25 Ekim 2020 Pazar
24 Ekim 2020 Cumartesi
23 Ekim 2020 Cuma
19 Ekim 2020 Pazartesi
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
16 Ekim 2020 Cuma
15 Ekim 2020 Perşembe
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
11 Ekim 2020 Pazar
Çok yaşanılan bir durum ‘Madem kader diye bir şey var hani bizim özgür irademiz vardı?Zaten herşey önceden kader olarak belirlenmiş o zaman bizim bir fonksiyonumuz kalmıyor bu hayatta ‘ diyor insanlar ..Ama durum böyle değil.Yüce Allah İsra suresi 13.ayette ‘Biz herkesin kaderini kendi çabasına bağladık’ diyor.Peki bu prensip nasıl çalışıyor?Allah kişiye ilgileneceği konuyu ‘seçme’ şansı veriyor buradan sonra insan iradesi bitiyor ve Allah’ın iradesi devreye giriyor.Allah diyor ki kim şirke saparsa (seçerse),kim günaha saparsa (seçerse) bende bu seçtiklerini, ona şeytanı musallat ederek zihnine bunları güzel gösteririm ve seçtiği konularda iyice ilerlemesini ve batmasını sağlarım.Öte yandan kim ilmi,güzel amelleri seçerse Allah diyor ki ‘ben de o kişiyi bu yolda ilerletirim ve daha fazla ilim yapmasını ve daha fazla güzel ameller işlemesini sağlarım.’. (47/Muhammed 14) ‘Hiç Rabbine inanan kimse, kötü ameli kendisine süslü gösterilen ve arzularına uyan kimseler gibi olur mu?’ Neml suresi 24. ayet ‘Âhirete inanmayanlara gelince, biz onların amellerini kendilerine güzel gösterdik; bu yüzden de onlar şaşkınlık içinde bocalayıp dururlar.’Nahl suresi 97 ayette ise ‘Erkek veya Kadından her kim inanmış olarak salih amel işlerse, onu dünyada tertemiz bir hayatla yaşatırız ve böylelerinin ücretlerini, işleyip ürettiklerinin en güzelleriyle karşılarız.".Yani insanın özgür iradesi tamamen ‘seçmek’ üzerine sonrasında ise tamamen Allah devreye giriyor.İlmi seçersen,inanmayı seçersen,iyi işler üretmeyi seçersen Allah bunları arttırıyor.İnanmamayı,dünya hayatını,parayı,zararlı alışkanlıkları ‘seçersen’ Allah bunları da arttırıyor.Yani insan özgür iradesinin aslında çok büyük bir ağırlığı var.İstediğin yolu seç Allah seni her şekilde o yolda ilerletecektir,işte ‘özgür iraden’ budur.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
9 Ekim 2020 Cuma
Konuşmayan,kendini ifade etmeyen bir insan ırkı isteniyor..Peki nasıl işleme konuluyor bu plan?Emojiler ile..Emojiler ile son 15 yıldır tanışmış durumdayız ve gittikçe her yerde daha fazla görüyoruz, herkes cümle kurmak yerine emojileri tercih eder oldu.Benim yazılarımın altına bile ‘emoji’ bombardımanı oluyor, insanlar düşüncelerini söyleme ‘hantallığına’ girdi,basit bir şeklin insan gibi üstün bir varlığın duygularını anlatabileceğini düşünüyorlar ..Bu hem insanın kendine yapmış olduğu bir haksızlık hemde gittikçe tehlikeli hale gelen bir davranış.Dünya sistemi bırakın insanın düşünmesini,konuşmasını bile istemiyor.Bu nedenle sosyal platformlar, uygulamalar her gün yüzlerce yeni ‘emoji’ katıyorlar portföylerine.Tabi haklılar ‘konuşmaya ne gerek var ‘,düşünmek,sorgulamak,kendini ifade etmek,konuşmak çok gereksiz eylemler ‘sistem’ için.Yüce Allahın Kuranın bir çok yerinde ‘siz hiç düşünüp akıl etmezmisiniz’ dediği insanı, düşündüğünü bile söyleyemeyecek kadar aciz hale getirmeye çalışıyorlar. Size tavsiyem emoji falan kullanmayın, ne düşünüyorsanız,onu yazın,söyleyin. İnsanlık onuru diye bir şey var,Yüce Allahın yeryüzüne elçi kıldığı insan nesli olarak düşüncelerinizi basit ve değersiz şekillerin içine sıkıştırmayın..Bugün sözlerinizi bir şeklin içine sıkıştırmak zorunda kalırsanız ya da bunu gönüllü yaparsanız,yarın dünya sistemi düşüncelerinize de el atar.Maalesef insanlık bu hale geliyor.Yüce Allahın sürekli bilim üretin,hayır işler üretin dediği insanlık şu an konuşmaktan bile yorulmuş durumda.Dünya Televizyonlarında ve internet platformlarında insanlardan emojilerin ard arda sıralandığı şekillerin yorumlanmasını ve ne anlatılmaya çalıştığını çözülmesi isteniyor,bunları yarışma-oyun olarak özendiriyorlar. Alttan alta insan neslini ‘konuşmamaya’ alıştırıyorlar..Bu oyunlara kanmayın, düşünüp,akıl edin ..
