, hepsi bir ‘illüzyon’, uyuyup uyandığında ‘gerçek’ olmayan hiçbir şeyin etkisi üzerinde kalamaz da ondan.. Sekar denen bu ‘aşağıların aşağısında’ (Tin 4-5) hepimiz beş duyumuzun esiriyiz ve beş duyumuz an be an zihnimizi tutulmaya uğratmakta. Yaşadığımız ruh hallerinin %99,99 u bu illüzyondan oluşuyor, aslında gerçek değiller. Açlık, cinsellik, üzüntü, kaygı, neşe, sevinç aklınıza gelen herhangi bir ‘his’ gerçek değil, bu nedenle ‘uykuya dalıp’ üst boyutlara yani ‘gerçek aleme’ geçtiğimizde bu ‘hislerin’ hiçbirinin etkisi üzerimizde kalamıyor.. Tek bir gerçek ‘his’ var, o da ‘aşk’.. ‘Aşk’ bu hiçbir ‘gerçek’ bulunmayan beş duyu hapishanesinden çıkmayı sağlayan tek ‘araç’.. Aşk’ın ‘küçük hali’ olan iki insan arasındaki ‘aşkta’ bile, insan hormonlarında inanılmaz değişimler olur, kişi beş duyunun esaretinden kurtulmaya başlar.. Bilirsiniz aşık olan kimse yemeden-içmeden kesilir, dünyaya dair hiç bir şeye önem vermez, sadece ‘sevdiğini’ ister.. Bunun bir üst oktavı ise Allah aşkıdır ki, bu tamamen beş duyu esaretine son verip İnsan-ı Kamil olmak demektir.. Beş duyunun esaretinden nasıl kurtulunup ‘aşka’ ulaşılır? Meryem 96 ‘’İman edip iyi/güzel işler yapanlar ise, Rahman onlar için bir ‘sevgi’ kılacaktır.’’

.

.

©Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan

21 Ağustos 2022 Pazar

Aradığın da Seni Arıyor


‘‘Aradığın da seni arıyor’’ der Rumi. Gerçekten de ‘aradığın’ her an seni ‘aramakta’.. Peki sen aradığının ne olduğunu biliyor musun? Çoğu zaman ‘bilmeden’, farketmeden ‘arıyorsun’ ve bulduğun sonuçlar seni üzünce ‘ben böyle bir şey aramadım ki’ diyorsun.. Bir şeyi ‘aramak’ nasıl olur? ‘Onu’ zihninin içine aldığında ya da ‘onun’ hakkında sözcükler söylediğinde ‘arama süreci’ otomatik olarak başlar ve ‘aradığında otomatik olarak seni aramaya’ başlar. Örneğin ‘soygun’ ya da ‘hastalıkla’ ilgili bir film izledin, bu filmi ve onun öğelerini ‘zihninin içine’ aldın, işte ‘arama sürecini’ başlatmış oldun! ve ‘aradığın da’ otomatik olarak seni aramaya başladı.. Sonra ‘aradığın’ şey gelip sana çattı! Bundan sonra ‘neden böyle bir şey oldu?’ diye sorman anlamsız.. Kural neydi ‘Zihninin içine ne girerse bu aradığın şeydir!’.. Acı, hayal kırıklığı, üzüntü, ihanet vb. zehirli öğeler içeren bir şarkı söyledin ya da ‘dinledin’ ve bunları zihninin içine alarak ‘arama sürecini’ başlatmış oldun, sonunda ‘aradığın’ şey seni bulup ilişkin mahvolunca, ‘neden böyle oldu?’ diye soruyorsun.. Ama ‘arayan’ sendin sadece ‘aradığın’ seni buldu.. Zihnine ne girerse o ‘aradığın’ şeydir unutma, ‘aradığın şey’ kesinlikle seni ‘bulacaktır’.. Yani zihnimize alacağımız düşüncelerin ne kadar ama ne kadar önemli olduğunu anlıyor musun? Rumi diyor ki ‘’Bu dünya bir dağa benzer. Nasıl seslenirsen, onun yankısı sana geri gelir.. Bu dağa bülbül sesi gönderip te eşek anırması duyman imkansızdır.. Eğer eşek anırması duyuyorsan bil ki bunu dağa gönderen sensin’’.. ‘Dağa seslenmek’ nasıl olur? ‘Öğeleri’ zihnimize alarak ve bunları cümle içinde kurarak.. Özellikle yerli-yabancı yapılan şarkıların çoğunluğunun sözlerinin ne kadar ‘korkunç’ olduğunu görmüyor musunuz? Bunları zihninize aldığınızda ya da söylediğinizde hemen ‘arama süreci’ başlıyor ve ‘aradığınız da’ sizi aramaya başlıyor.. Peki ya o yerli-yabancı filmler/diziler? İhanet, çarpık ilişkiler, cinayet, kan, açgözlülük ve bir çok zararlı öğe.. Ve maalesef hepsi ‘zihninize’ giriyor ve ‘aradığınız’ şeye dönüşüyorlar ki ‘onlar da’ sizi ‘aramaya’ başlıyorlar.. Kendinizi koruyun.. İyi şeyler ‘arayın’..

.

.

©Kadim Astroloji Analisti – Erdem Çalışkan