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
8 Ekim 2020 Perşembe
Üstad Konfüçyüs ‘Bizim iki yaşamımız vardır ve ikinci yaşamımız ancak ‘bir tane’ yaşamımız olduğunu anlayınca başlar’ demiş..Buna kendinin farkına varma denir..Yaşam doğal ve spontane değişimlerin toplamıdır,değişime direnme,bu sadece acı getirir.Üstad Lao Tzu ise ‘İyi bir gezgin sabit bir plana sahip değildir ve amacıda ‘varmak’ değildir ‘ demiş .Yaşam işte bu gezginin mantığıyla yaşanmalıdır,düzenli değişimler ve deneyimler kişinin kendini ‘farketmesi’ için gerekli olan öğelerdir.Ancak bugünkü ‘sen’ olmaktan vazgeçersen,gelecekteki ‘sene’ dönüşebilirsin..Ve bu yolda belli başlı prensiplerin olmalı.Eğer hayat yolunda kendine inanırsan başkalarını ikna etmek zorunda kalmazsın.Eğer kendinden mutluysan,başkalarının onayını,takdirini alma ihtiyacı hissetmezsin.Eğer sen kendini olduğun gibi kabul edersen bütün dünya da seni olduğun gibi kabul eder.Başkalarının senin hakkında ne düşündüğünü hiçbir zaman önemseme,eğer bunu önemsersen hayat boyu başkalarına mahkum olursun.Sahip olduğun herşeyden mutluluk duy,az-çok neyin varsa bunlardan zevk al,hiçbirşeye ihtiyacın olmadığını anlayınca ‘tüm dünya’ sana ait olur.Hiçbir zaman hayat yolunda acele etme,doğaya bak ne kadar yavaş ilerliyor ama tüm görevlerini eksiksiz şekilde tamamlıyor.Hayatına ektiğin ‘tohumları’ nasıl suladığına çok dikkat et,eğer bu ‘tohumları’ korku ve endişe ile sularsan,çıkan meyveler hayat enerjini yok eder,eğer bu tohumları umut ve iyimserlikle sularsan çıkan meyveler hayatına başarı getirir.Her zaman başkalarından bir beklentin olmadan hareket et,bu seni hayal kırıklığından kurtarır.Bilgiye ulaşmak için hayatına hergün birşeyler ekle.Bilgeliğe ulaşmak için hergün hayatından birşeyler çıkar ..Yaşamak bir sanattır..
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
5 Ekim 2020 Pazartesi
Herşey kişinin düşünce tarzına bağlı.. Mutsuz bir insan herhangi bir olaydan dolayı neden ‘mutsuzdur’ ?Çünkü kendini ‘mutsuz’ olmaya ikna etmiştir..Tek kontrol mekanizması kişinin zihni olduğuna göre kişi mutsuz olmayı onaylamazsa bir olay onu üzebilir mi?O zaman herşey düşünce tarzını değiştirmekle alakalı..Mutlu olmanın temel kurallarından biri kontrolümüz dahilindeki şeylere önem vermektir ne kadar kontrolümüz dışındaki kişilere, durumlara,olaylara önem verirsek sonuçlarını biz belirleyemeyeceğimiz için bir o kadar mutsuz oluruz.Unutmayın ‘mutsuzluk’ mutluluk için çabalamamanın tanımıdır.Kişi geçmişte yada gelecekte yaşamamalı bunlar sadece zihnini yorar.Kişi her daim zihnini kontrol altında tutmalı,çünkü zihin çok iyi bir hizmetkar olmakla birlikte,zihin kişinin iradesinin kontrolünü ele aldığında çok tehlikeli bir patrondur.Zihnimizi her daim sakin tutmak hayati önem arzeder. Bunun için meditasyon çok güzel bir yöntemdir.Bir gün öğrencilerinden biri doğunun büyük üstadı Buddha’ya sormuş ‘Hocam meditasyon size ne kazandırdı? ‘..Buddha öğrencisini şöyle cevaplamış ‘ Hiçbir şey kazandırmadı ! Ama sana meditasyonun bana neler kaybettirdiğini söyleyebilirim,Kızgınlık,Endişe, Depresyon,Özgüven eksikliği,Yaşlılık korkusu ve Ölüm korkusu..Bunları meditasyon sayesinde kaybettim..’’.Popüler kültürde hem meditasyon hemde yogayla çok güçlü bir dalga geçilme durumu var,bu insanların iyiliğine mi yoksa kötülüğüne mi yapılıyor, bunları izleyen insanlar akıl süzgeçlerinden geçirmeliler bu durumu... Yüce Allahın Kuranın bir çok yerinde dediği gibi ‘Siz hiç aklınıza danışmazmısınız?’ ya da Televizyonda,İnternette,Dijital platformlarda gördüğünüz birileri tarafından mı yönlendirilirsiniz?..Bir güruhta bu konuları anlamadığı için kötüleme yoluna gidiyor.Tabi 'anlamak' bir sanattır ama herkes de ‘sanatkar’ değil ..
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
Güneş,Vedik Astroloji de bilginin temsilcisi olduğuna göre Vedik Astrolojiye göre hangi burcun doğal olarak öğrenmeye yatkın ve bilgili olduğunu aynı zamanda hangi burcun doğal olarak bilgiye,öğrenmeye karşı handikaplı olduğunu görebiliriz.Güneşin,düşmanı Satürn,Venüs ve Rahu'dur.Demek ki Vedik Astrolojiye Güneşi bu gezegenlerin yönettiği burçlarda konumlanmış kişiler doğal olarak öğrenme zorluğu ve bilgiye ulaşma zorluğu yaşayacaklardır.Bu burçlar Boğa,Terazi (Venüs),Oğlak (Satürn),Kova - (Satürn,Rahu) burçlarıdır.Vedik Astrolojiye göre Güneşi buralarda konumlanmış kişiler birşeyler öğrenmek için ve bilgiye ulaşmak için diğer burçlara göre 2 kat çaba harcamak zorundadırlar, çünkü bilginin temsilcisi Güneş bu burçlarda rahat etmemektedir.Güneş kendi ve dostalarının(Jüpiter,Ay,Mars,
4 Ekim 2020 Pazar
Çağımızın hastalığı ‘Ego’ .. Kişinin egosunun yüksek olması o kişide ‘aşağılık kompleksi’ olduğunu gösterir.Bu ne demek?Kişi kendi içinde kendini ne kadar ‘değersiz’ hissediyorsa,dışarıya da o kadar ‘ben değerliyim,ben çok üstünüm’ mesajı vermeye çalışır..Çünkü kişi kendini içten içe eksik hissetmektedir ve değerli olduğunu anlamak üzere sürekli dışarıya yönelir..Kişi içinde ne kadar değersiz hissediyorsa o kadar egoistleşir,dışarıya sürekli kendini överki olumlu bir karşılık alıp içindeki ‘değersizlik’ hissini giderebilsin diye.Kişi sürekli ‘ben yaptım’,’ben başardım’,’ben çok değerliyim’ demektedir ama ‘değersizlik’ hissini gidermesi için bu yol yanlıştır..Bu durum en büyük günahlardan biri olan ‘kibire’ götürür kişiyi.Kendinden emin insan herhangi bir başarısı için yada yaptığı iyi birşey için olumlu bir söz duymak istemez,böyle anlardan imtinayla kaçınır.Bu insan yaptığı güzel bir şey için paye beklemez,alçakgönüllüdür.
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
2 Ekim 2020 Cuma
Millattan önce 4. Yüzyılda yaşamış olan Büyük Çinli Filozof Zhuangzi nasıl İlahi bilgiye,İlahi kutsanmaya ulaşabileceğini soran öğrencisine önlerindeki evi göstererek şöyle demiş ‘Evin penceresine bak,aslında bu pencere sadece duvardaki kocaman bir boşluktan ibaret ama bu pencereden dolayı evin içi ışık dolu ve aydınlık.İşte aynı bu ev gibi insanın zihni,algıları rahatlayıp tamamen boşalınca İlahi ışık içine girer ve insanı aydınlatır’..Mevlana demişki ‘Yara ışığın senin içine sızdığı yerdir ‘..Japonlar ise kırılan eşyalarını tamir ederken kopan veya kırılan parçanın yerini altınla doldururlarmış.İnanışa göre bir eşya ya da insan hasara uğramışsa,acı çekmişse o bundan sonra bir hatıraya sahiptir,ders almıştır ve artık olduğundan çok daha değerlidir.Ünlü Filozof Aristotales ‘ Acı olmadan öğrenme olmaz’ der..Gerek Allah’a ulaşma yolunda,gerek öğrenme sürecinde,gerekse de hayata farkındalık geliştirme sürecinde ruhsal acı kaçınılmazdır. Yaşadığınız zorlu olaylardan,hayal kırıklıklarından,derin ruhsal acılardan nefret etmeyin,bunlar sonucunda kaderinize küsmeyin.Bu ‘acılar’ gerçek öğretmendir.Ne demiş Büyük Üstad Mevlana ‘’Sakın acında kaybolma. Bil ki çektiğin acı bir gün dermanın olacak.Her zorluğun sonunda doğan bir ışık vardır. Eğer ellerin kan revan içinde kaldıysa, güle ulaşmana çok az kalmış demektir’’.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
29 Eylül 2020 Salı
Çok fazla yurtdışına çıktım,dünya üzerinde 80 den fazla ülkede bulundum.Bu seyahatlerimden birinde Avusturyadayken,Viyana devlet müzesinde Müdire Hanımla konuşurken Viyanada ki tüm devlet müzelerini ne kadar bir sürede gezebileceğimi sordum,Müdire Hanım ise ‘1 ay’ dedi.Ben bu cevaba şaşırmıştım çünkü kabaca düşündüğümde ben bu müzeleri 3-4 günlük bir süreçte gezip bitirebileceğimi tasarlamıştım.Aslında Müdire Hanımın demek istediğini sonradan anladım bu müzeleri ‘hakkıyla’ ancak 1 ayda gezebilirsiniz diyordu yani eserlere gereken özeni göstererek.Benim kafamdaki planda ise her esere 3-5 dakika ayırıp hızlıca geçmek ve bütün müzeleri 3-4 gün içinde bitirmek vardı.Sonrasında ne kadar yanlış düşündüğümü anladım.Müzedeki bir eseri kavramak için 3-5 dakika ayırmak yetmez,bir eseri kavramak için onu derinlemesine incelemek lazım,altyapısını kavramak lazım,üstündeki her ayrıntıyı incelemek ve zamanın ruhunu kavramak lazım,kalbinizde yarattığı etkiyi anlamak için eserle vakit geçirmek lazım,bu bazen 20 dakika alır,bazen 50 dakika alır,bazen ise saatler alır..Kadın haklıydı yavaşlamalıydım yoksa müzeleri hızlı hızlı geçmek,eserleri hızlı hızlı incelemek,bunlar bana hiçbirşey katmayacaktı,ayrıca bu kadar kısa sürede eserleri anlayamayacaktım ve sadece bana zaman kaybı getirecekti.Yüzlerce eser görmüş ama hiçbirini anlayamamış olacaktım.Demem o ki..Hayatınızı yavaşlatın.Evren,dünya ve gördüğünüz herşey Yaratıcının eserlerini taşıyan muhteşem bir sanat müzesi.Hızlı hızlı yaşayayım,birşeyleri başarayım,ordan oraya yetişeyim derken eserlere göz ucuyla bakıp,anlamadan gidiyorsunuz.Paraya odaklı bu hızlı yaşamda her bir İlahi eser tüm ihtişamıyla gözlerinizin önünde dururken siz eserleri kavramak yerine bir sonraki materyalistik planınız için hazırlanıyorsunuz.Evrenin en iyi ‘müzesinin’ içindesiniz ama eserleri göremeyecek kadar körsünüz ..Hayatınızı yavaşlatın ki ‘müzenin’ içinde olduğunuzu anlayabilesiniz..Hayatınızı yavaşlatın ki İlahi eserler kalbinizi ve ruhunuzu mest etsin..
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
26 Eylül 2020 Cumartesi
Mutluluk,önce başkalarını mutlu etmekten geçer.Eğer birşeyi elde etmek istiyorsan önce ‘vermen’ gerekir.Başkalarının sahip olduklarına gıpta etmemelisin çünkü bu şekilde zihnin hiçbir zaman huzur bulmaz.Mutluluğun yolu ne olursa olsun ‘vermekten’ geçer.Çünkü verirsen beklentin yok demektir,verdikçe özgürleşirsin.Vedik Astroloji de Merkür ve Venüs ‘Rajas’ elementine sahip iki gezegendir.Bu gezegenlerin mottosu aç gözlülükle bütün dünya nimetlerine saldırmak ve onları elde etmektir.Rajas elementi ‘Satwa’ elementine düşmandır çünkü Satwa ruhsal denge taşır,iyilik,saflık enerjisidir,hiçbirşeyi elde etmek istemez aksine sürekli vermeyi simgeler.Satwa enerjisine mensup gezegenler Güneş,Ay ve Jüpiterdir.Bu gezegenler sürekli verdikleri için safdırlar, iyicildirler.Güneş dünyayı sürekli ışığıyla besler ekinleri büyütür burda hayatın olmasını sağlar.Ay geceleri ışığıyla yol gösterir, insanların karanlıkta kalmamasını sağlar.Jüpiter ise haritada İlahi gücün simgesidir,sürekli kişiyi bilgiyle ve inançla besler.Bu gezegenler hiç bir zaman almazlar,her zaman verirler,bu nedenle İlahi sistemde Satwa yani iyilik,saflık enerjisini taşırlar.Yani Yüce Allah kurduğu sistemde ‘vermeyi’ almaya karşın üstün kılmıştır.
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
20 Eylül 2020 Pazar
Ünlü bir Çin atasözü vardır,’Kızgınken asla cevap verme,Mutluyken asla söz verme,Üzgünken asla karar alma’ der.Çünkü kızgınken vereceğin cevap çok acımasız olur ve normale döndüğünde bundan pişman olursun,mutluyken kolay söz verirsin ve yapamayacağın şeyler bile normal görünür onlarında sözünü verirsin,normale döndüğünde verdiğin sözün altında ezilirsin,üzgünken verdiğin karar karamsardır,aptalcadır,üzgünken iyi plan yapamazsın böyle bir zamanda karar verirsen normale döndüğünde bu kararın çok zararını görürsün.Farkındaysanız hep ‘normale döndüğünde’ diyorum,çünkü bu söylediğim anlar zihninizin,duygularınızın esiri olduğunuz anlardır,normal anlar ise ‘ruhunuzun’ devre de olduğu anlardır.Zihin sadece kişiyi kandırmaya yönelik hareket eder,dış dünyadan aldığınız tepkileri duyguya dönüştürerek sizi oyalar,duygudan duyguya sokar,bu durum sizin kendinizi ifade etmenize,akıllıca düşünmenize engel olur.Vedik Astroloji de zihni yöneten gezegen Ay’dır ve Ay 2 buçuk günde bir burç değiştirir,zihin 2 buçuk günde bir değişik konularla muhattap olur.Yani bu kadar değişken birşeyin size doğru karar aldırması imkansızdır.Esas olan Ruhtur.Ruhun rengi yoktur,uzun yada kısa değildir,görünmez yada ortadan kaybolmaz,saf yada kirli değildir,hiçbir zaman doğmadı,hiç bir zaman ölmez,her zaman sakindir,zihin gibi gelgitleri yoktur ve dış dünyayla ilişkisi yoktur.İki tip insan vardır zihniyle hareket eden ve ruhuyla hareket eden.Zihniyle hareket eden insan dış dünyada yaşadığı duygulara göre karar alır ve zihni tarafından kandırılır.Ruhuyla hareket eden insan ise karlarla kaplı dağ zirveleri kadar sakindir,zihninin dolayısıyla duygularının oyununa gelmez .. Peki bir insan nasıl Ruhuyla yaşar ? İbadet..Namaz .. Kişi ibadet ederken dış dünyadan soyutlanır dolayısıyla artık onu manipule edecek bir duygu yoktur ortada,zihni devre dışı kalır.Sadece Allah ile bir arada kalır.Kişi dua ettikten,namaz kıldıktan,meditasyon yaptıktan sonra artık zihnine geçit vermez.Zihin susunca ruh konuşmaya başlar.Bu noktadan sonra kişi hayatına dair çok başarılı kararlar alır ve zihnin esaretinden dolayısıyla duygu buhranlarının getirdiği savrulmalardan kurtulur..
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
9 Eylül 2020 Çarşamba
Bildiğiniz gibi Ankara’da yaşıyorum ve şehre döndüğümde kafamı her gökyüzüne kaldırdığımda üzülüyorum.Çünkü kuvvetli ışık yoğunluğundan dolayı bir kaç istisna dışında gökyüzünde yıldızlar görünmüyor.Ne zaman küçük bir tatil beldesine gitsem plajda o muhteşem gökyüzünü ve yıldızları,samanyolunu izleyebiliyorum.Işık yoğunluğu olmayan doğanın herhangi bir yerinde muhteşem yıldızlarla başbaşa kalabilir ve doya doya her takımyıldızı seyredebilirsiniz.12 Burcun genel yöneticisi Güneş iken,gece çıkan 27 takımyıldızın (Nakşatranın) genel yöneticisi Ay’dır.Yani burçlar bizi ruh (Güneş) bazında etkilerken,gökteki takımyıldızlar ise bizim zihin(Ay) bakımından etkilerler.Yani gündüzün efendisi Güneş,gecenin efendisi ise Ay’dır.Şimdi benim şehirde Ay’ın yöneticiliğini yaptığı Nakşatraları (Takımyıldızları) görememem ne demek?Bunun anlamı şehirde yaşayan insanların zihinlerinin(Ay-Takımyıldızlar) bulanık olması demek,çünkü kişi havaya başını kaldırdığında zihninin içine işlenmiş takımyıldızları göremiyor şehirde,bu bir nevi kişinin zihninin kontrolünü kaybetmesi ve zihninin kaosa girmesi demek.Oysa doğa da öyle mi?Doğada yani ışık bombardımanı olmayan yerlerde gökyüzündeki takımyıldızlar(Ay tarafından yönetilen zihnin kısımları) gayet berrak şekilde görünüyor,bu aynı şekilde kişinin zihnininde berrak şekilde çalışmasını sağlıyor.Prensip ‘gökte ne varsa yerde de o vardır’ şeklinde çalışır.Gökteki yıldızlar sana berrak ve görünür değilse yerde zihninin berrak çalışmasını nasıl bekliyorsun?Şehir yaşamında kişinin zihninin depresifleşmesi ve kaosa girmesi bu yüzdendir.Aslında dünya güzel bir yer.Şehirdeki yapay ışıklardan kaçınca gökyüzündeki İlahi ışıklarla buluşuyorsunuz...
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
6 Eylül 2020 Pazar
Temizlik..Çok önemli bir konudur temiz olmak.Şimdi size temizliğin önemini açıklamaya çalışacağım.Vedik Astroloji de gezegenleri iyicil ve kötücül gezegenler olarak sınıflandırırız.İyicil gezegenler (Jüpiter,Venüs,Merkür,Ay ve Güneş) kişinin inançlı,sağlıklı,mutlu bir hayat yaşamasına yol açarlar,kötücül gezegenler ise(Mars, Satürn,Rahu,Ketu) kişinin günah işlemesine, şanssız olmasına ve inançtan uzaklaşmasına yol açarlar.Temel prensip şudur iyicil gezegenler kişinin ‘temiz’ olmasına yol açarlar,kötücül gezegenler ise kişinin hijyene dikkat etmemesine ve kirli olmasına yol açarlar.Yani iyilik=temizlik, kötülük=kirlilik.Kirli olan insan herhangi bir ruhsal aktivite yapamaz,dinimizde de ‘Temizlik imandan gelir’ sözü vardır.Eğer bir kişi kirliyse onun haritasında kötücül gezegen enerjileri baskın demektir,bir kişide kötücül gezegen enerjilerinin baskın olması neye yol açar?Kişinin inançsız,hasta, şanssız,fakir olmasına yol açar,çünkü kirli olmak kötücül gezegenleri çalıştırır.Eğer bir kişi temizliğine çok önem veriyorsa bu kişi sürekli iyicil gezegen enerjilerini çalıştırır,bu kişi sağlıklı,şanslı ve maddi olarak refah içinde yaşar.Nerede kirlilik varsa kötücül gezegen enerjileri çalıştığı orada aynı zamanda hastalık,fakirlik ve şanssızlık da var demektir.Hindistanda Brahmanlar, Astrologlar sabah ve akşam olmak üzere günde 2 kere duş alır,çünkü kendini temizlemeyen insan şanssızdır, üzerinde kir barındıkça Jüpiter ve Venüs çalışamayacağı için ibadetleri üst boyutlara ulaşmaz,kir ibadete engeldir,biz Müslümanlar da bu nedenle her Namaz öncesinde abdest alıyoruz.Şimdi bedeni temizledik,bu şanslı ve sağlıklı olmamıza yeter mi?Hayır..Bundan sonra iç tarafı temizleme aşamasına giriyoruz bu ise ‘Namazdır’.Su bedeni temizler,Namazda edilen dualar ise Ruhu yıkar ve temizler.Yani ilk aşama bedeni günde 2 kere duş alarak temiz tutmak,ikinci aşama ise Ruhu namaz kılarak temiz tutmak.Bu iki aşamadan sonra kişi haritasında ki kötücül gezegenlerin çalışmasını tamamen bloke eder,bedenen ve ruhen temiz olarak sadece iyicil gezegenlerin hayatında çalışmasına izin verir.Bu yöntemle inançlı, mutlu,şanslı, sağlıklı bir yaşamı garantilemiş olur.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem
9 Ağustos 2020 Pazar
Kavga,zorbalık,şiddet sadece daha fazla yıkıma yol açar.Keza gerçek güç kibarlık,zerafet ve yumuşak olmakta yatar.Milattan önce 6. yüzyılda yaşamış Büyük Çinli düşünür Lao Tzu 'Tao Te Ching' adlı kitabında (Türkçesi -Yol ve Erdem Kitabı) şu cümlelelere yer vermiştir.''Bir insan canlı olduğunda derisi yumuşak ve esnektir,insan öldüğünde ise vücüdu kaskatı olur,sertleşir ve derisi gerilir.Canlı bir bitkinin gövdesi yumuşak ve esnektir,bitki öldüğünde ise gövdesi kurur ve sertleşir ve bunun içinde çok kolay kırılır.Yani katılık,sertlik ve dikbaşlılık ölümle ilişkilidir,yumuşaklık ve zerafet ise yaşamla ilişkilidir.Sertlik ölüm enerjilerini getirir ve yumuşaklık ise yaşamı davet eder.Maddelerin en yumuşağı 'Su' dur,dünyada suyun gücüne karşı duracak hiçbirşey yoktur,su bir afet sırasında herşeyi yok eder '' Bu nedenle gerçek güç,yumuşaklık,kibarlık ve zerafette mevcuttur.Kibarlık ve zerafetin dünya üzerinde yenemeyeceği hiçbirşey yoktur,zorbalığa ve şiddete başvuranlar ise her zaman kaybetmeye mahkumdurlar. Katılık, sertlik sadece ölüm enerjisiyle ilişkilidir ve ölüm enerjisi yapıcı yada iyi sonuç getirici bir enerji değildir. Zerafet ve kibarlık ise her zaman yaşam enerjisini getirir ve güzel sonuçlar doğurur.
.
.
© Kadim Astroloji Analisti Erdem